floating - English Turkish Sentences
English Turkish
floating yüzer adj.
  • This floating, unchecked population is growing every year and adding to other sources of clandestine immigration.
  • Bu yüzen, kontrolsüz nüfus her yıl artmakta ve diğer gizli göç kaynaklarına eklenmektedir.
  • I saw some swimmers floating on the lake in their life jackets.
  • Gölde can yelekleriyle yüzen birkaç yüzücü gördüm.
  • The fisherman saved himself by means of a floating board.
  • Balıkçı yüzen bir tahta sayesinde kendini kurtardı.
Show More (6)