|
- I am sorry, but I must recommend that the Commission proposal be rejected.
- Üzgünüm ancak Komisyon teklifinin reddedilmesini tavsiye etmek zorundayım.
- I am sorry this speech is so long, but this is an important section.
- Bu konuşma bu kadar uzun olduğu için üzgünüm, ancak bu önemli bir bölüm.
- I am very sorry, but we have exceeded our time limit.
- Çok üzgünüm ama zaman sınırımızı aştık.
- I am sorry that this is complicated, but life sometimes is complicated.
- Bu durum karmaşık olduğu için üzgünüm, ancak hayat bazen karmaşıktır.
- I am sorry, but I have no intention of carrying out that check.
- Üzgünüm ama bu kontrolü yapmak gibi bir niyetim yok.
- In one respect, I am sorry because I would have preferred the directive to have been adopted.
- Bir açıdan üzgünüm çünkü direktifin kabul edilmiş olmasını tercih ederdim.
- I am sorry, but it would contravene the Rules of Procedure.
- Üzgünüm ama bu İç Tüzüğe aykırı olur.
- I am sorry for the reasons to which you alluded, President.
- Bahsettiğiniz nedenlerden dolayı üzgünüm Başkanım.
- I am sorry, you will have to look somewhere else for a conspiracy theory.
- Üzgünüm, komplo teorisi için başka bir yere bakmanız gerekecek.
- I am not sorry that the Institute has been closed down.
- Enstitü kapatıldığı için üzgün değilim.
- I am sorry, but with so little time available to me, I cannot go into greater detail.
- Üzgünüm ama zamanım kısıtlı olduğu için daha fazla ayrıntıya giremeyeceğim.
- I am sorry, but many Members did, however, listen attentively to you.
- Üzgünüm ama birçok Üye yine de sizi dikkatle dinledi.
- I am sorry, but all I can say is that the Council does not have this information.
- Üzgünüm ama söyleyebileceğim tek şey Konsey'in bu bilgiye sahip olmadığıdır.
- I am sorry to be so harsh but this behaviour is truly unacceptable.
- Bu kadar sert olduğum için üzgünüm ama bu davranış gerçekten kabul edilemez.
- I am sorry for the reasons to which you alluded, President.
- Bahsettiğiniz nedenlerden dolayı üzgünüm Sayın Başkan.
- If there was, I am very sorry.
- Varsa, çok üzgünüm.
- I am sorry and disappointed that their amendment rejects the common position.
- Yaptıkları değişikliğin ortak görüşü reddetmesinden dolayı üzgün ve hayal kırıklığına uğramış durumdayım.
- I am extremely sorry about this, but I think that you are quite right to highlight the problem.
- Bu konuda son derece üzgünüm ancak sorunun altını çizmekte son derece haklı olduğunuzu düşünüyorum.
- I'm really sorry, kid, I didn't see you.
- Gerçekten üzgünüm, delikanlı, seni görmedim.
- Well, sorry I woke you up, Professor, but we have to check out these things.
- Sizi uyandırdığım için üzgünüm Profesör ama bu şeyleri kontrol etmemiz gerekiyor.
- I'm sorry, that cold medicine is really very strong.
- Üzgünüm, o soğuk algınlığı ilacı gerçekten çok güçlü.
- I'm sorry, that cold medicine is really very strong.
- Üzgünüm, bu nezle ilacı cidden çok kuvvetliymiş.
- I'm sorry, that cold medicine is really very strong.
- Üzgünüm, şu soğuk algınlığı ilacı gerçekten çok güçlü.
- I'm really sorry, kid, I didn't see you.
- Gerçekten üzgünüm evlat, seni görmemişim.
- I'm sorry to say this, but I tried to sell them on the black market.
- Bunu söylediğim için üzgünüm ama ben bunları karaborsada satmaya çalıştım.
- Sorry I'm a kid flying business class.
- Üzgünüm ben business class'ta uçan bir çocuğum.
- Sorry space rangers, this ride is no longer in service.
- Üzgünüm uzay korucuları, bu araç artık kullanımda değil.
- No, I'm sorry, this is the last song.
- Hayır, üzgünüm, bu son şarkı.
- Sorry space rangers, this ride is no longer in service.
- Üzgünüm uzay bekçileri, bu araç artık hizmet vermiyor.
- No, I'm sorry, this is the last song.
- Hayır, üzgünüm, son şarkı bu işte.
- I'm really sorry, kid, I didn't see you.
- Gerçekten üzgünüm evlat, seni göremedim.
- No, I'm sorry, this is the last song.
- Hayır, üzgünüm, bu son parça.
- I'm really sorry, but I seem to have misplaced your scarf.
- Gerçekten üzgünüm ama görünen o ki atkınızı kaybetmişim.
- I'm very sorry that your father died.
- Baban öldüğü için çok üzgünüm.
- I'm real sorry about that.
- O konuda cidden üzgünüm.
- Tom is sorry for what he did.
- Tom yaptığı şey için üzgün.
- I'm very sorry, but we can't let you out.
- Çok üzgünüm ama çıkmanıza izin veremeyiz.
- I'm very sorry for being late.
- Geç kaldığım için çok üzgünüm.
- All I want is a chance to say I'm sorry.
- Bütün istediğim üzgün olduğumu söylemek için bir fırsat.
- I'm sorry to interrupt you.
- Sözünüzü kestiğim için üzgünüm.
- Tom says he's sorry that he caused you trouble.
- Tom sana sorun çıkardığı için üzgün olduğunu söylüyor.
- I'm sorry, but the only thing I know how to say in this beautiful language is this sentence.
- Üzgünüm ama bu güzel dilde nasıl söyleneceğini bildiğim tek şey bu cümle.
- I'm sorry about what happened yesterday.
- Dün olanlardan dolayı üzgünüm.
- I'm very sorry I did that.
- Bunu yaptığım için çok üzgünüm.
- I'm sorry, but I'm already dating someone.
- Üzgünüm ama ben zaten biriyle çıkıyorum.
- You don't have to say you're sorry; I understand.
- Üzgün olduğunu söylemene gerek yok; anlıyorum.
- I'm real sorry for all this.
- Bütün bunlar için gerçekten üzgünüm.
- I'm truly sorry.
- Gerçekten çok üzgünüm.
- I'm sorry, I have no idea.
- Üzgünüm, hiçbir fikrim yok.
- I'm sorry, I don't speak French.
- Üzgünüm, ben Fransızca konuşmuyorum.
- I'm sorry that I said the things I did.
- Yapmış olduğum şeyleri söylediğim için üzgünüm.
- I'm sorry to contradict you.
- Seni yalanladığım için üzgünüm.
- I'm sorry about the mess.
- Karışıklık için üzgünüm.
- I'm sorry, but I already have plans for the evening.
- Üzgünüm, akşam için başka planım var.
- Sorry, Tom, I didn't want to get you involved.
- Üzgünüm Tom, seni bu işe bulaştırmak istemedim.
- I'm sorry I didn't do that.
- Bunu yapmadığıma üzgünüm.
- I'm sorry to bother you.
- Seni rahatsız ettiğim için üzgünüm.
- I'm sorry about being late.
- Geç kaldığım için üzgünüm.
- I'm sorry, I didn't mean to hurt your feelings.
- Üzgünüm, duygularını incitmek istemedim.
- I'm sorry to call so late.
- Bu kadar geç aradığım için üzgünüm.
- I'm sorry, I didn't recognize you.
- Üzgünüm, ben sizi tanımadım.
- I'm sorry I opened your mail by mistake.
- Yanlışlıkla postanı açtığım için üzgünüm.
- I'm sorry, I didn't catch that.
- Üzgünüm onu anlamadım.
- I'm sorry about what I said.
- Söylediklerim için üzgünüm.
- I'm sorry you didn't get a chance to meet Tom.
- Tom'la tanışma fırsatın olmadığı için üzgünüm.
- I'm really sorry about what I said.
- Söylediğim hakkında gerçekten üzgünüm.
- I'm sorry, but I think that you're mistaken.
- Üzgünüm fakat sanırım sen hatalısın.
- Please tell them I'm sorry.
- Lütfen onlara üzgün olduğumu söyleyin.
- Tell them that I'm sorry.
- Onlara üzgün olduğumu söyle.
- Tell her I'm sorry.
- Ona üzgün olduğumu söyle.
- I wanted to say sorry.
- Üzgün olduğumu söymek istedim.
- I just wanted to tell you I'm sorry.
- Ben sadece sana üzgün olduğumu söylemek istedim.
- Tell Tom I'm sorry I wasn't able to be at his birthday party.
- Tom'a doğum günü partisine gelemediğim için üzgün olduğumu söyle.
- I'm sorry that I bothered you.
- Sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm.
- I'm sorry, I have another meeting.
- Üzgünüm, başka bir toplantım var.
Show More (73)
|
|
- Nevertheless, I am sorry that the increase in these rates only target closed investment categories.
- Bununla birlikte bu oranlardaki artışın sadece kapalı yatırım kategorilerini hedeflemesinden dolayı üzgünüm.
- No, sorry, just a moment.
- Hayır, üzgünüm, bir dakika.
- Secondly, I am sorry we had such difficulty in establishing the committee.
- İkinci olarak, komiteyi kurmakta bu kadar zorlandığımız için üzgünüm.
- Secondly, I am sorry we had such difficulty in establishing the committee.
- İkinci olarak, komitenin kurulmasında bu kadar zorluk yaşadığımız için üzgünüm.
- So, I'm really sorry that you're having a hard time.
- Yani zor zamanlar geçirdiğin için gerçekten üzgünüm.
- Sorry I'm a kid flying business class.
- Business class'ta uçan bir çocuk olduğum için üzgünüm.
- Sorry, just calculating opportunity costs.
- Üzgünüm, sadece olasılık maliyetlerini hesaplıyorum.
- Sorry, I've had a very hard morning.
- Üzgünüm, çok zor bir sabah geçirdim.
- Look, I'm sorry this is hard for you.
- Bak, bu sana zor geldiği için üzgünüm.
- Sorry, just calculating opportunity costs.
- Üzgünüm, sadece olasılık maliyetini hesaplıyorum.
- So, I'm really sorry that you're having a hard time.
- Bu yüzden zor dönemler geçirdiğin için gerçekten üzgünüm.
- We're sorry for the inconvenience.
- Rahatsızlık için üzgünüz.
- Aw, sorry you missed the show.
- Gösteriyi kaçırdığın için üzgünüm.
- Sorry for being so late.
- Çok geç kaldığım için üzgünüm.
- Sorry, wrong number.
- Üzgünüm, yanlış numara.
- Sorry that I haven't written in ages.
- Yıllardır yazmadığım için üzgünüm.
- Sorry, I was woolgathering.
- Üzgünüm, yün topluyordum.
Show More (14)
|