| 1 |
pollutant |
kirletici |
n. |
|
- This concerns pollutants which threaten humans and animals in northern Russia.
- Bu, kuzey Rusya'da insanları ve hayvanları tehdit eden kirleticilerle ilgilidir.
- This concerns pollutants which threaten humans and animals in northern Russia.
- Kuzey Rusya'da insanları ve hayvanları tehdit eden kirleticilerle ilgilidir.
- The list of pollutants from air transport is a long one.
- Hava taşımacılığından kaynaklanan kirleticilerin listesi uzun bir liste.
- An aquarium filter offers a settlement area for bacteria, which break down these pollutants and keep the water clean.
- Bir akvaryum filtresi, bu kirleticileri parçalayan ve suyu temiz tutan bakteriler için bir yerleşim alanı sunar.
Show More (1)
|
| 2 |
pollutant |
kirletici madde |
n. |
|
- Such ceramic packaging consists of nothing but baked clay and does not, therefore, contain pollutants of any sort.
- Bu tür seramik ambalajlar pişmiş kilden başka bir şey içermez ve bu nedenle herhangi bir kirletici madde içermez.
- The pollutants accumulate in inland waters and lakes, which are frequently used for the abstraction of drinking water.
- Kirletici maddeler, içme suyu elde etmek için sıklıkla kullanılan iç sularda ve göllerde birikmektedir.
Show More (-1)
|
| 3 |
pollutant |
kirletici |
adj. |
|
- This document we have just adopted regulates pollutant emissions, particularly from motorcycles.
- Kabul ettiğimiz bu belge, özellikle motosikletlerden kaynaklanan kirletici emisyonları düzenlemektedir.
Show More (-2)
|
