muted - English Turkish Sentences
English Turkish
muted sessiz adj.
  • In the case of some countries, our 'yes' will be more muted, more hesitant.
  • Bazı ülkeler söz konusu olduğunda, 'evet'imiz daha sessiz, daha tereddütlü olacaktır.
  • In the case of some countries, our 'yes' will be more muted, more hesitant.
  • Bazı ülkeler söz konusu olduğunda "evet"imiz daha sessiz, daha tereddütlü olur.
Show More (-1)
muted kısık adj.
  • The muted sounds of the piano created a calming atmosphere.
  • Piyanonun çıkardığı kısık sesler sakinleştirici bir atmosfer yaratıyordu.
Show More (-2)
muted cılız adj.
  • He received a muted response to his proposal.
  • Evlenme teklifine cılız bir yanıt aldı.
Show More (-2)
muted soluk adj.
  • The muted colours of the painting gave it a subtle appearance.
  • Soluk renkleri sayesinde tablo, incelikli bir görünüm kazanmıştı.
Show More (-2)
muted sürdinli adj.
  • Muted brass adds a rich character to any brass ensemble.
  • Sürdinli bakır nefesli çalgılar, nefesli çalgı orkestrasına zengin bir karakter katmaktadır.
Show More (-2)