|
- Sami didn't pull the trigger, but he was involved.
- Sami tetiği çekmedi ama işin içindeydi.
- Tom didn't pull the trigger.
- Tom tetiği çekmedi.
- Sami pulled the trigger.
- Sami tetiği çekti.
- He said that he pulled the trigger to save Tom's life.
- O, Tom'un hayatını kurtarmak için tetiği çektiğini söyledi.
- Sami plotted, planned, and pulled the trigger.
- Sami plan yaptı, planladı ve tetiği çekti.
- Tom didn't have the courage to pull the trigger.
- Tom'un tetiği çekmek için cesareti yoktu.
- Tom couldn't bring himself to pull the trigger.
- Tom tetiği çekmeye cesaret edemedi.
- I pulled the trigger.
- Tetiği çektim.
- I held the gun, but I never pulled the trigger.
- Tabancayı tuttum ama tetiği çekmedim.
- Tom wanted to pull the trigger, but couldn't.
- Tom tetiği çekmek istedi ama çekemedi.
- I didn't pull the trigger.
- Tetiği çekmedim.
- Sami admitted pulling the trigger.
- Sami tetiği çektiğini itiraf etti.
- Tom wanted to pull the trigger, but couldn't.
- Tom tetiği çekmek istedi ama yapamadı.
- Don't pull the trigger.
- Tetiği çekme.
- He said that he pulled the trigger to save Tom's life.
- Tom'un hayatını kurtarmak için tetiği çektiğini söyledi.
- Tom didn't have the courage to pull the trigger.
- Tom'un tetiği çekecek cesareti yoktu.
- Tom pulled the trigger.
- Tom tetiği çekti.
- Tom put the gun to his own head and pulled the trigger.
- Tom silahı kendi kafasına dayadı ve tetiği çekti.
Show More (15)
|
