ordeal - English Turkish Sentences
English Turkish
ordeal çile n.
  • Her epic ordeal was recorded in the Israeli newspaper Ha'aretz.
  • Onun destansı çilesi İsrail gazetesi Ha'aretz'de kaydedildi.
  • Furthermore, with this restrictive proposal, family life is in danger of becoming an ordeal, especially for women.
  • Ayrıca, bu kısıtlayıcı teklifle aile hayatı özellikle kadınlar için bir çileye dönüşme tehlikesiyle karşı karşıyadır.
  • Layla's ordeal isn't over.
  • Layla'nın çilesi bitmedi.
Show More (17)
ordeal zorlu sınama n.
  • Bob has to get through this ordeal on his own.
  • Bob bu zorlu sınavı kendi başına atlatmak zorunda.
Show More (-2)