roll - English Turkish Sentences
English Turkish
roll rulo n.
  • An ultrasonic cleaning tank can contain several rolls at once.
  • Bir ultrasonik temizleme tankı aynı anda birkaç rulo içerebilir.
  • It looks like these first two rolls are just yearbook stuff.
  • Görünüşe göre bu ilk iki rulo sadece yıllığa ait.
  • One roll of color film, please.
  • Bir rulo renkli film lütfen.
Show More (6)
roll yuvarlanmak v.
  • I rolled out of bed last night.
  • Dün gece yataktan yuvarlandım.
  • The ball rolled across the road.
  • Top, yolun karşısına yuvarlandı.
  • A coin rolled under the desk.
  • Masanın altından bir bozuk para yuvarlandı.
Show More (5)
roll liste n.
  • He's on the honor roll.
  • O onur listesinde.
  • Tom is an honor roll student.
  • Tom onur listesinde bir öğrenci.
  • Tom is an honor roll student.
  • Tom bir onur listesi öğrencisidir.
Show More (4)
roll açmak v.
  • Tom rolled the dough.
  • Tom hamuru açtı.
  • Tom rolled down the car window.
  • Tom araba penceresini açtı.
  • Tom rolled down his window.
  • Tom penceresini açtı.
Show More (3)
roll dürüm n.
  • He ate chicken, along with salad and rolls.
  • Salata ile birlikte tavuk dürüm yedi.
  • Aren't you going to eat your roll?
  • Dürümünü yemeyecek misin?
  • Tom ate a lobster roll.
  • Tom bir ıstakoz dürümü yedi.
Show More (1)
roll devirmek (gözlerini) v.
  • He rolled his eyes.
  • O gözlerini devirdi.
  • She rolled her eyes.
  • Gözlerini devirdi.
  • You were drinking too much the night you rolled your car.
  • Arabanı devirdiğin gece çok fazla içiyordun.
Show More (1)
roll yuvarlamak v.
  • Roll the ball to me.
  • Topu bana yuvarla.
  • Tears began to roll down her cheeks.
  • Gözyaşları onun yanaklarından aşağı doğru yuvarlandı.
  • Roll the ball to me.
  • Topu bana doğru yuvarla.
Show More (0)
roll sarmak v.
  • I roll my own cigarettes.
  • Ben kendi sigaramı sararım.
  • I roll my own cigarettes.
  • Sigaramı kendim sarıyorum.
Show More (-1)
roll dönmek v.
  • Tom rolled over in his sleep.
  • Tom uykusunda dönüp durdu.
  • He rolled over in his sleep.
  • O, uykusunda bir o yana bir bu yana döndü.
Show More (-1)
roll yayılmak v.
  • After all, we still need seven or eight years to roll out.
  • Ne de olsa, yayılmak için hala yedi ya da sekiz yıla ihtiyacımız var.
Show More (-2)
roll kayıt n.
  • Are the cameras rolling?
  • Kameralar kayıtta mı?
Show More (-2)
roll sallamak v.
  • Roll your dice.
  • Salla zarını.
Show More (-2)