|
- Trained personnel should ensure the highest safety standards for donors and recipients alike.
- Eğitimli personel, hem donörler hem de alıcılar için en yüksek güvenlik standartlarını sağlamalıdır.
- You hold the highest office in the European Union.
- Avrupa Birliği'ndeki en yüksek makama sahipsiniz.
- Small farmers, at least in France, have the highest rate of suicide.
- Küçük çiftçiler, en azından Fransa'da, en yüksek intihar oranına sahiptir.
- Our unemployment levels are among the highest in the European Union.
- İşsizlik seviyelerimiz Avrupa Birliği'ndeki en yüksek seviyeler arasında yer almaktadır.
- This fight is about the inviolability of human life as the highest value in our democracy.
- Bu mücadele, demokrasimizdeki en yüksek değer olan insan hayatının dokunulmazlığı ile ilgilidir.
- Thirdly, it selects projects with the highest potential toproduce results quickly.
- Üçüncü olarak, hızlı bir şekilde sonuç üretme potansiyeli en yüksek olan projeleri seçer.
- The financial perspective allows the highest rate of increase in agricultural expenditure.
- Mali perspektif, tarımsal harcamalarda en yüksek artış oranına izin vermektedir.
- This figure is the second highest amongst the 15 Member States of the European Union.
- Bu rakam, Avrupa Birliği'nin 15 Üye Devleti arasında en yüksek ikinci rakamdır.
- That shows that technicalities can sometimes also be of the highest political significance.
- Bu da gösteriyor ki teknik konular bazen en yüksek siyasi öneme de sahip olabiliyor.
- It is an absolute necessity to ensure that our assistance brings the highest added value possible.
- Yardımlarımızın mümkün olan en yüksek katma değeri getirmesini sağlamak mutlak bir gerekliliktir.
- We know that in business those that get in early often also reap the highest profits.
- İş dünyasına erken girenlerin genellikle en yüksek kârı elde ettiklerini de biliyoruz.
- Nigeria has one of the highest rates of illiteracy in the world.
- Nijerya dünyadaki en yüksek okuma yazma bilmeme oranlarından birine sahiptir.
- Of course, I want to see farmers get the fairest and highest possible premium.
- Tabii ki çiftçilerin mümkün olan en adil ve en yüksek primi aldığını görmek istiyorum.
- The three countries with the highest deficits have one thing in common.
- En yüksek bütçe açığına sahip üç ülkenin ortak bir noktası var.
- This is the highest budget we have seen since 1958.
- Bu, 1958'den bu yana gördüğümüz en yüksek bütçedir.
- We know that in business those that get in early often also reap the highest profits.
- İş dünyasında erken davrananların genellikle en yüksek kârı elde ettiklerini biliyoruz.
- The ratio of debt in Greece is one of the highest in the Community.
- Yunanistan'daki borç oranı Topluluk içindeki en yüksek oranlardan biridir.
- Moreover, it is important that the sites with the highest accident risk should be mapped and represented graphically.
- Ayrıca en yüksek kaza riskine sahip alanların haritalandırılması ve grafiksel olarak gösterilmesi önemlidir.
- Nigeria has one of the highest rates of illiteracy in the world.
- Nijerya, dünyadaki en yüksek okuma yazma bilmeme oranlarından birine sahiptir.
- Last year, we invested EUR 3.9 billion, which is the bank's highest level of assistance.
- Geçtiğimiz yıl, bankanın en yüksek yardım seviyesi olan 3,9 milyar avro yatırım yaptık.
- In 2000 it was 11.1%, the second highest rate after Spain.
- 2000 yılında bu oran %11,1 ile İspanya'dan sonra en yüksek ikinci orandı.
- The work of the European Parliament, your work, is the highest expression of that principle.
- Avrupa Parlamentosunun çalışmaları, sizin çalışmalarınız, bu ilkenin en yüksek ifadesidir.
- The Convention is composed of the highest calibre people who will manage their work themselves, independently.
- Kongre, çalışmalarını bağımsız olarak kendileri yönetecek en yüksek kalibreli kişilerden oluşmaktadır.
- It is an absolute necessity to ensure that our assistance brings the highest added value possible.
- Yardımlarımızın mümkün olan en yüksek katma değeri sağlamasını temin etmek mutlak bir gerekliliktir.
- Moreover, it is important that the sites with the highest accident risk should be mapped and represented graphically.
- Ayrıca, en yüksek kaza riskine sahip alanların haritalandırılması ve grafiksel olarak gösterilmesi önemlidir.
- Is it a political priority to reduce the travel expenses of the highest paid?
- En yüksek maaşı alanların seyahat masraflarını azaltmak siyasi bir öncelik midir?
- The figures for child labour and trafficking in children are highest in Nigeria.
- Çocuk işçiliği ve çocuk ticareti rakamları Nijerya'da en yüksek seviyededir.
- Thirdly, it selects projects with the highest potential toproduce results quickly.
- Üçüncü olarak hızlı bir şekilde sonuç üretme potansiyeli en yüksek olan projeleri seçer.
- Is it a political priority to reduce the travel expenses of the highest paid?
- En yüksek maaş alanların seyahat masraflarını azaltmak siyasi bir öncelik midir?
- This compares to 31 in 1997 and is the highest value ever calculated for Turkey.
- Bu değer 1997'deki 31'e kıyasla Türkiye için hesaplanan en yüksek değerdir.
- Our Kaiju alert level is red, which is the highest.
- Kaiju uyarı seviyemiz kırmızıda, yani en yüksekte.
- England, whose industry has attained the highest degree of development, has the biggest and best organised combinations.
- Endüstrisi en yüksek gelişme düzeyine ulaşmış olan İngiltere, en büyük ve en iyi organize edilmiş bileşimlere sahiptir.
- The highest capital city is La Paz in Bolivia.
- En yüksek başkent Bolivya'daki La Paz'dır.
- England, whose industry has attained the highest degree of development, has the biggest and best organised combinations.
- Sanayiide en yüksek gelişme derecesine ulaşmış olan İngiltere, en büyük ve en iyi örgütlenmiş bileşimlere sahiptir.
- It's the highest building in this city.
- O, şehirdeki en yüksek bina.
- According to the newspaper, the cost of living in Tokyo is the highest in the world.
- Gazeteye göre, Tokyo'daki yaşam maliyeti dünyadaki en yüksek maliyet.
- The eagle is the bird that flies highest.
- Kartal en yüksekten uçan kuştur.
- What's the world's highest mountain?
- Dünyanın en yüksek dağı nedir?
- Antennas should be placed on the highest part of the building, preferably.
- Antenler tercihen binanın en yüksek kısmına yerleştirilmeli.
- The report notes the highest hunger rates are in Africa.
- Rapor en yüksek açlık oranlarının Afrika’da olduğunu belirtiyor.
- This is the highest tower in Japan.
- Bu Japonya'daki en yüksek kule.
- It's Germany's highest mountain.
- Bu Almanya'nın en yüksek dağı.
- What is the state with the highest elevation in the United States?
- Amerika Birleşik Devletleri'nde en yüksek rakımlı eyalet hangisidir?
- The eagle is the bird that flies highest.
- Kartal en yüksekte uçan kuştur.
- At around 10%, Germany has the highest rate of vegetarianism in Europe.
- Almanya %10 ile Avrupa'daki en yüksek vejetaryenlik oranına sahip.
- This mountain is among the highest in the world.
- Bu dağ, dünyanın en yüksek dağları arasındadır.
- In 2009, Korea suffered the dishonor of having the highest suicide rate amongst OECD countries.
- 2009'da, Kore, OECD ülkeleri arasında en yüksek intihar oranına sahip olma onursuzluğunu yaşadı.
- Steel production of the year was the highest on record.
- O yılki çelik üretimi kayıtlara geçen en yüksek seviyedeydi.
- The highest form of ignorance is to reject something you know nothing about.
- Cahilliğin en yüksek formu, hakkında hiçbir şey bilmediği bir şeyi reddetmektir.
- What's the world's highest mountain?
- Dünyanın en yüksek dağı hangisi?
- What mountain do you think is the second highest in Japan?
- Sizce Japonya'nın en yüksek ikinci dağı hangisidir?
- Mount Everest is the world's highest peak.
- Everest Dağı dünyanın en yüksek zirvesidir.
- Detroit has one of the highest levels of gun violence in the world.
- Detroit, dünyadaki en yüksek silah şiddeti oranlarından birine sahip.
- Tom got an award for the highest sales at his company.
- Tom şirketindeki en yüksek satış için ödül aldı.
- He got an award for the highest sales at his company.
- Şirketinde en yüksek satış için bir ödül aldı.
- Brazil has one of the highest crime rates in the world.
- Brezilya dünyadaki en yüksek suç oranlarından birine sahiptir.
- The Zugspitze is Germany's highest mountain.
- Zugspitze Almanya'nın en yüksek dağıdır.
- He got the highest grade on the exam.
- Sınavda en yüksek notu aldı.
- The university conferred its highest degree on him.
- Üniversite ona, en yüksek derecesini verdi.
- The highest wisdom is that of the heart.
- En yüksek bilgelik kalbin bilgeliğidir.
- Denali is highest peak in North America.
- Denali Kuzey Amerika'da en yüksek tepedir.
- The university conferred its highest degree on him.
- Üniversite ona en yüksek dereceyi bahşetti.
- Grandmaster is the highest achievable title in chess.
- Büyük usta, satrançta ulaşılabilecek en yüksek unvandır.
- Denali is highest peak in North America.
- Denali, Kuzey Amerika'nın en yüksek zirvesidir.
- Tom played his highest card.
- Tom en yüksek kartını oynadı.
- It's Germany's highest mountain.
- Almanya'nın en yüksek dağı.
- We know what the Philippines' highest mountain is called.
- Filipinler'in en yüksek dağının adını biliyoruz.
- The highest wisdom is that of the heart.
- En yüksek bilgelik kalbinkidir.
- The highest amount of points possible on reports is 10 points.
- Raporlarda mümkün olan en yüksek puan miktarı 10 puandır.
- The highest tide in the world is in Canada.
- Dünyadaki en yüksek gelgit Kanada'dadır.
- Mount Everest's summit is the highest spot in the world.
- Everest Dağı'nın zirvesi dünyadaki en yüksek noktadır.
- In 2009, Korea suffered the dishonor of having the highest suicide rate amongst OECD countries.
- 2009 yılında Kore, OECD ülkeleri arasında en yüksek intihar oranına sahip olma onursuzluğunu yaşadı.
- Body temperature is highest in the afternoon.
- Vücut sıcaklığı öğleden sonra en yüksek düzeydedir.
- Tom got an award for the highest sales at his company.
- Tom, şirketinde en yüksek satışı yaptığı için ödül aldı.
- Tom got the highest grade on today's test.
- Tom bugünkü sınavda en yüksek notu aldı.
- Where is the highest point on earth?
- Dünyanın en yüksek noktası neresidir?
- What is Germany's highest mountain?
- Almanya'nın en yüksek dağı nedir?
- What's the country with the highest population density in the world?
- Dünyanın en yüksek nüfus yoğunluğuna sahip ülkesi nedir?
- What is the highest level of school you completed?
- Tamamladığınız en yüksek okul seviyesi nedir?
- Body temperature is highest in the afternoon.
- Vücut ısısı öğleden sonra en yüksek seviyededir.
- This is the highest tower in Japan.
- Bu, Japonya'daki en yüksek kuledir.
- The highest amount of points possible on reports is 10 points.
- Raporlarda mümkün olan en yüksek puan 10 puandır.
- Antennas should be placed on the highest part of the building, preferably.
- Antenler tercihen binanın en yüksek kısmına yerleştirilmelidir.
- At around 10%, Germany has the highest rate of vegetarianism in Europe.
- Almanya % 10 civarındaki oranıyla Avrupa'daki en yüksek vejetaryenlik oranına sahiptir.
- What mountain do you think is the second highest in Japan?
- Japonya'da ikinci en yüksek dağın hangi dağ olduğunu düşünüyorsunuz?
- What is the capital of the state with the highest elevation?
- En yüksek irtifası olan devletin başkenti neresidir?
- This product has been designed with the highest concern for safety.
- Bu ürün en yüksek güvenlik kaygısıyla tasarlanmıştır.
- Behaviour is the highest form of preaching.
- Davranış, vaaz vermenin en yüksek biçimidir.
- What is the highest point in Kansas?
- Kansas'ın en yüksek noktası neresidir?
- Brazil has one of the highest crime rates in the world.
- Brezilya dünyadaki en yüksek suç oranlarından birine sahip.
- You scored the highest in the class.
- Sınıftaki en yüksek puanı almışsın.
- What's Germany's highest mountain?
- Almanya'nın en yüksek dağı neresidir?
- What's Germany's highest building?
- Almanya'nın en yüksek binası hangisidir?
- What is the capital of the state with the highest elevation?
- En yüksek rakımlı eyaletin başkenti neresidir?
- The report notes the highest hunger rates are in Africa.
- Rapor, en yüksek açlık oranlarının Afrika'da olduğunu belirtiyor.
- You scored the highest in the class.
- Sınıfta en yüksek puanı aldın.
- Mount Everest's summit is the highest spot in the world.
- Everest Dağı'nın zirvesi dünyanın en yüksek noktasıdır.
- What's Germany's highest mountain?
- Almanya'nın en yüksek dağı hangisidir?
Show More (95)
|
