|
- There is one point, however, where the Commission proposal goes too far.
- Ancak Komisyon önerisinin çok ileri gittiği bir nokta vardır.
- There is one point, however, where the Commission proposal goes too far.
- Ancak Komisyon teklifinin çok ileri gittiği bir nokta var.
- Now for the question of whether we are going too far.
- Şimdi de çok ileri gidip gitmediğimiz sorusuna gelelim.
- It is a pity that we always go too far and end up ridiculing fundamental rights.
- Ne yazık ki her zaman çok ileri gidiyor ve sonunda temel haklarla alay ediyoruz.
- Prescribing one-sided protection measures is going too far, however.
- Ancak tek taraflı koruma önlemleri almak çok ileri gitmektir.
- That is certainly going too far.
- Bu kesinlikle çok ileri gitmek olur.
- Perhaps the amendments we adopted in the Environment Committee go too far.
- Belki de Çevre Komitesi'nde kabul ettiğimiz değişiklikler çok ileri gitmektedir.
- We will check that and withdraw the amendment if, on reflection, we think we have gone too far.
- Bunu kontrol edeceğiz ve eğer çok ileri gittiğimizi düşünürsek değişikliği geri çekeceğiz.
- The common fisheries policy goes too far.
- Ortak balıkçılık politikası çok ileri gitmektedir.
- The publication of this political manifesto is going too far.
- Bu siyasi manifestonun yayınlanması çok ileri gidiyor.
- In this connection, the Court said that we had gone too far, with good reason, in my view.
- Bu bağlamda Divan, bana göre haklı olarak, çok ileri gittiğimizi söyledi.
- Now for the question of whether we are going too far.
- Şimdi çok ileri gidip gitmediğimiz sorusuna gelelim.
- It is, however, going too far for Europe to say that women should protect themselves.
- Ancak Avrupa'nın kadınların kendilerini korumaları gerektiğini söylemesi çok ileri gitmektir.
- Some of you think our proposals lack ambition and others think they go too far.
- Bazılarınız önerilerimizin iddialı olmadığını, bazılarınız ise çok ileri gittiğini düşünüyor.
- Some of you think our proposals lack ambition and others think they go too far.
- Bazılarınız önerilerimizin iddialı olmadığını bazılarınız ise çok ileri gittiğini düşünüyor.
- We must ensure that we do not go too far and impose timetables on Member States that they will be unable to apply.
- Çok ileri gitmediğimizden ve Üye Devletlere uygulayamayacakları zaman çizelgeleri dayatmadığımızdan emin olmalıyız.
- However, the European arrest warrant goes too far in one area.
- Ancak Avrupa tutuklama emri bir alanda çok ileri gitmektedir.
- The report goes too far where it lumps together religion, fundamentalism and human rights violation.
- Rapor din, köktendincilik ve insan hakları ihlallerini bir araya getirerek çok ileri gitmektedir.
- That is going too far!
- Bu çok ileri gidiyor!
- That is going too far!
- Bu çok ileri gitmektir!
- In this connection, the Court said that we had gone too far, with good reason, in my view.
- Bu bağlamda Mahkeme, bana göre haklı olarak, çok ileri gittiğimizi söyledi.
- You're going too far.
- Çok ileri gidiyorsun.
- You've gone too far.
- Çok ileri gittin.
- That is going too far.
- Çok ileri gidiyor.
- He has gone too far.
- O çok ileri gitti.
- Haven't you gone too far?
- Çok ileri gitmedin mi?
- You have gone too far this time.
- Bu sefer çok ileri gittin.
- I think you've gone too far.
- Sanırım çok ileri gittin.
- She's going too far in her demands.
- O taleplerinde çok ileri gidiyor.
- I think you went too far.
- Çok ileri gittiğini düşünüyorum.
- He went too far.
- Çok ileri gitti.
- I went too far.
- Ben çok ileri gittim.
- You've gone too far this time.
- Bu sefer çok ileri gittin.
- This time you went too far.
- Bu sefer çok ileri gittin.
- You have gone too far this time.
- Bu defa çok ileri gittin.
- I want with you to conquer the world but I feel we can't go too far.
- Seninle dünyayı fethetmek istiyorum ama çok ileri gidemeyeceğimizi hissediyorum.
- You went too far!
- Çok ileri gittin!
- We've gone too far.
- Çok ileri gittik.
- Now you're going too far.
- Şimdi çok ileri gidiyorsun.
- We've gone too far.
- Biz çok ileri gittik.
- This time, you've gone too far.
- Bu sefer çok ileri gittiniz.
- Only those who risk going too far will know how far one can go.
- Sadece çok ileri gitme riskini göze alanlar ne kadar ileri gidilebileceğini bilebilir.
- We went too far.
- Biz çok ileri gittik.
- This time, you've gone too far.
- Bu sefer çok ileri gittin.
- I went too far.
- Çok ileri gittim.
- This time, you've gone too far.
- Bu sefer çok ileriye gittiniz.
- Do you think I went too far?
- Çok ileri gittiğimi mi düşünüyorsun.
- You went too far.
- Çok ileri gittin.
- Now you've gone too far.
- Artık çok ileri gittin.
- You went too far!
- Sen çok ileri gittin!
- Tom has gone too far.
- Tom çok ileri gitti.
- This has gone too far.
- Bu çok ileri gitti.
- Tom went too far with his prank.
- Tom şakasında çok ileri gitti.
- You went too far.
- Sen çok ileri gittin.
- She went too far.
- Çok ileri gitti.
- He has gone too far.
- Çok ileri gitti.
- This time you went too far.
- Bu defa çok ileri gittin.
- Tom knew he'd gone too far.
- Tom çok ileri gittiğini biliyordu.
- She has gone too far.
- Çok ileri gitti.
- Now you've gone too far.
- Şimdi çok ileri gittin.
- I think you went too far.
- Bence çok ileri gittin.
- She's going too far in her demands.
- Taleplerinde çok ileri gidiyor.
- Mary went too far.
- Mary çok ileri gitti.
- You've gone too far this time.
- Bu defa çok ileri gittin.
- You are going too far.
- Çok ileri gidiyorsun.
- I think you've gone too far.
- Bence çok ileri gittin.
- This is going too far.
- Bu çok ileri gidiyor.
Show More (64)
|
