Turkish - English Sentences
Turkish - English
German - English
French - English
Spanish - English
English Synonyms
Turkish - English Sentences
Synonyms
Sentences
Tools
Resources
About Us
Contact
Login / Register
Turn off the lights
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Tools
Resources
About Us
Contact
Login / Register
Sentences
Turkish - English
German - English
Spanish - English
French - English
English Synonyms
Turkish - English Sentences
Hide
Details
Clear
History :
auf stapel legen
die zeit kürzen
barre secondaire
History
English
Turkish
1
exhilarating
canlandırıcı
adj.
A walk before breakfast is
exhilarating.
Kahvaltıdan önce bir yürüyüş
canlandırıcıdır.
Today has been
exhilarating.
Bugün
canlandırıcıydı.
He took an
exhilarating
walk along the riverside.
Nehir kenarı boyunca
canlandırıcı
bir yürüyüş yaptı.
He took an
exhilarating
walk.
O
canlandırıcı
bir yürüyüş yaptı.
Show More (1)
2
exhilarating
neşelendirici
adj.
Tom took an
exhilarating
walk round the lake.
Tom gölün etrafında
neşelendirici
bir yürüyüş yaptı.
It's
exhilarating.
Bu
neşelendirici.
Show More (-1)