luckily - English Turkish Sentences
English Turkish
luckily neyse ki expr.
  • Luckily, the Commission and Parliament are choosing a different route.
  • Neyse ki Komisyon ve Parlamento farklı bir yol seçiyor.
  • Luckily, however, as we said, no case has yet been fatal.
  • Neyse ki, dediğimiz gibi, henüz ölümcül bir vaka yaşanmadı.
  • Luckily, there is unanimity here too.
  • Neyse ki burada da oy birliği var.
Show More (67)
luckily şansımıza adv.
  • Luckily, I didn't have to make that decision.
  • Şansıma o kararı vermek zorunda kalmadım.
  • Luckily he did not see me.
  • Şansıma beni görmedi.
  • Luckily, he won the championship.
  • Şansına şampiyonluğu kazandı.
Show More (2)
luckily bereket versin ki adv.
  • Luckily nobody got killed.
  • Bereket versin ki kimse öldürülmedi.
  • Luckily, the weather was good.
  • Bereket versin ki hava iyiydi.
  • Luckily, I was able to do that by myself.
  • Bereket versin ki, bunu kendi başıma yapabildim.
Show More (2)
luckily iyi ki adv.
  • Luckily nobody got wet.
  • İyi ki kimse ıslanmadı.
  • Luckily, the weather was good.
  • İyi ki hava iyiydi.
  • Luckily, someone gave me a jacket to wear.
  • İyi ki, biri bana giyecek bir ceket verdi.
Show More (1)
luckily allah'tan adv.
  • Luckily nobody died.
  • Allah'tan kimse ölmedi.
  • Luckily nobody drowned.
  • Allah'tan kimse boğulmadı.
  • Luckily, the weather was good.
  • Allah'tan hava iyiydi.
Show More (1)
luckily allahtan adv.
  • Luckily, he found a good seat.
  • Allahtan, o iyi bir koltuk buldu.
  • Luckily, I didn't have to make that decision.
  • Allahtan o kararı vermek zorunda kalmadım.
Show More (-1)
luckily şans eseri adv.
  • Luckily he did not see me.
  • Şans eseri o beni görmedi.
  • Luckily, Tom had some money I could borrow.
  • Şans eseri, Tom'un ödünç alabileceğim biraz parası vardı.
Show More (-1)
luckily şansa bak ki adv.
  • Luckily, I was able to get the tickets yesterday.
  • Şansa bak ki, biletleri dün almıştım.
Show More (-2)