|
- Our security directorate has drafted a new information systems security programme.
- Emniyet müdürlüğümüz yeni bir bilgi sistemleri güvenlik programı hazırladı.
- To make this choice, consumers must be given objective information.
- Bu seçimi yapmak için tüketicilere objektif bilgi verilmelidir.
- Thank you for coming here today and for the information you have kindly shared with us.
- Bugün buraya geldiğiniz ve bizimle paylaştığınız bilgiler için teşekkür ederiz.
- I suppose we also have to learn from experience, which is another form of information in this regard.
- Sanırım bu konuda bir başka bilgi biçimi olan deneyimlerden de ders almamız gerekiyor.
- It may be regrettable; but I do not think the information exists.
- Üzücü olabilir; ancak böyle bir bilginin var olduğunu sanmıyorum.
- I am simply giving you this information so that you are aware.
- Bu bilgiyi size sadece farkında olmanız için veriyorum.
- The impact of enlargement will create a continuous need for information in all Member States.
- Genişlemenin etkisi tüm Üye Devletlerde sürekli bir bilgi ihtiyacı yaratacaktır.
- We have received different information about this.
- Bu konuda farklı bilgiler aldık.
- People and companies ought to benefit from this wealth of information.
- İnsanlar ve şirketler bu bilgi zenginliğinden faydalanmalıdır.
- It would then only be permitted to publish objective information in a non-commercial context.
- Bu durumda sadece ticari olmayan bir bağlamda objektif bilgilerin yayınlanmasına izin verilecektir.
- I am in favour of making self-regulating information accessible on the web.
- Kendi kendini düzenleyen bilgilerin web üzerinden erişilebilir hale getirilmesinden yanayım.
- This assists greatly in the transfer of information and knowledge between the institutions.
- Bu, kurumlar arasında bilgi ve birikim aktarımına büyük katkı sağlayacaktır.
- I would remind them that the committee went to Knowstone in Devon precisely to gather that kind of information.
- Komitenin Devon'daki Knowstone'a tam da bu tür bilgileri toplamak için gittiğini hatırlatmak isterim.
- A number of speakers have mentioned the supply of information to European Union citizens.
- Bazı konuşmacılar Avrupa Birliği vatandaşlarına bilgi sağlanmasından bahsettiler.
- I do not think that we in Denmark have any information as to how many there are in Denmark.
- Danimarka'da kaç tane olduğu konusunda herhangi bir bilgiye sahip olduğumuzu sanmıyorum.
- In the weeks to come, therefore, requests for information will be sent.
- Bu nedenle, önümüzdeki haftalarda bilgi talepleri gönderilecektir.
- We shall also have to look into how this information is handled by the institutions involved.
- Ayrıca bu bilgilerin ilgili kurumlar tarafından nasıl ele alındığını da incelememiz gerekecek.
- These are possible approaches, provided, of course, that we have the necessary information.
- Bunlar, elbette gerekli bilgilere sahip olmamız koşuluyla, olası yaklaşımlardır.
- This information, which I must give to the Council, I must also, naturally, give to the European Parliament.
- Konseye vermem gereken bu bilgileri doğal olarak Avrupa Parlamentosuna da vermeliyim.
- This makes it easy for the public to access and locate information and is very welcome.
- Bu durum halkın bilgiye erişimini ve bilgiyi bulmasını kolaylaştırmaktadır ve memnuniyetle karşılanmaktadır.
- We call on our American friends to share all the information they have with their European allies.
- Amerikalı dostlarımızı ellerindeki tüm bilgileri Avrupalı müttefikleriyle paylaşmaya çağırıyoruz.
- Clear information should be available on demand.
- Açık bilgiler talep üzerine sunulmalıdır.
- We all agree that information is a basic principle of democracy.
- Hepimiz bilginin demokrasinin temel bir ilkesi olduğu konusunda hemfikiriz.
- Had I had different information, I would have communicated it.
- Farklı bir bilgiye sahip olsaydım bunu iletirdim.
- Responsible, adult consumers, getting information from product labels, are meant to decide for themselves what they buy.
- Sorumlu, yetişkin tüketiciler, ürün etiketlerinden bilgi alarak ne satın alacaklarına kendileri karar vermelidir.
- We should like to have this information from the Commission.
- Bu bilgiyi Komisyon'dan almak isteriz.
- In the immediate future, we need to maintain and even improve the circulation of information between us.
- Yakın gelecekte aramızdaki bilgi dolaşımını sürdürmemiz ve hatta geliştirmemiz gerekiyor.
- The purely information-gathering centre is to be converted into a drugs-combating centre.
- Salt bilgi toplama merkezi, uyuşturucu ile mücadele merkezine dönüştürülecektir.
- I want some information about that and specifically about the Industry Council.
- Bu konuda ve özellikle Sanayi Konseyi hakkında biraz bilgi istiyorum.
- Firstly, the information currently available shows that our economy is genuinely resilient.
- İlk olarak şu anda mevcut olan bilgiler ekonomimizin gerçekten dayanıklı olduğunu göstermektedir.
- He is also the interlocutor for the European Parliament with the Commission on the issue of information policy.
- Kendisi aynı zamanda Avrupa Parlamentosu'nun bilgi politikası konusunda Komisyon nezdindeki muhatabıdır.
- This involves defining targeted local information which is as credible as possible.
- Bu, mümkün olduğunca güvenilir olan hedefe yönelik yerel bilginin tanımlanmasını içerir.
- They are certainly capable of conveying detailed information on these issues.
- Bu konularda detaylı bilgi aktarabilecek kapasiteye sahip oldukları kesin.
- It is totally unclear what is meant by appropriate information.
- Uygun bilgi ile ne kastedildiği tamamen belirsizdir.
- This information was not derived from the annual budget.
- Bu bilgi yıllık bütçeden elde edilmemiştir.
- That is information which belongs to the people, both in our own and the candidate countries.
- Bu, hem bizim hem de aday ülkelerin halklarına ait bir bilgidir.
- The airlines have given a serious commitment to provide better information, in line with their voluntary commitments.
- Hava yolları, gönüllü taahhütleri doğrultusunda daha iyi bilgi sağlama konusunda ciddi bir taahhütte bulunmuştur.
- The report is based on second-hand information from NGOs and other organisations.
- Rapor, STK'lar ve diğer kuruluşlardan alınan ikinci el bilgilere dayanmaktadır.
- The information available does not make possible an evaluation on the openness of the Turkish public procurement market.
- Mevcut bilgiler, Türk kamu alımları piyasasının açıklığı konusunda bir değerlendirme yapılmasını mümkün kılmamaktadır.
- Information, communication and reform continue to be needed.
- Bilgi, iletişim ve reform ihtiyacı devam etmektedir.
- We do not have that information available and will not have it available so quickly.
- Bu bilgiye sahip değiliz ve bu kadar çabuk da sahip olamayacağız.
- This information must be universally accessible.
- Bu bilgiler evrensel olarak erişilebilir olmalıdır.
- Providing direct information or advertising that is aimed at patients is not the right way forward.
- Hastalara yönelik doğrudan bilgi veya reklam sağlamak doğru bir yol değildir.
- That will be important in a time of content production and an information-based economy.
- Bu, içerik üretimi ve bilgiye dayalı bir ekonomi döneminde önemli olacaktır.
- The existence of state television networks is detrimental to the media and information market.
- Devlet televizyonlarının varlığı medya ve bilgi piyasasına zarar vermektedir.
- I would ask you if you believe you can obtain some information before the end of the year.
- Yıl sonundan önce bazı bilgileri elde edebileceğinize inanıp inanmadığınızı sormak isterim.
- The information that does exist even shows that things are getting worse.
- Var olan bilgiler bile işlerin daha da kötüye gittiğini göstermektedir.
- At any rate I will send Members of Parliament the information in writing.
- Her halükarda Parlamento Üyelerine bilgileri yazılı olarak göndereceğim.
- In today’s society, much depends on networks and information systems.
- Günümüz toplumunda pek çok şey ağlara ve bilgi sistemlerine bağlıdır.
- Before the operation date is agreed, the women concerned should therefore also be given an information sheet.
- Bu nedenle, ameliyat tarihi kararlaştırılmadan önce ilgili kadınlara bir bilgi formu da verilmelidir.
- This is the information I have.
- Elimdeki bilgiler bunlar.
- The Commission will promote the diffusion of information, for example through a specific web site.
- Komisyon, örneğin belirli bir web sitesi aracılığıyla bilginin yayılmasını teşvik edecektir.
- I should also like to know when the information desks will be set up in the different Member States.
- Ayrıca farklı Üye Devletlerde bilgi masalarının ne zaman kurulacağını da bilmek isterim.
- He also ties this in with a better provision of information for the recreational water users.
- Ayrıca bu konuyu rekreasyonel su kullanıcılarına daha iyi bilgi sağlanmasıyla da ilişkilendiriyor.
- Media pluralism concerns the broadcasting of information, television and the Internet as well as audiovisual creation.
- Medya çoğulculuğu, bilgi yayını, televizyon ve internetin yanı sıra görsel-işitsel yaratımla da ilgilidir.
- The report the Commission presented on Turkey in October was based on objective information that no one disputed.
- Komisyon'un Ekim ayında Türkiye hakkında sunduğu rapor, kimsenin itiraz etmediği objektif bilgilere dayanıyordu.
- In practice, it is hoped that in the long term it will become a European information system.
- Uygulamada uzun vadede bir Avrupa bilgi sistemi haline gelmesi umulmaktadır.
- It depends on a great deal, on information, on presentation, on our ability to give convincing answers.
- Bu büyük ölçüde bilgiye, sunuma ve ikna edici cevaplar verme yeteneğimize bağlı.
- Nowhere else is there such a sharing of information about arms transfers.
- Başka hiçbir yerde silah transferleri hakkında bu kadar bilgi paylaşımı yoktur.
- Proper, objective information for citizens is a necessity.
- Vatandaşlar için doğru ve objektif bilgi bir gerekliliktir.
- This information can be retrieved from the database of advisory bodies.
- Bu bilgiler danışma organlarının veri tabanından alınabilir.
- In this report, the Commission is being asked to distribute information on the concept of parity democracy.
- Bu raporda Komisyondan eşitlikçi demokrasi kavramı hakkında bilgi dağıtması istenmektedir.
- Any information is good on this and my intention is to make it more visible.
- Bu konuda her türlü bilgi iyidir ve niyetim bunu daha görünür kılmaktır.
- The information was not, however, requested in the question, and I cannot therefore offer an answer.
- Ancak bu bilgi soruda talep edilmemiştir ve bu nedenle bir cevap veremiyorum.
- This will take the form of a three-monthly rolling programme giving ample information on proposals adopted.
- Bu, kabul edilen teklifler hakkında geniş bilgi veren üç aylık bir program şeklinde olacaktır.
- The database should also contain information about the calendar, budgetary implications and legal base.
- Veri tabanı aynı zamanda takvim, bütçe ve yasal dayanak hakkında da bilgi içermelidir.
- It does of course present a challenge to the underlying information and technology system.
- Elbette bu durum, temel bilgi ve teknoloji sistemi için bir zorluk teşkil etmektedir.
- We certainly need to target the media and information formers.
- Kesinlikle medyayı ve bilgi oluşturucuları hedef almalıyız.
- Article 7 is about publishing information.
- Madde 7 bilgilerin yayınlanması ile ilgilidir.
- Timely information means transparency that creates trust and avoids businesses making friction losses.
- Zamanında bilgi, güven yaratan ve işletmelerin sürtünme kayıpları yaşamasını önleyen şeffaflık anlamına gelir.
- It is therefore very important for them to maintain mutual contact and exchange information and experiences.
- Bu nedenle karşılıklı temasın sürdürülmesi ve bilgi ve deneyim alışverişinde bulunulması çok önemlidir.
- We have made some progress towards more effective management information systems.
- Daha etkili yönetim bilgi sistemlerine yönelik bazı ilerlemeler kaydettik.
- The citizens of the European Union do not have enough information.
- Avrupa Birliği vatandaşları yeterli bilgiye sahip değildir.
- It must be possible, in one way or another, to use information for something.
- Bilgiyi bir şey için kullanmak öyle ya da böyle mümkün olmalıdır.
- The most important information is not there.
- En önemli bilgiler orada yok.
- How can he say he does not have any precise information?
- Kesin bir bilgiye sahip olmadığını nasıl söyleyebilir?
- Stealing sensitive information on ordinary people is also obviously a crime, when you think about it.
- Düşündüğünüzde sıradan insanlara ait hassas bilgilerin çalınmasının da bir suç olduğu açıktır.
- The first line of approach is to improve the information and knowledge needed in order to develop public health.
- Yaklaşımın ilk hattı, halk sağlığını geliştirmek için ihtiyaç duyulan bilgi ve birikimi arttırmaktır.
- Our security directorate has drafted a new information systems security programme.
- Güvenlik müdürlüğümüz yeni bir bilgi sistemleri güvenlik programı taslağı hazırlamıştır.
- My information is that you are requesting, on behalf of your group, referral back to committee.
- Edindiğim bilgiye göre grubunuz adına komiteye geri gönderilmeyi talep ediyorsunuz.
- Information security is a political question, and that is why we have to resolve it.
- Bilgi güvenliği siyasi bir sorundur ve bu nedenle bu konuyu çözüme kavuşturmak zorundayız.
- In the shadow of privatisation we must not destroy the social institutions that democratise information.
- Özelleştirmenin gölgesinde bilgiyi demokratikleştiren sosyal kurumları yok etmemeliyiz.
- In 28% of cases, it is a lack of transparency or the withholding of information, and in 24% avoidable delays.
- Vakaların %28'inde şeffaflık eksikliği veya bilgi saklanması, %24'ünde ise önlenebilir gecikmeler söz konusudur.
- It depends on a great deal, on information, on presentation, on our ability to give convincing answers.
- Bu çok şeye, bilgiye, sunuma ve ikna edici cevaplar verme yeteneğimize bağlıdır.
- More has also been done in respect of providing information to third countries, especially developing countries.
- Üçüncü dünya ülkelerine, özellikle de gelişmekte olan ülkelere bilgi sağlanması konusunda da daha fazlası yapılmıştır.
- To date, moderate use has been made of the current capacity to exchange information.
- Bugüne kadar, mevcut bilgi alışverişi kapasitesinden orta düzeyde yararlanılmıştır.
- I consider it right, though, that consumers are given honest information.
- Yine de tüketicilere dürüst bilgi verilmesinin doğru olduğunu düşünüyorum.
- Yet the Commission still failed to provide all the information requested.
- Yine de Komisyon talep edilen tüm bilgileri sağlamayı başaramadı.
- No information from the Greek authorities on such an event has been provided up to now.
- Şu ana kadar Yunan makamlarından böyle bir olayla ilgili herhangi bir bilgi verilmemiştir.
- To make this choice, consumers must be given objective information.
- Bu seçimi yapabilmek için tüketicilere objektif bilgi verilmelidir.
- Information security thus affects everyone everywhere.
- Bilgi güvenliği bu nedenle her yerde herkesi etkiler.
- There is no doubt that this is a commercial strategy and is not out of a concern for information.
- Bunun ticari bir strateji olduğuna ve bilgi kaygısından kaynaklanmadığına şüphe yoktur.
- We have an entirely legitimate expectation, however, that no false information is put into circulation.
- Bununla birlikte hiçbir yanlış bilginin dolaşıma sokulmaması konusunda tamamen meşru bir beklentimiz var.
- Subsequently, we should also be provided with information on national positions.
- Daha sonra, ulusal tutumlar hakkında da bize bilgi verilmelidir.
- Regarding state aid, information on Turkey's state aid schemes have already been submitted to the Commission.
- Devlet yardımlarına ilişkin olarak, Türkiye'nin devlet yardımı planlarına ilişkin bilgiler Komisyona sunulmuştur.
- I am sorry, but all I can say is that the Council does not have this information.
- Üzgünüm ama söyleyebileceğim tek şey Konsey'in bu bilgiye sahip olmadığıdır.
- These lights represent information beamed from the satellite-tracking systems.
- Bu ışıklar uydu takip sistemlerinden gelen bilgileri temsil ediyor.
- The new text, which is still far from being final, was forwarded by the Council to Parliament for information.
- Nihai halini almaktan henüz uzak olan yeni metin Konsey tarafından bilgi için Parlamento'ya iletilmiştir.
- I have three points to make; the first relates to confidentiality of specific information.
- Üç noktaya değinmek istiyorum; ilki belirli bilgilerin gizliliğiyle ilgilidir.
- When we talk about prior information, we are talking about two different things.
- Önceki bilgilerden bahsederken iki farklı şeyden bahsediyoruz.
- The effective coordination of the exchange of information is therefore not an unnecessary luxury.
- Dolayısıyla bilgi alışverişinin etkin bir şekilde koordine edilmesi gereksiz bir lüks değildir.
- I would therefore request her to turn to the Commission for additional information.
- Bu nedenle kendisinden ek bilgi için Komisyona başvurmasını rica ediyorum.
- Surveys have shown that most people feel they have too little information to make a clear judgment.
- Anketler, çoğu insanın net bir yargıya varmak için çok az bilgiye sahip olduğunu düşündüğünü göstermiştir.
- Now patients are taking a more active role in seeking out information and products.
- Artık hastalar bilgi ve ürün arayışında daha aktif bir rol üstleniyor.
- In my opinion there is still a great need for information about eastward enlargement in the EU Member States.
- Bence AB Üye Devletlerinde doğuya doğru genişleme konusunda hala büyük bir bilgi ihtiyacı var.
- A notification should only provide certain minimum information.
- Bir bildirim sadece belirli asgari bilgileri sağlamalıdır.
- This has to rest on quality information.
- Bu, kaliteli bilgiye dayanmalıdır.
- We have gone well beyond the current provisions on information and transparency of the EC Treaty.
- AT Antlaşması'nın bilgi ve şeffaflığa ilişkin mevcut hükümlerinin çok ötesine geçtik.
- The only information we have about the rate of fraud and error comes from the Commission's statement for the year 2000.
- Dolandırıcılık ve hata oranı hakkında elimizdeki tek bilgi Komisyon'un 2000 yılı için yaptığı açıklamadan gelmektedir.
- The Russians can get first-hand information in the European Union anywhere and at any time.
- Ruslar Avrupa Birliği'nde her yerde ve her zaman birinci elden bilgi alabilirler.
- It is children and young people who are looking for something different, seeking information and debate.
- Farklı bir şeyler arayan, bilgi ve tartışma arayan çocuklar ve gençlerdir.
- Nor are we surprised at the lack of substantial information on the content of the 'constitution'.
- Anayasa'nın içeriğine ilişkin kayda değer bir bilginin bulunmaması da bizi şaşırtmadı.
- There is also a risk of information being withheld from small countries and small political groups.
- Küçük ülkelerden ve küçük siyasi gruplardan bilgi saklanması riski de vardır.
- This information had not arrived by the time of the printing of this resolution.
- Bu kararın basımı sırasında bu bilgi henüz ulaşmamıştı.
- No information was given to the committee!
- Komiteye hiçbir bilgi verilmedi!
- No misleading green labels, but honest information.
- Yanıltıcı yeşil etiketler değil, dürüst bilgiler olmalı.
- The key issues here are exchanges of information and experience.
- Buradaki kilit konular bilgi ve deneyim alışverişidir.
- We have been discussing the provision of information to our citizens on enlargement.
- Genişleme konusunda vatandaşlarımıza bilgi sağlanması konusunu tartışıyoruz.
- There is no information in the existing reports concerning this huge problem.
- Mevcut raporlarda bu büyük sorunla ilgili hiçbir bilgi bulunmamaktadır.
- Consumers who make claims have, therefore, a local point of access and information.
- Bu nedenle hak talebinde bulunan tüketiciler yerel bir erişim ve bilgi noktasına sahiptir.
- As a result, consumers miss out on access to the required level of information and on cooling-off periods.
- Sonuç olarak, tüketiciler gerekli düzeyde bilgiye erişimi ve bekleme sürelerini kaçırmaktadır.
- This requires the provision of clear and visible information on environmental issues.
- Bu, çevresel konularda açık ve görünür bilgi sağlanmasını gerektirir.
- What is needed, however, is balanced information.
- Ancak ihtiyaç duyulan şey dengeli bilgidir.
- Furthermore, good information is necessary for the functioning of a democratic constitutional state.
- Ayrıca, demokratik bir hukuk devletinin işleyişi için iyi bilgi gereklidir.
- In our view, the second crucial point is the exchange of information, on which Eurogroup members have made a start.
- Bize göre ikinci önemli nokta, Eurogroup üyelerinin bir başlangıç yaptığı bilgi alışverişidir.
- There is no information without learning how to produce and use it oneself.
- Kendiniz nasıl üreteceğinizi ve kullanacağınızı öğrenmeden bilgi sahibi olamazsınız.
- This document unabashedly crosses the line between information and misinformation, communication and propaganda.
- Bu belge, bilgi ile yanlış bilgi, iletişim ile propaganda arasındaki çizgiyi utanmadan aşmaktadır.
- Information must be available to all.
- Bilgi herkes için erişilebilir olmalıdır.
- We have been discussing the provision of information to our citizens on enlargement.
- Genişleme konusunda vatandaşlarımıza bilgi sağlanması konusunu görüşüyoruz.
- The Commission does not have specific information on this incident, beyond what has been reported in the press.
- Komisyon bu olayla ilgili olarak basında yer alan haberlerin ötesinde özel bir bilgiye sahip değildir.
- Another gain is the fact that developing countries can obtain help and information on GMOs.
- Bir diğer kazanım ise gelişmekte olan ülkelerin GDO'lar konusunda yardım ve bilgi alabilmeleridir.
- This information must come from incorrect sources.
- Bu bilgi yanlış kaynaklardan geliyor olmalı.
- This also means providing the public with sound information.
- Bu aynı zamanda kamuoyuna sağlıklı bilgi sağlamak anlamına da gelmektedir.
- There is a serious problem in the regions, where information is either limited or totally lacking.
- Bilginin sınırlı olduğu ya da hiç olmadığı bölgelerde ciddi bir sorun var.
- Their information deficit would increase.
- Bilgi eksiklikleri artacaktır.
- It argues the whole time in favour of giving consumers as little information as possible.
- Tüketicilere mümkün olduğunca az bilgi verilmesi gerektiğini savunmaktadır.
- The citizens of the European Union do not have enough information.
- Avrupa Birliği vatandaşları yeterli bilgiye sahip değil.
- On the other hand, we should consolidate a permanent flow of basic information for the citizen.
- Öte yandan vatandaşlara yönelik temel bilgilerin sürekli akışını sağlamlaştırmalıyız.
- Thank you very much for that additional information.
- Bu ek bilgi için çok teşekkür ederim.
- The only information that we have had in the last six weeks is that he has been abducted.
- Son altı hafta içinde edindiğimiz tek bilgi kaçırıldığı yönünde.
- The Commission's task is to convey that information to you.
- Komisyon'un görevi bu bilgileri size iletmektir.
- At present, we are trying to get information from Member States on all of their projects.
- Şu anda Üye Devletlerden tüm projeleri hakkında bilgi almaya çalışıyoruz.
- A European information system, for example, is of major importance to the European transport sector.
- Örneğin bir Avrupa bilgi sistemi, Avrupa taşımacılık sektörü için büyük önem taşımaktadır.
- The EU clearly has an obligation to act and ask for information on the system.
- AB'nin harekete geçme ve sistem hakkında bilgi isteme yükümlülüğü olduğu açıktır.
- I have also received information to suggest that the Swedish Government is preparing to introduce trade sanctions.
- İsveç Hükümeti'nin ticari yaptırımlar uygulamaya hazırlandığına dair bilgiler de aldım.
- There is very little information available on this subject but there appear to be a wealth of horror stories.
- Bu konuda çok az bilgi mevcut ancak çok sayıda korku hikayesi var gibi görünüyor.
- The report is very extensive and contains a lot of information and many recommendations.
- Rapor çok kapsamlı olup çok sayıda bilgi ve tavsiye içermektedir.
- Too much information is only available in the EU's main languages.
- Çok fazla bilgi sadece AB'nin ana dillerinde mevcut.
- The provision of sexual information is essential to avoid unwanted pregnancies and diseases.
- İstenmeyen gebeliklerin ve hastalıkların önlenmesi için cinsel konularda bilgi verilmesi şarttır.
- The Commission does not have information about the number of manufacturers involved.
- Komisyon, sürece dahil olan üreticilerin sayısı hakkında bilgi sahibi değildir.
- Their aim is to control information and dictate an ideology, a way of life and consumer habits.
- Amaçları bilgiyi kontrol etmek ve bir ideoloji, bir yaşam biçimi ve tüketici alışkanlıklarını dikte etmektir.
- Moreover, the information-based economy is an issue connected with that very thing, information.
- Dahası, bilgi temelli ekonomi tam da bu şeyle, bilgiyle bağlantılı bir konudur.
- In this report, the Commission is being asked to distribute information on the concept of parity democracy.
- Bu raporda, Komisyon'dan eşitlikçi demokrasi kavramı hakkında bilgi dağıtması istenmektedir.
- It only supports the provision of controlled information for patients, patient groups and so on.
- Sadece hastalar, hasta grupları ve benzerleri için kontrollü bilgi sağlanmasını destekler.
- My information is that something like 2000 tonnes of Brazilian poultry have entered the EU in this way.
- Benim edindiğim bilgiye göre 2000 ton civarında Brezilya kümes hayvanı bu yolla AB'ye girmiştir.
- A federal agency had that information and failed to pass it on.
- Federal bir kurum bu bilgiye sahipti ve bunu aktarmayı başaramadı.
- It would be very useful to have this information on the breakdown as regards fish.
- Balıklarla ilgili olarak bu bilgilerin dökümünü almak çok faydalı olacaktır.
- It must, however, be geared towards improving the exchange of information and experience.
- Ancak bu, bilgi ve deneyim alışverişini geliştirmeye yönelik olmalıdır.
- Information about products and production methods is crucial.
- Ürünler ve üretim yöntemleri hakkında bilgi çok önemli.
- Information should be available when you book your ticket.
- Bilgi, biletinizi rezerve ettiğinizde mevcut olmalıdır.
- What is needed is for the information for the consumer to be made more accurate and relevant.
- İhtiyaç duyulan şey, tüketiciye yönelik bilgilerin daha doğru ve ilgili hale getirilmesidir.
- The third issue concerns improving information for patients.
- Üçüncü konu, hastalara yönelik bilgilerin iyileştirilmesiyle ilgilidir.
- The role of network and information security proved to be crucial.
- Ağ ve bilgi güvenliğinin rolünün çok önemli olduğu kanıtlandı.
- It supplements the Directive on environmental information.
- Çevresel bilgilere ilişkin Direktifi tamamlayıcı niteliktedir.
- The authorities are still in the process of verifying this information.
- Yetkililer halen bu bilgiyi doğrulama sürecindedir.
- The Budget Control Committee requested information from the Council on the common foreign and security policy.
- Bütçe Kontrol Komitesi Konsey'den ortak dış ve güvenlik politikası konusunda bilgi talep etmiştir.
- Any report such as this requires accurate information.
- Bunun gibi herhangi bir rapor doğru bilgi gerektirir.
- Satellite systems are the means to further develop information and communications technology.
- Uydu sistemleri, bilgi ve iletişim teknolojisinin daha da geliştirilmesi için bir araçtır.
- The authorities in the Member States have vast amounts of information available, accumulated over long periods of time.
- Üye Devletlerdeki yetkililer, uzun süreler boyunca biriktirilmiş çok büyük miktarda bilgiye sahiptir.
- We are, however, in favour of providing patients with extensive information.
- Bununla birlikte, hastalara kapsamlı bilgi verilmesinden yanayız.
- The others will have to provide the required information so that each person is taxed according to his nationality.
- Diğerleri, her bir kişinin uyruğuna göre vergilendirilmesi için gerekli bilgileri sağlamak zorunda kalacaktır.
- The consumer is entitled to a safe product and sound information.
- Tüketicinin güvenli bir ürün ve sağlıklı bilgi alma hakkı vardır.
- The Commission therefore has no information on this matter.
- Dolayısıyla Komisyonun bu konuda herhangi bir bilgisi bulunmamaktadır.
- Will the Commission indicate how it will publish such information and the timeframe involved?
- Komisyon, bu tür bilgileri nasıl yayınlayacağını ve ilgili zaman dilimini belirtecek mi?
- The Commission has very little information on waste management in Greece.
- Komisyon Yunanistan'daki atık yönetimi konusunda çok az bilgiye sahiptir.
- The amendments on including synthetic alcohol in the article on market information can also be accepted.
- Sentetik alkolün piyasa bilgileri maddesine dahil edilmesine ilişkin değişiklikler de kabul edilebilir.
- According to the latest information I have, it is 127 countries.
- Elimdeki son bilgilere göre bu sayı 127 ülke.
- The agreement contains extensive provisions concerning data protection and the provision of evidence and information.
- Anlaşma, verilerin korunması, kanıt ve bilgi sağlanması ile ilgili kapsamlı hükümler içermektedir.
- I can do no more than repeat my question to the President-in-Office with this new information.
- Bu yeni bilgiler ışığında Dönem Başkanına yönelttiğim soruyu tekrarlamadan edemeyeceğim.
- The way such information is gathered or used might be.
- Bu tür bilgilerin toplanma ya da kullanılma şekli farklı olabilir.
- Thank you, President-in-Office of the Council, for attending today and for the information you have given us.
- Konsey Dönem Başkanı, bugün katıldığınız ve bize verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim.
- Do you have more precise information on this subject?
- Bu konuda daha kesin bir bilginiz var mı?
- Such information exists for many traditional herbal medicines.
- Bu tür bilgiler birçok geleneksel bitkisel ilaç için mevcuttur.
- This additional information must, moreover, be made available at marginal cost.
- Üstelik bu ek bilgiler marjinal bir maliyetle kullanıma sunulmalıdır.
- Insufficient education also makes it more difficult to analyse information given by the media and political rhetoric.
- Yetersiz eğitim, medya ve siyasi retorik tarafından verilen bilgilerin analiz edilmesini de zorlaştırmaktadır.
- There are other ways of ensuring that good information is available to patients.
- Hastalara iyi bilgi sunulmasını sağlamanın başka yolları da vardır.
- Light must be shed upon the costs of compulsory data storage and of searching for information.
- Zorunlu veri depolama ve bilgi arama maliyetlerine ışık tutulmalıdır.
- That is the information I am able to supply on this subject.
- Benim bu konuda sağlayabileceğim bilgi budur.
- I thank the High Representative for promising us complete information and transparency.
- Yüksek Temsilciye bize tam bilgi ve şeffaflık sözü verdiği için teşekkür ediyorum.
- The authorities are still in the process of verifying this information.
- Yetkililer halen bu bilgileri doğrulama sürecindedir.
- I am in favour of making self-regulating information accessible on the web.
- Ben kendi kendini düzenleyen bilgilerin web üzerinden erişilebilir hale getirilmesinden yanayım.
- I thank you for the information you have provided.
- Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim.
- Parliament must be provided with all the information and documents it requires for the purpose without delay.
- Parlamentoya bu amaçla ihtiyaç duyduğu tüm bilgi ve belgeler gecikmeksizin sağlanmalıdır.
- People must be allowed to choose for themselves in matters of information.
- İnsanların bilgi konusunda kendi seçimlerini yapmalarına izin verilmelidir.
- The question is whether the Member States are providing sufficient information.
- Soru, Üye Devletlerin yeterli bilgi sağlayıp sağlamadıklarıdır.
- We therefore demand that information on them be made accessible to the public on a regular basis.
- Bu nedenle bu konulardaki bilgilerin düzenli olarak kamuoyunun erişimine açılmasını talep ediyoruz.
- I believe that the CFSP threatens freedoms such as open access to information and personal privacy.
- ODGP'nin bilgiye açık erişim ve kişisel gizlilik gibi özgürlükleri tehdit ettiğine inanıyorum.
- Nowhere else is there such a sharing of information about arms transfers.
- Başka hiçbir yerde silah transferleriyle ilgili böyle bir bilgi paylaşımı yoktur.
- I can only support the idea that an information and communication policy must be a policy of proximity.
- Ben sadece bir bilgi ve iletişim politikasının bir yakınlık politikası olması gerektiği fikrini destekleyebilirim.
- All the information we have indicates that it is five minutes to midnight!
- Elimizdeki tüm bilgiler gece yarısına beş dakika kaldığını gösteriyor!
- There is information to the effect that criminal organisations have infiltrated vital infrastructures.
- Suç örgütlerinin hayati öneme sahip altyapılara sızdığına dair bilgiler bulunmaktadır.
- In heading 3, internal policies, I would mainly like to mention information policy.
- Başlık 3'te iç politikalar, esas olarak bilgi politikasından bahsetmek istiyorum.
- In addition, information must be clear and documented.
- Buna ek olarak, bilgi açık ve belgelenmiş olmalıdır.
- That is, after all, the nature of intelligence and military information work.
- Ne de olsa istihbarat ve askeri bilgi çalışmalarının doğasında bu vardır.
- In addition, the information collected by the rapid alert system is used by the Commission.
- Ayrıca, hızlı uyarı sistemi tarafından toplanan bilgiler Komisyon tarafından kullanılmaktadır.
- All parties concerned will be asked to contribute all relevant information.
- İlgili tüm taraflardan ilgili tüm bilgilere katkıda bulunmaları istenecektir.
- Not all relevant information is made available, which obstructs the transparency of the policy.
- İlgili tüm bilgiler erişime açık değildir, bu da politikanın şeffaflığını engellemektedir.
- Public sector information is a key content resource.
- Kamu sektörü bilgileri önemli bir içerik kaynağıdır.
- There is no proof that the United States has damaged global competitiveness by spreading information about companies.
- ABD'nin şirketler hakkında bilgi yayarak küresel rekabet gücüne zarar verdiğine dair hiçbir kanıt bulunmamaktadır.
- According to my information, however, experts say that this product was banned for good in Regulation 2377/90.
- Ancak edindiğim bilgilere göre, uzmanlar bu ürünün 2377/90 sayılı Yönetmelikte tamamen yasaklandığını söylüyor.
- The latest statistics and information gathered from international organisations and NGOs point at four million.
- Uluslararası kuruluşlar ve STK'lardan toplanan en son istatistikler ve bilgiler dört milyona işaret etmektedir.
- It also makes it easier to supply correct information to all the players in the whole production and distribution chain.
- Ayrıca tüm üretim ve dağıtım zincirindeki tüm oyunculara doğru bilgi sağlamayı da kolaylaştırır.
- The information requested by Parliament is available in the individual programming documents.
- Parlamento tarafından talep edilen bilgiler bireysel programlama belgelerinde mevcuttur.
- This additional information must, moreover, be made available at marginal cost.
- Ayrıca bu ek bilginin marjinal bir maliyetle kullanıma sunulması gerekmektedir.
- Elections can only take place if people have enough information.
- Seçimler ancak insanların yeterli bilgiye sahip olması halinde gerçekleşebilir.
- I have checked his information with the Commission.
- Komisyon ile beraber bilgilerini kontrol ettim.
- Let us wait until we have all the information.
- Tüm bilgilere sahip olana kadar bekleyelim.
- The consumer is perfectly capable of making up his own mind if we provide the right information.
- Doğru bilgiyi sağladığımız takdirde tüketici kendi kararını verebilecek durumdadır.
- Understandably, therefore, the Commission has asked the French Government for additional information.
- Bu nedenle Komisyon'un Fransız Hükümetinden ek bilgi istemesi anlaşılır bir durumdur.
- It is easy for people to look for the information they want and so they do.
- İnsanların istedikleri bilgiyi aramaları kolaydır ve öyle de yaparlar.
- On the subject of labelling, people want as much information as is possible.
- Etiketleme konusunda insanlar mümkün olduğunca fazla bilgi istiyor.
- Legislation is in place which gives adequate protection and information for consumers.
- Tüketiciler için yeterli koruma ve bilgi sağlayan mevzuat yürürlüktedir.
- The need for credible information for the public at large is consequently even more important.
- Dolayısıyla, kamuoyunun geneline yönelik güvenilir bilgi ihtiyacı daha da önem kazanmaktadır.
- Moreover, records must be kept and it must be possible to exchange this information.
- Ayrıca, kayıtlar tutulmalı ve bu bilgilerin değişimi mümkün olmalıdır.
- I believe that information agencies on the European Union counteract this sort of tendency.
- Avrupa Birliği bilgi ajanslarının bu tür bir eğilime karşı koyduğuna inanıyorum.
- To get information I have to find sources like journalists.
- Bilgi almak için gazeteciler gibi kaynaklar bulmak zorundayım.
- Information about rights and supplementary codes of conduct is needed.
- Haklar ve tamamlayıcı davranış kuralları hakkında bilgiye ihtiyaç vardır.
- It has already been mentioned here that the need for information is growing.
- Burada bilgiye olan ihtiyacın arttığından daha önce bahsedilmişti.
- We have to meet this need for information, especially in those areas where ignorance gives rise to fears.
- Özellikle bilgisizliğin korkulara yol açtığı alanlarda bu bilgi ihtiyacını karşılamak zorundayız.
- The Commission's task is to convey that information to you.
- Komisyon'un görevi bu bilgiyi size iletmektir.
- Do consumers read the information?
- Tüketiciler bilgileri okuyor mu?
- In other words, they are not only passive receivers of information, but also serious contributors.
- Başka bir deyişle, onlar sadece pasif bilgi alıcıları değil, aynı zamanda ciddi katkı sağlayıcılardır.
- Sharing information in these areas can only be beneficial.
- Bu alanlarda bilgi paylaşımının yalnızca faydası olabilir.
- The importance of the equality of information must not be underrated.
- Bilgi eşitliğinin önemi göz ardı edilmemelidir.
- This makes it easy for the public to access and locate information and is very welcome.
- Bu, halkın bilgiye erişimini ve bilgiyi bulmasını kolaylaştırır ve memnuniyetle karşılanır.
- Information forms the basis of understanding and thus of the popular grass-roots support that the EU needs.
- Bilgi, anlayışın ve dolayısıyla AB'nin ihtiyaç duyduğu halk desteğinin temelini oluşturur.
- Furthermore, such information must be used exclusively for the purpose of treating sick people.
- Ayrıca, bu tür bilgiler sadece hasta insanların tedavisi amacıyla kullanılmalıdır.
- I consider it right, though, that consumers are given honest information.
- Yine de tüketicilere güvenilir bilgi verilmesini doğru buluyorum.
- If, with that information, you feel it necessary to vote against this legislation, so be it.
- Eğer bu bilgiler ışığında bu yasaya karşı oy kullanmanız gerektiğini düşünüyorsanız, öyle olsun.
- However, the information that the consumer obtains should be crystal-clear and flawless.
- Ancak, tüketicinin edindiği bilgi kristal berraklığında ve kusursuz olmalıdır.
- We need common coding amongst the institutions so that the process of accessing information is simplified.
- Bilgiye erişim sürecinin basitleştirilmesi için kurumlar arasında ortak bir kodlamaya ihtiyacımız var.
- Last month in a show trial, he was sentenced to six months' imprisonment for spreading false information.
- Geçtiğimiz ay göstermelik bir duruşmada, yanlış bilgi yaymaktan altı ay hapis cezasına çarptırıldı.
- However, I shall willingly try to find the information, if it is wanted.
- Bununla birlikte, eğer isteniyorsa bu bilgiyi bulmaya çalışacağım.
- The information that I have from Member States is that it is broadly acceptable to them as well.
- Üye Devletlerden edindiğim bilgiler, bu konunun onlar tarafından da genel olarak kabul edilebilir olduğu yönündedir.
- The Commission services are currently checking this information.
- Komisyon hizmetleri şu anda bu bilgileri kontrol etmektedir.
- We have made some progress towards more effective management information systems.
- Daha etkin yönetim bilgi sistemlerine yönelik bazı ilerlemeler kaydettik.
- I am delighted with the budget for information and communication technology of EUR 3600.
- Bilgi ve iletişim teknolojisi için ayrılan 3600 Avroluk bütçeden memnuniyet duyuyorum.
- This means that today's consumers demand many different types of information.
- Bu da günümüz tüketicilerinin pek çok farklı türde bilgi talep ettiği anlamına gelmektedir.
- When this piece of information was leaked, a huge outpouring of indignation in the United States ensued.
- Bu bilgi sızdırıldığında Amerika Birleşik Devletleri'nde büyük bir öfke patlaması yaşandı.
- Evermore extended use is being made, officially and unofficially, of the information collected.
- Toplanan bilgiler resmi ve gayri resmi olarak her geçen gün daha fazla kullanılmaktadır.
- Every citizen is entitled to this information.
- Her vatandaşın bu bilgileri alma hakkı vardır.
- There are other ways of ensuring that good information is available to patients.
- Hastalara iyi bilgi sunulmasını sağlamanın başka yolları da var.
- The report draws on numerous sources of information.
- Rapor, çok sayıda bilgi kaynağından yararlanmaktadır.
- If this information is not deemed to be satisfactory, the transfer request will be rejected.
- Bu bilgiler tatmin edici bulunmazsa, transfer talebi reddedilecektir.
- Will you write to me before the next plenary with that information?
- Bir sonraki genel kuruldan önce bana bu bilgileri yazacak mısınız?
- Work on consumer protection should make information policy a priority.
- Tüketicinin korunmasına yönelik çalışmalar bilgi politikasını öncelikli hale getirmelidir.
- This information can be re-used and built upon to make new information services.
- Bu bilgiler yeniden kullanılabilir ve üzerine yeni bilgi hizmetleri inşa edilebilir.
- We need accurate information and we must, if possible, reassure our fellow citizens.
- Doğru bilgiye ihtiyacımız var ve mümkünse yurttaşlarımıza güven vermeliyiz.
- Their aim is to control information and dictate an ideology, a way of life and consumer habits.
- Amaçları bilgiyi kontrol etmek ve bir ideolojiyi, bir yaşam biçimini ve tüketim alışkanlıklarını dikte etmektir.
- The question is whether the Member States are providing sufficient information.
- Soru, Üye Devletlerin yeterli bilgi sağlayıp sağlamadığıdır.
- We should have this information there in future, too.
- Bu bilgiyi gelecekte de orada bulundurmalıyız.
- I hope that neither you nor the European Commission will be given false information.
- Umarım ne size ne de Avrupa Komisyonu'na yanlış bilgi verilmez.
- We too want to have information on who they were intended for.
- Bizler de bu silahların kimlere yönelik olduğu konusunda bilgi sahibi olmak istiyoruz.
- Is the average European citizen in need of extra information about the European Union?
- Ortalama bir Avrupa vatandaşının Avrupa Birliği hakkında daha fazla bilgiye ihtiyacı var mı?
- It calls on Parliament to adopt criteria for the definition of sensitive information and documents.
- Parlamentoya, hassas bilgi ve belgelerin tanımlanmasına ilişkin kriterleri kabul etmesi çağrısında bulunmaktadır.
- We must make it easier to invest in information and communications technologies.
- Bilgi ve iletişim teknolojilerine yatırım yapmayı kolaylaştırmalıyız.
- Today, an attack on an information system can put entire nations in serious difficulty.
- Günümüzde bir bilgi sistemine yapılan bir saldırı tüm ulusları ciddi zorluklarla karşı karşıya bırakabilir.
- The fact that we are saturated with information separates us from the less well-off.
- Bilgiye doymuş olmamız bizi daha az varlıklı olanlardan ayırmaktadır.
- The major new resources in terms of information will have bearing upon enlargement.
- Bilgi açısından başlıca yeni kaynaklar genişleme üzerinde etkili olacaktır.
- We would be interested to find out whether she would be prepared to share some of the information.
- Kendisinin bazı bilgileri paylaşmaya hazır olup olmadığını öğrenmek isteriz.
- On the basis of information available to us, it is very feasible for the automobile industry to meet these standards.
- Elimizdeki bilgilere dayanarak otomobil endüstrisinin bu standartları karşılaması çok mümkündür.
- More and more people handle ever greater quantities of sensitive personal information.
- Her geçen gün daha fazla sayıda insan, daha büyük miktarlarda hassas kişisel bilgileri işlemektedir.
- When this piece of information was leaked, a huge outpouring of indignation in the United States ensued.
- Bu bilgi sızdırıldığında, Amerika Birleşik Devletleri'nde büyük bir öfke patlaması yaşandı.
- I have also received information to suggest that the Swedish Government is preparing to introduce trade sanctions.
- Ayrıca İsveç Hükümeti'nin ticari yaptırımlar getirmeye hazırlandığına dair bilgiler de aldım.
- Information poverty' hits the same people as social poverty.
- Bilgi yoksulluğu' sosyal yoksullukla aynı insanları vurmaktadır.
- It is a piece of information we need if we are to be able to monitor developments.
- Gelişmeleri izleyebilmemiz için bu bilgiye ihtiyacımız var.
- They have to give us answers and provide us with information.
- Bize cevap vermek ve bilgi sağlamak zorundadırlar.
- Therefore I believe that providing information both to sports doctors and to athletes is extremely important.
- Bu nedenle hem spor doktorlarına hem de sporculara bilgi sağlamanın son derece önemli olduğuna inanıyorum.
- We need just as much information on SMEs as we do on large companies.
- KOBİ'ler hakkında da en az büyük şirketler hakkında olduğu kadar bilgiye ihtiyacımız var.
- I want to thank the rapporteur for having fought like a lioness for access to environmental information.
- Raportöre çevresel bilgiye erişim için dişi bir aslan gibi mücadele ettiği için teşekkür etmek istiyorum.
- I agree with them that our main concern must be attention to and clear information for patients.
- Temel kaygımızın hastalara gösterilen ilgi ve net bilgi olması gerektiği konusunda onlarla aynı fikirdeyim.
- The Belgian Presidency sets great store by the security of networks and information.
- Belçika Başkanlığı ağ ve bilgi güvenliğine büyük önem vermektedir.
- Progress towards meeting the benchmark will be monitored through the Common RELEX Information System".
- Kriterin karşılanmasına yönelik ilerleme Ortak RELEX Bilgi Sistemi aracılığıyla izlenecektir".
- I thank you for your question and I hope that it will contribute to the dissemination of this information.
- Sorunuz için teşekkür eder, bu bilgilerin yaygınlaştırılmasına katkıda bulunmasını temenni ederim.
- The budget is however still available to the budgetary authority in its traditional form for information.
- Ancak bütçe, geleneksel haliyle bütçe makamının bilgisine sunulmaya devam edecektir.
- The provision of sexual information is essential to avoid unwanted pregnancies and diseases.
- İstenmeyen gebeliklerin ve hastalıkların önlenmesi için cinsel bilgilerin verilmesi şarttır.
- That is all the information that I can give to you.
- Size verebileceğim tüm bilgi bu kadar.
- The Agency should be able to facilitate the enforcement of Community measures on security of networks and information.
- Ajans, ağların ve bilgilerin güvenliğine ilişkin Topluluk tedbirlerinin uygulanmasını kolaylaştırabilmelidir.
- It may be regrettable, but I do not think the information exists.
- Bu üzücü olabilir; ancak böyle bir bilginin mevcut olduğunu sanmıyorum.
- Since the last regular report, a significant amount of new information has been made available.
- Son düzenli rapordan bu yana, önemli ölçüde yeni bilgiler elde edilmiştir.
- We will, after all, not be adopting a resolution, but receiving information.
- Ne de olsa bir karar kabul etmeyeceğiz, bilgi alacağız.
- It does not contain the information concerning the health status of the cardholder.
- Kart sahibinin sağlık durumuna ilişkin bilgileri içermiyor.
- However, the information was classified, and the factory was only closed after the Communist system had collapsed.
- Ancak bu bilgiler gizliydi ve fabrika ancak Komünist sistem çöktükten sonra kapatıldı.
- The information implies a dialogue with those to whom the information is directed.
- Bilgi, bilginin yönlendirildiği kişilerle bir diyalog anlamına gelir.
- It is unacceptable that we, as a Parliament, do not have access to the same information as the Council.
- Parlamento olarak Konsey ile aynı bilgilere erişimimizin olmaması kabul edilemez.
- This information needs to be checked, but it is what I was told this morning.
- Bu bilginin kontrol edilmesi gerekiyor ancak bu sabah bana söylenen bu.
- The Commission does not have information about the number of manufacturers involved.
- Komisyon, ilgili üreticilerin sayısı hakkında bilgi sahibi değildir.
- I am grateful to you for your undertaking to make these items of information available to Parliament.
- Bu bilgileri Parlamento'ya sunma taahhüdünüz için size müteşekkirim.
- The Ombudsman's right to gather uncensored information is sabotaged outright by the Commission.
- Ombudsman'ın sansürsüz bilgi toplama hakkı Komisyon tarafından düpedüz sabote edilmektedir.
- We must guarantee that the conditions for access to this information are the same throughout Europe.
- Bu bilgilere erişim koşullarının tüm Avrupa'da aynı olmasını garanti altına almalıyız.
- We therefore need an information system to facilitate transactions, from the placing of orders through to payment.
- Bu nedenle, siparişlerin verilmesinden ödemeye kadar işlemleri kolaylaştıracak bir bilgi sistemine ihtiyacımız var.
- Above all, it is a question of helping members of the public to find more easily the information that they are seeking.
- Her şeyden önce bu, halkın aradığı bilgiye daha kolay ulaşmasına yardımcı olma meselesidir.
- With your permission I will pass that information on to the President.
- İzninizle bu bilgiyi Başkan'a ileteceğim.
- To my knowledge, the coordinators have had this information at their disposal for almost three weeks.
- Bildiğim kadarıyla koordinatörler bu bilgiyi neredeyse üç haftadır ellerinin altında bulunduruyorlar.
- Consequently, the software required to place information on the web must also be accessible.
- Sonuç olarak, web'e bilgi yerleştirmek için gereken yazılım da erişilebilir olmalıdır.
- We also welcome the improvements relating to information on the work carried out by the Court of Auditors.
- Sayıştay tarafından yürütülen çalışmalarla ilgili bilgilere ilişkin iyileştirmeleri de memnuniyetle karşılıyoruz.
- This information is useful only if it is given to the public quite transparently.
- Bu bilgiler ancak kamuoyuna oldukça şeffaf bir şekilde verildiği takdirde faydalıdır.
- In what way has the Commission made use of the information provided by the Israeli Government?
- Komisyon, İsrail Hükümeti tarafından sağlanan bilgileri ne şekilde kullanmıştır?
- Thank you for that information we have received from the Commission.
- Komisyon'dan aldığımız bu bilgi için teşekkür ederiz.
- Accurate information must not be given in the form of advertising.
- Doğru bilgiler reklam şeklinde verilmemelidir.
- The role of network and information security proved to be crucial.
- Ağ ve bilgi güvenliğinin rolünün çok önemli olduğu ortaya çıktı.
- The only information that we have had in the last six weeks is that he has been abducted.
- Son altı hafta içerisinde edindiğimiz tek bilgi kaçırıldığı yönünde.
- The results of the 2001 consumption of payments, under this heading, produces some worrying information.
- Bu başlık altında yer alan 2001 yılı ödemeler tüketimi sonuçları bazı endişe verici bilgiler üretmektedir.
- We do not accept the Council's and the Commission's proposal for comprehensive slimming down of information policy.
- Konsey ve Komisyon'un bilgi politikasının kapsamlı bir şekilde daraltılması yönündeki önerisini kabul etmiyoruz.
- This would help the public to know and to understand what information they should expect.
- Bu, halkın hangi bilgileri beklemesi gerektiğini bilmesine ve anlamasına yardımcı olacaktır.
- The provision of non-commercial information through national public health services is the way forward.
- Ulusal halk sağlığı hizmetleri aracılığıyla ticari olmayan bilgilerin sağlanması ileriye dönük bir yoldur.
- The Commission and the Council have all the information we cannot get.
- Komisyon ve Konsey bizim alamadığımız tüm bilgilere sahip.
- Let us now move on from justice and home affairs and discuss information and communication.
- Şimdi adalet ve içişleri konusuna geçelim ve bilgi ve iletişim konusunu ele alalım.
- Information should not be kept back on account of industrial secrets or the threat of terrorism.
- Endüstriyel sırlar ya da terörizm tehdidi nedeniyle bilgi saklanmamalıdır.
- The Agency will work for the benefit of the Member States, where levels of information security vary considerably.
- Ajans, bilgi güvenliği seviyelerinin önemli ölçüde farklılık gösterdiği Üye Devletlerin yararına çalışacaktır.
- In the weeks to come, therefore, requests for information will be sent.
- Bu nedenle önümüzdeki haftalarda bilgi talepleri gönderilecektir.
- I will only refrain from commenting further at this point if you now supply this House with the information it requires.
- Bu noktada daha fazla yorum yapmaktan kaçınmamın tek nedeni, Meclisin ihtiyaç duyduğu bilgileri sağlamanızdır.
- I am sure that then we will have more accurate information.
- Eminim o zaman daha doğru bilgilere sahip olacağız.
- This can be misused so that information which should be available is restricted under the guise of confidentiality.
- Bu durum kötüye kullanılabilir, böylece erişilebilir olması gereken bilgiler gizlilik kisvesi altında kısıtlanabilir.
- They are an imposition on the free flow of information and data.
- Serbest bilgi ve veri akışı üzerinde bir dayatmadırlar.
- I would add that we must strive to combat corruption and promote the pluralism of information.
- Yolsuzlukla mücadele etmek ve bilginin çoğulculuğunu teşvik etmek için çaba göstermemiz gerektiğini de eklemek isterim.
- The cooperation includes exchange of information and mapping of munitions dump sites.
- Bu işbirliği bilgi alışverişini ve mühimmat döküm alanlarının haritalanmasını da içermektedir.
- Does that mean she will be giving me a written reply once she has this information?
- Bu, bu bilgileri aldıktan sonra bana yazılı bir cevap vereceği anlamına mı geliyor?
- There is a great danger, first of all, in relation to the blanket retention of information on users.
- Her şeyden önce kullanıcılara ilişkin bilgilerin genel olarak saklanması büyük bir tehlike oluşturmaktadır.
- Instead, he delivers clear and factual information quickly to the people.
- Bunun yerine, insanlara net ve gerçeklere dayalı bilgileri hızlı bir şekilde ulaştırıyor.
- Stealing sensitive information on ordinary people is also obviously a crime, when you think about it.
- Düşündüğünüzde, sıradan insanlara ait hassas bilgilerin çalınmasının da bir suç olduğu açıktır.
- A further point relating to the first element I mentioned, the content of coordination, is that of prior information.
- Bahsettiğim ilk unsur olan koordinasyonun içeriği ile ilgili bir diğer husus da ön bilgi konusudur.
- An information and communication strategy must, therefore, be high on our agenda.
- Bu nedenle bir bilgi ve iletişim stratejisi gündemimizin üst sıralarında yer almalıdır.
- Sharing information in these areas can only be beneficial.
- Bu alanlarda bilgi paylaşımı sadece faydalı olabilir.
- That is also partially the case for Amendment No 163 concerning information on sub-contracting.
- Bu durum, taşeronluk ile ilgili bilgilere ilişkin 163 sayılı Değişiklik için de kısmen geçerlidir.
- We are, however, in favour of providing patients with extensive information.
- Bununla birlikte, hastalara kapsamlı bilgi sağlanmasından yanayız.
- What specific information does it have on the process of preparing and monitoring democratic, free and fair elections?
- Demokratik, özgür ve adil seçimlerin hazırlanması ve izlenmesi sürecine ilişkin ne gibi özel bilgilere sahip?
- They will also make it easier for small and medium-sized enterprises to access centralised information.
- Ayrıca küçük ve orta ölçekli işletmelerin merkezi bilgilere erişimini de kolaylaştıracaktır.
- You say that the directive is based upon all available information.
- Direktifin mevcut tüm bilgilere dayandığını söylüyorsunuz.
- Accordingly, rules and regulations on printed information also apply to digital information.
- Buna göre, basılı bilgilere ilişkin kural ve düzenlemeler dijital bilgiler için de geçerlidir.
- Information insecurity would lead us into an age of piracy.
- Bilgi güvensizliği bizi bir korsanlık çağına sürükleyecektir.
- I also set great store by the provision of information.
- Ayrıca bilgi sağlamaya da büyük önem veriyorum.
- There is no such or similar sensitive information in the system.
- Sistemde bu ve benzeri hassas bilgiler yoktur.
- We call on our American friends to share all the information they have with their European allies.
- Amerikalı dostlarımıza ellerindeki tüm bilgileri Avrupalı müttefikleriyle paylaşmaları çağrısında bulunuyoruz.
- Information on the risks and appropriate measures must be distributed and included.
- Riskler ve uygun önlemler hakkındaki bilgiler dağıtılmalı ve dahil edilmelidir.
- We are demanding the greatest level of transparency in this matter and to receive regular information from Parliament.
- Bu konuda en üst düzeyde şeffaflık ve Parlamentodan düzenli bilgi almayı talep ediyoruz.
- However, I shall willingly try to find the information, if it is wanted.
- Bununla birlikte, eğer istenirse bu bilgileri bulmaya çalışacağım.
- The EC Treaty provides that the Commission shall present the Parliament with all necessary information on request.
- AT Antlaşması, Komisyon'un talep üzerine Parlamento'ya gerekli tüm bilgileri sunmasını öngörmektedir.
- You are right to point out the need for accurate information.
- Doğru bilgi ihtiyacına işaret etmekte haklısınız.
- Thus, enhanced information capabilities and globalisation could also threaten global peace in the 21st century.
- Dolayısıyla, gelişmiş bilgi kapasitesi ve küreselleşme 21. yüzyılda küresel barışı da tehdit edebilir.
- Information and knowledge are the raw material in this society and the source of new wealth.
- Bilgi ve enformasyon bu toplumun hammaddesi ve yeni zenginliğin kaynağıdır.
- I have already passed this information on to the Committee on Foreign Affairs.
- Bu bilgiyi halihazırda Dış İlişkiler Komitesi'ne ilettim.
- I am afraid that, unusually, the honourable Member's information is slightly out of date.
- Korkarım ki Sayın Üye'nin verdiği bilgiler alışılmadık bir şekilde biraz güncel değil.
- They offer incentives, information and bring theatre to the attention of a wide public.
- Teşvik ve bilgi sunarlar ve tiyatroyu geniş bir kitlenin dikkatine sunarlar.
- With regard to this abduction, I can only repeat that the Council has not received any information about it.
- Kaçırılma olayıyla ilgili olarak, Konsey'in bu konuda herhangi bir bilgi almadığını tekrarlamakla yetiniyorum.
- There has also been funding for the maintenance and development of communication and information systems and schemes.
- Ayrıca, iletişim ve bilgi sistemleri ile programlarının bakımı ve geliştirilmesi için de finansman sağlanmıştır.
- We also find that people want access to resources in order to be able to understand the information they are given.
- Ayrıca insanların kendilerine verilen bilgileri anlayabilmek için kaynaklara erişmek istediklerini görüyoruz.
- If the Commission is still waiting for information in this respect I find it more than shameful.
- Komisyon hala bu konuda bilgi bekliyorsa bunu utanç verici buluyorum.
- As regards the former king of Afghanistan, I must also share some information with you.
- Afganistan'ın eski kralı ile ilgili olarak da sizinle bazı bilgileri paylaşmalıyım.
- We do not have information on other products being characterised by this system of regional coding.
- Bu bölgesel kodlama sistemi ile karakterize edilen diğer ürünler hakkında bilgi sahibi değiliz.
- It is our responsibility to provide them with the information to make this choice.
- Bu seçimi yapabilmeleri için onlara bilgi sağlamak bizim sorumluluğumuzdur.
- If they do not find any, their duty is to pass on this information.
- Eğer bulamazlarsa, görevleri bu bilgiyi aktarmaktır.
- Certain dependent or associated territories balk at adopting the exchange of information.
- Bazı bağımlı veya ilişkili bölgeler bilgi değişimini kabul etmekte tereddüt etmektedir.
- Moreover, records must be kept and it must be possible to exchange this information.
- Ayrıca kayıtlar tutulmalı ve bu bilgilerin değişimi mümkün olmalıdır.
- A statement of the Ministry of Foreign Affairs in Rangoon dismisses this information as 'groundless'.
- Rangoon'daki Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada bu bilgi 'asılsız' olarak nitelendirilerek reddedildi.
- This is to exploit insider information and is already prohibited.
- Bu, içeriden alınan bilgileri istismar etmektir ve zaten yasaktır.
- Exchanging information and best practices via the Internet platform is of key importance.
- İnternet platformu aracılığıyla bilgi ve en iyi uygulamaların paylaşılması kilit önem taşımaktadır.
- Nonetheless, labelling will be difficult for industry and will provide no honest information for the consumer.
- Bununla birlikte etiketleme endüstri için zor olacak ve tüketici için dürüst bilgi sağlamayacaktır.
- I call upon the European Parliament and its President to ask for more detailed information from the Italian Government.
- Avrupa Parlamentosu'nu ve Başkanını İtalyan Hükümetinden daha detaylı bilgi talep etmeye çağırıyorum.
- It encourages both Member States and candidate countries to provide their populations with more and better information.
- Hem Üye Devletleri hem de aday ülkeleri halklarına daha fazla ve daha iyi bilgi sağlamaya teşvik eder.
- Information forms the basis of understanding and thus of the popular grass-roots support that the EU needs.
- Bilgi, anlayışın ve dolayısıyla AB'nin ihtiyaç duyduğu halk taban desteğinin temelini oluşturur.
- To date, some information on the programme's efficiency has been published.
- Bugüne kadar programın verimliliğine ilişkin bazı bilgiler yayınlanmıştır.
- In the immediate future, we need to maintain and even improve the circulation of information between us.
- Yakın gelecekte, aramızdaki bilgi dolaşımını sürdürmemiz ve hatta geliştirmemiz gerekiyor.
- The protection of information systems is a crucial element in creating an area of freedom, security and justice.
- Bilgi sistemlerinin korunması, bir özgürlük, güvenlik ve adalet alanı yaratılmasında çok önemli bir unsurdur.
- A prerequisite for this will be high-quality, comprehensive and above all not only one-sided information.
- Bunun için ön koşul kaliteli, kapsamlı ve her şeyden önce tek taraflı olmayan bilgi olacaktır.
- There is no information in the existing reports concerning this huge problem.
- Mevcut raporlarda bu büyük sorunla ilgili hiçbir bilgi yok.
- The new text, which is still far from being final, was forwarded by the Council to Parliament for information.
- Henüz nihai olmaktan uzak olan yeni metin Konsey tarafından bilgi için Parlamento'ya iletildi.
- Here information is a necessary lubricant.
- Burada bilgi gerekli bir yağlayıcıdır.
- The consumer is entitled to a safe product and sound information.
- Tüketici güvenli bir ürün ve sağlıklı bilgi alma hakkına sahiptir.
- The provision of information is crucial.
- Bilgi sağlanması çok önemlidir.
- The Council does not have any information on the conditions in reception centres.
- Konsey, kabul merkezlerindeki koşullar hakkında herhangi bir bilgiye sahip değildir.
- This information is now available and I would like to specifically thank the Commission for its cooperation.
- Bu bilgiler artık mevcuttur ve iş birliğinden dolayı Komisyona özellikle teşekkür etmek isterim.
- The Commission makes every effort to base itself on available objective information, in particular IAEA sources.
- Komisyon, başta IAEA kaynakları olmak üzere, mevcut objektif bilgilere dayanmak için her türlü çabayı göstermektedir.
- We now have new information, which we need to take into account.
- Artık elimizde dikkate almamız gereken yeni bilgiler var.
- Turkey is still lacking a Plan-Program¬Budget System as well as a computerised Fiscal Management Information System.
- Türkiye, bir Plan-Program-Bütçe sisteminden ve bir bilgisayarlı Mali Yönetim Bilgi sisteminden hâlâ yoksundur.
- Accurate information must not be given in the form of advertising.
- Doğru bilgi reklam şeklinde verilmemelidir.
- New technologies are instruments for the circulation of many things, such as information, knowledge, and cinema.
- Yeni teknolojiler enformasyon, bilgi ve sinema gibi pek çok şeyin dolaşımını sağlayan araçlardır.
- I do not think that we in Denmark have any information as to how many there are in Denmark.
- Danimarka'da kaç kişi olduğuna dair herhangi bir bilgiye sahip olduğumuzu sanmıyorum.
- With regard to fishing, we shall primarily be requesting all the information on the Council's plans for the future.
- Balıkçılıkla ilgili olarak, öncelikle Konsey'in geleceğe yönelik planları hakkında tüm bilgileri talep edeceğiz.
- Is information needed in the Member States and locally rather than in Brussels?
- Bilgiye Brüksel'de değil de Üye Devletlerde ve yerelde mi ihtiyaç var?
- The provision of information to the candidate countries should be financed via budget lines dedicated to enlargement.
- Aday ülkelere bilgi sağlanması, genişlemeye ayrılmış bütçe kalemleri aracılığıyla finanse edilmelidir.
- Most Member States have sent in the appropriate information, especially regarding funding.
- Üye Devletlerin çoğu, özellikle finansman konusunda uygun bilgileri göndermiştir.
- You have said that information and communication are of great importance.
- Bilgi ve iletişimin büyük önem taşıdığını söylediniz.
- Balance sheets are being falsified, funds embezzled, and false information deftly fed to the public.
- Bilançolar tahrif ediliyor, fonlar zimmete geçiriliyor ve kamuoyuna ustalıkla yanlış bilgiler veriliyor.
- The proposal again talks about public sector documents instead of public sector information.
- Teklifte yine kamu sektörü bilgileri yerine kamu sektörü belgelerinden bahsedilmektedir.
- They should exchange experiences and pass on information about projects to each other.
- Deneyim alışverişinde bulunmalı ve projeler hakkında birbirlerine bilgi aktarmalıdırlar.
- The provision of information to the candidate countries should be financed via budget lines dedicated to enlargement.
- Aday ülkelere bilgi sağlanması, genişlemeye ayrılmış bütçe kalemleri yoluyla finanse edilmelidir.
- We have concerns that the information does not filter down to the grass roots.
- Bilginin tabana yayılmadığına dair endişelerimiz var.
- This information should be more reliable and should be based on authentic scientific research.
- Bu bilgiler daha güvenilir olmalı ve gerçek bilimsel araştırmalara dayanmalıdır.
- The information we have collected shows that there is considerable diversity of arrangements.
- Topladığımız bilgiler, düzenlemelerde kayda değer bir çeşitlilik olduğunu göstermektedir.
- The second point relates to the new information and communication technologies.
- İkinci nokta yeni bilgi ve iletişim teknolojileri ile ilgilidir.
- The information available does not allow for an evaluation of progress made in this field.
- Eldeki bilgiler, bu alanda kaydedilen ilerlemeye ilişkin bir değerlendirme yapılmasına imkan vermemektedir.
- You say that the directive is based upon all available information.
- Yönergenin mevcut tüm bilgilere dayandığını söylüyorsunuz.
- All my sources of information also suggest that the Council does not really take Parliament's view into consideration.
- Tüm bilgi kaynaklarım, Konsey'in Parlamento'nun görüşünü gerçekten dikkate almadığını da göstermektedir.
- The only way we can obtain certain types of information from Member States is by exerting political pressure.
- Üye Devletlerden belirli türde bilgileri alabilmemizin tek yolu siyasi baskı uygulamaktır.
- The new Article 7a, on the quality of environmental information, is one of the most important amendments.
- Çevresel bilgilerin kalitesine ilişkin yeni Madde 7a en önemli değişikliklerden biridir.
- In my area, the West Midlands, many SMEs are looking for this kind of information.
- Benim bölgem olan West Midlands'da pek çok KOBİ bu tür bilgileri aramaktadır.
- His family have been given no information as to his condition.
- Ailesine durumu hakkında herhangi bir bilgi verilmemiştir.
- It does not give us freedom of information but merely freer information.
- Bu bize bilgi özgürlüğü değil, sadece daha özgür bilgi sağlar.
- This is about in-house information and not in any way about investment control by stealth.
- Bu, kurum içi bilgilerle ilgilidir ve hiçbir şekilde gizli yatırım kontrolü ile ilgili değildir.
- The Commission does not label this as information policy, but social policy.
- Komisyon bunu bilgi politikası olarak değil, sosyal politika olarak nitelendirmektedir.
- Then, of course, a lot of information about our claims and commitments came from outside the bookkeeping system.
- Sonra, elbette, taleplerimiz ve taahhütlerimizle ilgili pek çok bilgi defter tutma sisteminin dışından geldi.
- We cannot take practical decisions based on false information and distorted realities.
- Yanlış bilgilere ve çarpıtılmış gerçeklere dayanarak pratik kararlar alamayız.
- Information documents must become more available.
- Bilgi belgeleri daha erişilebilir hale getirilmelidir.
- We should like to have this information from the Commission.
- Bu bilgiyi Komisyondan almak isteriz.
- This sort of information is an important step in the right direction, but further steps have yet to be taken.
- Bu tür bilgiler doğru yönde atılmış önemli bir adımdır, ancak daha atılması gereken adımlar vardır.
- Of course I can go back and see whether we can find the necessary information.
- Elbette geri dönüp gerekli bilgileri bulup bulamayacağımıza bakabilirim.
- The use of public sector information is naturally a very important issue.
- Kamu sektörü bilgilerinin kullanımı doğal olarak çok önemli bir konudur.
- However, in this report, we look in vain for essential information which promotes both physical and mental health.
- Bununla birlikte, bu raporda hem fiziksel hem de ruhsal sağlığı teşvik eden temel bilgileri boşuna aramıyoruz.
- I hope that the outcome of our vote will take into account all this information.
- Umarım oylamamızın sonucu tüm bu bilgileri dikkate alır.
- As you know, the debate is still open on the length of time such information can be stored.
- Bildiğiniz gibi bu tür bilgilerin ne kadar süreyle saklanabileceği konusundaki tartışma halen devam etmektedir.
- The Commission must provide objective information on the effect of different legislative and other instruments.
- Komisyon, farklı yasal ve diğer araçların etkileri hakkında objektif bilgi sağlamalıdır.
- In two companies out of every three information security is as yet not considered a strategic issue.
- Her üç şirketten ikisinde bilgi güvenliği henüz stratejik bir konu olarak görülmemektedir.
- The man in the street in Vienna would say that there is something missing from our information policy.
- Viyana'da sokaktaki adam bilgi politikamızda bir şeylerin eksik olduğunu söyleyecektir.
- Furthermore, the French Ministry of the Environment has provided information to the Commission.
- Ayrıca Fransa Çevre Bakanlığı da Komisyona bilgi sağlamıştır.
- They offer incentives, information and bring theatre to the attention of a wide public.
- Bunlar teşvikler ve bilgiler sunmakta ve tiyatroyu geniş kitlelerin dikkatine sunmaktadır.
- It appears that Europe does not have all the information that the Americans have.
- Görünen o ki Avrupa, Amerikalıların sahip olduğu tüm bilgilere sahip değil.
- The public must also receive its information in a different way and not only through leaks.
- Kamuoyu da bilgilerini sadece sızıntılar yoluyla değil, farklı bir şekilde almalıdır.
- The Commission and the Council have all the information we cannot get.
- Komisyon ve Konsey bizim elde edemediğimiz tüm bilgilere sahiptir.
- Has the Commission got its organisation and priorities right on information policy?
- Komisyon bilgi politikası konusunda organizasyonunu ve önceliklerini doğru belirlemiş midir?
- The EU clearly has an obligation to act and ask for information on the system.
- AB'nin açıkça harekete geçme ve sistem hakkında bilgi isteme yükümlülüğü vardır.
- I refer to the need for information from the Commission concerning the events surrounding Eurostat.
- Eurostat ile ilgili olaylara ilişkin olarak Komisyon'un bilgi ihtiyacına atıfta bulunuyorum.
- Our security directorate has drafted a new information systems security programme.
- Güvenlik müdürlüğümüz yeni bir bilgi sistemleri güvenlik programı hazırlamıştır.
- Under confidentiality clauses, they fail to disclose this information to the relevant authorities.
- Gizlilik hükümleri uyarınca, bu bilgileri ilgili makamlara açıklayamıyorlar.
- It will increase the budget’s information value and facilitate its monitoring.
- Bütçenin bilgi değerini artıracak ve izlenmesini kolaylaştıracaktır.
- This involves defining targeted local information which is as credible as possible.
- Bu da mümkün olduğunca inandırıcı ve hedefe yönelik yerel bilgilerin tanımlanmasını gerektirir.
- Information on the risks and appropriate measures must be distributed and included.
- Riskler ve uygun önlemler hakkındaki bilgiler dağıtılmalı ve bunlara yer verilmelidir.
- Sound, factual information is in the best interests of the industry.
- Sağlam, gerçeklere dayalı bilgi sektörün yararınadır.
- A distinction must be made between information and propaganda.
- Bilgi ile propaganda arasında bir ayrım yapılmalıdır.
- There is even less information available regarding employers' organisations.
- İşveren örgütleri hakkında daha da az bilgi mevcuttur.
- The Commission therefore has no information on this matter.
- Dolayısıyla Komisyon'un bu konuda herhangi bir bilgisi bulunmamaktadır.
- This is the situation so far, according to information from our representation and the Red Cross.
- Temsilciliğimizden ve Kızılhaç'tan aldığımız bilgilere göre şu ana kadarki durum budur.
- In fact, what is more fundamental in a democracy than the freedom to communicate and receive information?
- Aslında bir demokraside iletişim kurma ve bilgi alma özgürlüğünden daha temel ne olabilir?
- Very often private laboratories have information on food safety issues.
- Çoğu zaman özel laboratuvarlar gıda güvenliği konularında bilgi sahibidir.
- The Commission also uses this information to assist third countries.
- Komisyon ayrıca bu bilgileri üçüncü dünya ülkelerine yardımcı olmak için de kullanmaktadır.
- All the information received further to this appeal will be forwarded to the House by the Commission.
- Bu başvuruya ilişkin olarak alınan tüm bilgiler Komisyon tarafından Meclis'e iletilecektir.
- We do not have any other information concerning their cases.
- Davalarıyla ilgili başka bir bilgiye sahip değiliz.
- This really does make it a matter of urgency that we should have information about this.
- Bu durum, bu konuda bilgi sahibi olmamızı gerçekten de acil bir mesele haline getirmektedir.
- In my opinion, the information desks should focus on the role of offering guidance to the consumer.
- Bence bilgi masaları tüketiciye rehberlik etme rolüne odaklanmalıdır.
- I should like to ask a specific question with regard to the information which President Prodi mentioned.
- Başkan Prodi'nin bahsettiği bilgilerle ilgili olarak özel bir soru sormak istiyorum.
- Fourthly, it points out the insufficiencies of information policies.
- Dördüncü olarak, bilgi politikalarının yetersizliklerine işaret etmektedir.
- These are centres of excellence in the field of information, cooperation and training.
- Bunlar bilgi, işbirliği ve eğitim alanında mükemmeliyet merkezleridir.
- Consumers are often worried because they do not have accurate information.
- Tüketiciler genellikle doğru bilgiye sahip olmadıkları için endişe duyuyorlar.
- This brings me to the activities undertaken to improve our in-house information and communication systems.
- Bu da beni kurum içi bilgi ve iletişim sistemlerimizi geliştirmek için yürütülen faaliyetlere getiriyor.
- As the initial accessions draw closer, more and clearer information must be provided than has been the case to date.
- İlk katılımlar yaklaştıkça bugüne kadar olduğundan daha fazla ve daha net bilgi sağlanmalıdır.
- We too want to have information on who they were intended for.
- Biz de bu silahların kimlere gönderildiği konusunda bilgi sahibi olmak istiyoruz.
- What kind of information was there?
- Ne tür bir bilgi vardı?
- Information documents must become more available.
- Bilgi belgeleri daha erişilebilir hale gelmelidir.
- According to our information, the decision on the selection of a bidder has not been taken yet.
- Edindiğimiz bilgilere göre henüz bir teklif sahibinin seçimine ilişkin karar alınmadı.
- I would remind them that the committee went to Knowstone in Devon precisely to gather that kind of information.
- Onlara komitenin Devon'daki Knowstone'a tam da bu tür bilgileri toplamak için gittiğini hatırlatmak isterim.
- Mr President-in-Office of the Council, I thank you for the information you have provided.
- Sayın Konsey Dönem Başkanı, verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim.
- We have an entirely legitimate expectation, however, that no false information is put into circulation.
- Bununla birlikte, hiçbir yanlış bilginin dolaşıma sokulmaması konusunda tamamen meşru bir beklentimiz var.
- We are concerned here with public access to environmental information.
- Biz burada halkın çevresel bilgilere erişimi ile ilgileniyoruz.
- How can employees cultivate alternative plans if they receive information far too late?
- Çalışanlar bilgiyi çok geç alırlarsa alternatif planları nasıl geliştirebilirler?
- I am delighted with the budget for information and communication technology of EUR 3 600.
- Bilgi ve iletişim teknolojisine ayrılan 3 600 Avroluk bütçeden memnuniyet duyuyorum.
- The information presented today by the High Representative gives us hope despite the gravity of the situation.
- Bugün Yüksek Temsilci tarafından sunulan bilgiler, durumun vahametine rağmen bize umut vermektedir.
- I therefore once again promise to provide all the information I can.
- Bu nedenle bir kez daha elimden gelen tüm bilgileri sağlayacağıma söz veriyorum.
- Obviously we are prepared to provide all the necessary information.
- Açıkçası biz gerekli tüm bilgileri sağlamaya hazırız.
- At present, the information is still incomplete or inaccurate.
- Şu anda bilgiler hala eksik ya da yanlış.
- And, without this information, the authorities will find it more difficult to combat trafficking networks.
- Ve bu bilgiler olmadan yetkililerin kaçakçılık şebekeleriyle mücadele etmesi daha da zorlaşacaktır.
- Thirdly, some of the information submitted by some Member States was incomplete.
- Üçüncü olarak, bazı Üye Devletler tarafından sunulan bilgilerin bir kısmı eksikti.
- Fourthly, we must do everything possible to exploit information and communications technology properly.
- Dördüncü olarak, bilgi ve iletişim teknolojilerinden gerektiği gibi faydalanmak için mümkün olan her şeyi yapmalıyız.
- With regard to this abduction, I can only repeat that the Council has not received any information about it.
- Bu kaçırma olayıyla ilgili olarak, Konsey'in bu konuda herhangi bir bilgi almadığını tekrarlamakla yetinebilirim.
- People also have a right to social inclusion through training in modern information and communications technologies.
- İnsanlar ayrıca modern bilgi ve iletişim teknolojileri eğitimi yoluyla sosyal içerme hakkına da sahiptir.
- The supply of information is always the biggest bone of contention between Parliament and the Commission.
- Bilgi temini her zaman Parlamento ile Komisyon arasındaki en büyük anlaşmazlık konusu olmuştur.
- It is a piece of information we need if we are to be able to monitor developments.
- Gelişmeleri izleyebilmemiz için ihtiyacımız olan bir bilgi parçasıdır.
- The information is not to be given to all Members but to a select and privileged cartel within this Parliament.
- Bilgiler tüm üyelere değil, bu Parlamento içindeki seçkin ve ayrıcalıklı bir kartele verilecektir.
- We naturally base our information very much on the work of the European Environment Agency.
- Doğal olarak bilgilerimizi büyük ölçüde Avrupa Çevre Ajansı'nın çalışmalarına dayandırıyoruz.
- Information and communication will therefore receive particular attention.
- Bu nedenle bilgi ve iletişime özel bir önem verilecektir.
- Today, we are increasingly advocating information and clarification for consumers.
- Bugün tüketiciler için bilgi ve aydınlatmayı giderek daha fazla savunuyoruz.
- The new controls are focused on raising the level of public awareness and on exchanging skills and information.
- Yeni kontroller, kamuoyunun farkındalık düzeyini arttırmaya ve beceri ve bilgi alışverişine odaklanmıştır.
- Information security thus affects everyone everywhere.
- Dolayısıyla bilgi güvenliği her yerde herkesi etkilemektedir.
- Let us now move on from justice and home affairs and discuss information and communication.
- Şimdi adalet ve içişlerinden devam edelim ve bilgi ve iletişimi tartışalım.
- We provided effective information for our Dutch, French and Irish neighbours and for them it worked.
- Hollandalı, Fransız ve İrlandalı komşularımız için etkili bilgiler sağladık ve onlar için işe yaradı.
- I also set great store by the provision of information.
- Ben de bilgi sağlanmasına büyük önem veriyorum.
- I am open to any information they may have to give me.
- Bana verebilecekleri her türlü bilgiye açığım.
- In addition, it is essential for this official himself or herself to be able to place information on a website.
- Ayrıca, bu yetkilinin kendisinin de bir web sitesine bilgi yerleştirebilmesi esastır.
- As things stand, they receive no information at all.
- Mevcut durumda hiçbir bilgi alamamaktadırlar.
- The Commission bases its evaluations on the latest submitted data, not on the oldest information.
- Komisyon değerlendirmelerini en eski bilgilere değil, en son sunulan verilere dayandırır.
- Another important point is the charge for supplying information.
- Bir diğer önemli nokta ise bilgi sağlama ücretidir.
- I want people to have access to objective information about medicines and treatment.
- İnsanların ilaçlar ve tedaviler hakkında objektif bilgilere erişebilmelerini istiyorum.
- I must correct my previous statement in the light of information I have received.
- Bir önceki beyanımı aldığım bilgiler ışığında düzeltmek zorundayım.
- The text also highlights the crucial role of information, which should be clearer, more truthful and easy to understand.
- Metinde ayrıca, daha açık, daha doğru ve anlaşılması kolay olması gereken bilgilerin hayati rolü vurgulanmaktadır.
- We obviously have nothing against better information security.
- Açıkçası daha iyi bilgi güvenliğine karşı değiliz.
- I myself come from the world of information and communications technology.
- Ben de bilgi ve iletişim teknolojileri dünyasından geliyorum.
- Finally, a lot of sensitive information may emerge as a result of this process.
- Son olarak bu süreç sonucunda birçok hassas bilgi ortaya çıkabilir.
- It is therefore very important for them to maintain mutual contact and exchange information and experiences.
- Bu nedenle karşılıklı teması sürdürmeleri ve bilgi ve deneyim alışverişinde bulunmaları çok önemlidir.
- We know that this information is essential when forming and assessing equality legislation.
- Eşitlik mevzuatını oluştururken ve değerlendirirken bu bilgilerin çok önemli olduğunu biliyoruz.
- There is no better information than that given by a doctor or a pharmacist.
- Bir doktor ya da eczacının verdiğinden daha iyi bir bilgi yok.
- Consumers are often worried because they do not have accurate information.
- Tüketiciler genellikle doğru bilgiye sahip olmadıkları için endişelenmektedir.
- It is the case that the information is good because, firstly, Parliament's recommendations are complied with.
- Bilginin iyi olması, öncelikle Parlamentonun tavsiyelerine uyulmasından kaynaklanmaktadır.
- There are many kinds of information, and public information is one.
- Birçok bilgi türü vardır ve kamusal bilgi de bunlardan biridir.
- This report concerns the frameworks for information and communication.
- Bu rapor bilgi ve iletişim çerçevesiyle ilgilidir.
- In other words, they are not only passive receivers of information, but also serious contributors.
- Diğer bir deyişle, sadece pasif bilgi alıcıları değil, aynı zamanda ciddi katkı sağlayıcılardır.
- We do not have this information.
- Bu bilgiye sahip değiliz.
- All the information available suggests that the opposite is true.
- Eldeki tüm bilgiler bunun tam tersinin doğru olduğunu göstermektedir.
- In what way has the Commission made use of the information provided by the Israeli Government?
- Komisyon İsrail Hükümeti tarafından sağlanan bilgilerden ne şekilde yararlandı?
- This means that there is no guarantee that information reproduced electronically is also covered by the definition.
- Bu da elektronik olarak çoğaltılan bilgilerin de tanım kapsamında olduğunun garanti edilemeyeceği anlamına gelmektedir.
- General Morillon asked for information on the budget heading and research related to defence.
- General Morillon savunma ile ilgili bütçe başlığı ve araştırmalar hakkında bilgi istedi.
- In addition, public sector information has significant economic potential.
- Buna ek olarak, kamu sektörü bilgileri önemli bir ekonomik potansiyele sahiptir.
- This information needs to be checked, but it is what I was told this morning.
- Bu bilginin kontrol edilmesi gerekiyor, ancak bu sabah bana söylenen bu.
- On the other hand, we should consolidate a permanent flow of basic information for the citizen.
- Öte yandan, vatandaşlara yönelik temel bilgilerin sürekli akışını sağlamlaştırmalıyız.
- The network of information which will be required in this context will be broad.
- Bu bağlamda gerekli olacak bilgi ağı geniş olacaktır.
- According to our most recent information, the situation has improved slightly.
- Elimizdeki son bilgilere göre durum biraz daha iyiye gitmiştir.
- We have many examples of information and other support being given to doctors in an unacceptable manner.
- Doktorlara kabul edilemez bir şekilde bilgi ve diğer desteklerin verildiğine dair çok sayıda örneğimiz bulunmaktadır.
- I wholeheartedly support measures to allow public access to environmental information.
- Halkın çevresel bilgilere erişimini sağlayacak tedbirleri tüm kalbimle destekliyorum.
- For example, everyday in Finland people look for information on the draft EU Constitution in these places.
- Örneğin Finlandiya'da insanlar her gün AB Anayasası taslağı hakkında bilgi almak için bu tür yerlere başvuruyor.
- The results of the 2001 consumption of payments, under this heading, produces some worrying information.
- Bu başlık altında yer alan 2001 yılı ödemeler dengesi sonuçları bazı endişe verici bilgiler ortaya koymaktadır.
- The Feira agreement should lead to the exchange of information between Member States.
- Feira anlaşması Üye Devletler arasında bilgi alışverişine yol açmalıdır.
- We insist on the need to exchange information and research on the use of agriculture.
- Tarımın kullanımı konusunda bilgi ve araştırma alışverişinde bulunulması gerektiği konusunda ısrarcıyız.
- We are seeking information and not the resignation of the Commission as some have rumoured.
- Biz bilgi istiyoruz, bazılarının söylediği gibi Komisyon'un istifasını değil.
- The Budget Control Committee requested information from the Council on the common foreign and security policy.
- Bütçe Kontrol Komitesi, Konsey'den ortak dış ve güvenlik politikası hakkında bilgi talep etti.
- The information is not to be given to all Members but to a select and privileged cartel within this Parliament.
- Bilgi tüm Üyelere değil, bu Parlamento içindeki seçkin ve ayrıcalıklı bir kartele verilmelidir.
- The amendments on including synthetic alcohol in the article on market information can also be accepted.
- Sentetik alkolün piyasa bilgilerine ilişkin maddeye dahil edilmesine ilişkin değişiklikler de kabul edilebilir.
- This House, these Members, have no information whatsoever from the Bureau about the reform process.
- Bu Meclis, bu Üyeler, reform süreci hakkında Bürodan hiçbir bilgi almamaktadır.
- There is no better information than that given by a doctor or a pharmacist.
- Bir doktor ya da eczacının verdiği bilgiden daha iyi bir bilgi yoktur.
- The protection of information systems is a crucial element in creating an area of freedom, security and justice.
- Bilgi sistemlerinin korunması bir özgürlük, güvenlik ve adalet alanı yaratılmasında çok önemli bir unsurdur.
- Finally, I should like to say a few words about controlled access to information for patients.
- Son olarak, hastaların bilgiye kontrollü erişimi hakkında birkaç söz söylemek istiyorum.
- Needless to say, it is up to those countries what they do with this information.
- Bu bilgilerle ne yapacaklarının o ülkelere bağlı olduğunu söylemeye gerek yok.
- Last year 75% of European companies had no information security strategy.
- Geçen yıl Avrupa şirketlerinin %75'inin bilgi güvenliği stratejisi yoktu.
- Indeed, to whom will you offer this information and knowledge to society?
- Sahi, bu bilgi ve bilişim toplumunu kime sunacaksınız?
- Monitoring information would allow us to keep better track of how much money is being used in this sector.
- Bilgilerin izlenmesi, bu sektörde ne kadar para kullanıldığını daha iyi takip etmemizi sağlayacaktır.
- The cookies used in this nature store information anonymously.
- Bu nitelikte kullanılan çerezler bilgileri anonim olarak depolar.
- Red Mars is steeped in information about the planet.
- Kızıl Mars gezegenle ilgili bilgilerle dolu.
- Twenty years ago, the information security industry was still in its infancy.
- Yirmi yıl önce, bilgi güvenliği sektörü henüz emekleme dönemindeydi.
- Our web browser extension can only access specific information you have explicitly granted permission to access.
- Web tarayıcısı eklentimiz yalnızca açıkça erişim izni verdiğiniz belirli bilgilere erişebilir.
- Queensland's only health information management course offers industry placements during your study.
- Queensland'in tek sağlık bilgi yönetimi kursu, eğitiminiz sırasında sektörel düzeyde yerleşimler de sağlıyor.
- They supply valuable industry information on innovative new treatments and products.
- Yenilikçi yeni tedaviler ve ürünler hakkında değerli sektörel bilgiler sağlarlar.
- Queensland's only health information management course offers industry placements during your study.
- Queensland'in tek sağlık bilgi yönetimi kursu, eğitiminiz boyunca sektöre yerleştirme olanağı sunar.
- We have no direct control over the information collected by these cookies.
- Bu çerezler tarafından toplanan bilgiler üzerinde direkt kontrolümüz yoktur.
- It is your first opportunity to get some information about a client.
- Bir müşteri hakkında bilgi almak için ilk şansın.
- They supply valuable industry information on innovative new treatments and products.
- Yenilikçi yeni tedaviler ve ürünler hakkında değerli sektör bilgileri sağlarlar.
- They are the powerful producers of information and meaning.
- Onlar bilginin ve anlamın kudretli yapımcıları.
- The business plan project should first include general information.
- İş planı projesi öncelikle genel bilgileri içermelidir.
- Twenty years ago, the information security industry was still in its infancy.
- Yirmi yıl önce bilgi güvenliği sektörü henüz başlangıç aşamasındaydı.
- You can open the flash drive's root directory and continue working with the necessary information.
- Flash sürücünün kök dizinini açabilir ve gerekli bilgilerle çalışmaya devam edebilirsiniz.
- Red Mars is steeped in information about the planet.
- Kızıl Mars gezegenle ilgili bilgilerle dolup taşıyor.
- Many people don't realize just how much information their web browser provides to websites.
- Birçok kişi web tarayıcılarının web sitelerine ne kadar bilgi sağladığının farkında değildir.
- When you use the internet, your web browser normally stores information on what pages you have visited.
- İnterneti kullandığınızda, web tarayıcınız normalde hangi sayfaları ziyaret ettiğinize dair bilgileri depolar.
- Tell me how far this information has been leaked.
- Bana bu bilginin ne kadar sızdırıldığını söyleyin.
- It is your first opportunity to get some information about a client.
- Bir müşteri hakkında bilgi almak için ilk fırsatınız.
- Queensland's only health information management course offers industry placements during your study.
- Queensland'in tek sağlık bilgi yönetimi kursu, eğitiminiz sırasında sektöre yerleştirme imkanı sunuyor.
- We're still trying to figure out how the reporter got the information.
- Gazetecinin bilgiyi nereden aldığını bulmaya çalışıyoruz hâlâ.
- Keep these locked up if you hold sensitive information on an external hard drive and flash drive.
- Hassas bilgilerinizi harici bir sabit diskte ve flash bellekte saklıyorsanız bunları kilitli tutun.
- When you use the internet, your web browser normally stores information on what pages you have visited.
- İnternet'i kullanırken, normal olarak web tarayıcınız, ziyaret etmiş olduğunuz sayfalarla ilgili bilgileri saklar.
- When you use the Services, our servers automatically record certain information your web browser sends.
- Hizmetleri kullandığınızda, sunucularımız web tarayıcınızın gönderdiği belirli bilgileri otomatik olarak kaydeder.
- Now, we have a more diverse ecosystem for delivering new information.
- Artık yeni bilgiler sunmak için daha çeşitli bir ekosistemimiz var.
- So check out the information I have for you above.
- Yukarıda sizin için verdiğim bilgilere bir göz atın.
- It is your first opportunity to get some information about a client.
- Bir müşteri hakkında bilgi almak için ilk fırsatınızdır.
- The business plan project should first include general information.
- İş planı projesi içerisinde öncelikli olarak genel bilgiler bulunmalıdır.
- They are the powerful producers of information and meaning.
- Onlar bilgi ve anlamın güçlü üreticileridir.
- Thus students will graduate with in-depth information about at least an industry.
- Böylelikle öğrenciler en az bir sektör konusunda derin bilgi birikimi ile mezun olacaklardır.
- By talking with adults and one another, they pick up information.
- Yetişkinlerle ve birbirleriyle konuşarak bilgi toplarlar.
- We have no direct control over the information collected by these cookies.
- Bu çerezler tarafından toplanan bilgiler üzerinde doğrudan kontrolümüz yoktur.
- We're still trying to figure out how the reporter got the information.
- Hâlâ muhabirin bilgiyi nasıl aldığını anlamaya çalışıyoruz.
- Twenty years ago, the information security industry was still in its infancy.
- Yirmi yıl önce bilgi güvenliği sektörü henüz emekleme aşamasındaydı.
- Tom wanted information.
- Tom bilgi istiyordu.
- I will provide you all the necessary information.
- Size gerekli tüm bilgiyi sağlayacağım.
- In order to get some information about Japanese economic problems, you'll find this book very useful.
- Japon ekonomik sorunları hakkında biraz bilgi almak için, bu kitabı çok faydalı bulacaksın.
- Tom told me he had information on your son.
- Tom bana oğlun hakkında bilgi sahibi olduğunu söyledi.
- They kept the information about the military operations a secret.
- Askeri operasyonlar hakkındaki bilgileri gizli tuttular.
- Where did you get this information?
- Bu bilgiyi nereden aldın?
- I just received some very disturbing information.
- Ben az önce bazı çok rahatsız edici bilgiler aldım.
- We use computers to solve problems and to put information in order.
- Biz sorunları çözmek ve bilgiyi düzenlemek için bilgisayarlar kullanırız.
- I think Tom shares too much personal information online.
- Sanırım Tom çevrimiçi çok fazla kişisel bilgi paylaşıyor.
- I didn't give Tom the information he requested.
- İstediği bilgiyi Tom'a vermedim.
- We need all the information we can get.
- Alabileceğimiz tüm bilgiye ihtiyacımız var.
- You don't have all the information.
- Sende tüm bilgiler yok.
- No additional information was available.
- Ek bilgi mevcut değildi.
- I need information.
- Bilgiye ihtiyacım var.
- How did you get that information?
- O bilgiyi nasıl aldın?
- Modern society is overflowing with all sorts of information.
- Modern toplum her türlü bilgi ile dolup taşıyor.
- We have information for them.
- Onlar için bilgimiz var.
- Tom told me he had the information I wanted.
- Tom bana istediğim bilgiye sahip olduğunu söyledi.
- Tom wanted information.
- Tom bilgi istedi.
- Tom is a mine of information.
- Tom bilgi deryasıdır.
- I want to get as much information as I can.
- Olabildiğince çok bilgi almak istiyorum.
- I've got to find out who Tom gave that information to.
- Tom'un o bilgiyi kime verdiğini bulmalıyım.
- I'd like to go over the information you've collected.
- Topladığınız bilgilerin üzerinden geçmek istiyorum.
- That information is classified.
- Bu bilgi gizlidir.
- Unfortunately, the information is accurate.
- Maalesef bilgi doğru.
- That's too much information.
- Bu çok fazla bilgi.
- What information do you want?
- Hangi bilgiyi istiyorsunuz?
- We need some more information.
- Biraz daha bilgiye ihtiyacımız var.
- Sami needed some more background information about Layla.
- Sami'nin Leyla hakkında daha fazla özgeçmiş bilgisine ihtiyacı vardı.
- Where did Tom get this information?
- Tom bu bilgiyi nereden aldı?
- No additional information was available.
- Başka bilgi yoktu.
- First, make sure the information's correct.
- Önce bilgilerin doğru olduğundan emin ol.
- I want specific information.
- Özel bilgi istiyorum.
- Our department doesn't have that information.
- Departmanımız bu bilgiye sahip değil.
- This leaflet contains necessary information.
- Bu broşürde gerekli bilgiler bulunmaktadır.
- You can store information if you use a computer.
- Bilgisayar kullanırsanız bilgi depolayabilirsiniz.
- You're the one who gathered the information.
- Bilgiyi toplayan sensin.
- I'd like some information.
- Biraz bilgi istiyorum.
- This letter contains sensitive information that may offend some people.
- Bu mektup bazı insanları rahatsız edebilecek hassas bilgiler içeriyor.
- There you can find information about a lot of magazines.
- Orada çok sayıda dergi hakkında bilgi bulabilirsiniz.
- What kind of information are you looking for?
- Ne tür bilgi arıyorsun?
- Many people put too much personal information on social media.
- Birçok insan sosyal medyaya çok fazla kişisel bilgi koyuyor.
- I have some information about Tom.
- Tom hakkında bazı bilgilerim var.
- I got the information from him directly.
- Bilgiyi doğrudan ondan aldım.
- To get technical information from that company, we first have to sign a non-disclosure agreement.
- O şirketten teknik bilgi almak için önce gizlilik anlaşması imzalamamız gerekiyor.
- If possible, I'd like to receive new information about this case.
- Mümkünse, bu dava hakkında yeni bilgiler almak istiyorum.
- We have to get as much information as possible.
- Mümkün olduğu kadar çok bilgi almalıyız.
- I got this information firsthand.
- Ben bu bilgiyi birinci elden aldım.
- I can't share that information with you.
- O bilgiyi seninle paylaşamam.
- I believe you have information that can help us.
- Bize yardım edebilecek bilgiye sahip olduğuna inanıyorum.
- What kind of information are you looking for?
- Ne tür bir bilgi arıyorsunuz?
- What are your sources of information?
- Bilgi kaynakların neler?
- Where's the information counter?
- Bilgi sayacı nerede?
- You can store information if you use a computer.
- Bir bilgisayar kullanıyorsanız bilgileri depolayabilirsiniz.
- If you'll just give me some time, I can find that information for you.
- Bana biraz zaman verirseniz, sizin için o bilgiyi bulabilirim.
- This was faulty information.
- Bu hatalı bir bilgiydi.
- Millions of people in this country suffer from too much information.
- Bu ülkede milyonlarca insan çok fazla bilgiden muzdarip.
- Where did we get that information?
- O bilgiyi nereden aldık.
- For your information, I've held this position for 20 years.
- Bilginiz olsun, ben 20 yıldır bu pozisyondayım.
- I have no information on them.
- Onlarla ilgili hiçbir bilgiye sahip değilim.
- Could you send me more information by email?
- Bana e-posta ile biraz daha bilgi gönderir misin?
- They were collecting information.
- Onlar bilgi topluyorlardı.
- This leaflet contains necessary information.
- Bu broşür, gerekli bilgiyi içerir.
- All information is taken from public sources.
- Bütün bilgiler kamu kaynaklarından alınmıştır.
- Where did you get all this information?
- Bütün bu bilgiyi nereden aldın?
- I want all the information you have.
- Sahip olduğun tüm bilgiyi istiyorum.
- Tom withheld information from us.
- Tom bizden bilgi sakladı.
- We needed information.
- Bizim bilgiye ihtiyacımız var.
- This is useful information.
- Bu kullanışlı bir bilgidir.
- Please keep this information to yourself.
- Lütfen bu bilgiyi kendine sakla.
- Let's get some more information first.
- Önce biraz daha bilgi alalım.
- Thank you for the information.
- Bilgi için teşekkür ederim.
- That information isn't correct.
- Bu bilgi doğru değil.
- Are you sure this information is reliable?
- Bu bilginin güvenilir olduğuna emin misin?
- There's no way Tom can verify the information.
- Tom'un bilgiyi doğrulamasının yolu yok.
- It's forbidden to use this information commercially.
- Bu bilgiyi ticari maksatla kullanmak yasaktır.
- Do you have any information on classical music concerts?
- Klasik müzik konserleri hakkında herhangi bir bilginiz var mı?
- I faxed Tom the information he asked for.
- Tom'a istediği bilgileri faksladım.
- I'd like some information about your new computers.
- Yeni bilgisayarlarınız hakkında biraz bilgi almak istiyorum.
- Which information are you talking about?
- Hangi bilgiden bahsediyorsun?
- I'll ask around and see if I can find any other information.
- Etrafa sorup başka bir bilgi bulabilecek miyim diye bakacağım.
- He collected various information.
- Değişik bilgiler topladı.
- That's classified information.
- Bu gizli bir bilgi.
- We need accurate information.
- Doğru bilgiye ihtiyacımız var.
- Thanks for that added information.
- Bu ek bilgi için teşekkürler.
- He put this information to good use.
- Bu bilgiyi iyi bir şekilde kullandı.
- How did you acquire that information?
- Bu bilgiyi nasıl edindin?
- Tom has information we need.
- Tom ihtiyacımız olan bilgiye sahip.
- Tom has information that we need.
- Tom bizim ihtiyacımız olan bilgiye sahip.
- Dan has some information for Linda.
- Dan'in Linda için bazı bilgileri var.
- You don't have all the information.
- Tüm bilgiye sahip değilsin.
- Perry decided to gain information from Drake.
- Perry Drake'den bilgi almaya karar verdi.
- That's useful information!
- Bu yararlı bir bilgi!
- This was faulty information.
- Bu yanlış bilgiydi.
- We need some more information about that product.
- O ürün hakkında biraz daha bilgiye ihtiyacımız var.
- The problem is we don't have enough information yet.
- Sorun henüz yeterli bilgiye sahip olmamamızdır.
- What information do you require?
- Hangi bilgilere ihtiyacınız var?
- I think Tom shares too much personal information online.
- Bence Tom internette çok fazla kişisel bilgi paylaşıyor.
- Tom is a mine of information.
- Tom bir bilgi madeni.
- All we want is information.
- Tek istediğimiz bilgi.
- He collected bits of information.
- O biraz bilgi topladı.
- This information is a trade secret.
- Bu bilgi ticari sır niteliğinde.
- Fibre-optic cables can carry huge amounts of information.
- Fiber optik kablolar büyük miktarda bilgi taşıyabilir.
- We need to add information about our products.
- Ürünlerimiz hakkında bilgi eklememiz gerekiyor.
- We need all the information we can get.
- Alabileceğimiz tüm bilgilere ihtiyacımız var.
- This information isn't as up-to-date as it should be.
- Bu bilgiler olması gerektiği kadar güncel değil.
- Don't let this information leak out.
- Bu bilginin dışarı sızmasına izin verme.
- Are you sure this information is reliable?
- Bu bilginin güvenilir olduğundan emin misin?
- We needed information.
- Bilgiye ihtiyacımız vardı.
- Thank you so much for this information.
- Bu bilgi için çok teşekkür ederim.
- If you'll just give me some time, I can find that information for you.
- Sadece bana biraz zaman verirsen o bilgiyi senin için bulabilirim.
- I have some information for Tom.
- Tom için bazı bilgilerim var.
- Dan shared personal information with Linda.
- Dan, Linda ile kişisel bilgilerini paylaştı.
- They have information.
- Bilgileri var.
- This is useful information.
- Bu yararlı bir bilgi.
- I need that information as soon as possible.
- Bu bilgiye mümkün olduğunca çabuk ihtiyacım var.
- Sami can't tell you any information.
- Sami sana herhangi bir bilgi anlatamaz.
- If possible, I'd like to receive new information about the case.
- Mümkünse, dava hakkında yeni bilgiler almak istiyorum.
- I don't have enough information yet to make a good decision.
- İyi bir karar vermek için henüz yeterli bilgiye sahip değilim.
- I have information for Tom.
- Tom için bilgim var.
- Enter the information into the computer.
- Bilgiyi bilgisayara girin.
- You know I can't give out that kind of information.
- Bu tür bilgileri veremeyeceğimi biliyorsun.
- I could have someone find out that information for you.
- Bu bilgiyi sizin için birinden öğrenmesini isteyebilirdim.
- Thank you a lot for this information.
- Bu bilgi için çok teşekkür ederim.
- I'm sorry, I'm not allowed to give you that information.
- Özür dilerim, o bilgiyi size verme iznim yok.
- All information is taken from public sources.
- Tüm bilgiler kamu kaynaklarından alınmıştır.
- Visit our website for additional information.
- Ek bilgi için web sitemizi ziyaret edin.
- I've got some new information.
- Bazı yeni bilgilerim var.
- I have no information on Tom.
- Tom hakkında hiçbir bilgim yok.
- You said you knew someone who could get us that information.
- O bilgiyi bize bulabilecek birini tanıdığını söyledin.
- Based on the information that I've given you, what story would you come up with?
- Size verdiğim bilgilere dayanarak, nasıl bir hikâye uydururdunuz?
- Contact your local police if you have any information on Tom Jackson's whereabouts.
- Tom Jackson'ın nerede olduğuna dair bir bilginiz varsa yerel polisle irtibata geçin.
- If you sign up to Facebook, your information will be sent to intelligence agencies.
- Facebook'a üye olursanız, bilgileriniz istihbarat örgütlerine gönderilecektir.
- Would you please send me a brochure and price information?
- Lütfen bana bir broşür ve fiyat bilgisi yollar mısınız?
- I have information for her.
- Elimde ona verilecek bilgiler var.
- The social worker was asked to follow up the information about the Stevenson family.
- Sosyal hizmet uzmanından Stevenson ailesi hakkındaki bilgileri araştırması istendi.
- This information must not fall into enemy hands.
- Bu bilgi düşmanın eline geçmemeli.
- I should forward this information to Tom.
- Bu bilgiyi Tom'a iletmeliyim.
- Were you able to get any of the information we needed?
- İhtiyacımız olan bilgilerden herhangi birini alabildiniz mi?
- I have some information about Tom.
- Tom hakkında biraz bilgim var.
- This information is not as up-to-date as it should be.
- Bu bilgi olması gerektiği kadar güncel değil.
- That organization disseminates a lot of information, none of which can be trusted.
- Bu kuruluş, hiçbirine güvenilemeyecek pek çok bilgi yayıyor.
- If possible, I'd like to receive new information about the case.
- Eğer mümkünse, ben dava ile ilgili yeni bilgiler almak istiyorum.
- I want to get as much information as possible.
- Mümkün olduğu kadar fazla bilgi almak istiyorum.
- The information you gave me is of little use.
- Bana verdiğin bilgi pek işe yarar değil.
- I have some information.
- Benim biraz bilgim var.
- If you want to include other information, please let us know.
- Başka bilgi eklemek istersen lütfen bize bildir.
- It is illegal in the United States for law enforcement to use torture to get information.
- Birleşik Devletler'de kolluk kuvvetlerinin bilgi almak için işkence kullanması yasadışıdır.
- Where did we get that information?
- Bu bilgiyi nereden aldık?
- I don't have that information.
- Ben o bilgiye sahip değilim.
- Sami managed to find the information he needed.
- Sami ihtiyacı olan bilgiyi bulmayı başardı.
- For more information, visit example.com.
- Detaylı bilgi için example.com adresini ziyaret edebilirsiniz.
- I guarantee that this information is correct.
- Bu bilginin doğru olduğuna garanti veririm.
- He decided to seek information elsewhere.
- Başka yerde bilgi aramaya karar verdi.
- I'd like to add some information to my report.
- Raporuma bazı bilgiler eklemek istiyorum.
- I want that information as soon as possible.
- Bu bilgiyi mümkün olan en kısa sürede istiyorum.
- I need some information.
- Biraz bilgiye ihtiyacım var.
- I'll pass on this information to Tom.
- Bu bilgiyi Tom'a ileteceğim.
- Tom doesn't want you to share this information with anyone.
- Tom bu bilgiyi biriyle paylaşmanı istemiyor.
- She gave me advice as well as information.
- Bana bilginin yanı sıra tavsiye de verdi.
- The information may be given in cipher.
- Bilgi şifreli olarak verilebilir.
- We don't have enough information.
- Yeterli bilgiye sahip değiliz.
- She didn't know the information till she met him.
- Onunla tanışana kadar bu bilgiyi bilmiyordu.
- He decided to seek information elsewhere.
- Başka bir yerde bilgi aramaya karar verdi.
- It's very important information.
- O çok önemli bir bilgidir.
- Do you really want this information to be made public?
- Bu bilginin halka açıklanmasını gerçekten istiyor musun?
- What information do you require?
- Hangi bilgiye ihtiyaç duyuyorsun?
- I need information about what's going to happen.
- Ne olacağı hakkında bilgiye ihtiyacım var.
- Police are withholding information.
- Polis bilgi saklıyor.
- We should get more information.
- Biraz daha bilgi almalıyız.
- Please forward this message along with the seminar information to the appropriate managers in your firm.
- Lütfen bu mesajı seminer bilgisiyle birlikte şirketinizdeki uygun yöneticilere gönderin.
- I got this information firsthand.
- Bu bilgiyi ilk elden aldım.
- The information is leaking piecemeal to the press.
- Bilgi, parça parça basına sızdırılıyor.
- I just want a little more information.
- Biraz daha bilgi istiyorum.
- We received some new information.
- Biz yeni bir bilgi aldık.
- No further information is available.
- Başka bilgi yok.
- I have some information regarding this.
- Bununla ilgili bazı bilgilerim var.
- My information was accurate.
- Verdiğim bilgi doğruydu.
- We have no information about what's going to happen.
- Ne olacağı hakkında hiçbir bilgimiz yok.
- We only have secondhand information of the coup.
- Darbe hakkında sadece kulaktan dolma bilgilere sahibiz.
- I wonder who gave Tom that information.
- Tom'a bu bilgiyi kimin verdiğini merak ediyorum.
- Tom has the information Mary needs.
- Tom, Mary'nin ihtiyacı olan bilgiye sahip.
- I need information about them.
- Onlar hakkında bilgiye ihtiyacım var.
- I have some information for you.
- Senin için bazı bilgilerim var.
- I have information.
- Bilgim var.
- I wasn't given enough information.
- Bana yeterince bilgi verilmedi.
- They kept the information about the military operations a secret.
- Onlar askeri operasyonlar hakkındaki bilgiyi gizli tuttular.
- Absorbing information on the internet is like drinking water from a fire hydrant.
- İnternetten bilgi almak, yangın musluğundan su içmek gibidir.
- I'd like to get information about your hospital fee.
- Hastane ücretiniz hakkında bilgi almak istiyorum.
- I would like to thank you in advance for the information.
- Vereceğiniz bilgiler için şimdiden teşekkür ederim.
- It is our policy not to give out personal information.
- Kişisel bilgiyi vermemek bizim prensibimizdir.
- Tom doesn't want you to share this information with anyone.
- Tom bu bilgiyi kimseyle paylaşmanı istemiyor.
- You don't have all the information.
- Bütün bilgilere sahip değilsin.
- The sort of information we need is not always available.
- İhtiyacımız olan bilgiye her zaman ulaşamayabiliyoruz.
- If you sign up to Facebook, your information will be sent to intelligence agencies.
- Facebook'a üye olursanız, bilgileriniz istihbarat kurumlarına gönderilecek.
- Tom has the information you need.
- Tom ihtiyacınız olan bilgiye sahip.
- Who is likely to be spreading that information?
- Bu bilgiyi kim yayıyor olabilir?
- Tom has information that we need.
- Tom'da ihtiyacımız olan bilgi var.
- I might have some information that you need.
- İhtiyacınız olan bazı bilgilere sahip olabilirim.
- John was trained in information systems, but he doesn't work with computers.
- John bilgi sistemleri eğitimi aldı ama bilgisayarlarla çalışmıyor.
- It is an interesting information.
- Bu ilginç bir bilgi.
- The information is very important to us.
- Bu bilgi bizim için çok önemli.
- I'd like to go over the information you've collected.
- Topladığınız bilgileri gözden geçirmek istiyorum.
- Tom wants some information.
- Tom biraz bilgi istiyor.
- That's a useful piece of information.
- Bu, yararlı bir bilgi.
- Why do you want this information?
- Neden bu bilgiyi istiyorsun?
- We only have secondhand information of the coup.
- Darbeyle ilgili sadece ikinci ağızdan bilgiye sahibiz.
- Some of the information is very important.
- Bazı bilgiler çok mühim.
- We have no information about what's going to happen.
- Neler olacağına dair hiçbir bilgimiz yok.
- We need some more information.
- Bizim biraz daha bilgiye ihtiyacımız var.
- Could I have flight information on flights from Salt Lake City to Phoenix please?
- Salt Lake City'den Phoenix'e olan uçuşlar hakkında uçuş bilgisi alabilir miyim?
- How does Tom get his information?
- Tom bilgiyi nereden alıyor?
- My information was accurate.
- Benim bilgim doğruydu.
- I got this information second hand, so I may be wrong.
- Bu bilgiyi ikinci elden aldım, bu yüzden yanılıyor olabilirim.
- Is this information right?
- Bu bilgi doğru mu?
- You have all the information you need.
- İhtiyacın olan bütün bilgiye sahipsin.
- How did you acquire that information?
- O bilgiyi nasıl elde ettin?
- What kind of information do you need?
- Ne tür bir bilgiye ihtiyacın var?
- Eighty percent of all information on computers around the world is in English.
- Dünyadaki bilgisayarlarda bulunan tüm bilgilerin yüzde sekseni İngilizce.
- Don't hesitate to ask for information.
- Bilgi istemekten çekinmeyin.
- In the U.S., it is illegal to torture people in order to get information from them.
- ABD'de insanlardan bilgi almak için onlara işkence yapmak yasa dışıdır.
- That's all the information we need right now.
- Şu anda ihtiyacımız olan tüm bilgi bu kadar.
- The police got an important piece of information from him.
- Polis, ondan önemli bir bilgi aldı.
- Thanks, I'll update the information.
- Teşekkürler, bilgileri güncelleyeceğim.
- I'm looking for information about Boston.
- Boston hakkında bilgi arıyorum.
- I wasn't able to access all of the information.
- Tüm bilgilere ulaşamadım.
- The wife of a missing man has delivered a heartfelt plea to the public for information on his whereabouts.
- Kayıp bir adamın eşi, adamın nerede olduğuna dair bilgi verilmesi için kamuoyuna içten bir çağrıda bulundu.
- I hope this is accurate information.
- Umarım bu doğru bir bilgidir.
- That's too much information.
- O, çok fazla bilgi.
- I assume you have some information about this.
- Bu konuda bazı bilgilere sahip olduğunuzu varsayıyorum.
- I want all the information you have.
- Elinizdeki tüm bilgileri istiyorum.
- This is the age of information, and computers are playing an increasingly important role in our everyday life.
- Bu çağ bilgi çağıdır ve bilgisayarlar günlük yaşamımızda giderek daha önemli bir rol oynamaktadır.
- This piece of information is very important to us.
- Bu bilgi bizim için çok önemli.
- I want some information.
- Biraz bilgi istiyorum.
- I want to get as much information as I can.
- Elimden geldiği kadar çok bilgi almak istiyorum.
- The information may be given in cipher.
- Bilgi şifreli verilebilir.
- I hope you get the information you need.
- Umarım ihtiyacın olan bilgiyi alırsın.
- I need information about what happened.
- Olanlar hakkında bilgiye ihtiyacım var.
- You said you had information.
- Sen bilgi sahibi olduğunu söyledin.
- I think we need more information.
- Sanırım daha çok bilgiye ihtiyacımız var.
- We don't have that information.
- Bu bilgiye sahip değiliz.
- We must make sure that this information is correct.
- Bu bilginin doğru olduğundan emin olmalıyız.
- I passed the information on to him.
- Bilgiyi ona aktardım.
- Dan has some information for Linda.
- Dan'ın Linda için bazı bilgileri var.
- I receive information from a variety of sources.
- Çeşitli kaynaklardan bilgi alıyorum.
- Do you have all the information you need?
- İhtiyacınız olan tüm bilgilere sahip misiniz?
- No additional information is available at this time.
- Şu anda hiçbir ek bilgi mevcut değil.
- I can't assimilate the information fast enough.
- Bilgiyi yeterince hızlı özümseyemiyorum.
- Sami wanted to keep that information just to himself.
- Sami bu bilgiyi sadece kendine saklamak istedi.
- He could get the information by reading the letter.
- Mektubu okuyarak bilgi alabilir.
- There's no new information yet.
- Henüz yeni bir bilgi yok.
- They acted on the information.
- Onlar bilgiye göre hareket ettiler.
- Where did you take this information?
- Bu bilgiyi nereden aldın?
- Did you find any interesting information?
- İlginç bir bilgi buldun mu?
- I want specific information.
- Özellikli bilgi istiyorum.
- If you want to include other information, please let us know.
- Başka bilgiler de eklemek isterseniz, lütfen bize bildirin.
- This information must not fall into enemy hands.
- Bu bilginin, düşman ellerine düşmemesi gerekir.
- This information is incorrect.
- Bu bilgi yanlış.
- I've got some information for Tom.
- Tom için bazı bilgilerim var.
- First, make sure the information's correct.
- İlk önce bilginin doğru olduğundan emin ol.
- We needed to add information about our products.
- Ürünlerimiz hakkında bilgi eklememiz gerekiyordu.
- The information you are looking for is on page 3.
- Aradığınız bilgi sayfa 3'tedir.
- We use computers to solve problems and to put information in order.
- Bilgisayarları problemleri çözmek ve bilgileri sıraya koymak için kullanıyoruz.
- Visit our website for additional information.
- Daha fazla bilgi için sitemizi ziyaret edin.
- What kind of information do you need?
- Ne tür bilgiye ihtiyacın var?
- The correctness of the information is doubtful.
- Bilginin doğruluğu şüpheli.
- Sami provided police new information.
- Sami polise yeni bilgiler sağladı.
- Would you please send me a brochure and price information?
- Bana bir broşür ve fiyat bilgisi gönderir misiniz lütfen?
- Tom wants to search for information.
- Tom bilgi aramak istiyor.
- I wrote down the information.
- Bilgileri yazdım.
- Thanks, I'll update the information.
- Teşekkürler, bilgiyi güncelleyeceğim.
- You have information that I need.
- İhtiyacım olan bilgiye sahipsin.
- The information presented in Kelly's paper on color coordination is seen to be of use in building up an alternative theory.
- Renk koordinasyonu ile ilgili Kelly'nin raporunda sunulan bilginin alternatif bir teori oluşturmada faydalı olacağı anlaşilmaktadır.
- Who gave you this information?
- Bu bilgiyi sana kim verdi?
- Tom has the information you need.
- Tom ihtiyacın olan bilgiye sahip.
- At last, we got the information.
- Sonunda bilgiyi aldık.
- What information do you want?
- Ne bilgi istiyorsun?
- Information is given in English at every airport.
- Bilgiler her havaalanında İngilizce olarak verilir.
- I've got to find out who Tom gave that information to.
- Tom'un bu bilgiyi kime verdiğini bulmalıyım.
- Your information was accurate.
- Bilgileriniz doğruydu.
- The autopsy yielded little information about the cause of death.
- Otopsi ölüm nedeni hakkında çok az bilgi sağlamıştır.
- I got the information at first hand.
- Bilgiyi ilk elden aldım.
- That's privileged information.
- Bu özel bir bilgi.
- We needed to add information about our products.
- Bizim ürünlerimiz hakkında bilgi eklememiz gerekiyordu.
- This information may help you find a cure.
- Bu bilgi tedaviyi bulmanıza yardımcı olabilir.
- Tom had no way of verifying the information.
- Tom'un bilgiyi doğrulamasının yolu yoktu.
- I just received some very disturbing information.
- Az önce çok rahatsız edici bilgiler aldım.
- That is a useful piece of information.
- Bu faydalı bir bilgi.
- Dan was a mole selling top secret information to the British government.
- Dan, İngiliz hükümetine çok gizli bilgiler satan bir köstebekti.
- Children these days don't go to school, but instead receive information intravenously.
- Bugünlerde çocuklar okula gitmiyor, onun yerine damardan bilgi alıyorlar.
- I wasn't given enough information.
- Bana yeterli bilgi verilmedi.
- No additional information is available at this time.
- Şu anda başka bir bilgi mevcut değil.
- Enter the information into the computer.
- Bilgileri bilgisayara girin.
- That information isn't correct.
- O bilgi doğru değil.
- This information is confidential.
- Bu bilgi gizlidir.
- Did you get the information you needed?
- İhtiyacın olan bilgiyi aldın mı?
- The problem is we don't have enough information yet.
- Sorun şu ki henüz yeterli bilgiye sahip değiliz.
- How did Tom get that information?
- Tom bu bilgiyi nasıl aldı?
- Tom wants to search for information.
- Tom bilgi için araştırma yapmak istiyor.
- Some of the information is very important.
- Bazı bilgiler çok önemlidir.
- They have information.
- Onların bilgisi var.
- Perry obtained precious information from him.
- Perry, ondan çok değerli bilgiler aldı.
- I need information about him.
- Onun hakkında bilgiye ihtiyacım var.
- I have no information on them.
- Onlar hakkında hiçbir bilgim yok.
- Whatever information you can give us will be appreciated.
- Bize verebileceğiniz her türlü bilgi için minnettar olacağız.
- I need that information as soon as possible.
- En kısa sürede o bilgiye ihtiyacım var.
- Tom didn't give me the information I requested.
- Tom istediğim bilgiyi bana vermedi.
- We have direct access to the information.
- Bilgiye doğrudan erişimimiz var.
- We don't have enough information yet to make a decision.
- Henüz karar vermek için yeterli bilgiye sahip değiliz.
- The correctness of the information is doubtful.
- Bilginin doğruluğu şüphelidir.
- I need some information from you.
- Senden bilgi almam lazım.
- Your information is incorrect.
- Verdiğiniz bilgiler yanlış.
- We may collect a variety of information about you.
- Sizin hakkınızda çeşitli bilgiler toplayabiliriz.
- I have information that Tom needs.
- Tom'un ihtiyacı olan bilgiye sahibim.
- I don't have any information on that subject.
- Bu konuda hiçbir bilgim yok.
- Don't come back without information.
- Bilgi almadan geri gelme.
- Why do you want this information?
- Bu bilgiyi neden istiyorsunuz?
- The papers contained false information.
- Belgeler yanlış bilgi içeriyordu.
- Tom found the information he was looking for online.
- Tom aradığı bilgiyi internette buldu.
- Thanks for that added information.
- Eklenen o bilgi için teşekkürler.
- Some of the information is very important.
- Bilgilerin bir kısmı çok önemli.
- I just need some information.
- Sadece biraz bilgiye ihtiyacım var.
- How did you get that information?
- Bu bilgiye nasıl ulaştın?
- I think she is withholding information from the police.
- Sanırım polisten bilgi saklıyor.
- Tom told me he had information on your son.
- Tom bana oğlunun hakkında bilgi sahibi olduğunu söyledi.
- He found out this information online.
- Bu bilgiyi çevrimiçi buldu.
- You're the one who gathered the information.
- Bilgileri toplayan sensin.
- It's very important information.
- Bu çok önemli bir bilgi.
- Partly because he could not receive enough information, Harper's description remains imperfect.
- Harper'ın tasviri, biraz da yeterli bilgi alamadığı için, eksik kalmıştı.
- We have direct access to the information.
- Bizim bilgiye doğrudan erişim hakkımız var.
- Tom promised not to divulge the source of the information to anyone.
- Tom bilginin kaynağını kimseye söylemeyeceğine söz verdi.
- I guarantee that this information is correct.
- Bu bilginin doğru olduğunu garanti ederim.
- That's not a useful piece of information.
- Bu yararlı bir bilgi değil.
- Thank you for that information.
- O bilgi için size teşekkür ederim.
- Thank you a lot for this information.
- Bu bilgi için size çok teşekkür ederim.
- The information you are looking for is on page 3.
- Aradığınız bilgi 3. sayfada.
- Tom withheld information from us.
- Tom bilgiyi bizden sakladı.
- Layla shared this information with the police.
- Leyla bu bilgiyi polisle paylaştı.
- I got the information I needed.
- İhtiyaç duyduğum bilgiyi aldım.
- If possible, I'd like to receive new information about this case.
- Eğer mümkünse, bu dava ile ilgili yeni bilgiler almak istiyorum.
- How did Tom get that information?
- Tom bu bilgiyi nereden aldı?
- It is useful information.
- Bu yararlı bir bilgi.
- Layla shared this information with the police.
- Layla bu bilgiyi polisle paylaştı.
- I'd like some information about your new computers.
- Yeni bilgisayarların hakkında biraz bilgi istiyorum.
- You are under no obligation whatsoever to share this information.
- Bu bilgiyi paylaşma zorunluluğunuz yok.
- We have the ability to memorize information.
- Bilgileri ezberleme yeteneğimiz var.
- You should read the kind of books that contain the kind of information that will be useful to you later in life.
- Hayatınızın ilerleyen dönemlerinde işinize yarayacak türden bilgiler içeren kitaplar okumalısınız.
- Perry decided to gain information from Drake.
- Perry, Drake'ten bilgi almaya karar verdi.
- I gave them all the information they requested.
- İstedikleri tüm bilgiyi onlara verdim.
- I have almost no information about the problem.
- Sorun hakkında neredeyse hiç bilgim yok.
- The information is leaking piecemeal to the press.
- Bilgiler parça parça basına sızıyor.
- We don't have enough information yet to make a decision.
- Bir karar vermek için henüz yeterli bilgimiz yok.
- Could I have flight information on flights from Salt Lake City to Phoenix please?
- Salt Lake City'den Phoenix'e olan uçuşlar hakkında bilgi alabilir miyim lütfen?
- This is the information you requested.
- İstediğiniz bilgi bu.
- Perry obtained precious information from him.
- Perry, ondan değerli bilgiler elde etti.
- I want more detailed information.
- Daha detaylı bilgi istiyorum.
- Eighty percent of all information on computers around the world is in English.
- Dünyadaki bilgisayarlarda tüm bilgilerin yüzde sekseni İngilizcedir.
- I have information for him.
- Onun için bilgim var.
- As a consequence of its fun factor, Tatoeba contains random bits of factual information.
- Tatoeba, eğlence faktörünün bir sonucu olarak, rastgele gerçek bilgi parçaları içermektedir.
- I'd like to get information regarding a number of questions.
- Bazı sorularla ilgili bilgi almak istiyorum.
- Our department doesn't have that information.
- Departmanımızda bu bilgi yok.
- You said you had information.
- Bilgi sahibi olduğunu söylerdin.
- I can't share that information with you.
- Bu bilgiyi seninle paylaşamam.
- We need to ask some probing questions if we want to get some real information.
- Eğer gerçek bilgi almak istiyorsak, bazı sondaj soruları sormalıyız.
- We don't have that information.
- O bilgiye sahip değiliz.
- I'd like more detailed information.
- Daha detaylı bilgi istiyorum.
- Supply me with this information as soon as possible.
- En kısa sürede bana bu bilgiyi sağlayın.
- Supply me with this information as soon as possible.
- Bu bilgiyi bana en kısa zamanda sağlayın.
- In the U.S., it is illegal to torture people in order to get information from them.
- ABD'de, onlardan bilgi almak için insanlara işkence yapmak yasaktır.
- What information are you requesting?
- Ne bilgisi istiyorsunuz?
- Do you have any information on classical music concerts?
- Klasik müzik konserleri hakkında bilginiz var mı?
- The information presented in Kelly's paper on color coordination is seen to be of use in building up an alternative theory.
- Kelly'nin renk koordinasyonuyla ilgili makalesinde sunulan bilgilerin alternatif bir teori oluşturmada faydalı olduğu görülüyor.
- It's forbidden to use this information commercially.
- Bu bilgiyi ticari amaçlı kullanmak yasak.
- They gave Tom the same information as they gave me.
- Bana verdikleri bilginin aynısını Tom'a da verdiler.
- What changes the world is communication, not information.
- Dünyayı değiştiren bilgi değil iletişimdir.
- Where did you get all this information?
- Tüm bu bilgileri nereden aldın?
- I might have some information that you need.
- İhtiyacın olan bazı bilgilere sahip olabilirim.
- I wasn't able to access all of the information.
- Bilginin tümüne erişemiyordum.
- This dictionary contains a lot of information.
- Bu sözlük çok fazla bilgi içeriyor.
- I will provide you all the necessary information.
- Sana gerekli tüm bilgiyi temin edeceğim.
- I think she is withholding information from the police.
- Bence polisten bilgi saklıyor.
- Do you really want this information to be made public?
- Bu bilgilerin kamuya açıklanmasını gerçekten istiyor musunuz?
- We weren't given much information.
- Bize fazla bilgi verilmedi.
- How reliable is this information?
- Bu bilgi ne kadar güvenilir?
- This information may help you find a cure.
- Bu bilgi bir şifa bulmana yardımcı olabilir.
- I got the information I needed.
- İhtiyacım olan bilgiyi aldım.
- If you're withholding information, there could be severe consequences.
- Eğer bilgi saklıyorsanız, bunun ciddi sonuçları olabilir.
- Sami wanted to keep that information just to himself.
- Sami o bilgiyi sadece kendine saklamak istedi.
- The information was quite useless.
- Bilgi oldukça işe yaramazdı.
- I've been looking at the information you sent.
- Gönderdiğin bilgilere bakıyordum.
- Where can I get information?
- Nereden bilgi alabilirim?
- How does Tom get his information?
- Tom bilgisini nasıl alır?
- I have the information you wanted.
- İstediğin bilgiye sahibim.
- Sami managed to find the information he needed.
- Sami ihtiyaç duyduğu bilgiyi bulmayı başardı.
- We got an interesting piece of information.
- İlginç bir bilgiye sahibiz.
- Tom has information we need.
- Tom'da ihtiyacımız olan bilgi var.
- I have information for her.
- Onun için bilgilerim var.
- We have no information as yet.
- Henüz elimizde bir bilgi yok.
- What information are you requesting?
- Hangi bilgiyi istiyorsun?
- We have all the information we need.
- İhtiyacımız olan tüm bilgiye sahibiz.
- I faxed Tom the information he asked for.
- İstediği bilgiyi Tom'a faksladım.
- Don't let this information leak out.
- Bu bilgiyi dışarı sızdırma.
- The information was quite useless.
- Bilgi oldukça faydasızdı.
- It is our policy not to give out personal information.
- Kişisel bilgileri vermemek bizim politikamızdır.
- I need information about her.
- Onun hakkında bilgiye ihtiyacım var.
- We have the ability to memorize information.
- Bilgiyi ezberleme yeteneğine sahibiz.
- Keep this information under your hat.
- Bu bilgiyi gizli tut.
- All we want is information.
- Bütün istediğimiz bilgi.
- If you're seeking information about the Esperanto movement in Indonesia, please visit the webpage.
- Endonezya'daki Esperanto hareketi hakkında bilgi arıyorsanız, lütfen web sayfasını ziyaret edin.
- Please forward this message along with the seminar information to the appropriate managers in your firm.
- Lütfen bu mesajı seminer bilgileriyle birlikte şirketinizdeki ilgili yöneticilere iletin.
- I'd like some information on motels.
- Moteller hakkında biraz bilgi istiyorum.
- I want specific information.
- Spesifik bilgi istiyorum.
- I've been looking at the information you sent.
- Gönderdiğin bilgiye bakıyorum.
- Where can I get information?
- Ben nereden bilgi alabilirim?
- I need that information now.
- Şimdi o bilgiye ihtiyacım var.
- Thank you for that information.
- Verdiğin bilgiler için teşekkürler.
- I have information for them.
- Onlar için bilgim var.
- The papers contained false information.
- Bildiriler yanlış bilgi içeriyordu.
- Dan was a mole selling top secret information to the British government.
- Dan İngiliz hükümetine çok gizli bilgiler satan bir köstebekti.
- This is useful information.
- Bu yararlı bir bilgidir.
- Keep this information under your hat.
- Bu bilgiyi saklayın.
- It is illegal in the United States for law enforcement to use torture to get information.
- Amerika'da güvenlik güçlerinin bilgi almak için işkence yapması yasal değildir.
- You're not supposed to have that information.
- Bu bilgiye sahip olmaman gerekiyordu.
- What information do you require?
- Ne gibi bilgilere ihtiyacınız var?
- Access to information is now much easier than at any point in the past, thanks to the internet.
- İnternet sayesinde bilgiye ulaşmak eskiye nazaran hiç olmadığı kadar kolay.
- You have information that I need.
- İhtiyacım olan bilgi sende var.
- He brought me a piece of information.
- Bana bir bilgi getirdi.
- The buying and selling of peoples' personal information is becoming a big issue.
- İnsanların kişisel bilgilerinin alınıp satılması büyük bir sorun haline geliyor.
- The information seems to have leaked out.
- Bilgi sızmış gibi görünüyor.
- The information seems to have leaked out.
- Bilgi dışarı sızmış gibi görünüyor.
- He'll get hold of us as soon as he has the information.
- Bilgi alır almaz bize ulaşacaktır.
- Where did Tom get this information?
- Tom bu bilgiyi nereden edinmiş?
- Your information is incorrect.
- Bilgileriniz yanlış.
- I need that information now.
- O bilgiye şimdi ihtiyacım var.
- Sami was looking up information about that guy.
- Sami o adam hakkında bilgi arıyordu.
- They were collecting information.
- Bilgi topluyorlardı.
- The most interesting information comes from children, for they tell all they know and then stop.
- En ilginç bilgiler çocuklardan gelir, çünkü bildikleri her şeyi anlatırlar ve sonra dururlar.
- I wonder who gave Tom that information.
- Bu bilgiyi Tom'a kimin verdiğini merak ediyorum.
- Please keep this information to yourself.
- Lütfen bu bilgiyi gizli tutun.
- Dan shared personal information with Linda.
- Dan kişisel bilgiyi Linda'yla paylaştı.
- We may collect a variety of information about you.
- Biz sizin hakkınızda çeşitli bilgiler toplayabiliriz.
- We have information for Tom.
- Tom için bilgimiz var.
- This dictionary contains a lot of information.
- Bu sözlük pek çok bilgi içermektedir.
- There's no new information yet.
- Henüz yeni bilgi yok.
- There's no way Tom can verify the information.
- Tom'un bilgiyi doğrulamasının hiçbir yolu yoktur.
- That's privileged information.
- Bu ayrıcalıklı bilgi.
- Sami sent Layla information.
- Sami, Layla'ya bilgi gönderdi.
- She gave me advice as well as information.
- O, bilginin yanı sıra bana tavsiye verdi.
- You have all the information you need.
- İhtiyacın olan tüm bilgiye sahipsin.
- That information is classified.
- Bu bilgi gizli.
- We received some new information.
- Bazı yeni bilgiler aldık.
- I would appreciate any information you can send to us.
- Bize gönderebileceğiniz her türlü bilgi için minnettar olurum.
- Modern society is overflowing with all sorts of information.
- Modern toplum her türlü bilgiyle dolup taşıyor.
- I have the information you requested.
- İstediğin bilgiye sahibim.
- He collected various information.
- Çeşitli bilgiler topladı.
- This information is a trade secret.
- Bu bilgi ticari bir sırdır.
- Our department doesn't have that information.
- Bizim bölümümüz o bilgiye sahip değil.
- Tom refused to give them the information they wanted.
- Tom onların istediği bilgiyi onlara vermeyi reddetti.
- The most interesting information comes from children, for they tell all they know and then stop.
- En ilginç bilgi çocuklardan gelir, zira onlar bildikleri her şeyi anlatır ve sonra durur.
- What are your sources of information?
- Bilgi kaynaklarınız neler?
- We have no information as yet.
- Henüz bilgimiz yok.
- Tom had no way of verifying the information.
- Tom'un bilgiyi doğrulayacak hiçbir yolu yoktu.
- No further information was provided.
- Başka bilgi verilmedi.
- We need information.
- Bilgiye ihtiyacımız var.
- We drown in information but thirst for knowledge.
- Bilgi içinde boğuluyoruz ama bilgiye susamışız.
- He promised to provide information.
- Bilgi vereceğine söz verdi.
- I don't have enough information yet.
- Henüz yeterli bilgiye sahip değilim.
- I'm looking for information on the Anderson Antique Shop in London.
- Londra'daki Anderson Antika Dükkanı hakkında bilgi arıyorum.
- He collected bits of information.
- Biraz bilgi topladı.
- Tom has the information we need.
- Tom ihtiyacımız olan bilgiye sahip.
- I don't have that information.
- Bu bilgiye sahip değilim.
- This information hasn't been made public yet.
- Bu bilgi henüz halka açıklanmadı.
- To get technical information from that company, we first have to sign a non-disclosure agreement.
- O şirketten teknik bilgi almak için, öncelikle bir gizlilik anlaşması imzalamamız gerek.
- I need information about Tom.
- Tom hakkında bilgiye ihtiyacım var.
- This piece of information is very important to us.
- Bu bilginin bizim için önemi büyük.
- Get me all the information you can on this matter.
- Bu konuyla ilgili alabildiğin tüm bilgiyi bana getir.
- I don't have any information on that subject.
- Benim o konuda hiçbir bilgim yok.
- Tom has information that Mary needs.
- Tom, Mary'nin ihtiyacı olan bilgiye sahip.
- We weren't given much information.
- Bize çok bilgi verilmedi.
- The information is very important to us.
- Bu bilgi bizim için çok önemlidir.
- He found out this information online.
- Bu bilgiyi internetten öğrenmiş.
- They acted on the information.
- Bilgi üzerine harekete geçtiler.
- There you can find information about a lot of magazines.
- Orada birçok dergi hakkında bilgi bulabilirsiniz.
- It is an interesting information.
- İlginç bir bilgi.
- I've already given Tom the information.
- Tom'a bilgiyi çoktan verdim.
- She silently filed away that piece of information, thinking it might be useful later.
- Daha sonra işe yarayabileceğini düşünerek bu bilgiyi sessizce dosyaladı.
- We want information.
- Bilgi istiyoruz.
- What information do you require?
- Sana ne tür bilgi gerekiyor?
- I have some information.
- Bazı bilgilerim var.
Show More (1052)
|
