| 1 |
pitiful |
acınacak |
adj. |
|
- So far Europe has played no role at all here or at best a pitiful one.
- Şu ana kadar Avrupa burada hiç rol oynamadı ya da en iyi ihtimalle acınacak bir rol oynadı.
- This is where we fall down, due to the pitiful lack of a similar agreement with the Republic of Cuba.
- Küba Cumhuriyeti ile benzer bir anlaşmanın acınacak derecede eksik olmasından dolayı, işte bu noktada sınıfta kalıyoruz.
- This is pitiful, under any circumstances.
- Bu her koşulda acınacak bir durumdur.
- It is pitiful that hard drugs have to be bought on the illegal circuit.
- Ağır uyuşturucuların yasadışı yollardan satın alınmak zorunda kalınması acınacak bir durumdur.
Show More (1)
|
| 2 |
pitiful |
acınası |
adj. |
|
- The second is the age-old, pitiful question of development aid.
- İkincisi ise asırlık, acınası kalkınma yardımı meselesidir.
- The pitiful sight moved us to tears.
- Bu acınası manzara bizi gözyaşlarına boğdu.
- That was pitiful.
- Acınasıydı.
Show More (0)
|
| 3 |
pitiful |
zavallı |
adj. |
|
- That was pitiful.
- O zavallıydı.
Show More (-2)
|
