|
- There is, though, one thing that I want to make clear.
- Yine de açıklığa kavuşturmak istediğim bir husus var.
- As you know, two things were made clear as far as Turkey is concerned, which in my opinion are very important.
- Bildiğiniz gibi, Türkiye ile ilgili olarak bence çok önemli olan iki şey açıklığa kavuşturuldu.
- There is, though, one thing that I want to make clear.
- Bununla birlikte, açıklığa kavuşturmak istediğim bir husus var.
- This must be made clear at the ESA ministerial meeting.
- Bu husus Avrupa Uzay Ajansı bakanlar toplantısında açıklığa kavuşturulmalıdır.
- My own position as chairman was made clear and well understood.
- Başkan olarak kendi pozisyonum açıklığa kavuşturuldu ve iyi anlaşıldı.
- My own position as chairman was made clear and well-understood.
- Başkan olarak kendi pozisyonum açıklığa kavuşturuldu ve iyi anlaşıldı.
- However, one thing must be made clear, clearer perhaps than what we have heard here.
- Ancak bir hususun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir, belki de burada duyduklarımızdan daha açık bir şekilde.
- However, one thing must be made clear, clearer perhaps than what we have heard here.
- Bununla birlikte, bir şey açıklığa kavuşturulmalıdır, belki de burada duyduklarımızdan daha açık bir şekilde.
- This has already been made clear a number times in this debate.
- Bu konu bu tartışmada birçok kez açıklığa kavuşturuldu.
- First, there is something I would like to make clear.
- Öncelikle açıklığa kavuşturmak istediğim bir husus var.
- What matters is that it be made clear there how we envisage transposition.
- Önemli olan, burada nasıl bir aktarım öngördüğümüzün açıklığa kavuşturulmasıdır.
- This is the first point that I wished to make clear.
- Açıklığa kavuşturmak istediğim ilk husus budur.
- I have a few things I want to make clear.
- Açıklığa kavuşturmak istediğim birkaç şey var.
- Let's make clear which is right and which is wrong.
- Hangisinin doğru, hangisinin yanlış olduğunu açıklığa kavuşturalım.
Show More (11)
|