joke - English Turkish Sentences
English Turkish
joke şaka n.
  • After so many debates and so little progress, it seems to have turned into a bad joke.
  • Bu kadar tartışmadan ve bu kadar az ilerlemeden sonra, kötü bir şakaya dönüşmüş gibi görünüyor.
  • The elections in Zimbabwe are a democratic joke.
  • Zimbabve'deki seçimler tam bir demokrasi şakasıdır.
  • Because behind every joke, there's always some truth.
  • Çünkü her şakanın arkasında mutlaka bir gerçek vardır.
Show More (60)
joke fıkra n.
  • That reminds me of a joke.
  • Bu bana bir fıkrayı hatırlattı.
  • It was such a nice joke that everybody burst out laughing.
  • Öyle güzel bir fıkraydı ki, herkes kahkahayı bastı.
  • It was such a nice joke that everybody burst out laughing.
  • O kadar güzel bir fıkraydı ki herkes gülmekten kırıldı.
Show More (14)
joke şaka yapmak v.
  • I wouldn't joke about anything else that happens here tonight.
  • Bu gece burada olan başka hiçbir şey hakkında şaka yapmam.
  • I wouldn't joke about anything else that happens here tonight.
  • Ben olsam bu gece burada olacaklar hakkında pek şaka yapmazdım.
  • I wouldn't joke about anything else that happens here tonight.
  • Bu gece burada olacak başka hiçbir şey hakkında şaka yapmam.
Show More (12)
joke espri n.
  • His jokes make no sense.
  • Onun esprileri mantıklı değil.
  • Tom laughed at Mary's jokes, even though they weren't funny.
  • Tom komik olmamasına rağmen Mary'nin esprilerine güldü.
  • I didn't understand this joke.
  • Ben bu espriyi anlamadım.
Show More (2)