| 1 |
record |
kaydetmek |
v. |
|
- In these circumstances, I am recording my opposition to the final vote.
- Bu koşullar altında nihai oylamaya karşı olduğumu kaydediyorum.
- Now, all of this is going to be recorded and analysed.
- Şimdi tüm bunlar kaydedilecek ve analiz edilecek.
- This morning a vote took place which the electronic system recorded as a draw of 273 votes to 273 votes.
- Bu sabah yapılan oylamada elektronik sistem 273'e karşı 273 oyla berabere kalındığını kaydetmiştir.
- At least it would eliminate us recording the results of roll-call votes.
- En azından yoklama oylarının sonuçlarını kaydetmemizi ortadan kaldıracaktır.
- Germany, France, Italy and Portugal again recorded relatively high deficits.
- Almanya, Fransa, İtalya ve Portekiz yine görece yüksek açıklar kaydetti.
- I should like to record briefly the background and purposes of the reform under discussion today.
- Bugün tartışılmakta olan reformun arka planını ve amaçlarını kısaca kaydetmek isterim.
- In the last five years 529 breaches of European environmental legislation have been recorded.
- Son beş yılda Avrupa çevre mevzuatının 529 ihlali kaydedilmiştir.
- We will make sure your vote is recorded.
- Oyunuzun kaydedildiğinden emin olacağız.
- The Commission has been unable to create any substance to the projects recorded in the programmes.
- Komisyon, programlara kaydedilen projelere herhangi bir içerik kazandıramamıştır.
- Cases of torture, disappearances and extra-judicial executions are recorded regularly.
- İşkence, kayıp ve yargısız infaz vakaları düzenli olarak kaydedilmektedir.
- The voyage data recorder is an instrument for recording travel data.
- Yolculuk veri kaydedicisi, seyahat verilerini kaydetmek için kullanılan bir araçtır.
- The sin recorded against their names is that of inadequate port State control.
- Adlarına kaydedilen günah, yetersiz liman devleti kontrolüdür.
- Half of the 1999 expenses are recorded under the common agricultural policy.
- 1999 yılı harcamalarının yarısı ortak tarım politikası kapsamında kaydedilmiştir.
- Now, all of this is going to be recorded and analysed.
- Şimdi, tüm bunlar kaydedilecek ve analiz edilecek.
- Of course, paragraph 13 records what was agreed, not what was not agreed.
- Elbette, 13. paragraf nelerin kabul edildiğini kaydetmektedir, nelerin kabul edilmediğini değil.
- Her epic ordeal was recorded in the Israeli newspaper Ha'aretz.
- Onun destansı çilesi İsrail gazetesi Ha'aretz'de kaydedildi.
- In these circumstances, I am recording my opposition to the final vote.
- Bu koşullar altında, nihai oylamaya karşı olduğumu kaydediyorum.
- No self-respecting EU institution should record something like this in the resolutions.
- Kendine saygısı olan hiçbir AB kurumu böyle bir şeyi kararlarına kaydetmemelidir.
- That is the highest rate recorded worldwide.
- Bu, dünya çapında kaydedilen en yüksek orandır.
- If the vote records correctly how my Group voted, I shall not, and cannot, object to that.
- Eğer oylama, Grubumun nasıl oy kullandığını doğru bir şekilde kaydediyorsa buna itiraz etmeyeceğim ve edemem.
- This is at a time when the large supermarkets receiving their products are recording their best profits ever.
- Bu, ürünlerini alan büyük süpermarketlerin şimdiye kadarki en iyi karlarını kaydettikleri bir dönemde gerçekleşiyor.
- Why should we not recognise successes when they occur and record them in writing for future generations?
- Neden başarıları ortaya çıktıklarında tanımayalım ve gelecek nesiller için yazılı olarak kaydetmeyelim?
- It will therefore be possible for Member States to record the locations of the resultant crops.
- Bu nedenle Üye Devletlerin ortaya çıkan mahsullerin yerlerini kaydetmeleri mümkün olacaktır.
- I would ask that my attendance be recorded in yesterday's Minutes.
- Katılımımın dünkü tutanaklara kaydedilmesini rica ediyorum.
- When you use the Services, our servers automatically record certain information your web browser sends.
- Hizmetleri kullandığınızda, sunucularımız web tarayıcınızın gönderdiği belirli bilgileri otomatik olarak kaydeder.
- This concert, recorded at an industry convention, was a great discovery.
- Bir endüstri kongresinde kaydedilen bu konser büyük bir keşif oldu.
- This concert, recorded at an industry convention, was a great discovery.
- Bir sektör kongresinde kaydedilen bu konser büyük bir keşifti.
- Select a special effect and then hit record to capture the clip.
- Özel bir efekt seçin ve ardından klibi yakalamak için kaydet tuşuna basın.
- This concert, recorded at an industry convention, was a great discovery.
- Bir sanayi kongresinde kaydedilen bu konser harika bir keşif oldu.
- This conversation is being recorded.
- Bu konuşma kaydediliyor.
- I recorded you singing.
- Şarkı söylemeni kaydettim.
- The botanist carefully recorded the morphological characteristics of the trees.
- Botanikçi ağaçların morfolojik özelliklerini dikkatle kaydetti.
- When you listen to your recorded voice, you get the feeling that you're hearing the voice of a stranger.
- Kaydedilmiş sesini dinlerken bir yabancının sesini dinliyormuş gibi hissedersin.
- Are you recording this conversation?
- Bu konuşmayı kaydediyor musun?
- Did you record it?
- Bunu kaydettin mi?
- The camera recorded nothing.
- Kamera hiçbir şey kaydetmedi.
- Please record Tom's concert and send me the audio file.
- Lütfen Tom'un konserini kaydedin ve ses dosyasını bana gönderin.
- I hope someone is recording this.
- Umarım biri bunu kaydediyordur.
- Would you mind if I record this conversation?
- Bu konuşmayı kaydetmemin bir sakıncası var mı?
- Tom recorded it.
- Tom onu kaydetti.
- Sami was unaware he was being recorded.
- Sami kaydedildiğinin farkında değildi.
- You must record his speech.
- Konuşmasını kaydetmelisiniz.
- The suspect was identified quickly after being recorded on closed-circuit television.
- Zanlı, kapalı devre televizyon sistemine kaydedildikten sonra hızla tespit edildi.
- The suspect was identified quickly after being recorded on closed-circuit television.
- Şüpheli, kapalı devre televizyonda kaydedildikten sonra hemen tespit edildi.
- We were unaware that we were being recorded.
- Kaydedildiğimizin farkında değildik.
- The Tokyo stock market recorded an unprecedented loss.
- Tokyo borsası eşi benzeri görülmemiş bir kayıp kaydetti.
- The botanist carefully recorded the morphological characteristics of the trees.
- Botanikçi dikkatle ağaçların morfolojik özellikleri kaydetti.
- We weren't aware that we were being recorded.
- Kaydedildiğimizin farkında değildik.
- Aren't you recording this?
- Bunu kaydetmiyor musun?
- Last year was the hottest year ever recorded.
- Geçen yıl kaydedilen en sıcak yıldı.
- We weren't aware we were being recorded.
- Kaydedildiğimizin farkında değildik.
- Will you record this program on video for me?
- Bu programı benim için videoya kaydeder misin?
- Please record Tom's speech.
- Lütfen Tom'un konuşmasını kaydet.
- Tom was looking forward to watching the football match he had recorded at home, and he was angry when he overheard someone mention the final score.
- Tom evde kaydettiği futbol maçını izlemek için sabırsızlanıyordu ve birinin maçın skorundan bahsettiğini duyunca sinirlendi.
- Did you record it?
- Onu kaydettin mi?
- Are you recording us right now?
- Şu anda bizi kaydediyor musun?
- I recorded the interview.
- Görüşmeyi kaydettim.
- The tape recorder has recorded his voice.
- Ses kayıt cihazı, onun sesini kaydetti.
- When you listen to your recorded voice, you get the feeling that you're hearing the voice of a stranger.
- Kaydedilmiş sesinizi dinlediğinizde, bir yabancının sesini duyduğunuz hissine kapılıyorsunuz.
- Tom recorded it.
- Onu Tom kaydetti.
- The conversation was secretly recorded and used as evidence.
- Konuşma gizlice kaydedildi ve kanıt olarak kullanıldı.
- Record the broadcast on tape.
- Yayını kasete kaydet.
- Sami was unaware he was being recorded.
- Sami kaydedildiğinden habersizdi.
- Everything in this room is going to be recorded.
- Bu odadaki her şey kaydedilecek.
- My recorded voice does not sound like my natural voice.
- Benim kaydedilmiş sesim benim doğal sesim gibi gelmiyor.
- Tom stopped recording.
- Tom kaydetmeyi bıraktı.
- I recorded our conversation.
- Konuşmamızı kaydettim.
- I recorded a rugby game on videotape.
- Bir rugby maçını video kasete kaydettim.
- At the tone, please record your message.
- Sinyal sesinden sonra, lütfen mesajınızı kaydedin.
- The Japan Meteorological Agency has revised the magnitude of the eastern Japan quake from 8.8 to 9.0, the largest recorded in world history.
- Japonya Meteoroloji Ajansı, Japonya'nın doğusunda meydana gelen ve dünya tarihinde kaydedilen en büyük deprem olan depremin büyüklüğünü 8.8'den 9.0'a yükseltti.
- It's recording everything.
- Her şeyi kaydediyor.
- Sami was recording Layla.
- Sami, Layla'yı kaydediyordu.
- Are you recording this?
- Bunu kaydediyor musun?
- Sami recorded those moments.
- Sami o anları kaydetti.
- She recorded a few sentences.
- Birkaç cümle kaydetti.
- A group of scientists stood by, ready to record the experiment.
- Bir grup bilim insanı deneyi kaydetmek üzere hazır bekliyordu.
- Aren't you recording us right now?
- Şu anda bizi kaydetmiyor musun?
- The conversation was secretly recorded and used as evidence.
- Konuşma gizlice kaydedildi ve delil olarak kullanıldı.
- Please record Tom's concert and send me the audio file.
- Lütfen Tom'un konserini kaydedin ve bana ses dosyasını gönderin.
- Record the serial number in the space provided below.
- Aşağıda verilen boşluğa seri numarasını kaydet.
- Am I being recorded?
- Kaydediliyor muyum?
- You must record his speech.
- Onun konuşmasını kaydetmelisin.
- My recorded voice does not sound like my natural voice.
- Kaydedilen sesim doğal sesime benzemiyor.
- The show is being recorded in studio 4.
- Program 4. stüdyoda kaydediliyor.
- The camera recorded nothing.
- Kamera hiçbir şey kaydetmemiş.
- Please record Tom's speech.
- Lütfen Tom'un konuşmasını kaydedin.
- We were unaware we were being recorded.
- Kaydedildiğimizin farkında değildik.
- Last year was the hottest year ever recorded.
- Geçen yıl şimdiye kadar kaydedilmiş en sıcak yıl oldu.
- Are you going to record today's episode?
- Bugünkü bölümü kaydedecek misin?
- Aren't you recording us right now?
- Bizi şimdi kaydetmiyor musun?
- Do you record your calls?
- Aramalarını kaydediyor musun?
- Record the broadcast on tape.
- Yayını kasete kaydedin.
- Sami's call was not recorded.
- Sami'nin araması kaydedilmedi.
- Will you record this program on video for me?
- Bu programı benim için videoya kaydeder misiniz?
- I recorded you singing.
- Seni şarkı söylerken kaydettim.
- This conversation is going to be recorded.
- Bu konuşma kaydedilecek.
- Record the serial number in the space provided below.
- Seri numarasını aşağıda verilen boşluğa kaydedin.
Show More (94)
|
| 2 |
record |
kayıt |
n. |
|
- That is not a record to be proud of and not something I am prepared to stand before my constituents and say.
- Bu gurur duyulacak bir kayıt değil ve seçmenlerimin karşısına çıkıp söylemeye hazır olduğum bir şey de değil.
- I shall pass on the record of this debate to my colleague David Byrne.
- Bu tartışmanın kayıtlarını meslektaşım David Byrne'e ileteceğim.
- Strasbourg is a place that appreciates the importance of this record.
- Strazburg bu kaydın önemini takdir eden bir yerdir.
- We have already asked for the record to be adjusted.
- Kayıtların düzeltilmesini zaten talep etmiştik.
- Up to now, we still have no record of gender, but this is a step that should be taken.
- Şu ana kadar elimizde cinsiyete ilişkin bir kayıt yok, ancak bu atılması gereken bir adım.
- I shall raise this matter in writing, but I just wanted to put it on record.
- Bu konuyu yazılı olarak gündeme getireceğim, ancak sadece kayıtlara geçmesini istedim.
- There were references to China and we know well the record there.
- Çin'e atıflar vardı ve oradaki kayıtları iyi biliyoruz.
- I want now to put a protest on the record.
- Şimdi kayıtlara bir protesto koymak istiyorum.
- There is no record of this in the verbatim report of proceedings.
- Yargılama tutanaklarında da bu yönde bir kayıt bulunmamaktadır.
- She has said that it is important to gather and to record knowledge.
- Bilginin toplanması ve kayıt altına alınmasının önemli olduğunu söylemiştir.
- I need to correct the record in this regard.
- Bu konuda kayıtları düzeltmem gerekiyor.
- This must be the best attended fisheries debate on record.
- Bu, kayıtlara geçen en iyi katılımlı balıkçılık tartışması olmalı.
- The implementation of the budget was the poorest on record.
- Bütçenin uygulanması kayıtlara geçen en etkisiz uygulama olmuştur.
- Up to now, we still have no record of gender, but this is a step that should be taken.
- Şu ana kadar elimizde hala cinsiyete dair bir kayıt yok, ancak bu atılması gereken bir adım.
- This explanation of vote is necessary in order to correct the record.
- Oylamaya ilişkin bu açıklama, kayıtların düzeltilmesi için gereklidir.
- I have here the electronic record confirming its transmission.
- İletildiğini teyit eden elektronik kayıt elimde.
- This will appear in the Minutes as a document of record of some substance.
- Bu, Tutanaklarda belli bir içeriğe sahip bir kayıt belgesi olarak yer alacaktır.
- I have here the electronic record confirming its transmission.
- Elimde iletildiğini teyit eden elektronik kayıt var.
- My views on the present hushkit legislation are on the record.
- Mevcut hushkit mevzuatına ilişkin görüşlerim kayıt altındadır.
- The NGOs I consulted are part of the public record.
- Danıştığım STK'lar kamu kayıtlarının bir parçasıdır.
- At least let the record reflect the truth of senior year.
- En azından kayıtların son yılın gerçeklerini yansıtmasına izin verin.
- At least let the record reflect the truth of senior year.
- En azından kayıtlar, son yılı gerçek haliyle yansıtsın.
- Select a special effect and then hit record to capture the clip.
- Özel bir efekt seçin ve ardından klibi çekmek için kayıt tuşuna basın.
- At least let the record reflect the truth of senior year.
- En azından kayıtlar son sınıfın gerçeğini yansıtsın.
- We have no record of a patient named Tom Jackson.
- Bizde Tom Jackson adındaki bir hastanın hiçbir kaydı yok.
- Please tell me what happened, off the record of course.
- Lütfen bana ne olduğunu anlatın, kayıt dışı tabii ki.
- 2016 was the hottest year on record.
- 2016 kayıtlara geçen en sıcak yıldı.
- That's probably a new record.
- Bu muhtemelen yeni bir kayıt.
- Your record is good.
- Kayıtların iyi.
- He didn't give us his previous employment record.
- Bize daha önceki iş kaydını vermedi.
- This is off the record.
- Bu kayıt dışı.
- I referred to the company for his work record.
- Ben onun iş kaydı için şirkete başvurdum.
- Are we off the record?
- Kayıt dışı mıyız?
- Globally, the 10 warmest years on record all occurred since 1998.
- Küresel olarak, kayıtlara geçen en sıcak 10 yılın hepsi 1998'den beri gerçekleşti.
- I'd like a chance to set the record straight.
- Kayıtları düzeltmek için bir şans istiyorum.
- Did you show your record of service?
- Hizmet kaydını gösterdin mi?
- Are we off the record?
- Biz kayıt dışı mıyız?
- He wiped out the recording.
- Kaydı sildi.
- I would like to set the record straight.
- Kayıtları düzeltmek istiyorum.
- Please put a cassette in the VCR and press the record button.
- Lütfen VCR'a bir kaset koy ve kayıt butonuna bas.
- Please put a cassette in the VCR and press the record button.
- Lütfen VCR'a bir kaset koyun ve kayıt düğmesine basın.
- For the record, I'm not at all interested.
- Kayıt için, ben hiç ilgilenmiyorum.
- The record was sent to the ministry.
- Kayıt, bakanlığa gönderildi.
- Tom has no prison record.
- Tom'un hiç hapishane kaydı yok.
- It was the greatest earthquake on record.
- Kayıtlara geçen en büyük depremdi.
- He wanted to set the record straight.
- Kayıtları düzeltmek istedi.
- She investigated the company's output record carefully.
- Şirketin çıkış kayıtlarını dikkatle inceledi.
- We have no record of a patient named Tom Jackson.
- Tom Jackson adında bir hastaya ilişkin kaydımız yok.
- The children listen to a record.
- Çocuklar kayıt dinliyorlar.
- July 2016 was the hottest month on record.
- Temmuz 2016 kayıtlara geçen en sıcak ay oldu.
- Tom has an impressive academic record.
- Tom'un etkileyici bir akademik kaydı var.
- The record concert is free of charge and is open to everyone.
- Kayıt konseri ücretsizdir ve herkese açıktır.
- She investigated the company's output record carefully.
- Şirketin çıktı kayıtlarını dikkatlice inceledi.
- Tom has no prison record.
- Tom'un hapishane kaydı yok.
- Tom had a perfect record.
- Tom'un mükemmel bir kaydı vardı.
- Tom's record was wiped clean.
- Tom'un kaydı silindi.
- It's public record.
- Bu halka açık bir kayıt.
- That's likely a new record.
- Bu muhtemelen yeni bir kayıt.
- I referred to the company for his work record.
- İş kayıtları için şirkete başvurdum.
- This is going on your permanent record.
- Bu senin kalıcı kaydına gidiyor.
- He didn't give us his previous employment record.
- Bize önceki iş kayıtlarını vermedi.
- They will buy a record.
- Onlar bir kayıt alacaklar.
- He didn't give us his previous employment record.
- Önceki iş kayıtlarını bize vermedi.
- Last year was the hottest year on record.
- Geçen yıl kayıtlara geçen en sıcak yıldı.
- I want to set the record straight.
- Kayıtları düzeltmek istiyorum.
- He didn't give us his previous employment record.
- O bize eski iş kaydını vermedi.
- The children are listening to a record.
- Çocuklar bir kayıt dinliyorlar.
- He gave me a record.
- O bana bir kayıt verdi.
- Tom's record speaks for itself.
- Tom'un kaydı kendisi için konuşuyor.
Show More (66)
|
| 3 |
record |
rekor |
n., adj. |
|
- The number of deaths keeps increasing and so, less importantly, does the record in physical and economic damage.
- Ölü sayısı artmaya devam ediyor ve daha da önemlisi, fiziksel ve ekonomik hasardaki rekor da artıyor.
- The Commission has brought forward its proposals in almost record time.
- Komisyon tekliflerini neredeyse rekor bir sürede sunmuştur.
- Those were also finalised in record time.
- Bunlar da rekor bir sürede sonuçlandırıldı.
- This social situation is, without doubt, connected to the record level of non-participation in the last elections.
- Bu sosyal durum şüphesiz son seçimlere rekor düzeyde katılım olmamasına bağlıdır.
- Yet the directives got through in record time.
- Yine de direktifler rekor bir sürede kabul edildi.
- This is not a bad record after a century which began so badly.
- Bu kadar kötü başlayan bir yüzyıldan sonra bu kötü bir rekor değil.
- We have, as you know, a record number of complaints from Ireland in particular.
- Bildiğiniz gibi, özellikle İrlanda'dan gelen rekor sayıda şikayet var.
- The number of prisoners in Turkey has reached the record figure of 72,500, leading to serious overcrowding.
- Türkiye'deki mahkum sayısı 72 bin 500 gibi rekor bir rakama ulaşarak ciddi bir aşırı kalabalığa yol açtı.
- For example, Austria devotes 15% of its GDP to pensions, making it the record holder, as the EU average is 11%.
- Örneğin Avusturya, GSYİH'sinin %15'ini emekli maaşlarına ayırarak AB ortalaması %11 olan rekorun sahibi olmuştur.
- We have done it in record time.
- Rekor sürede başardık.
- I do not think that is a bad record for a year.
- Bunun bir yıl için kötü bir rekor olduğunu düşünmüyorum.
- This is not a record to be proud of.
- Bu gurur duyulacak bir rekor değil.
- This social situation is, without doubt, connected to the record level of non-participation in the last elections.
- Bu sosyal durum, hiç şüphesiz, son seçimlere rekor düzeyde katılmama ile bağlantılıdır.
- I do not know what the record is, but you have been very good.
- Rekorun ne olduğunu bilmiyorum ama çok iyiydiniz.
- The cashier checked out and bagged my groceries in record time.
- Kasiyer aldığım şeyleri rekor sürede kasadan geçirdi ve poşetledi.
- Attendance has hit record levels.
- Katılım rekor seviyelere ulaştı.
- That must be a new record.
- Bu yeni bir rekor olmalı.
- His record will never be broken.
- Onun rekoru asla kırılamayacak.
- His record will never be broken.
- Rekoru asla kırılamayacak.
- Even though we're supposedly in a recession, people are traveling abroad in record numbers this Golden Week holiday.
- Sözde bir durgunluk içinde olmamıza rağmen bu Altın Hafta tatilinde rekor sayıda insan yurt dışında seyahat ediyor.
- The UK employment rate is at a record high.
- İngiltere'de istihdam oranı rekor düzeyde.
- Tom's record was wiped clean.
- Tom'un rekoru silindi.
- The sumo wrestler’s record is one win and five losses.
- Sumo güreşçisinin rekoru bir galibiyet ve beş mağlubiyet.
- That's probably a new record.
- O muhtemelen yeni bir rekor.
- He was proud of his school record.
- Okul rekoruyla gurur duyuyordu.
- This winter the record for snowfall was broken.
- Bu kış rekor düzeyde kar yağdı.
- Tom has a perfect record.
- Tom'un mükemmel bir rekoru var.
- Tom had a perfect record.
- Tom'un mükemmel bir rekoru vardı.
- Stock prices plunged to a record low.
- Hisse senedi fiyatları rekor seviyede düştü.
- That's a new record.
- O yeni bir rekor.
- Tom didn't win the race, ruining his perfect record.
- Tom yarışı kazanamayıp mükemmel rekorunu mahvetti.
- Tom currently holds the school record for the 100 yard dash.
- Tom şu anda 100 metre koşuda okul rekorunu elinde tutuyor.
- Attendance has hit record levels.
- Katılım rekor seviyeye ulaştı.
- I want to beat that record.
- O rekoru yenmek istiyorum.
- What's your record?
- Senin rekorun ne?
- That's likely a new record.
- O muhtemelen yeni bir rekor.
- The United Nations says more than 820 million people around the world are hungry, while at same time, obesity is hitting record levels.
- Birleşmiş Milletler, dünya çapında 820 milyondan fazla insanın aç olduğunu ve aynı zamanda obezitenin rekor seviyelere ulaştığını söylüyor.
- The United Nations says more than 820 million people around the world are hungry, while at same time, obesity is hitting record levels.
- Birleşmiş Milletler, dünya genelinde 820 milyondan fazla insanın aç olduğunu, aynı zamanda obezitenin rekor seviyelere ulaştığını söylüyor.
- What's your record?
- Rekorun ne?
- He holds a record in swimming.
- Yüzmede bir rekoru var.
- Tom didn't win the race, ruining his perfect record.
- Tom yarışı kazanmadı, mükemmel rekorunu mahvetti.
- Even though we're supposedly in a recession, people are traveling abroad in record numbers this Golden Week holiday.
- Sözde durgunluk içinde olmamıza rağmen, insanlar bu Altın Hafta tatilinde rekor sayıda yurtdışına seyahat ediyor.
- That's a new record.
- Bu yeni bir rekor.
Show More (40)
|
| 4 |
record |
sicil |
n. |
|
- The EU does not have a good record on eradicating discrimination.
- AB ayrımcılığın ortadan kaldırılması konusunda iyi bir sicile sahip değildir.
- Well, I believe that there are only successes in my record and only good intentions behind my actions.
- Ben sicilimde sadece başarılar ve eylemlerimin arkasında sadece iyi niyetler olduğuna inanıyorum.
- In the EU, our own record on fundamental rights needs closer examination.
- AB'de temel haklar konusunda kendi sicilimizin daha yakından incelenmesi gerekmektedir.
- Khamenei’s previous record suggests rather that he is playing for time.
- Hamaney'in önceki sicili daha ziyade zamana oynadığını gösteriyor.
- It is difficult to be other than impressed by the EBRD's track record.
- EBRD'nin sicilinden etkilenmemek mümkün değildir.
- That being said, our general track record and ability to trace and document is quite good.
- Bununla birlikte, genel sicilimiz ve izleme ve belgeleme kabiliyetimiz oldukça iyidir.
- It is difficult to be other than impressed by the EBRD's track record.
- EBRD'nin sicilinden etkilenmemek mümkün değil.
- Ireland has one of the worst records, second only to Spain, for greenhouse gas emissions.
- İrlanda, sera gazı emisyonları konusunda İspanya'dan sonra en kötü sicillerden birine sahiptir.
- Khamenei's previous record suggests rather that he is playing for time.
- Hamaney'in önceki sicili daha ziyade zamana oynadığını göstermektedir.
- Their record is a deplorable blot on the history of southern Africa.
- Onların sicili Güney Afrika tarihinde içler acısı bir lekedir.
- That being said, our general track record and ability to trace and document is quite good.
- Bununla birlikte genel sicilimiz ve izleme ve belgeleme kabiliyetimiz oldukça iyidir.
- What has been achieved and contributed in this case certainly adds to our track record.
- Bu davada elde edilenler ve katkıda bulunulanlar kesinlikle sicilimize ekleniyor.
- The Labour Government's record in Britain is also a proud one.
- İşçi Partisi Hükümetinin Britanya'daki sicili de gurur vericidir.
- Nobody can deny that NATO's record is what we should be seeking to protect, not to undermine.
- Hiç kimse NATO'nun sicilinin zayıflatmaya değil, korumaya çalışmamız gereken bir sicil olduğunu inkar edemez.
- To tell the truth, you have an excellent track record when it comes to explanations of vote.
- Doğruyu söylemek gerekirse, oy açıklamaları konusunda mükemmel bir sicile sahipsiniz.
- In addition, he has an appalling record on human rights.
- Buna ek olarak, insan hakları konusunda korkunç bir sicili var.
- In addition, he has an appalling record on human rights.
- Buna ek olarak, insan hakları konusunda korkunç bir sicile sahiptir.
- What has been achieved and contributed in this case certainly adds to our track record.
- Bu davada elde edilen ve katkıda bulunulan şey kesinlikle sicilimize katkıda bulunmaktadır.
- Its record in the transportation of dangerous goods is amongst the best.
- Tehlikeli malların taşınması konusundaki sicili en iyiler arasındadır.
- It is vitally important that we keep track of the various Member States and their record on state aid.
- Çeşitli Üye Devletleri ve onların devlet yardımları konusundaki sicillerini takip etmemiz hayati önem taşımaktadır.
- Tom has an impressive academic record.
- Tom'un etkileyici bir akademik sicili var.
- He has a good record as a businessman.
- İşadamı olarak iyi bir sicili var.
- He has a good record as a businessman.
- Bir iş adamı olarak iyi bir sicile sahip.
- Tom's record speaks for itself.
- Tom'un sicili kendini anlatıyor.
- I think Tom's record speaks for itself.
- Bence Tom'un sicili her şeyi anlatıyor.
- Tom's record speaks for itself.
- Tom'un sicili her şeyi anlatıyor.
- Your record is good.
- Sicilin iyi.
- Tom had a perfect record.
- Tom'un mükemmel bir sicili vardı.
- Tom didn't win the race, ruining his perfect record.
- Tom yarışı kazanamayarak mükemmel sicilini bozdu.
- The boy has a good school record.
- Çocuğun iyi bir okul sicili var.
- If you continue to misbehave, it will go on your permanent record.
- Eğer yaramazlık yapmaya devam edersen, bu siciline işlenecek.
- This is going on your permanent record.
- Bu siciline işlenecek.
- He has had a clean record for the past ten years.
- Son on yıldır temiz bir sicili var.
- I've seen your record.
- Sicilini gördüm.
- He has a good school record.
- Okulda iyi bir sicili var.
Show More (32)
|
| 5 |
record |
plak |
n. |
|
- He kept playing the same record over and over until I had to leave the room.
- Ben odadan çıkmak zorunda kalana kadar aynı plağı tekrar tekrar çalıp durdu.
- They will buy a record.
- Bir plak satın alacaklar.
- He kept playing the same record over and over until I had to leave the room.
- Ben odayı terk etmek zorunda kalıncaya kadar devamlı aynı plağı üst üste çaldı.
- Tom broke the record.
- Tom plağı kırdı.
- Your record is good.
- Senin plağın iyi.
- He gave me a record.
- Bana bir plak verdi.
- I don't like any of these records.
- Bu plakların hiçbirini sevmiyorum.
- I bought that record in this store.
- O plağı bu dükkandan almıştım.
- She will often listen to records for hours.
- Sık sık saatlerce plak dinler.
- He listened to his old punk records nostalgically.
- Eski punk plaklarını nostaljik duygularla dinledi.
- Who was looking for the record shop?
- Plak dükkanını kim arıyordu?
- He stopped a tall man and asked him the way to the record shop.
- Uzun boylu bir adamı durdurdu ve ona plak dükkanının yolunu sordu.
- Kate has three times as many records as Jane does.
- Kate'in Jane'den üç kat fazla plağı var.
- The children listen to a record.
- Çocuklar plak dinliyor.
- I don't like any of these records.
- Bu plaklardan hiçbirini sevmiyorum.
- I found myself listening to his records.
- Kendimi onun plaklarını dinlerken buldum.
- We have hundreds of records in stock.
- Stoklarımızda yüzlerce plak var.
- Do you think you could lend me some of your records?
- Plaklarından bazılarını bana ödünç verebillir misin?
- He has quite a few records.
- Birkaç plağı var.
- This is the record which I bought yesterday.
- Bu dün aldığım plak.
- And I had never listened to his records.
- Ve onun plaklarını hiç dinlememiştim.
- She has bought a record of dance music.
- O bir dans müziği plağı aldı.
- Kate has three times as many records as Jane has.
- Kate, Jane'in sahip olduğundan üç kat daha fazla plağa sahip.
- I sold off all my records.
- Bütün plaklarımı sattım.
- She has bought a record of dance music.
- Bir dans müziği plağı satın aldı.
- We're going to listen to their new record together.
- Onların yeni plaklarını birlikte dinleyeceğiz.
- The children are listening to a record.
- Çocuklar plak dinliyor.
- He thinks he can get cancer from vinyl records.
- Plaklar yüzünden kanser olabileceğini sanıyor.
- I bought that record in this store.
- O plağı bu mağazadan aldım.
- I like to listen to old records.
- Eski plakları dinlemeyi severim.
- They signed a three-year contract with a major record company.
- Onlar büyük bir plak şirketiyle üç yıllık bir sözleşme imzaladı.
- They signed a three-year contract with a major record company.
- Büyük bir plak şirketiyle üç yıllık bir sözleşme imzaladılar.
- There are a lot of beautiful songs on these records.
- Bu plaklarda çok güzel şarkılar var.
Show More (30)
|
| 6 |
record |
kayda geçirmek |
v. |
|
- If I am wrong, let him put this on the record today, and if I am right let him support our amendments.
- Eğer yanılıyorsam, bunu bugün kayıtlara geçirsin ve eğer haklıysam değişikliklerimizi desteklesin.
- Let me put this on the record.
- Bunu kayıtlara geçirmeme izin verin.
- That is my request, which I would like to make a matter of public record.
- Bu benim talebimdir ve bunu kamu kayıtlarına geçirmek istiyorum.
- In addition, we want to put on record what we believe are misrepresentations in some of the text.
- Buna ek olarak, metnin bazı bölümlerinde yanlış beyanlar olduğuna inandığımız hususları da kayda geçirmek istiyoruz.
- Nevertheless I will take this opportunity to put on record my party's opposition to this measure.
- Yine de bu vesileyle partimin bu tedbire karşı olduğunu kayda geçirmek istiyorum.
- My purpose in making this address, therefore, is to enter into the record my total disagreement with this directive.
- Bu nedenle bu konuşmayı yapmaktaki amacım, bu yönergeye tamamen karşı olduğumu kayıtlara geçirmektir.
- If I am wrong, let him put this on the record today, and if I am right let him support our amendments.
- Eğer yanılıyorsam, bunu bugün kayıtlara geçirsin ve eğer haklıysam değişiklik önergelerimizi desteklesin.
- Could you put on the record the future of the whisky industry?
- Viski endüstrisinin geleceğini kayıtlara geçirebilir misiniz?
- I therefore ask that this be looked into, and wish to put on record my reservations about the Minutes.
- Bu nedenle konunun incelenmesini rica ediyor ve Tutanağa ilişkin çekincelerimi kayda geçirmek istiyorum.
Show More (6)
|
| 7 |
record |
kayda almak |
v. |
|
- We weren't aware that we were being recorded.
- Kayda alındığımızın farkında değildik.
- We were unaware that we were being recorded.
- Kayda alındığımızın farkında değildik.
- His father got records of bird songs for him.
- Babası onun için kuş ötüşlerini kayda almış.
- We weren't aware we were being recorded.
- Kayda alındığımızın farkında değildik.
- We were unaware we were being recorded.
- Kayda alındığımızın farkında değildik.
Show More (2)
|
| 8 |
record |
kaydını yapmak |
v. |
|
- He made a complete financial record on his computer, basing his calculations on countless receipts and bank records.
- Hesaplamalarını sayısız makbuz ve banka kayıtlarına dayandırarak bilgisayarında eksiksiz bir mali kayıt yaptı.
- Tom set this record.
- Tom bu kaydı yaptı.
- He made a complete financial record on his computer, basing his calculations on countless receipts and bank records.
- O, sayısız makbuz ve banka kayıtlarıyla ilgili yaptığı hesaplamalara dayandırarak, bilgisayarında tam bir mali kayıt yaptı.
Show More (0)
|
| 9 |
record |
geçmiş performans |
n. |
|
- Relative stability is based on track record; equal access is based on fleet tonnages.
- Göreceli istikrar geçmiş performansa dayanır; eşit erişim filo tonajlarına dayanır.
- Tom's track record isn't very good.
- Tom'un geçmiş performansı çok iyi değil.
Show More (-1)
|
| 10 |
record |
göstermek |
v. |
|
- The speedometer is recording 100 mph now.
- Hız göstergesi şu anda 100 mph'yi gösteriyor.
- The Tokyo stock market recorded an unprecedented loss.
- Tokyo borsası benzeri görülmemiş bir düşüş gösterdi.
Show More (-1)
|
| 11 |
record |
kaydedilmiş olmak |
v. |
|
- It is disappointing that so little progress has been recorded here.
- Burada bu kadar az ilerleme kaydedilmiş olması hayal kırıklığı yaratmaktadır.
Show More (-2)
|
| 12 |
record |
tutanak |
n. |
|
- We shall learn no more than we do at present when the Council publishes approximately 50 records of the votes per year.
- Konsey yılda yaklaşık 50 oylama tutanağı yayınladığında şu anda öğrendiğimizden daha fazlasını öğrenemeyeceğiz.
Show More (-2)
|
| 13 |
record |
çekmek |
v. |
|
- Chrome Division also recorded a music video for the song "Serial Killer" to publicise the album.
- Chrome Division albümü tanıtmak için "Serial Killer" şarkısına da bir klip çekti.
Show More (-2)
|
| 14 |
record |
yazmak |
v. |
|
- The document records that the war broke out in 1700.
- Belgede savaşın 1700 yılında çıktığı yazıyor.
Show More (-2)
|
| 15 |
record |
dosya |
n. |
|
- The record was sent to the ministry.
- Dosya, bakanlığa gönderildi.
Show More (-2)
|
