| 1 |
hang on |
beklemek |
v. |
|
- Hang on a sec.
- Bir saniye bekle.
- Hang on just one moment.
- Bir dakika bekleyin.
- Hang on till I get to you.
- Yanına gelene kadar bekle.
- Hang on a moment.
- Bir dakika bekle.
- Hang on just a second, Tom.
- Bir saniye bekle, Tom.
- Hang on a second.
- Bir saniye bekleyin.
- Hang on a while!
- Biraz bekle!
- Hang on just a second, Tom.
- Sadece bir saniye bekle Tom.
- Now, hang on a second.
- Şimdi, bir saniye bekle.
- Can you hang on a second?
- Bir saniye bekler misin?
- Hang on a while!
- Bir süre bekle!
- Now, hang on a second.
- Bir saniye bekle.
- Hang on a second.
- Bir saniye bekle.
- Hang on one second.
- Bir saniye bekle.
- Hang on a minute.
- Bir dakika bekle.
Show More (13)
|
| 2 |
hang on |
dayanmak |
v. |
|
- Try to hang on.
- Dayanmaya çalış.
- Try to hang on.
- Dayanmaya çalışın.
- We hung on in spite of all the troubles.
- Bütün sıkıntılara rağmen dayandık.
- Hang on, Tom, it won't be long now.
- Dayan Tom, fazla uzun sürmez.
- Hang on everybody.
- Dayanın millet.
- Hang on, Tom.
- Dayan, Tom.
- Hang on, Tom, it won't be long now.
- Dayan Tom, şimdi uzun sürmeyecek.
Show More (8)
|
| 3 |
hang on |
tutmak |
v. |
|
- Hang on to them.
- Onlara tutun.
Show More (-1)
|
| 4 |
hang on |
tutunmak |
v. |
|
- Hang on everyone.
- Herkes sıkı tutunsun.
Show More (-1)
|
| 5 |
hang on |
asılı durmak |
v. |
|
- Tom and Mary saw themselves in the mirror that was hanging on the wall.
- Tom ve Mary duvarda asılı duran aynada kendilerini gördüler.
- The picture is hanging on the wall.
- Resim duvarda asılı duruyor.
Show More (-1)
|
| 6 |
hang on |
asılmak |
v. |
|
- The child hung on his mother's arm.
- Çocuk annesinin koluna asıldı.
Show More (-2)
|
| 7 |
hang on |
sıkı tutmak |
v. |
|
- Hang on tight.
- Sıkı tutun.
Show More (-2)
|
| 8 |
hang on |
durmak |
v. |
|
- Hang on a moment.
- Bir dakika dur.
Show More (-2)
|
