|
- Nowadays, a lot of women want to become mothers someday.
- Günümüzde pek çok kadın bir gün anne olmak istiyor.
- And maybe someday your brother will thank you for all this.
- Belki bir gün kardeşin sana tüm bunlar için teşekkür eder.
- I suggested it, because someday you'll have to.
- Ben önerdim, çünkü bir gün bunu yapmak zorunda kalacaksın.
- I suggested it, because someday you'll have to.
- Onu ben teklif ettim, çünkü bir gün zorunda kalacaksın.
- They dreamed they'd gain the right to vote someday.
- Onlar bir gün oy verme hakkını elde edeceklerini hayal etti.
- Let's come back here someday.
- Bir gün buraya geri gelelim.
- I think we might come back here someday.
- Sanırım bir gün buraya geri gelebiliriz.
- I want to go abroad someday.
- Ben bir gün yurt dışına gitmek istiyorum.
- You'll regret it someday.
- Bir gün bundan pişman olacaksın.
- Do you want to be a parent someday?
- Bir gün bir ebeveyn olmak ister misin?
- I'd like to meet him someday.
- Bir gün onunla tanışmak istiyorum.
- I hope that I can sing with you someday.
- Umarım bir gün seninle şarkı söyleyebilirim.
- In Belgium, Flemish people want to declare their independence someday.
- Belçika'da Flaman halkı bir gün bağımsızlığını ilan etmek istiyor.
- Her wish is to study abroad someday.
- Onun dileği bir gün yurt dışında eğitim görmektir.
- You'll forget about me someday.
- Bir gün beni unutacaksınız.
- I'd like to meet him someday.
- Bir gün onunla tanışmak isterim.
- I hope to do that someday.
- Bunu bir gün yapmak istiyorum.
- Everything you have will have you someday.
- Sahip olduğun her şey bir gün seni ele geçirecektir.
- I don't know when, but it'll happen someday.
- Ne zaman olur bilmiyorum ama bir gün olacak.
- I hope to someday live in a mansion.
- Umarım bir gün bir malikanede yaşarım.
- I'll need to do that someday.
- Bir gün bunu yapmam gerekecek.
- Someday you'll understand everything.
- Bir gün her şeyi anlayacaksın.
- I don't know when, but it'll happen someday.
- Ne zaman bilmiyorum, ama bir gün olacak.
- We will someday make the world a better place.
- Bir gün dünyayı daha iyi bir yer haline getireceğiz.
- You'll buy me a drink someday.
- Bir gün bana bir içki ısmarlayacaksın.
- Tom may be the boss someday.
- Tom bir gün patron olabilir.
- Would you like to visit the White House someday?
- Bir gün Beyaz Saray'ı ziyaret etmek ister misiniz?
- Tom hopes to live there someday.
- Tom bir gün orada yaşamayı umuyor.
- When Tom left, I told him he'd be back someday.
- Tom gittiğinde, ona bir gün döneceğini söyledim.
- It is inevitable that I go to France someday, I just don't know when.
- Bir gün Fransa'ya gitmem kaçınılmaz, sadece ne zaman olduğunu bilmiyorum.
- I'd like to see Tom again someday.
- Bir gün Tom'u yine görmek isterim.
- Someday she'll have to pay for what she's done.
- Bir gün yaptıklarının bedelini ödemek zorunda kalacak.
- I'd like to live in Rome someday.
- Bir gün Roma'da yaşamak isterim.
- Tom's parents hope that he'll become a doctor someday.
- Tom'un ailesi onun bir gün doktor olmasını umuyor.
- I'd like to meet her someday.
- Bir gün onunla tanışmak isterim.
- I can't speak the Berber language, but someday I will speak it well.
- Berberi dilini konuşamıyorum, ama bir gün iyi konuşacağım.
- My dream is to go to Japan someday.
- Hayalim bir gün Japonya'ya gitmek.
- Someday I'll find you.
- Bir gün seni bulacağım.
- I'll have to do that someday.
- Bunu bir gün yapmak zorunda kalacağım.
- Don't you think you'll go to college someday?
- Bir gün üniversiteye gideceğini düşünmüyor musun?
- Someday my dream will come true.
- Bir gün hayallerim gerçek olacak.
- I'd like to visit that place someday.
- O yeri bir gün ziyaret etmek istiyorum.
- Tom will be a teacher someday.
- Tom bir gün öğretmen olacak.
- Tom says that someday he'll be able to play the English horn as well as Mary does.
- Tom bir gün İngiliz kornosunu Mary kadar iyi çalabileceğini söylüyor.
- You'll understand someday.
- Bir gün anlayacaksın.
- Tom is likely to be famous someday.
- Tom muhtemelen bir gün ünlü olacak.
- You'll thank me for this someday.
- Bir gün bunun için bana teşekkür edeceksin.
- Tom is practicing hard so that someday he'll be able to play the accordion as well as Mary.
- Tom, bir gün Mary kadar iyi akordeon çalabilmek için çok alıştırma yapıyor.
- I'd like to visit England someday.
- Bir gün İngiltere'yi ziyaret etmek istiyorum.
- I hope to own my own house someday.
- Bir gün kendi evime sahip olmayı umuyorum.
- I swear I'll tell you everything someday.
- Yemin ederim bir gün sana her şeyi anlatacağım.
- I hope to see you again someday.
- Umarım bir gün yine görüşürüz.
- Someday I'll explain why I did that.
- Bir gün bunu neden yaptığımı açıklayacağım.
- I'd like to live in Europe someday.
- Bir gün Avrupa'da yaşamak istiyorum.
- I wish to visit Egypt someday.
- Bir gün Mısır'ı ziyaret etmek istiyorum.
- Tom hopes to do that someday.
- Tom bir gün bunu yapmayı umuyor.
- I'll return to my country someday soon.
- Yakında bir gün ülkeme döneceğim.
- I'd like to meet her someday.
- Bir gün onunla tanışmak istiyorum.
- I'll have to do that someday.
- Bir gün bunu yapmak zorunda kalacağım.
- I'll need to do that someday.
- Onu bir gün yapmam gerekecek.
- I've always known that someday Tom would leave us.
- Ben her zaman bir gün Tom'un bizi terk edeceğini biliyordum.
- We will someday make the world a better place.
- Bir gün dünyayı daha iyi bir yer yapacağız.
- Someday, we'll know.
- Bir gün öğreneceğiz.
- I still hope to do that someday.
- Hala bir gün bunu yapmayı umuyorum.
- Do you think mankind will someday colonize the Moon?
- Sence insanlık bir gün Ay'ı sömürgeleştirecek mi?
- They dreamed they'd gain the right to vote someday.
- Bir gün oy kullanma hakkı kazanacaklarını hayal ediyorlardı.
- I want to visit that place someday.
- Bir gün orayı ziyaret etmek isterim.
- You'll get it someday.
- Bir gün alacaksın.
- I want to go to Europe someday.
- Bir gün Avrupa'ya gitmek istiyorum.
- The Earth has been hit before by asteroids and will be again someday.
- Dünya daha önce asteroitler tarafından vuruldu ve bir gün yine vurulacak.
- Even these words will someday disappear.
- Bu kelimeler bile bir gün yok olacak.
- I'd like to visit Australia someday.
- Bir gün Avustralya'yı ziyaret etmek istiyorum.
- I'm going to open up my own restaurant someday.
- Bir gün kendi restoranımı açacağım.
- I still want to do that someday.
- Hâlâ bir gün bunu yapmak istiyorum.
- I'd like to go to Australia someday.
- Bir gün Avustralya'ya gitmek istiyorum.
- I'd like to see Tom again someday.
- Bir gün Tom'u tekrar görmek isterim.
- The Earth has been hit before by asteroids and will be again someday.
- Dünya daha önce astroidler tarafından vuruldu ve bir gün tekrar olacak.
- All these books will be worth their weight in gold someday.
- Tüm bu kitaplar bir gün ağırlığınca altın değerinde olacak.
- I swear I'll tell you everything someday.
- Yemin ederim, bir gün sana her şeyi anlatacağım.
- I'll tell you about it someday.
- Sana bir gün bundan bahsedeceğim.
- The way you talk is going to get you in trouble someday.
- Konuşma tarzın bir gün başını belaya sokacak.
- I know someday this will happen to you, too.
- Bir gün bunun size de olacağını biliyorum.
- You'll get it someday.
- Bir gün onu alırsınız.
- I still want to go to Boston someday.
- Hâlâ bir gün Boston'a gitmek istiyorum.
- I want to go to Africa someday.
- Bir gün Afrika'ya gitmek istiyorum.
- I can't speak the Berber language, but someday I will speak it well.
- Berberice konuşamıyorum ama bir gün iyi konuşacağım.
- I'd like to play tennis with Tom someday.
- Bir gün Tom ile tenis oynamak istiyorum.
- I hope to live in Boston someday.
- Bir gün Boston'da yaşamayı umuyorum.
- Tom, someday I'll reward you for all your patience.
- Tom, bir gün sabrın için seni ödüllendireceğim.
- I hope we meet again someday soon.
- Umarım yakında bir gün tekrar karşılaşırız.
- I want to visit that place someday.
- Bir gün o yeri ziyaret etmek istiyorum.
- I think I'd like to visit Boston someday.
- Sanırım bir gün Boston'u ziyaret etmek istiyorum.
- You'll forget about me someday.
- Bir gün beni unutacaksın.
- I'd like to be on TV someday.
- Bir gün televizyonda olmak istiyorum.
- Tom, someday I'll reward you for all your patience.
- Tom, bütün sabrın için bir gün seni ödüllendireceğim.
- I'd like to go to London someday.
- Bir gün Londra'ya gitmek istiyorum.
- I'd like to go abroad someday.
- Bir gün yurt dışına gitmek istiyorum.
- Today I am older than I once was, and younger than I will someday be.
- Bugün bir zamanlar olduğumdan daha yaşlıyım ve bir gün olacağımdan daha gencim.
- I still hope to do that someday.
- Hâlâ bir gün onu yapmayı umuyorum.
- I hope to someday live in a mansion.
- Bir gün bir konakta yaşamayı umuyorum.
- Your efforts will bear fruit someday.
- Çabalarınız bir gün meyvesini verecektir.
- I'd like to do that with you someday.
- Onu bir gün seninle yapmak isterim.
- Someday, I would like to possess a sailboat.
- Bir gün, bir yelkenli sahibi olmak istiyorum.
- This may just come in handy someday.
- Bu bir gün faydalı olabilir.
- I want to go to America someday.
- Bir gün Amerika'ya gitmek istiyorum.
- I still plan to do that someday.
- Yine de bir gün bunu yapmayı planlıyorum.
- My dream is to go to Australia someday.
- Hayalim bir gün Avustralya'ya gitmek.
- Tom will be famous someday.
- Tom bir gün ünlü olacak.
- I would like to visit France someday.
- Ben bir gün Fransa'yı ziyaret etmek isterim.
- You'll buy me a drink someday.
- Bir gün bana bir içki alacaksın.
- I want to go to the UK someday.
- Bir gün Birleşik Krallığa gitmek istiyorum.
- I want to go to the UK someday.
- Bir gün İngiltere'ye gitmek istiyorum.
- I can't help but think that maybe someday you and I'll get married.
- Belki bir gün seninle evleniriz diye düşünmeden edemiyorum.
- Please come around someday when you aren't busy.
- Lütfen meşgul olmadığın bir gün uğra.
- Someday, I'm going to have to do that.
- Bir gün bunu yapmak zorunda kalacağım.
- I hope to own my own house someday.
- Umarım bir gün kendi evim olur.
- Tom and Mary want to get married someday.
- Tom ve Mary bir gün evlenmek istiyor.
- I might use it someday.
- Bir gün kullanabilirim.
- I'd like to go there someday.
- Bir gün oraya gitmek istiyorum.
- Someday you'll regret this.
- Bir gün buna pişman olacaksın.
- Tom's parents hope that he'll become a doctor someday.
- Tom'un anne ve babası onun bir gün doktor olacağını umuyor.
- I'd like to play tennis with Tom someday.
- Bir gün Tom'la tenis oynamak isterim.
- She is going to climb that mountain someday.
- O, bir gün, o dağa tırmanacak.
- We'll someday make the world a better place.
- Bir gün dünyayı daha iyi bir yer haline getireceğiz.
- I want to go to Japan someday.
- Bir gün Japonya'ya gitmek istiyorum.
- I'd like to meet Tom someday.
- Bir gün Tom'la tanışmak istiyorum.
- In Belgium, Flemish people want to declare their independence someday.
- Belçika'da Flamanlar bir gün bağımsızlıklarını ilan etmek istiyorlar.
- Someday I'll buy a cotton candy machine.
- Bir gün bir pamuk şekeri makinesi satın alacağım.
- I still want to do that someday.
- Ben hâlâ onu bir gün yapmak istiyorum.
- Do you plan to visit America someday?
- Bir gün Amerika'yı ziyaret etmeyi düşünüyor musun?
- I might use it someday.
- Ben onu bir gün kullanabilirim.
- She's going to be famous someday.
- O bir gün meşhur olacak.
- This may just come in handy someday.
- Bu bir gün işe yarayabilir.
- You'll understand someday.
- Bir gün anlayacaksınız.
- She's going to be famous someday.
- O da bir gün ünlü olacak.
- I would like to visit France someday.
- Bir gün Fransa'yı ziyaret etmek istiyorum.
- Someday my dream will come true.
- Bir gün benim rüyam gerçek olacak.
- Everything you have will have you someday.
- Sahip olduğun her şey bir gün sana sahip olacak.
- I couldn't say when exactly in my life it occurred to me that I would be a pilot someday.
- Bir gün pilot olma fikrinin hayatımda tam olarak ne zaman aklıma geldiğini söyleyemem.
- It is inevitable that I will go to France someday, I just don't know when.
- Bir gün Fransa'ya gitmem kaçınılmaz, sadece ne zaman olacağını bilmiyorum.
- I'd like to be on TV someday.
- Bir gün televizyona çıkmak isterdim.
- I will visit foreign countries someday.
- Bir gün yabancı ülkeleri ziyaret edeceğim.
- I'd like to do that with you someday.
- Bir gün bunu seninle yapmak isterim.
- We'll meet again someday.
- Bir gün tekrar buluşacağız.
- All things must come to an end someday.
- Her şey bir gün sona ermeli.
- I want to do that someday.
- Bunu bir gün yapmak istiyorum.
- She is going to climb that mountain someday.
- Bir gün o dağa tırmanacak.
- I'd like to visit your country someday.
- Bir gün ülkenizi ziyaret etmek istiyorum.
- Someday the USA will elect a woman president, and it won't be pretty.
- Bir gün ABD bir kadın başkan seçecek ve bu hiç de hoş olmayacak.
- I'd like to meet them someday.
- Bir gün onlarla tanışmak istiyorum.
- I plan to be a teacher someday.
- Bir gün öğretmen olmayı planlıyorum.
- I hope to be famous someday.
- Bir gün ünlü olmayı umuyorum.
- Someday I'll beat you.
- Bir gün seni yeneceğim.
- Her wish is to study abroad someday.
- Dileği bir gün yurt dışında okumaktı.
- I think I'd like to visit Boston someday.
- Ben, bir gün Boston'ı ziyaret etmek istediğimi düşünüyorum.
- I think that'll happen someday.
- Sanırım o bir gün olacak.
- Someday she'll have to pay for what she's done.
- O, bir gün yaptığının hesabını vermek zorunda kalacak.
- I'll visit you someday.
- Bir gün seni ziyaret edeceğim.
- I need to do that someday.
- Bunu bir gün yapmalıyım.
- Maybe someday you'll understand that.
- Belki bir gün bunu anlarsın.
- I want to visit Egypt someday.
- Bir gün Mısır'ı ziyaret etmek istiyorum.
- Tom is likely to be famous someday.
- Tom'un bir gün ünlü olması muhtemel.
- Tom will be very successful someday.
- Tom bir gün çok başarılı olacak.
- Please do that someday.
- Lütfen bunu bir gün yapın.
- Tom is going to be very influential someday.
- Tom bir gün çok etkili biri olacak.
- Would you like to visit the White House someday?
- Bir gün Beyaz Saray'ı ziyaret etmek ister misin?
- Someday your dream will come true.
- Bir gün hayalin gerçek olacak.
- Someday I will buy a cotton candy machine.
- Bir gün bir pamuk şekeri makinesi satın alacağım.
- Tom hopes to live in Boston someday.
- Tom bir gün Boston'da yaşamayı umuyor.
- Maybe someday you'll understand.
- Belki bir gün anlarsın.
- Tom is going to be very important someday.
- Tom bir gün çok önemli biri olacak.
- I'm sure he's going to be somebody someday.
- Bir gün önemli biri olacağına eminim.
- Someday you'll meet someone else.
- Bir gün başka biriyle tanışacaksın.
- The way you talk is going to get you in trouble someday.
- Konuşma tarzın bir gün senin başını belaya sokacak.
- My dream is to go to Japan someday.
- Hayalim bir gün Japonya'ya gitmektir.
- Someday, we'll know.
- Bir gün, anlayacağız.
- Tom and Mary want to get married someday.
- Tom ve Mary bir gün evlenmek istiyorlar.
- Someday your dream will come true.
- Bir gün hayalin gerçekleşecek.
- I will be a doctor someday.
- Bir gün doktor olacağım.
- Someday, I'll have to do that.
- Bir gün bunu yapmak zorunda kalacağım.
- Someday you'll know the truth!
- Bir gün gerçeği öğreneceksin!
- I'd like to visit that place someday.
- Bir gün orayı ziyaret etmek isterim.
- Someday I'd like to go to England.
- Bir gün İngiltere'ye gitmek istiyorum.
- I still need to do that someday.
- Yine de bir gün bunu yapmam gerek.
- I'll return to my country someday soon.
- Ben yakında bir gün ülkeme döneceğim.
- I'll tell you about it someday.
- Bir gün sana anlatırım.
- Someday you'll regret this.
- Bir gün bundan pişman olursun.
- You'll be dead someday.
- Bir gün öleceksin.
- You'll be rich and famous someday.
- Bir gün zengin ve ünlü olacaksın.
- I'd like to do that someday.
- Bunu bir gün yapmak istiyorum.
- This just might come in handy someday.
- Bu bir gün işime yarayabilir.
- Please come around someday when you aren't busy.
- Lütfen meşgul olmadığın bir gün gel.
- I'd like to meet Tom someday.
- Bir gün Tom'la tanışmak isterim.
- I'll have everything I want someday soon.
- Bir gün istediğim her şeye sahip olacağım.
- He will be a Washington someday.
- Bir gün bir Washington olacak.
- I'd like to perform at Carnegie Hall someday.
- Bir gün Carnegie Hall'da sahne almak istiyorum.
- Tom will probably be famous someday.
- Tom muhtemelen bir gün ünlü olacak.
- I hope to see you again someday.
- Umarım bir gün seni tekrar görürüm.
- Tom said that he might want to try doing that someday.
- Tom bir gün bunu yapmayı denemek isteyebileceğini söyledi.
- Someday, dear language learner, you must stop poring over IPA charts and start listening to people.
- Bir gün, sevgili dil öğrencisi, IPA tablolarını incelemeyi bırakıp insanları dinlemeye başlamalısın.
- I think that'll happen someday.
- Sanırım bu bir gün olacak.
- I wanna visit Paris, New York and Tokyo someday.
- Bir gün Paris, New York ve Tokyo'yu ziyaret etmek istiyorum.
- I still want to go to Boston someday.
- Bir gün Boston'a gitmeyi hâlâ isterim.
- I want to go abroad someday.
- Bir gün yurtdışına gitmek istiyorum.
- I would like to visit New York someday.
- Bir gün New York'u ziyaret etmek istiyorum.
- Do you want to be a parent someday?
- Bir gün ebeveyn olmayı ister misin?
- He will be a Washington someday.
- Bir gün Washington olacak.
- Someday I'll run like the wind.
- Bir gün rüzgar gibi koşacağım.
- I'd like to visit that place someday.
- Bir gün o yeri ziyaret etmek isterim.
- I know someday this will happen to you, too.
- Bir gün bunun senin de başına geleceğini biliyorum.
- Tom says that someday he'll do that.
- Tom bir gün bunu yapacağını söylüyor.
- I think we might come back here someday.
- Sanırım bir gün buraya dönebiliriz.
- Someday you should give it a try.
- Bir gün sen de denemelisin.
- All things must come to an end someday.
- Her şey bir gün sona erecek.
- This just might come in handy someday.
- Bu bir gün işe yarayabilir.
- I want to go to Australia someday.
- Bir gün Avustralya'ya gitmek istiyorum.
- I hope to do that someday.
- Umarım bir gün bunu yaparım.
- Someday, I'll need to do that.
- Bir gün, bunu yapmam gerekecek.
- We'll see each other again someday.
- Bir gün tekrar görüşeceğiz.
- I'd like to visit Egypt someday.
- Bir gün Mısır'ı ziyaret etmek istiyorum.
- Tom is going to be famous someday.
- Tom bir gün ünlü olacak.
- Tom plans to live there someday.
- Tom bir gün orada yaşamayı planlıyor.
- I'd like to perform at Carnegie Hall someday.
- Ben bir gün Carnegie Hall'da sahneye çıkmak istiyorum.
- I still plan to do that someday.
- Ben hâlâ onu bir gün yapmayı planlıyorum.
- I'd like to go to Boston again someday.
- Bir gün Boston'a tekrar gitmek isterim.
- I'd like to visit your country someday.
- Ben, bir gün ülkenizi ziyaret etmek istiyorum.
- I want to play tennis with you someday.
- Bir gün seninle tenis oynamak istiyorum.
- I couldn't say when exactly in my life it occurred to me that I would be a pilot someday.
- Hayatımın tam olarak ne zaman bir gün pilot olacağımın aklıma geldiğini söyleyemem.
- I will be a doctor someday.
- Bir gün bir doktor olacağım.
- Tom told everyone that he thought Mary would make a good wife for someone someday.
- Tom herkese Mary'nin bir gün birisi için iyi bir eş olacağını düşündüğünü söyledi.
- I've always known that someday Tom would leave us.
- Tom'un bir gün bizi terk edeceğini hep biliyordum.
- I'd like to meet them someday.
- Bir gün onlarla tanışmak isterim.
- I wanna visit Paris, New York and Tokyo someday.
- Ben bir gün Paris, New York ve Tokyo'yu ziyaret etmek istiyorum.
- Tom hopes that someday he'll be able to play the drums as well as Mary does.
- Tom bir gün Mary kadar iyi davul çalabilmeyi umuyor.
- You'll regret it someday.
- Bir gün pişman olacaksın.
Show More (232)
|