nuisance - English Turkish Sentences
English Turkish
nuisance rahatsızlık n.
  • In our view, the proceeds should be ploughed back into infrastructural changes to restrict noise nuisance.
  • Bize göre elde edilen gelir, gürültü rahatsızlığını kısıtlayacak altyapı değişikliklerine harcanmalıdır.
  • In addition, not all effects of noise nuisance can be expressed in money terms down to the last penny.
  • Buna ek olarak, gürültü rahatsızlığının tüm etkileri son kuruşuna kadar para cinsinden ifade edilemez.
  • In our view, the proceeds should be ploughed back into infrastructural changes to restrict noise nuisance.
  • Bizim görüşümüze göre elde edilen gelir, gürültü rahatsızlığını kısıtlayacak altyapı değişikliklerine aktarılmalıdır.
Show More (2)
nuisance baş belası n.
  • What we are doing today is essentially a nuisance.
  • Bugün yaptığımız şey esasen bir baş belasıdır.
  • Sinus infection is a nuisance to most people.
  • Sinüs enfeksiyonu çoğu insan için bir baş belasıdır.
  • Tom is always being a nuisance.
  • Tom her zaman baş belasıdır.
Show More (1)
nuisance başa bela olan adj.
  • Tom is always being a nuisance.
  • Tom her zaman baş belası oluyor.
  • Tom is always being a nuisance.
  • Tom hep başa bela oluyor.
  • I hate to be a nuisance.
  • Baş belası olmaktan nefret ediyorum.
Show More (1)
nuisance sıkıntı n.
  • In parts of the country from which I come, transit traffic has come to constitute an intolerable nuisance.
  • Benim geldiğim ülkenin bazı bölgelerinde transit trafik tahammül edilemez bir sıkıntı oluşturmaya başladı.
  • Noise, too, constitutes a nuisance.
  • Gürültü de bir sıkıntı teşkil eder.
  • Sinus infection is a nuisance to most people.
  • Sinüs enfeksiyonu çoğu insan için bir sıkıntıdır.
Show More (0)
nuisance illet n.
  • Chicken pox is an itchy nuisance for kids.
  • Suçiçeği, çocuklar için kaşıntılı bir illettir.
Show More (-2)