occupier - English Turkish Sentences
English Turkish
occupier işgalci n.
  • The occupiers faced resistance from local insurgents.
  • İşgalciler, yerel isyancıların direnişiyle karşılaştı.
  • There is no equality between occupied and occupier.
  • İşgal edilen ile işgalci arasında eşitlik yoktur.
  • But we were not aware of the immense irresponsibility of the occupiers.
  • Ancak işgalcilerin muazzam sorumsuzluğunun farkında değildik.
Show More (1)
occupier oturan kişi n.
  • The previous occupier of this apartment left behind some personal belongings.
  • Bu dairede önceden oturan kişi geride bazı kişisel eşyalar bırakmıştı.
Show More (-2)
occupier işgal eden n.
  • Why are occupiers and occupied placed on the same level?
  • İşgalciler ve işgal edilenler neden aynı seviyede yer alıyor?
Show More (-2)