|
Category |
English |
Turkish |
|
| Common Usage |
|
| 1 |
Common Usage |
help n.
|
yardım |
|
Outside help now appears essential.
Dışarıdan yardım artık gerekli görünüyor.
More Sentences
|
| 2 |
Common Usage |
help v.
|
yardım etmek |
|
In the past we have repeatedly used our external policy to help other regions of the world.
Geçmişte dış politikamızı dünyanın diğer bölgelerine yardım etmek için defalarca kullandık.
More Sentences
|
| General |
|
| 3 |
General |
help n.
|
çare |
|
You can't help but like them.
Onları sevmekten başka çaren yok.
More Sentences
|
| 4 |
General |
help n.
|
yardımcı |
|
You've been a great help already.
Sen zaten büyük bir yardımcıydın.
More Sentences
|
| 5 |
General |
help n.
|
katkı |
|
The Koukiadis report will be a great help in the work in hand.
Koukiadis raporu elimizdeki çalışmalara büyük katkı sağlayacaktır.
More Sentences
|
| 6 |
General |
help n.
|
destek |
|
I can't do this without his help.
Onun desteği olmadan bunu yapamam.
More Sentences
|
| 7 |
General |
help n.
|
yardım |
|
First, what is the situation regarding humanitarian help for Chechen refugees in Georgia?
İlk olarak Gürcistan'daki Çeçen mültecilere yönelik insani yardım konusunda durum nedir?
More Sentences
|
| 8 |
General |
self-help n.
|
kişisel gelişim |
|
She relied on self-help books to improve her confidence.
Özgüvenini geliştirmek için kişisel gelişim kitaplarına bel bağlıyordu.
More Sentences
|
| 9 |
General |
self-help n.
|
kendi kendine yardım |
|
We realise that aid has to act as an incentive and help bridge the way to self-help.
Yardımın bir teşvik unsuru olması ve kendi kendine yardıma giden yolda köprü vazifesi görmesi gerektiğinin farkındayız.
More Sentences
|
| 10 |
General |
request for help n.
|
yardım talebi |
|
He flatly refused her requests for help.
Yardım taleplerini kesin bir dille reddetti.
More Sentences
|
| 11 |
General |
professional help n.
|
profesyonel yardım |
|
Eventually, they give in and seek professional help.
Sonunda onlar da pes eder ve profesyonel yardım alırlar.
More Sentences
|
| 12 |
General |
self-help book n.
|
kişisel gelişim kitabı |
|
Self-help books are very popular in America.
Kişisel gelişim kitapları Amerika'da çok popüler.
More Sentences
|
| 13 |
General |
offer of help n.
|
yardım teklifi |
|
Many agencies have been overwhelmed with offers of help.
Birçok acente yardım teklifleriyle dolup taşmaktadır.
More Sentences
|
| 14 |
General |
medical help n.
|
tıbbi yardım |
|
I need medical help.
Tıbbi yardıma ihtiyacım var.
More Sentences
|
| 15 |
General |
help n.
|
çalışan |
|
We need a new help at home.
Evde yeni bir çalışana ihtiyacımız var.
More Sentences
|
| 16 |
General |
help out v.
|
yardımda bulunmak |
|
That was big of Tom to help out like that.
Bu şekilde yardımda bulunması Tom'un yüce gönüllülüğündendi.
More Sentences
|
| 17 |
General |
help v.
|
kurtarmak |
|
Tom helped me out of a jam.
Tom beni büyük bir dertten kurtardı.
More Sentences
|
| 18 |
General |
help v.
|
elinde olmak |
|
She could not help bursting into tears.
Elinde olmadan gözyaşlarına boğuldu.
More Sentences
|
|
|
| 19 |
General |
help v.
|
yardımcı olmak |
|
The military mission must of course help make these positive developments permanent.
Askeri misyon elbette bu olumlu gelişmelerin kalıcı hale gelmesine yardımcı olmalıdır.
More Sentences
|
| 20 |
General |
help v.
|
katkıda bulunmak |
|
The truth is that the North's protectionist policy has helped to strangle crucial sectors in the South.
Gerçek şu ki, Kuzey'in korumacı politikası Güney'deki önemli sektörlerin batırılmasına katkıda bulunmuştur.
More Sentences
|
| 21 |
General |
help v.
|
yararlı olmak |
|
Establishing independent regulatory authorities will help in this process.
Bağımsız düzenleyici makamlar kurulması bu süreçte yararlı olacaktır.
More Sentences
|
| 22 |
General |
help v.
|
yararı olmak |
|
That always helps.
Onun her zaman yararı olur.
More Sentences
|
| 23 |
General |
help v.
|
fayda etmek |
|
That isn't going to help.
Bu fayda etmeyecek.
More Sentences
|
| 24 |
General |
cry for help v.
|
yardım istemek |
|
She cried for help, but nobody heard her.
Bağırarak yardım istedi fakat kimse onu duymadı.
More Sentences
|
| 25 |
General |
help v.
|
faydası olmak |
|
In countries where the rule of law does not prevail, the safeguard clauses will not be of any help.
Hukukun üstünlüğünün hakim olmadığı ülkelerde, koruma hükümlerinin hiçbir faydası olmayacaktır.
More Sentences
|
| 26 |
General |
need help v.
|
yardıma ihtiyacı olmak |
|
For example, I was in Brittany after the Erika oil spill, when France needed help with bird cleaning.
Örneğin Erika petrol sızıntısından sonra Fransa'nın kuş temizliği konusunda yardıma ihtiyacı olduğunda Brittany'deydim.
More Sentences
|
| 27 |
General |
help v.
|
yardım etmek |
|
We must help them to cope with this difficult situation.
Bu zor durumla başa çıkabilmeleri için onlara yardım etmeliyiz.
More Sentences
|
| 28 |
General |
give help v.
|
yardım etmek |
|
You see, we also have to be able to give help spontaneously.
Gördüğünüz gibi, kendiliğinden yardım edebilmemiz de gerekiyor.
More Sentences
|
| 29 |
General |
call for help v.
|
yardım çağrısı yapmak |
|
We could've called for help.
Yardım çağrısı yapabilirdik.
More Sentences
|
| 30 |
General |
ask for help v.
|
yardım istemek |
|
Your brother is asking for help.
Erkek kardeşin yardım istiyor.
More Sentences
|
| 31 |
General |
call for help v.
|
yardım istemek |
|
I screamed and called for help and chased the perpetrators as far as the park.
Çığlık atıp yardım istedim ve failleri parka kadar kovaladım.
More Sentences
|
| 32 |
General |
call for help v.
|
yardım çağırmak |
|
I screamed and called for help and chased the perpetrators as far as the park.
Bağırdım, yardım çağırdım ve failleri parka kadar kovaladım.
More Sentences
|
| 33 |
General |
appeal for help v.
|
yardım istemek |
|
He appealed for help.
Yardım istedi.
More Sentences
|
| 34 |
General |
scream for help v.
|
yardım istemek |
|
She screamed for help.
Çığlık atarak yardım istedi.
More Sentences
|
| 35 |
General |
send for help v.
|
yardım çağırmak |
|
We'd better send for help.
Yardım çağırsak iyi olur.
More Sentences
|
| 36 |
General |
seek help v.
|
yardım aramak |
|
Refugees in Africa are seeking help.
Afrikadaki mülteciler yardım arıyorlar.
More Sentences
|
| 37 |
General |
get help v.
|
yardım almak |
|
Tom is going to get help.
Tom yardım alacak.
More Sentences
|
| 38 |
General |
receive help v.
|
yardım almak |
|
The Chad-Cameroon pipeline project is receiving help from the World Bank and the European Investment Bank.
Çad-Kamerun boru hattı projesi Dünya Bankası ve Avrupa Yatırım Bankası'ndan yardım alıyor.
More Sentences
|
|
|
| 39 |
General |
can't help thinking v.
|
düşünmeden edememek |
|
I can't help thinking about the future.
Geleceği düşünmeden edemiyorum.
More Sentences
|
| 40 |
General |
help v.
|
kaçınmak |
|
If you say that you cannot help doing something, you mean you cannot prevent or avoid it.
Bir şeyi yapmadan edemeyeceğinizi söylüyorsanız, onu önleyemeyeceğinizi ya da ondan kaçınamayacağınızı söylüyorsunuz demektir.
More Sentences
|
| 41 |
General |
help v.
|
işe yaramak |
|
It helps sometimes to be a little ignorant of the difficulties.
Bazen zorluklar konusunda biraz cahil olmak işe yarayabilir.
More Sentences
|
| 42 |
General |
help v.
|
almak |
|
I cannot help but wonder why the Commission has not done more.
Komisyon'un neden daha fazlasını yapmadığını merak etmekten kendimi alamıyorum.
More Sentences
|
| 43 |
General |
help v.
|
yardımı olmak |
|
Without your help, without everybody's help, this would have been impossible.
Sizin yardımınız olmasaydı herkesin yardımı olmasaydı, bu imkansız olurdu.
More Sentences
|
| 44 |
General |
help yourself interj.
|
buyurunuz |
|
Please help yourself to any food you like.
İstediğiniz yemeğe buyrun lütfen.
More Sentences
|
| 45 |
General |
help yourself! interj.
|
buyurun |
|
Please help yourself, enjoy your meal!
Lütfen buyurun, afiyet olsun!
More Sentences
|
| 46 |
General |
help me interj.
|
bana yardım edin |
|
If you were upstairs, you would have come down, and you would have helped me.
Yukarıda olsaydın, aşağı inip bana yardım ederdin.
More Sentences
|
| 47 |
General |
help me interj.
|
bana yardım et |
|
Come help me.
Gel bana yardım et.
More Sentences
|
| 48 |
General |
help us interj.
|
bize yardım edin |
|
Help us, help the Galicians.
Bize yardım edin, Galiçyalılara yardım edin.
More Sentences
|
| Colloquial |
|
| 49 |
Colloquial |
get help v.
|
yardım almak |
|
Tom asked Mary to go next door to get help.
Tom, yardım almak için Mary'den bitişik kapıya gitmesini istedi.
More Sentences
|
| 50 |
Colloquial |
god help us expr.
|
tanrı yardımcımız olsun |
|
God help us if the conservatives ever rerun Europe.
Muhafazakârlar bir daha Avrupa'yı yönetirse Tanrı yardımcımız olsun.
More Sentences
|
| 51 |
Colloquial |
without help expr.
|
yardım almadan |
|
I've never seen anyone who could solve that problem without help.
Bu sorunu yardım almadan çözebilen birini hiç görmedim.
More Sentences
|
| 52 |
Colloquial |
(I) couldn't help it expr.
|
elimde değildi |
|
You couldn't help it.
Elinde değildi.
More Sentences
|
| Speaking |
|
| 53 |
Speaking |
help us interj.
|
bize yardım et |
|
Help us, Tom.
Bize yardım et, Tom.
More Sentences
|
| 54 |
Speaking |
help me interj.
|
bana yardım et |
|
Just help me.
Bana yardım et.
More Sentences
|
| General |
|
| 55 |
General |
persons in need of help n.
|
muhtacin |
|
| 56 |
General |
domestic help n.
|
hizmetçi |
|
| 57 |
General |
help n.
|
medet |
|
| 58 |
General |
help n.
|
kurtulma |
|
| 59 |
General |
help n.
|
muavenet |
|
| 60 |
General |
help n.
|
uşak |
|
| 61 |
General |
a request for help n.
|
yardım dileme |
|
| 62 |
General |
persons in need of help n.
|
muhtaçlar |
|
| 63 |
General |
help n.
|
muavin |
|
| 64 |
General |
help n.
|
çözüm |
|
| 65 |
General |
help n.
|
infak |
|
| 66 |
General |
financial help for marriage n.
|
evlenme yardımı |
|
| 67 |
General |
domestic help n.
|
uşak |
|
| 68 |
General |
self help techniques n.
|
kendi kendine yardım teknikleri |
|
| 69 |
General |
help n.
|
hizmetçi |
|
| 70 |
General |
the help of god n.
|
nusret |
|
| 71 |
General |
help n.
|
himmet |
|
| 72 |
General |
special help of god n.
|
maunet |
|
| 73 |
General |
help n.
|
çırak |
|
| 74 |
General |
help n.
|
saye |
|
| 75 |
General |
help n.
|
iane |
|
| 76 |
General |
help n.
|
yardımlaşma |
|
| 77 |
General |
help n.
|
imdat |
|
| 78 |
General |
thanks for your help n.
|
yardımınız için teşekkürler |
|
|
|
| 79 |
General |
help desk n.
|
karşılama bankosu |
|
| 80 |
General |
thanks for your help n.
|
yardımın için teşekkürler |
|
| 81 |
General |
amicable-kind help n.
|
himmet |
|
| 82 |
General |
jobless check-help-benefit n.
|
işsizlik yardımı |
|
| 83 |
General |
self-help n.
|
kendi kendine yetme |
|
| 84 |
General |
self-help n.
|
kendi başına yapabilme |
|
| 85 |
General |
help function n.
|
yardım işlevi |
|
| 86 |
General |
help menu n.
|
yardım menüsü |
|
| 87 |
General |
live-in help n.
|
yatılı yardımcı |
|
| 88 |
General |
personal help n.
|
kişisel destek |
|
| 89 |
General |
personal help n.
|
kişisel yardım |
|
| 90 |
General |
help desk n.
|
danışma |
|
| 91 |
General |
help desk n.
|
danışma masası |
|
| 92 |
General |
rush to help n.
|
yardıma koşmak |
|
| 93 |
General |
help cry n.
|
yardım çığlığı |
|
| 94 |
General |
help organization n.
|
yardım organizasyonu |
|
| 95 |
General |
self help n.
|
öz yardım |
|
| 96 |
General |
kitchen help n.
|
mutfakta çalışması için işe alınan kimse |
|
| 97 |
General |
help n.
|
yardım etme |
|
| 98 |
General |
help n.
|
yardım edilme |
|
| 99 |
General |
help n.
|
bir iş için istihdam edilmiş kimse |
|
| 100 |
General |
help n.
|
işçi |
|
| 101 |
General |
help n.
|
kaynak |
|
| 102 |
General |
help n.
|
hizmet etme aracı |
|
| 103 |
General |
help n.
|
hizmet etme yolu |
|
| 104 |
General |
help n.
|
bir şeyi önleme yolu |
|
| 105 |
General |
help [obsolete] n.
|
bir porsiyon yemek |
|
| 106 |
General |
help [obsolete] n.
|
porsiyon |
|
| 107 |
General |
help n.
|
yardım etmede kullanılan güç veya kaynaklar |
|
| 108 |
General |
help n.
|
bayi yardımı |
|
| 109 |
General |
help n.
|
satıcı yardımı |
|
| 110 |
General |
help n.
|
ücretli işçinin sunduğu hizmetler |
|
| 111 |
General |
home help [uk] [new zealand] n.
|
kendine bakacak durumda olmayan kişilerin ev işlerini yapması için para ödenen kimse |
|
| 112 |
General |
home help [uk] [new zealand] n.
|
ihtiyaç sahiplerine yerel bir yönetim merkezinin sosyal hizmetler departmanınca sağlanan yardım hizmeti |
|
| 113 |
General |
hired help n.
|
ev veya çiftlik işlerini yapmak üzere işe alınmış çalışan |
|
| 114 |
General |
self-help n.
|
okulun maddi destek amacıyla öğrenciye sunduğu yarı zamanlı çalışma programı |
|
| 115 |
General |
self-help n.
|
başının çaresine bakma |
|
| 116 |
General |
self-help n.
|
sorununu kendi çözme |
|
| 117 |
General |
request for help v.
|
yardım talep etmek |
|
| 118 |
General |
help v.
|
himmet etmek |
|
| 119 |
General |
help oneself to v.
|
kendi kendine servis yaparak yiyeceklerden almak |
|
| 120 |
General |
help to get on v.
|
bindirmek |
|
| 121 |
General |
call for help v.
|
yardım talebinde bulunmak |
|
| 122 |
General |
call for help v.
|
imdat istemek |
|
| 123 |
General |
help and nurture the poor v.
|
aç doyurmak |
|
| 124 |
General |
come to the help of v.
|
imdadına yetişmek |
|
| 125 |
General |
hope for help v.
|
medet ummak |
|
| 126 |
General |
come to help v.
|
imdadına yetişmek |
|
| 127 |
General |
help v.
|
acıyı dindirmek |
|
| 128 |
General |
help v.
|
medar olmak |
|
| 129 |
General |
seek help v.
|
yardım talebinde bulunmak |
|
| 130 |
General |
be of help v.
|
faydası dokunmak |
|
| 131 |
General |
help v.
|
elinden tutmak |
|
| 132 |
General |
help grow v.
|
yardımı artırmak |
|
| 133 |
General |
help v.
|
yürütmek |
|
| 134 |
General |
help v.
|
muavenet etmek |
|
| 135 |
General |
help v.
|
yumuşatmak (gergin/zor bir durumu) |
|
| 136 |
General |
help v.
|
imdadına yetişmek |
|
| 137 |
General |
request for help v.
|
yardım talebinde bulunmak |
|
| 138 |
General |
help each other v.
|
yardımlaşmak |
|
| 139 |
General |
help oneself to v.
|
aşırmak |
|
| 140 |
General |
help v.
|
rahatlatmak |
|
| 141 |
General |
lend help to v.
|
yardım etmek |
|
| 142 |
General |
help oneself to v.
|
buyurmak |
|
| 143 |
General |
help forward v.
|
desteklemek |
|
| 144 |
General |
be of help to v.
|
faydası dokunmak |
|
| 145 |
General |
can't help v.
|
elinde olmamak |
|
| 146 |
General |
need somebody's help v.
|
birine işi düşmek |
|
| 147 |
General |
help somebody to something v.
|
ikram etmek |
|
| 148 |
General |
help somebody to something v.
|
sunmak |
|
| 149 |
General |
help the poor v.
|
aç doyurmak |
|
| 150 |
General |
help (somebody) inadvertently v.
|
ekmeğine yağ sürmek |
|
| 151 |
General |
beg for help v.
|
yardım dilenmek |
|
| 152 |
General |
ask for help v.
|
yardım talep etmek |
|
| 153 |
General |
help financially v.
|
maddi yardımda bulunmak |
|
| 154 |
General |
help the lady v.
|
bayana yardım etmek |
|
| 155 |
General |
help to v.
|
destek çıkmak |
|
| 156 |
General |
come to the help of v.
|
imdada yetişmek |
|
| 157 |
General |
be unable to help v.
|
elinde olmamak |
|
| 158 |
General |
can't help v.
|
kendini ... yapmaktan alamamak |
|
| 159 |
General |
be destitute of help v.
|
yardımdan yoksun kalmak |
|
| 160 |
General |
be destitute of help v.
|
destekten yoksun kalmak |
|
| 161 |
General |
be of help to somebody v.
|
iyiliği dokunmak |
|
| 162 |
General |
help v.
|
destek çıkmak |
|
| 163 |
General |
need/require help v.
|
yardım gerektirmek |
|
| 164 |
General |
help financially v.
|
maddi açıdan yardımcı olmak |
|
| 165 |
General |
can't help but to look v.
|
kendini bakmaktan alamamak |
|
| 166 |
General |
can't help but to look v.
|
kendini bakmaktan alıkoyamamak |
|
| 167 |
General |
be a pleasure to help v.
|
yardım etmekten zevk duymak |
|
| 168 |
General |
help someone out financially v.
|
birine maddi destek vermek |
|
| 169 |
General |
seek help v.
|
yardım/destek aramak |
|
| 170 |
General |
receive professional help v.
|
profesyonel yardım almak |
|
| 171 |
General |
get professional help v.
|
profesyonel yardım almak |
|
| 172 |
General |
be in need of help v.
|
yardıma ihtiyacı olmak |
|
| 173 |
General |
can't help but think v.
|
düşünmeden edememek |
|
| 174 |
General |
use every means available to help someone v.
|
birine yardım etmek için tüm imkanlarıyla seferber olmak |
|
| 175 |
General |
help a lot v.
|
çok yardımı dokunmak |
|
| 176 |
General |
help his wife with the chores v.
|
karısına ev işlerinde yardım etmek |
|
| 177 |
General |
cannot help doing v.
|
engel olamamak |
|
| 178 |
General |
give someone pleasure to help v.
|
yardım etme zevkini vermek |
|
| 179 |
General |
can't help speaking highly of something/someone all the time v.
|
anlata anlata bitirememek |
|
| 180 |
General |
help around the house v.
|
ev işlerine yardım etmek |
|
| 181 |
General |
help v.
|
(mağazada, restoranda) hizmet etmek |
|
| 182 |
General |
help v.
|
(bir şeyin) etkisini artırmak |
|
| 183 |
General |
help v.
|
(bir şeyin) iyileştirilmesine katkıda bulunmak |
|
| 184 |
General |
help v.
|
(bir şeyi) geliştirmek |
|
| 185 |
General |
help v.
|
sakınmak |
|
| 186 |
General |
help v.
|
direnmek |
|
| 187 |
General |
help v.
|
(müşteriye) servis yapmak |
|
| 188 |
General |
help v.
|
bir kimseye (yiyecek) servis etmek |
|
| 189 |
General |
help v.
|
(kendi kendine) izin olmadan ihtiyacını karşılamak |
|
| 190 |
General |
help v.
|
kullanmak |
|
| 191 |
General |
help v.
|
daha az kötüleştirmek |
|
| 192 |
General |
help v.
|
daha az kötü yapmak |
|
| 193 |
General |
help v.
|
(kendini) zor durumdan çıkarmak |
|
| 194 |
General |
help v.
|
(kendini) zor durumdan kurtarmak |
|
| 195 |
General |
help v.
|
uzak tutulmak |
|
| 196 |
General |
help v.
|
(kendi) kullanımına uygun olmak |
|
| 197 |
General |
help v.
|
(bir şeyin) tekdüzeliğini hafifletmek |
|
| 198 |
General |
help v.
|
(bir şeyin) tekdüzeliğini bozmak |
|
| 199 |
General |
help v.
|
işin bir kısmını yapmak |
|
| 200 |
General |
help v.
|
(bir kimsenin veya şeyin) işini kolaylaştırmak |
|
| 201 |
General |
help v.
|
(bir kimsenin veya şeyin) işini paylaşmak |
|
| 202 |
General |
help oneself v.
|
(bir şeyi) yapmaktan kaçınmak |
|
| 203 |
General |
help oneself v.
|
kendine (yemek) vermek |
|
| 204 |
General |
help oneself v.
|
kendine (yemek) almak |
|
| 205 |
General |
help oneself v.
|
bir şeyi özgürce almak |
|
| 206 |
General |
help oneself v.
|
kendi kendine kısıtlama olmaksızın servis yapmak |
|
| 207 |
General |
help oneself v.
|
kendi adına çaba göstermek |
|
| 208 |
General |
help oneself v.
|
kendi adına uğraşmak |
|
| 209 |
General |
help someone out v.
|
birine yardımcı olmak |
|
| 210 |
General |
self-help adj.
|
kişisel gelişim eserine ait veya ilgili |
|
| 211 |
General |
self-help adj.
|
kişisel gelişim kursuna ait veya ilgili |
|
| 212 |
General |
by the help of adv.
|
in yardımıyla |
|
| 213 |
General |
with god's help adv.
|
allah'ın yardımıyla |
|
| 214 |
General |
without outside help adv.
|
dışarıdan yardım almadan |
|
| 215 |
General |
with god's help adv.
|
evvel allah |
|
| 216 |
General |
without help adv.
|
adamsız |
|
| 217 |
General |
by the help of adv.
|
yardımıyla |
|
| 218 |
General |
with the help of a locksmith adv.
|
çilingir marifetiyle |
|
| 219 |
General |
with the help of prep.
|
yardımıyla |
|
| 220 |
General |
god help us! interj.
|
allah yardımcımız olsun! |
|
| 221 |
General |
may god help you! interj.
|
allah versin |
|
| 222 |
General |
so help me interj.
|
vallahi |
|
| 223 |
General |
so help me god interj.
|
allah şahidim olsun |
|
| 224 |
General |
so help me interj.
|
ister inanın ister inanmayın |
|
| 225 |
General |
oh! help! for goodness sake! interj.
|
aman |
|
| 226 |
General |
help interj.
|
pardon! |
|
| 227 |
General |
help interj.
|
bakar mısınız! |
|
| 228 |
General |
help interj.
|
yardım isteme anlamında kullanılan bir ünlem |
|
| Phrasals |
|
| 229 |
Phrasals |
help forward v.
|
ilerlemesine yardımcı olmak |
|
| 230 |
Phrasals |
help off v.
|
zaman geçirmek |
|
| 231 |
Phrasals |
help on v.
|
ilerletmek |
|
| 232 |
Phrasals |
help out v.
|
destek sağlamak |
|
| 233 |
Phrasals |
help out v.
|
tasarımın tamamlanmasında yardımcı olmak |
|
| 234 |
Phrasals |
help off v.
|
vakit geçirmeye yardım etmek |
|
| 235 |
Phrasals |
help on v.
|
yardımla teşvik etmek |
|
| 236 |
Phrasals |
help someone with something v.
|
birine bir alanda/konuda yardımcı olmak |
|
| 237 |
Phrasals |
help someone off of something v.
|
birinin bir şeyden (at/araba vb) inmesine yardım etmek |
|
| 238 |
Phrasals |
help someone on with something v.
|
birinin bir şeyi (palto/mont vb) giymesine yardım etmek |
|
| 239 |
Phrasals |
help someone down from something v.
|
birinin bir yerden inmesine yardım etmek |
|
| 240 |
Phrasals |
help someone off with something v.
|
birinin bir şeyi (palto/mont vb) çıkarmasına yardım etmek |
|
| 241 |
Phrasals |
help someone back to something v.
|
birinin bir yere dönmesine yardımcı olmak |
|
| 242 |
Phrasals |
help someone out with something v.
|
birine bir alanda/konuda yardımcı olmak |
|
| 243 |
Phrasals |
help someone up v.
|
birinin bir yerden kalkmasına (sandalye/koltuk) yardımcı olmak |
|
| 244 |
Phrasals |
help someone in to something v.
|
birinin bir yere girmesine yardım etmek |
|
| 245 |
Phrasals |
help someone along v.
|
birinin ilerlemesine/hareket etmesine yardımcı olmak |
|
| 246 |
Phrasals |
help out v.
|
(başka biriyle) bir şeyin yükünü paylaşmak |
|
| 247 |
Phrasals |
help out v.
|
(başka biriyle) bir şeyin maliyetini paylaşmak |
|
| 248 |
Phrasals |
help out v.
|
(birine) kısa süre için yardım etmek |
|
| 249 |
Phrasals |
help someone back (to something) v.
|
birinin (bir yere) dönmesine yardım etmek |
|
| 250 |
Phrasals |
help someone back (to something) v.
|
birine (bir yere) dönüş yolunda yardım etmek |
|
| 251 |
Phrasals |
help (someone) back (to some place) v.
|
birinin (bir yere) dönmesine yardım etmek |
|
| 252 |
Phrasals |
help (someone) back (to some place) v.
|
birine (bir yere) dönüş yolunda yardım etmek |
|
| 253 |
Phrasals |
help (someone) get a foothold in (something) v.
|
(birinin bir yerde/şeyde) sağlam yer edinmesine yardım etmek |
|
| 254 |
Phrasals |
help (someone) get a foothold in (something) v.
|
(birinin bir şeyde) yer edinmesine yardım etmek |
|
| 255 |
Phrasals |
help (someone) get a foothold in (something) v.
|
(birinin bir şeydeki) yerini sağlamlaştırmasına yardım etmek |
|
| 256 |
Phrasals |
help (someone) in v.
|
(birinin bir yere) girmesine yardım etmek |
|
| 257 |
Phrasals |
help (someone) into (something) v.
|
(birinin bir yere) girmesine yardım etmek |
|
| 258 |
Phrasals |
help (someone) off v.
|
(birinin bir şeyden) inmesine yardım etmek |
|
| 259 |
Phrasals |
help (someone) on v.
|
(birinin bir şeyi) giymesine yardım etmek |
|
| 260 |
Phrasals |
help (someone) up (from something) v.
|
(birinin bir şeyden) kalkmasına yardım etmek |
|
| 261 |
Phrasals |
help (someone) up (from something) v.
|
(birinin bir şeyden) ayağa kalkması için yardım etmek |
|
| 262 |
Phrasals |
help along v.
|
ilerlemesine/hareket etmesine yardımcı olmak |
|
| 263 |
Phrasals |
help back v.
|
geri dönmesine yardım etmek |
|
| 264 |
Phrasals |
help back v.
|
dönmesine yardım etmek |
|
| 265 |
Phrasals |
help down v.
|
inmesine yardım etmek |
|
| 266 |
Phrasals |
help in v.
|
girmesine yardım etmek |
|
| 267 |
Phrasals |
help off v.
|
inmesine yardım etmek |
|
| 268 |
Phrasals |
help off with v.
|
-i üstünden çıkarmasına yardım etmek |
|
| 269 |
Phrasals |
help on with v.
|
-i üstüne giymesine yardım etmek |
|
| 270 |
Phrasals |
help someone (or an animal) out (of something) v.
|
(birinin/bir hayvanın bir şeyden/yerden) çıkmasına yardım etmek |
|
| 271 |
Phrasals |
help someone (or an animal) out (of something) v.
|
(birinin/bir hayvanın üstündeki bir şeyi) çıkarmasına yardım etmek |
|
| 272 |
Phrasals |
help someone (or an animal) out (of something) v.
|
(birinin/bir hayvanın zor bir durumdan) kurtulmasına yardım etmek |
|
| 273 |
Phrasals |
help someone (or an animal) out (of something) v.
|
(birinin/bir hayvanın) başını beladan kurtarmak |
|
| 274 |
Phrasals |
help out with v.
|
(bir şey) konusunda yardım etmek |
|
| 275 |
Phrasals |
help out with v.
|
(bir şeyle) ilgili yardım etmek |
|
| 276 |
Phrasals |
help out (with something) v.
|
(bir ev işinde) yardım etmek |
|
| 277 |
Phrasals |
help out with (someone or something) v.
|
(birine/bir şeyine) yardım etmek |
|
| 278 |
Phrasals |
help out with (someone or something) v.
|
(biri/bir şey) sağlamak |
|
| 279 |
Phrasals |
help up v.
|
çıkmasına yardım etmek |
|
| 280 |
Phrasals |
help up v.
|
kalkmasına yardım etmek |
|
| 281 |
Phrasals |
help with v.
|
konusunda yardım etmek |
|
| 282 |
Phrasals |
help with v.
|
ile ilgili yardım etmek |
|
| 283 |
Phrasals |
help with (someone or something) v.
|
(birine/bir şeyine) yardım etmek |
|
| 284 |
Phrasals |
help with (someone or something) v.
|
(biri/bir şey) sağlamak |
|
| Phrases |
|
| 285 |
Phrases |
there's no help for it expr.
|
onun çaresi yok |
|
| 286 |
Phrases |
help us help you expr.
|
size yardımcı olabilmemiz için bize yardım edin |
|
| 287 |
Phrases |
without needing any help expr.
|
yardıma ihtiyaç duymadan |
|
| 288 |
Phrases |
can not help but expr.
|
yapmaktan başka çare yok |
|
| 289 |
Phrases |
can't help noticing (that) (something) expr.
|
fark ettim ki … |
|
| Proverb |
|
| 290 |
Proverb |
heaven helps those who help themselves n.
|
kendi işi için gayret edene tanrı yardım eder |
|
| 291 |
Proverb |
heaven helps those who help themselves n.
|
gayret edene tanrı da yardım eder |
|
| 292 |
Proverb |
heaven helps those who help themselves n.
|
tanrı çalışanı sever |
|
| 293 |
Proverb |
god helps those who help themselves
|
kendi işi için gayret edene allah da yardım eder |
|
| 294 |
Proverb |
god helps them that help themselves
|
gayret edene allah da yardım eder |
|
| 295 |
Proverb |
god helps those who help themselves
|
gayret edene allah da yardım eder |
|
| 296 |
Proverb |
the lord helps those who help themselves
|
kendi işi için gayret edene tanrı yardım eder |
|
| 297 |
Proverb |
the lord helps those who help themselves
|
gayret edene tanrı da yardım eder |
|
| 298 |
Proverb |
the lord helps those who help themselves
|
tanrı çalışanı sever |
|
| Colloquial |
|
| 299 |
Colloquial |
first-help n.
|
ilk yardım |
|
| 300 |
Colloquial |
a plea for help n.
|
yardım yakarışı |
|
| 301 |
Colloquial |
help someone out with the kids v.
|
çocuklara bakmak için birine yardımcı olmak |
|
| 302 |
Colloquial |
can't help looking at v.
|
gözü takılmak |
|
| 303 |
Colloquial |
expect someone to help out with the rent v.
|
kiralarının ödenmesi için birisinden yardım beklemek |
|
| 304 |
Colloquial |
can't help v.
|
kendini tutamamak |
|
| 305 |
Colloquial |
help (oneself) (to something) v.
|
(bir şey) buyurmak |
|
| 306 |
Colloquial |
help (oneself) (to something) v.
|
(bir şeyi) istediği gibi/istediği kadar almak |
|
| 307 |
Colloquial |
help (oneself) (to something) v.
|
kendi kendine servis yaparak istediği kadar almak |
|
| 308 |
Colloquial |
not able to help v.
|
elinde olmamak |
|
| 309 |
Colloquial |
not able to help v.
|
kendini tutamamak |
|
| 310 |
Colloquial |
by help of prep.
|
dolayı |
|
| 311 |
Colloquial |
so help me god! expr.
|
allah çarpsın ki! |
|
| 312 |
Colloquial |
somebody get some help expr.
|
biri yardım getirsin |
|
| 313 |
Colloquial |
somebody get some help expr.
|
biri yardım çağırsın |
|
| 314 |
Colloquial |
somebody help me expr.
|
biri bana yardım etsin |
|
| 315 |
Colloquial |
somebody help me! expr.
|
biri bana yardım etsin! |
|
| 316 |
Colloquial |
doctor can't help him expr.
|
doktor ona yardım edemez |
|
| 317 |
Colloquial |
doctor can't help her expr.
|
doktor ona yardım edemez |
|
| 318 |
Colloquial |
go and get help expr.
|
gidip yardım getirin |
|
| 319 |
Colloquial |
everybody needs help expr.
|
herkes yardıma ihtiyaç duyar |
|
| 320 |
Colloquial |
only god can help us expr.
|
işimiz allah'a kaldı |
|
| 321 |
Colloquial |
by help of expr.
|
nedeniyle |
|
| 322 |
Colloquial |
by help of expr.
|
sayesinde |
|
| 323 |
Colloquial |
so help me god expr.
|
tanrı şahidim olsun ki |
|
| 324 |
Colloquial |
god help him expr.
|
tanrım ona yardım et |
|
| 325 |
Colloquial |
so help me god expr.
|
tanrı şahidimdir ki |
|
| 326 |
Colloquial |
beyond help expr.
|
(artık) yardım edilemeyecek/tamir edilemez bir halde |
|
| 327 |
Colloquial |
by help of expr.
|
yüzünden |
|
| 328 |
Colloquial |
glad to be of help expr.
|
yardımcı olabildiğime sevindim |
|
| 329 |
Colloquial |
beyond help expr.
|
yardım/tamir edilemez durumda |
|
| 330 |
Colloquial |
with no help from me expr.
|
yardımım olmadan |
|
| 331 |
Colloquial |
(I) couldn't help it expr.
|
(kendimi) alamadım |
|
| 332 |
Colloquial |
(I) couldn't help it expr.
|
engelleyemedim |
|
| 333 |
Colloquial |
(I) couldn't help it expr.
|
kendime engel olamadım |
|
| 334 |
Colloquial |
(I) couldn't help it expr.
|
dayanamadım |
|
| 335 |
Colloquial |
heaven help (one) expr.
|
allah (birinin) yardımcısı olsun |
|
| 336 |
Colloquial |
heaven help (one) expr.
|
tanrı (birinin) yardımcısı olsun |
|
| 337 |
Colloquial |
if (one) can help it expr.
|
mecbur kalmadıkça/olmadıkça |
|
| 338 |
Colloquial |
so help you (god) expr.
|
tanrı yardımcın olsun |
|
| 339 |
Colloquial |
so help you (god) expr.
|
yandın demektir |
|
| 340 |
Colloquial |
so help you (god) expr.
|
seni elinden, elimden kimse alamaz |
|
| 341 |
Colloquial |
so help you (god) expr.
|
vay haline |
|
| 342 |
Colloquial |
how else may I help you? exclam.
|
sizin için başka ne yapabilirim? |
|
| 343 |
Colloquial |
how else may I help you? exclam.
|
başka yardımcı olabileceğim bir şey var mı? |
|
| 344 |
Colloquial |
how else may I help you? exclam.
|
sizin için yapabileceğim başka bir şey var mı? |
|
| 345 |
Colloquial |
how else may I help you? exclam.
|
başka bir isteğiniz/arzunuz var mı? |
|
| Idioms |
|
| 346 |
Idioms |
a cry for help n.
|
imdat çağrısı |
|
| 347 |
Idioms |
a cry for help n.
|
yardım çığlığı |
|
| 348 |
Idioms |
a cry for help n.
|
yardım isteği |
|
| 349 |
Idioms |
a cry for help n.
|
yardım çığlığı |
|
| 350 |
Idioms |
a fat lot of good/help/use n.
|
bir işe yaramaz |
|
| 351 |
Idioms |
a fat lot of good/help/use n.
|
yararsız |
|
| 352 |
Idioms |
a fat lot of good/help/use n.
|
gereksiz |
|
| 353 |
Idioms |
a fat lot of good/help/use n.
|
uğraştığına/çabaladığına değmez |
|
| 354 |
Idioms |
can't help but notice (that) (something) v.
|
söylemeden geçememek |
|
| 355 |
Idioms |
can't help but notice (that) (something) v.
|
(bir şey) dikkatini çekmek |
|
| 356 |
Idioms |
can't help but notice (that) (something) v.
|
söylemeden geçememek |
|
| 357 |
Idioms |
can't help but notice (that) (something) v.
|
(bir şey) dikkatini çekmek |
|
| 358 |
Idioms |
can't help but notice (that) (something) v.
|
(aslında çok açık/belirgin olan bir şey için) fark etmek/gözüne çarpmak |
|
| 359 |
Idioms |
can't help but notice (that) (something) v.
|
fark etmeden yapamamak/geçememek |
|
| 360 |
Idioms |
can't help noticing (that) (something) v.
|
söylemeden geçememek |
|
| 361 |
Idioms |
can't help noticing (that) (something) v.
|
(bir şey) dikkatini çekmek |
|
| 362 |
Idioms |
can't help noticing (that) (something) v.
|
(aslında çok açık/belirgin olan bir şey için) fark etmek/gözüne çarpmak |
|
| 363 |
Idioms |
can't help noticing (that) (something) v.
|
fark etmeden yapamamak/geçememek |
|
| 364 |
Idioms |
not able to help it v.
|
elinde olmamak |
|
| 365 |
Idioms |
not able to help it v.
|
kendini tutamamak |
|
| 366 |
Idioms |
not able to help something v.
|
elinde olmamak |
|
| 367 |
Idioms |
not able to help something v.
|
kendini tutamamak |
|
| 368 |
Idioms |
pitch in and help with something v.
|
bir şeye katkıda bulunmak |
|
| 369 |
Idioms |
seek professional help v.
|
profesyonel yardım aramak/istemek |
|
| 370 |
Idioms |
need professional help v.
|
profesyonel yardıma ihtiyacı olmak |
|
| 371 |
Idioms |
help someone through a difficult period v.
|
zor bir dönemden geçmesinde birine yardımcı olmak |
|
| 372 |
Idioms |
help the orphan(s) v.
|
yetim başı okşamak |
|
| 373 |
Idioms |
can't help but do something v.
|
yapmaktan başka çaresi olmamak |
|
| 374 |
Idioms |
help someone through a difficult period v.
|
zor bir dönemden geçerken birine yardımcı olmak |
|
| 375 |
Idioms |
help a lame dog over a stile v.
|
zorda olan birine yardım etmek |
|
| 376 |
Idioms |
can't help but notice (that) (something) v.
|
dikkatini çekmek |
|
| 377 |
Idioms |
can't help but notice (that) (something) v.
|
'-ni fark etmek |
|
| 378 |
Idioms |
can't help but notice (that) (something) v.
|
dikkatinden kaçmamak |
|
| 379 |
Idioms |
can't help but notice (that) (something) v.
|
(bir şey) gözünden kaçmamak |
|
| 380 |
Idioms |
help someone get a foothold v.
|
birinin yer edinmesine yardım etmek |
|
| 381 |
Idioms |
help someone get a foothold v.
|
birinin sağlam yer edinmesine yardım etmek |
|
| 382 |
Idioms |
help someone get a foothold v.
|
birinin yerini sağlamlaştırmasına yardım etmek |
|
| 383 |
Idioms |
not lift a hand to help v.
|
kılını bile kıpırdatmamak |
|
| 384 |
Idioms |
not lift a hand to help v.
|
parmağını bile oynatmamak |
|
| 385 |
Idioms |
not lift a hand to help v.
|
yardım eli uzatmamak |
|
| 386 |
Idioms |
cannot help doing something v.
|
bir şey yapmaya engel olamamak |
|
| 387 |
Idioms |
cannot help doing something v.
|
bir şey yapmaktan kendini alamamak |
|
| 388 |
Idioms |
can't help (doing something) v.
|
(bir şey yapmaktan) başka çare olmamak |
|
| 389 |
Idioms |
can't help (doing something) v.
|
(bir şey yapmak) zorunda/mecburiyetinde kalmak |
|
| 390 |
Idioms |
can't help (doing something) v.
|
(bir şey yapmadan) duramamak |
|
| 391 |
Idioms |
can't help (doing something) v.
|
(bir şey yapmaktan) kendini alamamak |
|
| 392 |
Idioms |
can't help (doing something) v.
|
(bir şey yapmak) elinde olmamak |
|
| 393 |
Idioms |
can't help (doing something) v.
|
(bir şey yapmayı) engelleyememek |
|
| 394 |
Idioms |
can't help but (do something) v.
|
(bir şey yapmaktan) başka çare olmamak |
|
| 395 |
Idioms |
can't help but (do something) v.
|
(bir şey yapmak) zorunda/mecburiyetinde kalmak |
|
| 396 |
Idioms |
can't help but (do something) v.
|
(bir şey yapmadan) duramamak |
|
| 397 |
Idioms |
can't help but (do something) v.
|
(bir şey yapmaktan) kendini alamamak |
|
| 398 |
Idioms |
can't help but (do something) v.
|
(bir şey yapmak) elinde olmamak |
|
| 399 |
Idioms |
can't help but (do something) v.
|
(bir şey yapmayı) engelleyememek |
|
| 400 |
Idioms |
can't help but do v.
|
yapmaktan başka çare olmamak |
|
| 401 |
Idioms |
can't help but do v.
|
yapmak zorunda/mecburiyetinde kalmak |
|
| 402 |
Idioms |
can't help but do v.
|
yapmadan duramamak |
|
| 403 |
Idioms |
can't help but do v.
|
yapmaktan kendini alamamak |
|
| 404 |
Idioms |
can't help but do v.
|
yapmak elinde olmamak |
|
| 405 |
Idioms |
can't help but do v.
|
yapmayı engelleyememek |
|
| 406 |
Idioms |
can't help it v.
|
elinde olmamak |
|
| 407 |
Idioms |
can't help it v.
|
engelleyememek |
|
| 408 |
Idioms |
can't help it v.
|
bir türlü engel olamamak |
|
| 409 |
Idioms |
can't help something v.
|
bir şey elinde olmamak |
|
| 410 |
Idioms |
can't help something v.
|
bir şeyi engelleyememek |
|
| 411 |
Idioms |
can't help something v.
|
bir şeyi bir türlü yapamamak/başaramamak |
|
| 412 |
Idioms |
can't help (doing) something v.
|
(yapmak) elinde olmamak |
|
| 413 |
Idioms |
can't help (doing) something v.
|
(yapmayı) engelleyememek |
|
| 414 |
Idioms |
can't help (doing) something v.
|
(yapmaya) engel olamamak |
|
| 415 |
Idioms |
couldn't help it v.
|
kendini alamamış olmak/alamamak |
|
| 416 |
Idioms |
couldn't help it v.
|
engelleyememiş olmak/engelleyememek |
|
| 417 |
Idioms |
couldn't help it v.
|
elinde olmamak |
|
| 418 |
Idioms |
help (someone) out of a fix v.
|
(birinin) zor/sıkıntılı bir durumdan kaçmasına/kurtulmasına yardım etmek |
|
| 419 |
Idioms |
help (someone) out of a fix v.
|
(birinin) çıkmazdan/güç bir durumdan çıkmasına yardım etmek |
|
| 420 |
Idioms |
help (someone) out of a fix v.
|
birinin başını beladan kurtarmak |
|
| 421 |
Idioms |
help get a foothold v.
|
sağlam yer edinmesine yardım etmek |
|
| 422 |
Idioms |
help get a foothold v.
|
yer edinmesine yardım etmek |
|
| 423 |
Idioms |
help get a foothold v.
|
yerini sağlamlaştırmasına yardım etmek |
|
| 424 |
Idioms |
pitch in and help v.
|
yardıma soyunmak |
|
| 425 |
Idioms |
pitch in and help v.
|
yardıma girişmek |
|
| 426 |
Idioms |
pitch in and help v.
|
katkıda bulunmak |
|
| 427 |
Idioms |
pitch in and help v.
|
el atmak |
|
| 428 |
Idioms |
just help yourselves! expr.
|
kendi evinmiş gibi davran! |
|
| 429 |
Idioms |
not if you can help it expr.
|
mecbur kalmadıkça/olmadıkça |
|
| 430 |
Idioms |
if you can help it expr.
|
mecbur kalmadıkça/olmadıkça |
|
| 431 |
Idioms |
not if one can help it expr.
|
mecbur kalmadıkça/olmadıkça |
|
| 432 |
Idioms |
not if one can help it expr.
|
biri kabul etmedikçe |
|
| 433 |
Idioms |
there's no help for (something) expr.
|
(bir şeyin) çaresi yok |
|
| 434 |
Idioms |
there's no help for (something) expr.
|
(bir şey) kaçınılmaz |
|
| 435 |
Idioms |
there's no help for (something) expr.
|
(bir şey) önlenemez |
|
| 436 |
Idioms |
there's no help for (something) expr.
|
(bir şey) için yapabilecek/elden gelen bir şey yok |
|
| Speaking |
|
| 437 |
Speaking |
god help you interj.
|
allah yardımcın olsun |
|
| 438 |
Speaking |
heaven help you interj.
|
allah yardımcın olsun |
|
| 439 |
Speaking |
help me please interj.
|
bana yardım et lütfen |
|
| 440 |
Speaking |
please help me interj.
|
bana yardım et lütfen |
|
| 441 |
Speaking |
I can't help her anymore expr.
|
artık ona yardım edemem |
|
| 442 |
Speaking |
I'll help you get on your feet expr.
|
ayaklarının üzerinde durmana yardım edeceğim |
|
| 443 |
Speaking |
but that won't help expr.
|
ama bu işe yaramaz |
|
| 444 |
Speaking |
I can't help you with that expr.
|
bu konuda size yardım edemem |
|
| 445 |
Speaking |
we can help each other out expr.
|
birbirimize yardımcı olabiliriz |
|
| 446 |
Speaking |
I had no one to help me expr.
|
bana yardım edecek hiç kimsem yoktu |
|
| 447 |
Speaking |
could you help me please? expr.
|
bana yardım eder misiniz? |
|
| 448 |
Speaking |
I wonder if you can help me expr.
|
bana yardım edebilir misiniz bilmiyorum |
|
| 449 |
Speaking |
we need your help on something expr.
|
bir konuda yardımın gerekiyor |
|
| 450 |
Speaking |
I need your help on something expr.
|
bir konuda yardımınına ihtiyacım var |
|
| 451 |
Speaking |
let me help you expr.
|
bırak sana yardım edeyim |
|
| 452 |
Speaking |
you gotta help me expr.
|
bana yardım etmelisin |
|
| 453 |
Speaking |
I need a bit of help expr.
|
biraz yardıma ihtiyacım var |
|
| 454 |
Speaking |
thank you for agreeing to help me expr.
|
bana yardımcı olmayı kabul ettiğiniz için teşekkür ederim |
|
| 455 |
Speaking |
I can't help you this time expr.
|
bu sefer sana yardımcı olamam |
|
| 456 |
Speaking |
let me know if I can help expr.
|
bir şeye ihtiyacın olursa/ yardımcı olabileceğim bir şey varsa haber ver |
|
| 457 |
Speaking |
I had some help expr.
|
biraz yardım aldım |
|
| 458 |
Speaking |
I need your help on something expr.
|
bir konuda yardımın gerekiyor |
|
| 459 |
Speaking |
call me, I will help you expr.
|
beni arayın yardımcı olurum |
|
| 460 |
Speaking |
you have to help me expr.
|
bana yardım etmelisin |
|
| 461 |
Speaking |
I'm going to need your help with this expr.
|
bu işte yardımınıza ihtiyacım olacak |
|
| 462 |
Speaking |
I wonder if you can help me expr.
|
bana yardım edip edemeyeceğinizi bilmiyorum |
|
| 463 |
Speaking |
yes how can I help you expr.
|
buyrun nasıl yardımcı olabilirim |
|
| 464 |
Speaking |
don't expect any help from me expr.
|
benden yardım bekleme |
|
| 465 |
Speaking |
how can I help it? expr.
|
benim elimden ne gelir? |
|
| 466 |
Speaking |
I will help you expr.
|
ben sana yardım ederim |
|
| 467 |
Speaking |
I need your help on this one expr.
|
bu konuda yardımın gerek |
|
| 468 |
Speaking |
even that didn’t help expr.
|
bu bile işe yaramadı |
|
| 469 |
Speaking |
I can't help you with that expr.
|
bu konuda sana yardımcı olamam |
|
| 470 |
Speaking |
won't you help me? expr.
|
bana yardım etmeyecek misin? |
|
| 471 |
Speaking |
can someone help me out? expr.
|
birisi bana yardım edebilir mi? |
|
| 472 |
Speaking |
help me out of here expr.
|
buradan çıkmama yardım et |
|
| 473 |
Speaking |
i need a little help expr.
|
biraz yardıma ihtiyacım var |
|
| 474 |
Speaking |
can you help me? expr.
|
bana yardım eder misiniz? |
|
| 475 |
Speaking |
let me help you expr.
|
bırak da sana yardım edeyim |
|
| 476 |
Speaking |
I'm here to help you expr.
|
burada sana yardım etmek için bulunuyorum |
|
| 477 |
Speaking |
maybe I can help expr.
|
belki yardım edebilirim |
|
| 478 |
Speaking |
I always help people when they need help expr.
|
ben her zaman insanlara ihtiyacı olduklarında yardım ederim |
|
| 479 |
Speaking |
I can't help thinking expr.
|
bence muhakkak |
|
| 480 |
Speaking |
I had no one to help me expr.
|
bana yardım edecek kimse yoktu |
|
| 481 |
Speaking |
can somebody help me? expr.
|
biri bana yardım edebilir mi? |
|
| 482 |
Speaking |
I was wondering if you could help me? expr.
|
bana yardımcı olabilir misiniz acaba? |
|
| 483 |
Speaking |
you can't help it expr.
|
bunu engelleyemezsin |
|
| 484 |
Speaking |
you’re a great help, I must say expr.
|
çok yardımcı oldun, sağol |
|
| 485 |
Speaking |
I don't need any more help expr.
|
daha fazla yardıma ihtiyacım yok |
|
| 486 |
Speaking |
welcome how can I help you? expr.
|
hoş geldiniz size nasıl yardımcı olabilirim? |
|
| 487 |
Speaking |
I can't help it expr.
|
elimde değil |
|
| 488 |
Speaking |
I don't know what I can do to help expr.
|
elimden ne gelir bilmiyorum |
|
| 489 |
Speaking |
not if I can help it expr.
|
elimden gelse yaptırmam |
|
| 490 |
Speaking |
I can't help myself expr.
|
elimde değil |
|
| 491 |
Speaking |
your help is priceless expr.
|
hakkın ödenmez |
|
| 492 |
Speaking |
my mission in life is to help people expr.
|
hayattaki amacım insanlara yardım etmektir |
|
| 493 |
Speaking |
if you help me expr.
|
eğer bana yardım ederseniz |
|
| 494 |
Speaking |
I can't help it expr.
|
elde değil |
|
| 495 |
Speaking |
you know that I can't help myself expr.
|
elimde olmadığının farkındasın |
|
| 496 |
Speaking |
would you help me with my zipper? expr.
|
fermuarımı açmamda bana yardımcı olur musun? |
|
| 497 |
Speaking |
if you need help expr.
|
eğer yardıma ihtiyacın olursa |
|
| 498 |
Speaking |
you can't help that expr.
|
elinden bir şey gelmez |
|
| 499 |
Speaking |
help me change my life expr.
|
hayatımı değiştirmeme yardım et |
|
| 500 |
Speaking |
can not help but expr.
|
ister istemez |
|
