isolated - English Turkish Sentences
English Turkish
isolated münferit n.
  • These measures are isolated, however, limited to a few products for a few countries and will take time.
  • Ancak bu önlemler münferittir, birkaç ülke için birkaç ürünle sınırlıdır ve zaman alacaktır.
  • That was not an isolated incident, and it is still happening today.
  • Bu münferit bir olay değildi ve bugün hala devam ediyor.
  • This is not an isolated case, rather such instances are mounting up.
  • Bu münferit bir vaka değil, aksine bu tür vakalar giderek artıyor.
Show More (11)
isolated izole adj.
  • An isolated approach by the Commission would be unrealistic.
  • Komisyon tarafından izole bir yaklaşım gerçekçi olmayacaktır.
  • And then people say that France, Germany and Belgium are isolated!
  • Ve sonra insanlar Fransa, Almanya ve Belçika'nın izole olduğunu söylüyor!
  • We should not minimise the ongoing debate in the United States on those key issues or leave them isolated.
  • Bu kilit konularda ABD'de devam eden tartışmaları küçümsememeli veya izole bırakmamalıyız.
Show More (9)
isolated yalnız adj.
  • Therefore the Schröder government is not isolated, it is in good company.
  • Bu nedenle Schröder hükümeti yalnız değildir, iyi bir arkadaştır.
  • Tom felt very isolated.
  • Tom kendini çok yalnız hissetti.
  • I felt very isolated.
  • Çok yalnız hissettim.
Show More (4)
isolated yalıtılmış adj.
  • It wasn't an isolated problem.
  • Bu yalıtılmış bir sorun değildi.
  • This area is extremely isolated.
  • Bu bölge son derece yalıtılmıştır.
Show More (-1)
isolated ıssız adj.
  • Near the forest stands an isolated house.
  • Ormanın yakınında ıssız bir ev var.
  • Tom got a flat tyre on an isolated country road and had no idea how to change it.
  • Tom ıssız bir köy yolunda lastiğini patlattı ve nasıl değiştireceğini bilmiyordu.
Show More (-1)
isolated tecrit edilmiş adj.
  • The Sharon regime must be isolated.
  • Şaron rejimi tecrit edilmelidir.
Show More (-2)
isolated ayrılmış adj.
  • No nation can exist completely isolated from others.
  • Hiçbir ulus diğerlerinden tamamen ayrılmış olamaz.
Show More (-2)
isolated tek tük adj.
  • There are isolated rain showers.
  • Tek tük yağmur yağıyor.
Show More (-2)