missing - English Turkish Sentences
English Turkish
missing kayıp adj.
  • There are no files, and most documents are missing.
  • Dosya yok ve çoğu belge kayıp.
  • Now, nearly two weeks later, 476 bodies have been recovered from the sea and 500 remain missing.
  • Şimdi, yaklaşık iki hafta sonra, denizden 476 ceset çıkarıldı ve 500 kişi hala kayıp.
  • Twenty-four hours later, people realised they were missing and they sent out a search party.
  • Yirmi dört saat sonra insanlar kayıp olduklarını fark ettiler ve bir arama ekibi gönderdiler.
Show More (249)
missing eksik adj.
  • In particular a framework legislation is still missing.
  • Özellikle, bir çerçeve mevzuat hâlâ eksiktir.
  • It is very long, and not one understanding or balanced remark is missing from it.
  • Çok uzundur ve içinde tek bir anlayış göstergesi ya da ölçülü açıklama eksik bırakılmamıştır.
  • The connection between humanitarian and development policy, although crucial, is systematically missing.
  • İnsani yardım ve kalkınma politikası arasındaki bağlantı, çok önemli olmasına rağmen, sistematik olarak eksiktir.
Show More (124)
missing yok expr.
  • There is a fork missing.
  • Bir çatal yok.
  • I wonder if Tom misses me when I'm gone.
  • Acaba Tom ben yokken beni özlüyor mu?
  • Tom is missing the little finger on his left hand.
  • Tom'un sol elinin küçük parmağı yok.
Show More (0)
missing bulunmayan adj.
  • The wife of a missing man has delivered a heartfelt plea to the public for information on his whereabouts.
  • Kayıp bir adamın eşi, adamın nerede olduğuna dair bilgi verilmesi için kamuoyuna içten bir çağrıda bulundu.
  • Tom filed a missing person's report.
  • Tom kayıp ihbarında bulundu.
Show More (-1)
missing eksik kalan adj.
  • I think that the Commission will be missing the boat.
  • Komisyon'un bu konuda eksik kalacağını düşünüyorum.
Show More (-2)