solitary - English Turkish Sentences
English Turkish
solitary yalnız adj.
  • She likes to go for solitary walks.
  • Yalnız yürüyüşlere çıkmayı sever.
  • I like a solitary walk.
  • Yalnız yürümeyi severim.
  • He likes to take a solitary walk.
  • O yalnız yürümekten hoşlanır.
Show More (5)
solitary tek başına adj.
  • He likes to take a solitary walk.
  • Tek başına yürümeyi seviyor.
  • She's supposed to be here in solitary meditation.
  • Burada tek başına meditasyon yapıyor olması gerekiyordu.
  • She leads a solitary life in a remote area of Scotland.
  • O, İskoçya'nın uzak bir bölgesinde tek başına bir hayat sürüyor.
Show More (0)
solitary yalnız yaşayan adj.
  • She lives a solitary life in a remote part of Scotland.
  • İskoçya'nın uzak bir bölgesinde yalnız yaşıyor.
  • Aardvarks are solitary animals.
  • Karıncayiyenler yalnız yaşayan hayvanlardır.
Show More (-1)
solitary tek adj.
  • Well, if I must be a solitary drinker, good luck, kid.
  • Eh, madem tek içen benim, iyi şanslar, ufaklık.
Show More (-2)