grit - English Turkish Sentences
English Turkish
grit dişlerini sıkmak v.
  • I gritted my teeth.
  • Dişlerimi sıktım.
  • Tom gritted his teeth.
  • Tom dişlerini sıktı.
  • Tom is gritting his teeth in obvious pain.
  • Tom bariz bir acıyla dişlerini sıkıyor.
Show More (0)
grit kum n.
  • Some might regard Britain as the grit in the oyster that has created the pearl.
  • Bazıları Britanya'yı inciyi yaratan istiridyenin içindeki kum olarak görebilir.
Show More (-2)
grit cesaret n.
  • I admire your grit.
  • Cesaretine hayranım.
Show More (-2)
grit gıcırdamak v.
  • I gritted my teeth.
  • Dişlerimi gıcırdattım.
Show More (-2)