1 |
hold on |
beklemek |
v. |
|
- Hold on a moment, please.
- Bir dakika bekleyin, lütfen.
- Would you hold on a minute?
- Bir dakika bekler misin?
- Could you hold on a minute?
- Bir dakika bekler misin?
- If you hold on a moment, I will get Jane on the phone.
- Eğer biraz beklerseniz, Jane'i telefona alacağım.
- Could you hold on for just a second?
- Bir saniye bekler misiniz?
- Hold on a moment, please.
- Biraz bekleyin, lütfen.
- Please hold on a moment.
- Lütfen bir dakika bekleyin.
- Hold on, please.
- Bekleyin lütfen.
- Would you please hold on?
- Lütfen bekler misiniz?
- Hold on, please.
- Lütfen bekleyin.
- Please hold on.
- Lütfen bekleyin.
- Could you hold on for just a second?
- Sadece bir saniye bekler misin?
- Please hold on a moment.
- Lütfen biraz bekleyin.
- Hold on one second, please.
- Bir saniye bekleyin lütfen.
- Hold on a minute, please.
- Bir dakika bekleyin lütfen.
- Would you hold on a minute?
- Bir dakika bekler misiniz?
- If you hold on a moment, I will get Jane on the phone.
- Bir dakika beklerseniz, Jane'i telefona bağlayacağım.
- Would you please hold on?
- Lütfen bekler misin?
- Could you hold on a minute?
- Bir dakika bekler misiniz?
- I don't know how long I can hold on.
- Ne kadar bekleyebileceğimi bilmiyorum.
Show More (17)
|
2 |
hold on |
dayanmak |
v. |
|
- I can't hold on much longer.
- Daha fazla dayanamıyorum.
- I don't know how long I can hold on.
- Ne kadar dayanabilirim bilmiyorum.
- You have to hold on.
- Dayanmak zorundasın.
- Hold on, Tom.
- Dayan, Tom.
- Tom can't hold on much longer.
- Tom daha fazla dayanamaz.
- Try to hold on until a rescue team arrives.
- İlk yardım ekibi gelinceye kadar dayanmaya çalış.
- I can't hold on any longer.
- Artık dayanamıyorum.
- Try to hold on until a rescue team arrives.
- Bir kurtarma ekibi gelene kadar dayanmaya çalışın.
- I can't hold on any longer.
- Daha fazla dayanamayacağım.
- Now hold on.
- Şimdi dayan.
- We shall hold on till the end.
- Sonuna kadar dayanacağız.
- Can you hold on a little longer?
- Biraz daha dayanabilir misin?
Show More (9)
|
3 |
hold on |
tutmak |
v. |
|
- Hold on firmly to the handrail.
- Tırabzana sıkıca tutun.
- He held on firmly to the branch.
- O, dalı sıkıca tuttu.
- Hold on firmly to the handrail.
- Tırabzanı sıkıca tutun.
- Can you hold on a little longer?
- Biraz daha tutabilir misiniz?
Show More (1)
|
4 |
hold on |
tutunmak |
v. |
|
- He held on firmly to the branch.
- Dala sıkıca tutundu.
Show More (-2)
|
5 |
hold on |
durmak |
v. |
|
- Hold on there.
- Dur bakalım.
Show More (-2)
|
6 |
hold on |
devam etmek |
v. |
|
- I hope I can hold on to my job.
- Umarım işime devam edebilirim.
Show More (-2)
|