|
- We must be led by our conscience to jointly outline this framework, even if we fail to see eye to eye on this matter.
- Bu konuda aynı fikirde olmasak bile, vicdanımız bizi bu çerçeveyi ortaklaşa çizmeye yönlendirmelidir.
- There are a few loose ends that need tying up, a few points on which we do not yet see eye to eye completely.
- Yarım kalan ve tamamlanması gereken birkaç nokta var, henüz tam olarak aynı fikirde olmadığımız birkaç nokta.
- Tom and Mary don't exactly see eye to eye.
- Tom ve Mary tam olarak aynı fikirde değiller.
- You and I'll never see eye to eye.
- Sen ve ben asla aynı fikirde olmayacağız.
- Tom and Mary no longer see eye to eye.
- Tom ve Mary artık aynı fikirde değiller.
- Sami and Layla didn't see eye to eye.
- Sami ve Layla aynı fikirde değillerdi.
- Tom and Mary see eye to eye on this.
- Tom ve Mary bu konuda aynı fikirdeler.
- I don't see eye to eye with him on that matter.
- O konuda onunla aynı fikirde değilim.
- Tom and Mary see eye to eye on this.
- Tom ve Mary bu konuda aynı fikirde.
Show More (6)
|