preserve - English Turkish Sentences
English Turkish
preserve korumak v.
  • Her dream is to help preserve wildlife by working for WWF.
  • Hayali WWF için çalışarak vahşi yaşamın korunmasına yardımcı olmaktır.
  • The judge will do anything to preserve his reputation.
  • Yargıç itibarını korumak için her şeyi yapacaktır.
  • We will not preserve biodiversity without the help of the farmers.
  • Çiftçilerin yardımı olmadan biyoçeşitliliği koruyamayız.
Show More (73)
preserve muhafaza etmek v.
  • I always preserve greens in an air-tight container.
  • Yeşillikleri her zaman hava geçirmez bir kapta muhafaza ederim.
  • I should like to thank Parliament for its very strong interest in safeguarding and preserving the ICC.
  • Parlamento'ya UCM'nin korunması ve muhafaza edilmesine gösterdiği güçlü ilgi için teşekkür etmek isterim.
  • We simply believe that this phrase, this expression should be preserved in the text.
  • Biz sadece bu ifadenin metinde muhafaza edilmesi gerektiğine inanıyoruz.
Show More (1)
preserve konserve n.
  • Today we are making strawberry preserve.
  • Bugün çilek konservesi yapıyoruz.
Show More (-2)
preserve imtiyaz n.
  • In China, astronomy used to be a royal preserve.
  • Çin'de astronomi eskiden sarayın imtiyazındaydı.
Show More (-2)
preserve koruma alanı n.
  • We are planning a fishing event in the preserve tomorrow.
  • Yarın koruma alanında bir balık tutma etkinliği planlıyoruz.
Show More (-2)
preserve saklamak v.
  • I've preserved your mother's body since she died.
  • Annenin cesedini öldüğünden beri saklıyorum.
Show More (-2)