exhilarating - English Turkish Sentences
English Turkish
exhilarating canlandırıcı adj.
  • A walk before breakfast is exhilarating.
  • Kahvaltıdan önce bir yürüyüş canlandırıcıdır.
  • Today has been exhilarating.
  • Bugün canlandırıcıydı.
  • He took an exhilarating walk along the riverside.
  • Nehir kenarı boyunca canlandırıcı bir yürüyüş yaptı.
Show More (1)
exhilarating neşelendirici adj.
  • Tom took an exhilarating walk round the lake.
  • Tom gölün etrafında neşelendirici bir yürüyüş yaptı.
  • It's exhilarating.
  • Bu neşelendirici.
Show More (-1)