|
- The second point concerns the Presidency of the Council, an issue that has caused rivers of ink to flow.
- İkinci nokta, mürekkep nehirlerinin akmasına neden olan bir konu olan Konsey Başkanlığı ile ilgilidir.
- The second point concerns the Presidency of the Council, an issue that has caused rivers of ink to flow.
- İkinci nokta ise Konsey Başkanlığı ile ilgilidir ki bu konu nehirler dolusu mürekkebin akmasına neden olmuştur.
- Sir, do we have to write in ink?
- Bayım, mürekkeple yazmak zorunda mıyız?
- My hands are stained with ink.
- Ellerim mürekkep lekeli.
- The ink is still wet.
- Mürekkep hala ıslaktı.
- This blotting paper absorbs ink well.
- Bu kurutma kağıdı mürekkebi iyi emer.
- This isn't ink.
- Bu mürekkep değil.
- This paper does not absorb ink.
- Bu kağıt mürekkebi emmez.
- My aunt's pen is full of ink.
- Teyzemin kalemi mürekkep dolu.
- You have some ink on your face.
- Yüzünde biraz mürekkep var.
- I noticed the sale prices were written in red ink.
- Satış fiyatlarının kırmızı mürekkeple yazıldığını fark ettim.
- She was asked to write her name in ink.
- Ondan adını mürekkeple yazması istendi.
- You have some ink on your face.
- Yüzüne mürekkep bulaşmış.
- My pen is out of ink.
- Kalemimin mürekkebi bitti.
- He's laughing at me because my lips are stained with squid ink.
- Dudaklarım kalamar mürekkebi ile boyandığı için o bana gülüyor.
- The sale prices are written in red ink.
- Satış fiyatları kırmızı mürekkeple yazılmıştır.
- Who spilled the ink on the floor?
- Yere kim mürekkep döktü?
- My printer is low on ink.
- Yazıcımın mürekkebi azaldı.
- She wrote in ink.
- O mürekkeple yazdı.
- You must write your name in ink.
- Adını mürekkeple yazmalısın.
- This ink is the best.
- Bu mürekkep en iyisi.
- The answers must be written in ink.
- Cevaplar mürekkeple yazılmalıdır.
- The artist drew with Chinese ink.
- Ressam Çin mürekkebiyle çizdi.
- My pen has run out of ink.
- Dolma kalemimin mürekkebi tükendi.
- Instead of ink there was some kind of strange fluid in the bottle.
- Şişede mürekkep yerine garip bir sıvı vardı.
- The ink is still wet.
- Mürekkep hala ıslak.
- Instead of ink there was some kind of strange fluid in the bottle.
- Şişede mürekkep yerine bir tür garip bir sıvı vardı.
- The answers must be written in ink.
- Cevaplar mürekkeple yazılmalı.
- The boy spilled the ink, but he didn't mean to.
- Çocuk mürekkebi döktü ama bunu isteyerek yapmadı.
- The sale prices are written in red ink.
- Satış fiyatları kırmızı mürekkeple yazılmış.
- Do I have to use ink?
- Mürekkep kullanmak zorunda mıyım?
- My printer is low on ink.
- Yazıcımın mürekkebi az.
- Tom spilled ink on the desk.
- Tom masanın üzerine mürekkep döktü.
- This paper doesn't absorb ink.
- Bu kağıt mürekkebi emmez.
- Instead of ink, there was some unidentified liquid in the bottle.
- Şişede mürekkep yerine tanımlanamayan bir sıvı vardı.
- Don't write in ink.
- Mürekkeple yazmayın.
- Must I write in ink?
- Mürekkeple yazmak zorunda mıyım?
- Sir, do we have to write in ink?
- Efendim, mürekkeple mi yazmak zorundayız?
- Do I have to write in ink?
- Mürekkeple yazmak zorunda mıyım?
- Does the printer have any ink?
- Yazıcının mürekkebi var mı?
- I notice the sale prices are written in red ink.
- Satış fiyatlarının kırmızı mürekkeple yazıldığını fark ettim.
- Instead of ink, there was some unidentified liquid in the bottle.
- Şişede mürekkep yerine, ne olduğu belirsiz bir sıvı vardı.
- My pen has run out of ink.
- Kalemimin mürekkebi bitti.
- Tom spilled ink on the desk.
- Tom masaya mürekkep döktü.
- She wrote in ink.
- Mürekkeple yazmış.
- This ink is the best.
- Bu mürekkep en iyisidir.
- An octopus inks away when in fright.
- Bir ahtapot korktuğunda mürekkebini fışkırtır.
- Tom bought three packages of ink for his printer.
- Tom yazıcısı için üç paket mürekkep aldı.
- The pen is spilling ink.
- Kalem mürekkep döküyor.
- The boy spilled the ink, but he didn't mean to.
- Çocuk mürekkebi döktü ama böyle olsun istemedi.
- The artist drew with Chinese ink.
- Ressam Çin mürekkebiyle çizmiş.
- My hands are stained with ink.
- Ellerim mürekkep oldu.
- Don't write in ink.
- Mürekkeple yazma.
- She was asked to write her name in ink.
- Adını mürekkeple yazması istenildi.
- Blotting paper absorbs ink.
- Kurutma kağıdı mürekkebi emer.
- My ink is better than yours.
- Benim mürekkebim seninkinden daha iyi.
- Who spilled the ink on the floor?
- Mürekkebi yere kim döktü?
- This is the best ink.
- Bu en iyi mürekkep.
- This paper does not absorb ink.
- Bu kağıt mürekkep emmez.
- Don't write in red ink.
- Kırmızı mürekkeple yazma.
- An octopus inks away when in fright.
- Bir ahtapot korktuğunda mürekkep atar.
- You have some ink on your face.
- Yüzün mürekkep olmuş.
- Tom bought three packages of ink for his printer.
- Tom yazıcısı için üç paket mürekkep satın aldı.
- The pen is spilling ink.
- Kalem, mürekkep akıtıyor.
- This paper doesn't absorb ink.
- Bu kağıt, mürekkebi emmez.
Show More (62)
|
