leaded - English Turkish Sentences
English Turkish
leaded kurşunlu adj.
  • Leaded petrol used to be commonly used.
  • Kurşunlu benzin, eskiden yaygın olarak kullanılırdı.
  • That is a big difference from the debate about leaded and unleaded petrol that we had a few years ago.
  • Bu, birkaç yıl önce yaşadığımız kurşunlu ve kurşunsuz benzin tartışmasından büyük bir farklılıktır.
Show More (-1)
leaded vitraylı adj.
  • The beautiful church had exquisite leaded windows.
  • Bu güzel kilisenin çok zarif vitraylı pencereleri vardı.
Show More (-2)