|
- Last year, we invested EUR 3.9 billion, which is the bank's highest level of assistance.
- Geçtiğimiz yıl, bankanın en yüksek yardım seviyesi olan 3,9 milyar avro yatırım yaptık.
- Millions of euros have been invested by four European countries and the weapons systems built around it.
- Dört Avrupa ülkesi tarafından milyonlarca Euro yatırım yapılmış ve silah sistemleri bunun üzerine inşa edilmiştir.
- The Commission has invested a lot in this issue.
- Komisyon bu konuya çok fazla yatırım yaptı.
- At present, just a couple of billion dollars are being invested.
- Şu anda sadece birkaç milyar dolar yatırım yapılıyor.
- We must invest as much as possible in a definitive peace process in the Middle East.
- Orta Doğu'da kesin bir barış sürecine mümkün olduğunca çok yatırım yapmalıyız.
- To achieve this, we must invest more in European infrastructures.
- Bunu başarmak için Avrupa altyapılarına daha fazla yatırım yapmalıyız.
- I have tried to find out how much is invested in the future in a big country like the Federal Republic of Germany.
- Federal Almanya Cumhuriyeti gibi büyük bir ülkede geleceğe ne kadar yatırım yapıldığını bulmaya çalıştım.
- That country now invests less in innovation than any other country.
- Bu ülke şu anda inovasyona diğer tüm ülkelerden daha az yatırım yapıyor.
- Some small and medium-sized enterprises, family firms and farms have invested a great deal in this.
- Bazı küçük ve orta ölçekli işletmeler, aile şirketleri ve çiftlikler bu konuda büyük yatırımlar yapmışlardır.
- The entrepreneur has invested capital.
- Girişimci sermaye yatırımı yapmıştır.
- The Commission has invested a lot in this issue.
- Komisyon bu konuya çok fazla yatırım yapmıştır.
- The energy sector is the most important area in which we are investing, yet it is also typified by an inherent paradox.
- Enerji sektörü yatırım yaptığımız en önemli alan olmakla birlikte aynı zamanda bir paradoksu da içinde barındırıyor.
- In future, we must invest more in programmes and projects for women.
- Gelecekte kadınlara yönelik program ve projelere daha fazla yatırım yapmalıyız.
- Member States must invest jointly in the development of sustainable energy and energy efficiency.
- Üye Devletler sürdürülebilir enerji ve enerji verimliliğinin geliştirilmesi için ortak yatırım yapmalıdır.
- Would they have invested if they had been aware of the undisclosed liabilities?
- Açıklanmayan yükümlülüklerin farkında olsalardı yatırım yaparlar mıydı?
- We must invest and not forget that at present there are two billion people without electricity.
- Yatırım yapmalı ve şu anda iki milyar insanın elektriksiz olduğunu unutmamalıyız.
- Who will dare to say the liberalisation will be enough to ensure that private capital is invested .
- Serbestleşmenin özel sermayenin yatırım yapmasını sağlamak için yeterli olacağını söylemeye kim cesaret edebilir?
- That is particularly important in the context of insurance companies investing their pension funds money.
- Bu durum, sigorta şirketlerinin emeklilik fonlarına yatırım yapmaları bağlamında özellikle önemlidir.
- What is the point of it when we are not investing enough in education in our ?
- Ülkemizdeki eğitime yeterince yatırım yapmıyorken bunun ne anlamı var?
- That company has invested EUR 55 million to reconfigure its process.
- Bu şirket, süreçlerini yeniden yapılandırmak için 55 milyon Euro yatırım yapmıştır.
- It makes the simple claim that Europe must invest more in research.
- Bu da Avrupa'nın araştırmaya daha fazla yatırım yapması gerektiği gibi basit bir iddiayı ortaya koymaktadır.
- That company has invested EUR 55 million to reconfigure its process.
- Bu şirket sürecini yeniden yapılandırmak için 55 milyon Avro yatırım yapmıştır.
- We need to make it easier to start and run a business and to keep and invest profits.
- Bir iş kurmayı ve yürütmeyi, karları elde tutmayı ve yatırım yapmayı kolaylaştırmalıyız.
- Consequently, it invests where other banks fear to tread.
- Sonuç olarak, diğer bankaların adım atmaya korktuğu yerlere yatırım yapmaktadır.
- We have to act and invest today to ensure growth and employment throughout the rest of the decade.
- On yılın geri kalanında büyüme ve istihdam sağlamak için bugün harekete geçmeli ve yatırım yapmalıyız.
- Let us within the Community invest common resources in order to continue developing together and moving forward.
- Birlikte gelişmeye ve ilerlemeye devam etmek için Topluluk içinde ortak kaynaklara yatırım yapalım.
- You should be investing your money.
- Paranızla yatırım yapıyor olmanız gerekir.
- She accumulated a fortune by investing wisely.
- Akıllıca yatırım yaparak bir servet biriktirdi.
- By investing wisely, she accumulated a fortune.
- Akıllıca yatırım yaparak bir servet biriktirdi.
- How much have you invested so far?
- Şimdiye kadar ne kadar yatırım yaptın?
- He can invest a million yen in stocks.
- Menkul kıymetlerde bir milyon yen yatırım yapabilir.
- He invested two hundred dollars in a growing business.
- O, büyüyen bir işe iki yüz dolar yatırım yaptı.
- You should be investing your money.
- Paranla yatırım yapmalısın.
- The government of the State will invest more than R$ 100 million a year.
- Eyalet hükümeti yılda 100 milyon R$'dan fazla yatırım yapacak.
- The government should invest more money in agriculture.
- Hükümet tarımda daha fazla yatırım yapmalı.
- The government invests little in education.
- Hükümet eğitime az yatırım yapıyor.
- The government of the State will invest more than R$ 100 million a year.
- Eyalet hükümeti bir yılda 100 milyon realden fazla yatırım yapacak.
- How much do you have invested?
- Ne kadar yatırım yaptın?
- The government doesn't invest much in education.
- Hükümet eğitime fazla yatırım yapmıyor.
- Algeria should invest more in infrastructure.
- Cezayir'in altyapıya daha fazla yatırım yapması gerekir.
- Algeria should invest more in infrastructure.
- Cezayir altyapıya daha fazla yatırım yapmalı.
- By investing wisely, she accumulated a fortune.
- O, akıllıca yatırım yaparak, bir servet biriktirmiş.
- She accumulated a fortune by investing wisely.
- O akıllıca yatırım yaparak bir servet biriktirmiş.
- Investing can be stressful.
- Yatırım yapmak stresli olabilir.
- Tom started investing early.
- Tom erken yatırım yapmaya başladı.
- The government invests little in education.
- Hükümet eğitime çok az yatırım yapıyor.
- He invested 500,000 yen in stocks.
- Menkul kıymetlere 500.000 yen yatırım yaptı.
Show More (44)
|
|
- It has already been said that each euro invested from public funds generates another three in business terms.
- Kamu fonlarından yatırılan her bir avronun iş dünyasında üç avro daha kazandırdığı zaten söylenmişti.
- It has already been said that each euro invested from public funds generates another three in business terms.
- Kamu fonlarından yatırılan her bir avronun ticari anlamda üç avro daha kazandırdığı zaten söylenmişti.
- Major resources are being invested in a small number of selected areas.
- Büyük kaynaklar az sayıda seçilmiş alana yatırılmaktadır.
- Major resources are being invested in a small number of selected areas.
- Az sayıda seçilmiş alana büyük kaynaklar yatırılmaktadır.
- We accept that at the beginning, public money must be invested, but industry must contribute too.
- Başlangıçta kamu parasının yatırılması gerektiğini kabul ediyoruz ancak sanayi de katkıda bulunmalıdır.
- Would it not make more sense to invest money on earth?
- Parayı dünyaya yatırmak daha mantıklı olmaz mı?
- Would it not make more sense to invest money on earth?
- Parayı yeryüzüne yatırmak daha mantıklı olmaz mı?
- Thirdly, liberalisation will only work if more funds are invested in the infrastructure.
- Üçüncü olarak serbestleşme ancak altyapıya daha fazla fon yatırılırsa işe yarayacaktır.
- We need to invest money, time and effort in our systems of democracy and justice throughout the European Union.
- Avrupa Birliği genelinde demokrasi ve adalet sistemlerimize para, zaman ve çaba yatırmamız gerekiyor.
- Finally, insurance companies' technical reserves cannot be invested in foreign assets.
- Son olarak, sigorta şirketlerinin teknik rezervleri yabancı varlıklara yatırılamaz.
- Reserves of insurance companies may not be invested in foreign assets.
- Sigorta şirketlerinin rezervleri yabancı varlıklara yatırılamaz.
- He invested his money in stocks.
- Parasını hisse senetlerine yatırdı.
- He invested 500,000 yen in stocks.
- Hisse senetlerine 500,000 yen yatırdı.
- He invested his capital in the steel trade.
- O, sermayesini çelik ticaretine yatırdı.
- He invested his capital in the steel trade.
- Sermayesini çelik ticaretine yatırdı.
- The money was not invested in areas where it could bring benefit over the long term.
- Para, uzun vadede fayda sağlayabileceği alanlara yatırılmadı.
- He invested two hundred dollars in a promising business.
- Gelecek vaat eden bir işe 200 dolar yatırdı.
- Tom invested all his money in the company that Mary and her father managed.
- Tom tüm parasını Mary ve babasının yönettiği şirkete yatırdı.
- He invested his money in stocks.
- O, parasını hisse senetlerine yatırdı.
- I have my life savings invested in this store.
- Hayatım boyunca biriktirdiğim parayı bu dükkana yatırdım.
- Tom invested all his money in the company that Mary and her father managed.
- Tom tüm parasını Mary ve babasının idare ettiği şirkete yatırdı.
- He can invest a million yen in stocks.
- Hisse senetlerine bir milyon yen yatırabilir.
- He invested two hundred dollars in a growing business.
- Büyüyen bir işe iki yüz dolar yatırdı.
- How much of my porfolio should I invest in stocks?
- Portföyümün ne kadarını hisse senetlerine yatırmalıyım?
Show More (21)
|