interminable - English Turkish Sentences
English Turkish
interminable bitmek bilmez adj.
  • I know what it is to suffer airport chaos or interminable delays.
  • Havaalanı kaosunun ya da bitmek bilmeyen gecikmelerin ne demek olduğunu bilirim.
  • I know what it is to suffer airport chaos or interminable delays.
  • Havaalanı kaosunun veya bitmek bilmeyen gecikmelerin ne demek olduğunu bilirim.
  • What we cannot do is allow an interminable chain of personal statements.
  • Yapamayacağımız şey, bitmek bilmeyen kişisel açıklamalar zincirine izin vermektir.
Show More (0)
interminable sonu gelmez adj.
  • Instead, we are bogged down in this interminable roundabout of discussion on procedure.
  • Bunun yerine usule ilişkin bu sonu gelmez tartışma dolambacında boğuluyoruz.
  • What we cannot do is allow an interminable chain of personal statements.
  • Yapamayacağımız şey, sonu gelmez bir kişisel ifadeler zincirine izin vermektir.
  • What we do not want is for the small amount of money to be spent on even more interminable research projects.
  • İstemediğimiz şey, az miktardaki paranın daha da sonu gelmez araştırma projelerine harcanmasıdır.
Show More (0)
interminable bitmez tükenmez adj.
  • I was afraid that we would allow ourselves to get bogged down in interminable bureaucratic discussions.
  • Bitmek tükenmek bilmeyen bürokratik tartışmaların içinde boğulup kalacağımızdan korkuyordum.
Show More (-2)