short-lived - English Turkish Sentences
English Turkish
short-lived kısa ömürlü adj.
  • But since it was not given the slightest priority, it was short-lived.
  • Ancak en ufak bir öncelik verilmediği için kısa ömürlü oldu.
  • Any discrimination should be kept to a minimum and should be as short-lived as humanly possible.
  • Her türlü ayrımcılık asgari düzeyde tutulmalı ve mümkün olduğunca kısa ömürlü olmalıdır.
  • This period of legislative freedom however was short-lived.
  • Ancak bu yasama özgürlüğü dönemi kısa ömürlü olmuştur.
Show More (6)