|
- It's not my intention to present a malicious portrait of anyone.
- Niyetim kimsenin kötü bir portresini çizmek değil.
- Tom looked at his father's portrait.
- Tom, babasının portresine baktı.
- I see the portrait.
- Portreyi gördüm.
- A portrait of an old man was hanging on the wall.
- Duvarda yaşlı bir adamın portresi asılıydı.
- It's a portrait of my deceased father.
- O, rahmetli babamın bir portresidir.
- I had the artist paint my portrait.
- Ressama portremi çizdirdim.
- The portrait had a dark background.
- Portrenin karanlık bir arka planı vardı.
- Tom painted a good portrait of his mother.
- Tom annesinin güzel bir portresini çizdi.
- A portrait was hung on the wall.
- Duvarda bir portre asılıydı.
- There is a portrait of Bob on the wall.
- Duvarda Bob'un bir portresi var.
- In preparation for painting a portrait, my friend takes many photographs in order to study the subject closely.
- Bir portre yapmaya hazırlanırken, arkadaşlarım konuyu yakından incelemek için bir sürü fotoğraf çeker.
- Every man's work, whether it be literature or music or a picture or architecture or anything else, is always a portrait of himself.
- Her insanın eseri, ister edebiyat, ister müzik, ister resim, ister mimari ya da başka bir şey olsun, her zaman kendisinin bir portresidir.
- Do you see the portrait?
- Portreyi görüyor musun?
- A portrait was hung on the wall.
- Duvara bir portre asılmıştı.
- The portrait shows the profile of a beautiful woman.
- Portrede, güzel bir kadın profili var.
- I see the portrait.
- Portreyi görüyorum.
- Tom likes to photograph landscapes; Mary prefers portraits.
- Tom manzara fotoğrafı çekmeyi sever; Mary ise portre.
- The portrait had a dark background.
- Portrenin koyu bir arka planı vardı.
- The portrait shows the profile of a beautiful woman.
- Portre, güzel bir kadının profilini gösteriyor.
- I am pleased with this vivid portrait in particular.
- Özellikle bu canlı portre beni çok memnun etti.
- There is a portrait of Bob on the wall.
- Duvarda Bob'un bir portresi vardı.
- It's a portrait of my deceased father.
- Merhum babamın bir portresi.
- There is a portrait of Tom Jackson on the wall.
- Duvarda Tom Jackson'ın bir portresi var.
- This is a portrait of my late father.
- Bu, rahmetli babamın bir portresi.
- The portrait was taken from the wall.
- Portre duvardan alınmıştı.
- Tom looked at his father's portrait.
- Tom babasının portresine baktı.
- In preparation for painting a portrait, my friend takes many photographs in order to study the subject closely.
- Bir portre resmine hazırlanırken, arkadaşım konuyu yakından incelemek için birçok fotoğraf çeker.
- I'm looking for a school where I can paint portraits.
- Portre çizebileceğim bir okul arıyorum.
- Bob mounted the portrait in a fancy frame, but it was upside down.
- Bob portreyi süslü bir çerçeveye yerleştirdi ama ters duruyordu.
- That portrait reminds me of someone I knew a long time ago.
- O portre, bana uzun süre önce tanıdığım birini hatırlatıyor.
- The portrait was taken from the wall.
- Portre duvardan alındı.
- The portrait looks exactly like the real thing.
- Portre, tıpkı gerçeğine benziyor.
- Tom likes to photograph landscapes; Mary prefers portraits.
- Tom manzara fotoğrafları çekmeyi seviyor; Mary portreleri seviyor.
- I am pleased with this vivid portrait in particular.
- Ben özellikle bu canlı portreden memnunum.
Show More (31)
|
