|
- There are no files, and most documents are missing.
- Dosya yok ve çoğu belge kayıp.
- Now, nearly two weeks later, 476 bodies have been recovered from the sea and 500 remain missing.
- Şimdi, yaklaşık iki hafta sonra, denizden 476 ceset çıkarıldı ve 500 kişi hala kayıp.
- Twenty-four hours later, people realised they were missing and they sent out a search party.
- Yirmi dört saat sonra insanlar kayıp olduklarını fark ettiler ve bir arama ekibi gönderdiler.
- I still feel strongly for the families of those still missing.
- Hâlâ kayıp olanların aileleri için üzülüyorum.
- There are thousands and thousands of children abandoned and missing.
- Terk edilmiş ve kayıp binlerce çocuk var.
- Where are those 18 missing contracts?
- Şu 18 kayıp sözleşme nerede?
- Now, nearly two weeks later, 476 bodies have been recovered from the sea and 500 remain missing.
- Yaklaşık iki hafta sonra, denizden 476 ceset çıkarıldı ve 500 kişi hala kayıp.
- Many people are still missing.
- Birçok insan hala kayıp.
- There are thousands and thousands of children abandoned and missing.
- Terk edilmiş ve kayıp binlerce ve binlerce çocuk var.
- This applies to the proposal to extend access to data on missing, stolen or lost identity documents.
- Bu, kayıp, çalıntı veya kaybolan kimlik belgelerine ilişkin verilere erişimin genişletilmesi önerisi için de geçerlidir.
- Barca's star player is missing, and they need to find him fast.
- Barca'nın yıldız oyuncusu kayıp ve onu acilen bulmaları gerekiyor.
- Our missing device reports serve as detailed evidence for the police.
- Kayıp cihaz raporlarımız polis için ayrıntılı delil teşkil ediyor.
- Barca's star player is missing, and they need to find him fast.
- Barça'nın yıldız oyuncusu kayıp ve onu ivedilikle bulmaları gerekiyor.
- Our missing device reports serve as detailed evidence for the police.
- Kayıp cihaz raporlarımız polis için ayrıntılı kanıt görevi görür.
- Barca's star player is missing, and they need to find him fast.
- Barça'nın yıldız oyuncusu kayıp ve onu bir an önce bulmaları gerekiyor.
- Nobody even knew he was missing for a whole week.
- Kimse bir hafta boyunca kayıp olduğunu fark etmedi bile.
- Sarah, your quirky missing person's case has turned into cold blooded murder.
- Sarah, ilginç kayıp şahıs davan soğukkanlı bir cinayete dönüştü.
- Nobody even knew he was missing for a whole week.
- Bir hafta boyunca kayıp olduğunu kimse anlamamıştı bile.
- But what's curious is he's not missing.
- Asıl ilgi çekici olan adamın aslında kayıp olmaması.
- Sarah, your quirky missing person's case has turned into cold blooded murder.
- Sarah, senin ilginç kayıp vakan soğukkanlı bir cinayete dönüştü.
- Sami has been missing for five days.
- Sami beş gündür kayıptı.
- On entering the barn, he found a missing bike.
- Ahıra girdiğinde kayıp bir bisiklet buldu.
- Three spoons are missing.
- Üç kaşık kayıp.
- The fishing boat that had been missing returned to its port safely.
- Kayıp olan balıkçı teknesi güvenli bir şekilde limana döndü.
- A ring and some cash are missing.
- Bir yüzük ve biraz para kayıp.
- The statue's head is missing.
- Heykelin başı kayıp.
- Tom was listed among the missing.
- Tom kayıplar listesindeydi.
- Have you reported that your father is missing?
- Babanın kayıp olduğunu bildirdin mi?
- Mary's cat is missing.
- Mary'nin kedisi kayıp.
- She found the missing money.
- Kayıp parayı buldu.
- Tom has been missing three weeks.
- Tom üç haftadır kayıp.
- Heavy fog and rain hindered the search for the missing bushwalkers.
- Yoğun sis ve yağmur kayıp yürüyüşçülerin aranmasını engelledi.
- Thousands are feared dead or missing.
- Binlerce kişinin ölü ya da kayıp olmasından korkuluyor.
- One crate is still missing.
- Bir sandık hâlâ kayıp.
- Sami reported Layla missing to police.
- Sami, Layla'nın kayıp olduğunu polise bildirdi.
- Tom called the police to report that Mary was missing.
- Tom, polisi Mary'nin kayıp olduğunu bildirmek için aradı.
- Tom reported his sister missing.
- Tom kız kardeşinin kayıp olduğunu bildirdi.
- Sami was still missing.
- Sami hala kayıptı.
- The bag I left on the passenger seat is missing!
- Yolcu koltuğuna bıraktığım çanta kayıp!
- He is regarded as missing.
- Kayıp olarak kabul ediliyor.
- My keys are missing.
- Anahtarlarım kayıp.
- Sami never found his missing wife.
- Sami kayıp karısını asla bulamadı.
- Three people are missing after the flood.
- Selden sonra üç kişi kayıp.
- My luggage is missing.
- Valizim kayıp.
- Many people are still missing.
- Birçok kişi hâlâ kayıp.
- We're still missing one.
- Hala bir kayıp var.
- Tom announced that Mary was missing.
- Tom, Mary'nin kayıp olduğunu açıkladı.
- The fifth volume of this set is missing.
- Bu setin beşinci cildi kayıp.
- I just heard Tom is missing.
- Az önce Tom'un kayıp olduğunu duydum.
- One person is still missing.
- Bir kişi hala kayıp.
- A fork is missing.
- Bir çatal kayıp.
- One fork is missing.
- Bir çatal kayıp.
- The lock on my drawer had been tampered with and some of my papers were missing.
- Çekmecemin kilidi kurcalanmıştı ve bazı evraklarım kayıptı.
- My baggage is missing.
- Bavulum kayıp.
- Three people are still missing and presumed dead.
- Üç kişi hala kayıp ve öldükleri tahmin ediliyor.
- Tom didn't report Mary missing.
- Tom, Mary'nin kayıp olduğunu bildirmedi.
- The missing cat has not been found yet.
- Kayıp kedi henüz bulunamadı.
- No one is missing.
- Kimse kayıp değil.
- One crate is still missing.
- Bir sandık hala kayıp.
- Tom told the police that Mary was missing.
- Tom polise Mary'nin kayıp olduğunu söyledi.
- How many spoons are missing?
- Kaç kaşık kayıp?
- Fadil is missing.
- Fadil kayıp.
- Sami's shoes were missing.
- Sami'nin ayakkabıları kayıptı.
- Who found my missing book?
- Kayıp kitabımı kim buldu?
- Tom had been missing for three days.
- Tom üç gündür kayıptı.
- I found my car missing.
- Arabamı kayıp buldum.
- I didn't realize that my wallet was missing until I got home.
- Eve varıncaya kadar cüzdanımın kayıp olduğunu fark etmedim.
- Sami was declared missing.
- Sami'nin kayıp olduğu ilan edildi.
- Tom has been missing for almost three days.
- Tom neredeyse üç gündür kayıp.
- Layla has been missing for two days.
- Leyla iki gündür kayıp.
- I found the missing bicycle.
- Kayıp bisikleti buldum.
- I know Tom is missing.
- Tom'un kayıp olduğunu biliyorum.
- He suddenly noticed his wallet was missing.
- Aniden cüzdanının kayıp olduğunu fark etti.
- My baggage is missing.
- Bagajım kayıp.
- Layla has set up a shrine for her missing husband.
- Layla kayıp kocası için bir tapınak kurdu.
- Tom called the police and reported that his daughter was missing.
- Tom polisi aradı ve kızının kayıp olduğunu bildirdi.
- Many people are still missing.
- Birçok insan hâlâ kayıp.
- Our cat is missing.
- Kedimiz kayıp.
- His brother has been missing for a while now.
- Kardeşi bir süredir kayıp.
- Dan is still missing.
- Dan hala kayıp.
- On entering the barn, he found a missing bike.
- Ahıra girerken kayıp bir bisiklet buldu.
- Tom seems to be missing.
- Tom kayıp gibi görünüyor.
- Tom has been missing for three years.
- Tom üç yıldır kayıp.
- Tom has been missing for three weeks.
- Tom üç haftadır kayıp.
- Sami has been missing for five days.
- Sami beş gündür kayıp.
- His brother had been missing for a while.
- Erkek kardeşi bir süredir kayıptı.
- Her brother has been missing for a while now.
- Kardeşi bir süredir kayıp.
- Fadil called the police and reported his child missing.
- Fadıl polisi aradı ve çocuğunu kayıp olarak bildirdi.
- One of our gas cans is missing.
- Benzin bidonlarımızdan biri kayıp.
- One person is still missing.
- Bir kişi hâlâ kayıp.
- There is a knife missing.
- Bir bıçak kayıp.
- He suddenly noticed his wallet was missing.
- Birden cüzdanının kayıp olduğunu fark etti.
- One is missing.
- Biri kayıp.
- Sami's suitcases were missing.
- Sami'nin valizleri kayıptı.
- His brother has been missing for a while now.
- Erkek kardeşi bir süredir kayıp.
- Yanni's car was missing.
- Yanni'nin arabası kayıptı.
- Tom has been missing since the incident.
- Olaydan beri Tom kayıp.
- Tom has been missing since Monday.
- Tom pazartesiden beri kayıp.
- Three people are still missing.
- Üç kişi hâlâ kayıp.
- Layla was still missing.
- Leyla hâlâ kayıptı.
- The statue's head is missing.
- Heykelin kafası kayıp.
- My luggage is missing.
- Bagajım kayıp.
- The boy who had been missing was identified by his clothes.
- Kaybolan çocuk kıyafetlerinden teşhis edildi.
- Tom's not missing, is he?
- Tom kayıp değil, değil mi?
- Tom called the police to report that Mary was missing.
- Tom, Mary'nin kayıp olduğunu bildirmek için polisi aradı.
- Tom's office door was unlocked, but nothing was found missing.
- Tom'un ofis kapısı kilitli değildi ama kayıp bir şey bulunamadı.
- When I got back, I found my car missing.
- Geri döndüğümde kayıp arabamı buldum.
- The eighth one is missing.
- Sekizincisi kayıp.
- My suitcase is missing.
- Bavulum kayıp.
- Tom and Mary are missing.
- Tom ve Mary kayıp.
- The dessert is still missing.
- Tatlı hala kayıp.
- She found the missing money.
- O, kayıp parayı buldu.
- Tom has been missing for three days.
- Tom üç gündür kayıp.
- A child is missing.
- Bir çocuk kayıp.
- Would you know if anything is missing?
- Kayıp bir şey var mı biliyor musun?
- The identity of the boy who had been missing was verified by the clothes he was wearing.
- Kayıp olan çocuğun kimliği giydiği elbiselerle doğrulandı.
- He hunted for his missing cat all day.
- Bütün gün kayıp kedisini aradı.
- He found his missing brother at last.
- Sonunda kayıp kardeşini buldu.
- I just heard Tom is missing.
- Tom'un kayıp olduğunu duydum.
- The electrical cord is missing.
- Elektrik kablosu kayıp.
- The boy who had been missing was identified by his clothes.
- Kayıp olan çocuk giysileri ile tespit edildi.
- These are evidences of an ancient missing culture.
- Bunlar eski bir kayıp kültürün kanıtları.
- Tom's left shoe is missing.
- Tom'un sol ayakkabısı kayıp.
- Tom hasn't been missing for very long.
- Tom çok uzun süredir kayıp değil.
- Hi, we are calling to report a missing person.
- Merhaba, biz kayıp bir kişiyi bildirmek için arıyoruz.
- We reported him missing.
- Onun kayıp olduğunu rapor ettik.
- Who is missing?
- Kim kayıp?
- Sami contacted the police and reported that Layla was missing.
- Sami polisi aradı ve Layla'nın kayıp olduğunu bildirdi.
- She was reported missing two weeks ago.
- İki hafta önce kayıp ihbarı yapılmış.
- Tom's parents are missing.
- Tom'un ebeveynleri kayıp.
- How long has Tom been missing?
- Tom ne kadar süredir kayıp?
- One of my suitcases is missing.
- Valizlerimden biri kayıp.
- Tom has been missing for thirty days.
- Tom 30 gündür kayıp.
- Layla has set up a shrine for her missing husband.
- Leyla kayıp kocası için bir türbe kurdu.
- Tom is still missing.
- Tom hala kayıp.
- No one is missing.
- Hiç kimse kayıp değil.
- One of my suitcases is missing.
- Bavullarımdan biri kayıp.
- Sami reported Layla missing to Leon police.
- Sami, Layla'nın kayıp olduğunu Leon polisine bildirdi.
- I didn't realize my wallet was missing until I got home.
- Eve varıncaya kadar cüzdanımın kayıp olduğunu farketmedim.
- One of them is still missing.
- Bir tanesi hala kayıp.
- Layla has been missing for two days.
- Layla iki gündür kayıptı.
- The missing cat has not been found yet.
- Kayıp kedi henüz bulunmadı.
- No one named Tom Jackson has been reported missing.
- Tom Jackson adında hiç kimse kayıp olarak rapor edilmemiştir.
- Tom is still missing.
- Tom hâlâ kayıp.
- Tom has been missing since the incident.
- Tom olaydan beri kayıp.
- There were many injured people, but hardly any people were missing.
- Çok sayıda yaralı vardı ama neredeyse hiç kayıp yoktu.
- Sami has been missing for a very long time.
- Sami çok uzun zamandır kayıp.
- There's someone missing.
- Kayıp biri var.
- Hundreds of police and volunteers are searching thick bushland for a missing three-year-old boy.
- Yüzlerce polis ve gönüllü yoğun çalılık alanda üç yaşındaki kayıp çocuğu arıyor.
- A screw's missing.
- Bir vida kayıp.
- When I got home, I noticed that my wallet was missing.
- Eve gittiğimde cüzdanımın kayıp olduğunu fark ettim.
- One box is still missing.
- Bir kutu hâlâ kayıp.
- Tom's parents are missing.
- Tom'un ailesi kayıp.
- He found his missing brother at last.
- Sonunda kaybolan erkek kardeşini buldu.
- The rescue party searched for the missing passengers.
- Kurtarma ekibi kayıp yolcuları aradı.
- Tom is missing his right shoe.
- Tom'un sağ ayakkabısı kayıp.
- All the villagers went into the mountains to look for a missing cat.
- Bütün köylüler kayıp bir kediyi aramak için dağlara gittiler.
- His brother had been missing for a while.
- Kardeşi bir süredir kayıptı.
- Tom noticed Mary was missing.
- Tom, Mary'nin kayıp olduğunu fark etti.
- There's a piece missing.
- Kayıp bir parça var.
- Three people are still missing.
- Üç kişi hala kayıp.
- She had been missing for a couple of weeks.
- Birkaç haftadır kayıptı.
- Tom can't be missing.
- Tom kayıp olamaz.
- Tom has been missing since last Monday.
- Tom geçen pazartesiden beri kayıp.
- The Ace of Spades is missing from this deck of cards.
- Bu iskambil destesinde Maça Ası kayıp.
- Sami's suitcases were missing.
- Sami'nin bavulları kayıptı.
- The files are missing.
- Dosyalar kayıp.
- A ring and some cash are missing.
- Bir yüzük ve biraz nakit kayıp.
- Tom is missing.
- Tom kayıp.
- My wife is missing.
- Karım kayıp.
- Dan had been missing for two years and was presumed dead.
- Dan iki yıldır kayıp ve öldüğü tahmin ediliyordu.
- We reported him missing.
- Kayıp olduğunu bildirdik.
- The twelfth juror is missing.
- On ikinci jüri üyesi kayıp.
- Sami was officially declared missing.
- Sami'nin kayıp olduğu resmen ilan edildi.
- Everyone looked for the missing kid.
- Herkes kayıp çocuğu arıyordu.
- One of my cats is missing.
- Kedilerimden biri kayıp.
- Tom has been missing since 2013.
- Tom 2013'ten beri kayıp.
- Tom has been missing for three months.
- Tom üç aydır kayıp.
- Tom noticed that his wallet was missing.
- Tom cüzdanının kayıp olduğunu fark etti.
- My gun's missing.
- Silahım kayıp.
- The identity of the boy who had been missing was verified by the clothes he was wearing.
- Kaybolan çocuğun kimliği giydiği kıyafetlerle doğrulandı.
- Tom found his missing shoe under the coffee table.
- Tom kayıp ayakkabısını sehpanın altında buldu.
- I put my suitcase in the baggage room yesterday, but now it seems to be missing.
- Dün bavulumu bagaj odasına koydum ama şimdi kayıp gibi görünüyor.
- Tom's family is missing.
- Tom'un ailesi kayıp.
- Is Tom missing?
- Tom kayıp mı?
- My cat is missing.
- Benim kedim kayıp.
- My gun's missing.
- Benim silahım kayıp.
- Tom has been missing for thirty days.
- Tom otuz gündür kayıp.
- More than a hundred people are still missing.
- Yüzden fazla insan hâlâ kayıp.
- I put my suitcase in the baggage room yesterday, but now it seems to be missing.
- Dün valizimi bagaj odasına koymuştum ama şimdi kayıp gibi görünüyor.
- Several of the reports were missing.
- Raporlardan birkaçı kayıptı.
- I know what's missing.
- Neyin kayıp olduğunu biliyorum.
- Luke's cat is missing.
- Luke'un kedisi kayıp.
- Tom's gun is missing.
- Tom'un silahı kayıp.
- Tom's missing.
- Tom kayıp.
- Layla was still missing.
- Layla hala kayıptı.
- Tom's dog is missing.
- Tom'un köpeği kayıp.
- There is a spoon missing.
- Kayıp bir kaşık var.
- Everything is missing.
- Her şey kayıp.
- Someone's missing.
- Birisi kayıp.
- Hi, we are calling to report a missing person.
- Merhaba, kayıp bir kişiyi bildirmek için aramıştık.
- More than a hundred people are still missing.
- Yüzden fazla insan hala kayıp.
- There's a girl missing.
- Kayıp bir kız var.
- She finally found her missing keys.
- Sonunda kayıp anahtarlarını buldu.
- There's no one missing.
- Kayıp kimse yok.
- When I got home, I noticed that my wallet was missing.
- Eve geldiğimde, cüzdanımın kayıp olduğunu fark ettim.
- There were many injured people, but hardly any people were missing.
- Çok sakatlanmış insan vardı ama neredeyse hiçbir insan kayıp değildi.
- One of my bags is missing.
- Çantalarımdan biri kayıp.
- He is regarded as missing.
- O, kayıp olarak kabul ediliyor.
- Tom reported Mary missing.
- Tom, Mary'nin kayıp olduğunu bildirdi.
- How did you know one was missing?
- Birinin kayıp olduğunu nereden bildin?
- Tom found the missing money.
- Tom kayıp parayı buldu.
- Dan had been missing for two years and was presumed dead.
- Dan iki yıldır kayıptı ve öldüğü sanılıyordu.
- This dictionary, of which the third volume is missing, cost me a hundred dollars.
- Üçüncü cildi kayıp olan bu lügat bana yüz dolara mal oldu.
- How long has Tom been missing?
- Tom ne zamandır kayıp?
- My wallet and passport are missing.
- Cüzdanım ve pasaportum kayıp.
- Dozens are still missing.
- Düzinelercesi hala kayıp.
- There is a knife missing.
- Kayıp bir bıçak var.
- My cat is missing.
- Kedim kayıp.
- Hundreds of police and volunteers are searching thick bushland for a missing three-year-old boy.
- Yüzlerce polis ve gönüllü, üç yaşındaki kayıp bir çocuğu bulmak için çalılık arazide arama yapıyor.
- Where is the missing dollar?
- Kayıp dolar nerede?
- Tom reported his sister missing.
- Tom, kız kardeşinin kayıp olduğunu bildirdi.
- Tom had been missing for a few days.
- Tom birkaç gündür kayıptı.
- One of them is still missing.
- Onlardan biri hâlâ kayıp.
- How many spoons are missing?
- Kaç tane kaşık kayıp?
- She is looking for her missing wallet.
- Kayıp cüzdanını arıyor.
- Everyone looked for the missing kid.
- Herkes kayıp çocuğu aradı.
- He's been looking for the missing cat all day.
- Bütün gün kayıp kediyi aradı.
- Sami reported Layla missing.
- Sami, Layla'nın kayıp olduğunu bildirdi.
- When did you first notice that your wallet was missing?
- Cüzdanının kayıp olduğunu ilk defa ne zaman fark ettin?
- There is a fork missing.
- Bir çatal kayıp.
- Something is definitely missing.
- Kesinlikle bir şey kayıp.
- Sami has been missing for a very long time.
- Sami çok uzun zamandır kayıptı.
- Tom isn't missing.
- Tom kayıp değil.
- My left shoe is missing.
- Sol ayakkabım kayıp.
- This was missing.
- Bu kayıptı.
- Tom's suitcase is missing.
- Tom'un bavulu kayıp.
- Dan's gun was missing.
- Dan'in silahı kayıptı.
- The fishing boat that had been missing returned to its port safely.
- Kaybolan balıkçı teknesi güvenli bir şekilde limanına döndü.
- Some important papers are missing from the files.
- Dosyadaki bazı önemli belgeler kayıp.
- As far as I know, she is still missing.
- Bildiğim kadarıyla, o hala kayıp.
- As far as I know, she is still missing.
- Bildiğim kadarıyla o hâlâ kayıp.
- One of the knives is missing.
- Bıçaklardan biri kayıp.
- One box is still missing.
- Bir kutu hala kayıp.
- Tom's cat is missing.
- Tom'un kedisi kayıp.
- Tom has been missing almost three weeks.
- Tom neredeyse üç haftadır kayıp.
- When I got back, I found my car missing.
- Döndüğümde arabamı kayıp buldum.
- My dog has been missing for three days.
- Köpeğim üç gündür kayıp.
- Tom reported Mary missing.
- Tom Mary'nin kayıp olduğunu bildirdi.
- Tom's keys are missing.
- Tom'un anahtarları kayıp.
- One of my earrings is missing.
- Küpelerimden biri kayıp.
Show More (249)
|
|
- In particular a framework legislation is still missing.
- Özellikle, bir çerçeve mevzuat hâlâ eksiktir.
- It is very long, and not one understanding or balanced remark is missing from it.
- Çok uzundur ve içinde tek bir anlayış göstergesi ya da ölçülü açıklama eksik bırakılmamıştır.
- The connection between humanitarian and development policy, although crucial, is systematically missing.
- İnsani yardım ve kalkınma politikası arasındaki bağlantı, çok önemli olmasına rağmen, sistematik olarak eksiktir.
- One further very complicated area is still missing and that is internalising external costs.
- Çok karmaşık bir alan daha hala eksiktir ve bu da dış maliyetlerin içselleştirilmesidir.
- It mentions 3a, 3b and 3c, but 3d seems to be missing.
- 3a, 3b ve 3c'den bahsediyor ama 3d eksik görünüyor.
- Something basic is missing from the step-by-step plan.
- Adım adım ilerleyen planda temel bir şey eksik.
- In other words, we feel that the summit declaration is a list of missing items and missed opportunities.
- Başka bir deyişle, zirve bildirgesinin eksik maddeler ve kaçırılmış fırsatlar listesi olduğunu düşünüyoruz.
- It seems to me that something is missing from this programme.
- Bana öyle geliyor ki bu programda bir şeyler eksik.
- Such control by the courts is also missing at European level.
- Mahkemeler tarafından yapılan bu tür bir kontrol Avrupa düzeyinde de eksiktir.
- Such control by the courts is also missing at European level.
- Mahkemeler tarafından bu tür bir kontrol Avrupa düzeyinde de eksiktir.
- This has been a missing element.
- Bu eksik bir unsur oldu.
- However, in my view the most important question is missing.
- Ancak bana göre en önemli soru eksik.
- A number of key points are still missing from the action plan.
- Eylem planında bir dizi kilit nokta hâlâ eksiktir.
- Everything was nice, clean and nothing was missing.
- Her şey güzeldi, temizdi ve hiçbir şey eksik değildi.
- Open the USB flash drive, and you will see missing folders.
- USB flash sürücüyü açtığınızda eksik klasörler göreceksiniz.
- Everything was nice, clean and nothing was missing.
- Her şey güzel ve temizdi, hiçbir şey eksik değildi.
- The fifth volume of this set is missing.
- Bu setin beşinci cildi eksik.
- Who's missing?
- Kim eksik?
- Something's missing.
- Bir şey eksik.
- Let me know if something's missing.
- Eksik bir şey varsa söyle.
- Two pages are missing from this book.
- Bu kitabın iki sayfası eksik.
- The machine has some of its parts missing.
- Makinenin bazı eksik parçaları var.
- The only missing feature of Windows for Workgroups 3.11 is Turkish keyboard layout.
- Windows for Workgroups 3.11'in tek eksik özelliği Türkçe klavye düzeni.
- Nothing seems to be missing.
- Hiçbir şey eksik görünmüyor.
- There's just one thing missing.
- Sadece bir şey eksik.
- This table is missing a leg.
- Bu masanın bir bacağı eksiktir.
- Tom is missing the little finger on his left hand.
- Tom'un sol elinde serçe parmağı eksik.
- It seems like there's something missing.
- Bir şeyler eksik gibi görünüyor.
- There is a napkin missing.
- Eksik bir peçete var.
- The period is missing at the end of the sentence.
- Cümlenin sonunda nokta eksik.
- I'm missing a sock.
- Bir çorabım eksik.
- There is a fork missing.
- Bir tane çatal eksik.
- There's a piece missing.
- Bir parça eksik.
- Aren't we missing something?
- Bir şey eksik değil mi?
- There's something missing.
- Eksik bir şey var.
- There is a napkin missing.
- Bir peçete eksik.
- I don't think anything is missing.
- Eksik bir şey olduğunu sanmıyorum.
- The book is missing chapters 2, 5, and 13.
- Kitabın ikinci, beşinci ve on üçüncü bölümleri eksik.
- There is a fork missing.
- Bir çatal eksik.
- There is a spoon missing.
- Bir kaşık eksik.
- There seem to be some pictures missing from this album.
- Bu albümden eksik bazı resimler var gibi görünüyor.
- The period is missing.
- Nokta eksik.
- These are evidences of an ancient missing culture.
- Bunlar eski eksik kültürün kanıtlarıdır.
- If a triangle has two right angles, it's a square missing one side.
- Bir üçgenin iki dik açısı varsa, o bir kenarı eksik bir karedir.
- Nothing is missing.
- Bir şey eksik değil.
- This keyboard is missing several keys.
- Bu klavyenin birkaç tuşu eksik.
- Tom is missing a finger.
- Tom'un bir parmağı eksik.
- Everything is missing.
- Her şey eksik.
- A fork is missing.
- Bir çatal eksik.
- The book is missing the 2nd, 5th, and 13th chapters.
- Kitabın 2'nci, 5'inci ve 13'üncü bölümleri eksik.
- There's a page missing.
- Eksik bir sayfa var.
- The last leaf of this book is missing.
- Bu kitabın son yaprağı eksik.
- Are we missing anything else?
- Başka eksik bir şeyimiz var mı?
- Two pages are missing from this book.
- Bu kitapta iki sayfa eksik.
- There is a page missing.
- Bir sayfa eksik.
- Is anything missing?
- Eksik bir şey var mı?
- There is a page missing from this report.
- Bu raporda bir sayfa eksik.
- If a triangle has two right angles, it's a square missing one side.
- Eğer bir üçgenin iki dik açısı varsa, bir kenarı eksik bir karedir.
- What is missing?
- Ne eksik?
- Who's missing from this photo?
- Bu fotoğrafta kim eksik?
- There's a page missing.
- Bir sayfa eksik.
- Something seems to be missing.
- Bir şeyler eksik gibi görünüyor.
- I'll let you know if something's missing.
- Bir şey eksikse sana haber veririm.
- There's only one model missing in my collection.
- Koleksiyonumda yalnızca bir tane eksik model var.
- The eighth one is missing.
- Sekizincisi eksik.
- This table is missing a leg.
- Bu masanın bir ayağı eksik.
- There is a page missing from this report.
- Bu raporun bir sayfası eksik.
- The old man has missing teeth.
- Yaşlı adamın dişleri eksik.
- There's a girl missing.
- Bir kız eksik.
- The machine has some of its parts missing.
- Makinenin bazı parçaları eksik.
- Nothing is missing.
- Hiçbir şey eksik değil.
- Several of the reports were missing.
- Raporlardan birkaçı eksikti.
- The lock on my drawer had been tampered with and some of my papers were missing.
- Benim çekmecenin kilidi kurcalanmıştı ve benim evraklardan bazıları eksikti.
- Something seems to be missing.
- Bir şey eksik gibi görünüyor.
- We're still missing one.
- Hala bir tane eksik.
- One fork is missing.
- Bir çatal eksik.
- Tom is missing a few teeth.
- Tom'un birkaç dişi eksik.
- Tom has three fingers missing on his left hand.
- Tom'un sol elinde üç parmak eksik.
- Something is missing.
- Bir şeyler eksik.
- The files are missing.
- Dosyalar eksik.
- It seems like there's something missing.
- Eksik bir şey var gibi görünüyor.
- Let me know if something's missing.
- Bir şey eksikse bana bildir.
- The twelfth juror is missing.
- Onikinci jüri üyesi eksik.
- Is anything missing from your wallet?
- Cüzdanında eksik bir şey var mı?
- Three spoons are missing.
- Üç kaşık eksik.
- This was missing.
- Bu eksikti.
- There is a page missing.
- Eksik bir sayfa var.
- The book is missing chapters 2, 5, and 13.
- Kitapta 2., 5. ve 13. bölümler eksik.
- There seem to be some pictures missing from this album.
- Bu albümde bazı resimler eksik gibi görünüyor.
- This puzzles has a missing piece.
- Bu yapbozun bir parçası eksik.
- Nothing's missing.
- Hiçbir şey eksik değil.
- The end of the sentence is missing a question mark.
- Cümlenin sonunda bir soru işareti eksik.
- Something is missing.
- Bir şey eksik.
- The cops are searching for the missing documents.
- Polisler, eksik belgeleri arıyor.
- There's no one missing.
- Eksik kimse yok.
- I'll let you know if something's missing.
- Bir şey eksikse size bildiririm.
- Your shirt has a button missing.
- Gömleğinin bir düğmesi eksik.
- The electrical cord is missing.
- Elektrik kablosu eksik.
- There's a piece missing from the machine.
- Makineden bir parça eksik.
- Would you know if anything is missing?
- Eksik bir şey olup olmadığını biliyor musun?
- A screw's missing.
- Bir vida eksik.
- The book is missing the 2nd, 5th, and 13th chapters.
- Kitapta 2., 5. ve 13. bölümler eksik.
- The Ace of Spades is missing from this deck of cards.
- Bu iskambil destesinde Maça Ası eksik.
- One of the knives is missing.
- Bıçaklardan biri eksik.
- The statue is missing its head.
- Heykelin kafası eksik.
- There's just one thing missing.
- Eksik sadece bir şey var.
- Is anything missing?
- Bir şey eksik mi?
- A space is missing before the colon.
- İki nokta üst üste işaretinden önce bir boşluk eksik.
- Nothing seems to be missing.
- Hiçbir şey eksik gibi görünmüyor.
- This book is missing three pages.
- Bu kitaptan üç sayfa eksik.
- One of my bags is missing.
- Benim çantalardan biri eksik.
- Someone's missing.
- Birisi eksik.
- There's only one model missing in my collection.
- Koleksiyonumda sadece bir model eksik.
- Tom has three fingers missing on his left hand.
- Tom'un sol elinde üç parmağı eksik.
- Can you see anything missing?
- Eksik bir şey görebiliyor musun?
- This book is missing two pages.
- Bu kitap iki sayfa eksiktir.
- This book is missing three pages.
- Bu kitabın üç sayfası eksik.
- Only the icing is missing from the cake.
- Pastanın sadece kreması eksik.
- What's missing?
- Ne eksik?
- This book is missing two pages.
- Bu kitabın iki sayfası eksik.
- Some important papers are missing from the files.
- Dosyalarda bazı önemli evraklar eksik.
- Are we missing anything else?
- Başka bir şey eksik mi?
- I'm missing something.
- Bir şey eksik.
- There's a piece missing from this puzzle.
- Bu yapbozda eksik bir parça var.
- What is missing in this car?
- Bu arabada ne eksik?
- There's someone missing.
- Eksik biri var.
Show More (124)
|