largely - English Turkish Sentences
English Turkish
largely büyük ölçüde adv.
  • This is largely what I wanted to say.
  • Söylemek istediğim şey büyük ölçüde buydu.
  • Three years have passed since then, and the Commission itself acknowledges that the assessment is largely theoretical.
  • O zamandan bu yana üç yıl geçti ve Komisyonun kendisi de değerlendirmenin büyük ölçüde teorik olduğunu kabul ediyor.
  • The Bush administration is largely responsible for the deadlock in negotiations.
  • Müzakerelerin çıkmaza girmesinden büyük ölçüde Bush yönetimi sorumludur.
Show More (107)
largely çoğunlukla adv.
  • The role of president in Ireland is largely ceremonial with limited powers.
  • İrlanda'da başkanlık makamı çoğunlukla sembolik ve yetkileri kısıtlı.
  • The audience was largely made up of very young children.
  • Seyirciler çoğunlukla çok küçük çocuklardan oluşuyordu.
  • The audience was largely made up of very young children.
  • Seyirci çoğunlukla çok küçük çocuklardan oluşuyordu.
Show More (0)
largely büyük oranda adv.
  • The day was largely uneventful.
  • Gün büyük oranda olaysızdı.
  • It depends largely on the context.
  • O büyük oranda içeriğe bağlı.
Show More (-1)
largely fazlasıyla adv.
  • The situation with regard to torture and ill treatment in Turkey remains largely unchanged.
  • Türkiye’de işkence ve kötü muamele açısından durum pek fazla değişmemiştir.
Show More (-2)
largely genelde adv.
  • How much beer people drink largely depends on the weather.
  • İnsanların ne kadar bira içtiği, genelde havaya bağlıdır.
Show More (-2)