|
- She was born with a silver spoon in her mouth.
- Ağzında gümüş bir kaşıkla doğdu.
- My spoon is very large.
- Kaşığım çok büyük.
- I'd like to have a spoon.
- Bir kaşık istiyorum.
- She was licking the spoon.
- Kaşığı yalıyordu.
- We eat soup with a spoon.
- Çorbayı kaşıkla içiyoruz.
- I'm using a bowl and a spoon.
- Ben bir kase ve bir kaşık kullanıyorum.
- Tom licked the spoon.
- Tom kaşığı yaladı.
- Place the spoon to the right of the knife.
- Kaşığı bıçağın sağına yerleştirin.
- I dropped my spoon.
- Kaşığımı düşürdüm.
- You licked the spoon.
- Kaşığı yaladın.
- Tom uses a spoon to eat rice, but Mary prefers to use chopsticks.
- Tom pilav yemek için bir kaşık kullanır ancak Mary yemek çubukları kullanmayı tercih ediyor.
- He lifted the spoon up to his mouth.
- Kaşığı ağzına kadar kaldırdı.
- Eating rice with chopsticks raises blood sugar less than eating with a spoon because it's more difficult and increases the time it takes to eat.
- Çubuklarla pilav yemek, kaşıkla yemekten daha az kan şekerini yükseltir çünkü daha zordur ve yemek yeme süresini uzatır.
- This spoon is for tea.
- Bu kaşık çay için.
- Don't move that spoon and glass.
- O kaşığı ve bardağı hareket ettirmeyin.
- There is no spoon.
- Hiç kaşık yok.
- Soup is eaten with a spoon.
- Çorba kaşıkla yenir.
- Waiter, I need a spoon.
- Garson, bir kaşığa ihtiyacım var.
- Give me the spoon.
- Kaşığı bana ver.
- We usually eat with a knife, fork and spoon.
- Biz genellikle bir bıçak, çatal ve kaşıkla yemek yiyoruz.
- What are some foods you usually eat with a spoon?
- Genellikle kaşıkla yediğiniz bazı yiyecekler nelerdir?
- Tom was born with a silver spoon in his mouth.
- Tom ağzında gümüş bir kaşıkla doğdu.
- Which side of the plate is the spoon supposed to be on?
- Kaşığın tabağın hangi tarafında olması gerekiyor?
- Do you have a spoon I can stir the rice with?
- Pilavı karıştırabileceğim bir kaşığın var mı?
- Waiter, I need a spoon.
- Garson, bana bir kaşık lazım.
- There is a spoon here.
- Burada bir kaşık var.
- He admits being able to bend a metal spoon.
- O metal bir kaşığı bükebileceğini kabul ediyor.
- The baby cannot use a spoon yet.
- Bebek henüz kaşık kullanamıyor.
- Tom put down his spoon.
- Tom kaşığını indirdi.
- Do you ever eat rice with a spoon?
- Pilavı hiç kaşıkla yer misin?
- We usually eat with a knife, fork and spoon.
- Genellikle bıçak, çatal ve kaşıkla yemek yeriz.
- Grab a spoon.
- Bir kaşık kap.
- Don't move that spoon and glass.
- Kaşığı ve bardağı hareket ettirme.
- Tom stirred his coffee with a spoon.
- Tom bir kaşıkla kahvesini karıştırdı.
- I'm using a bowl and a spoon.
- Bir kase ve bir kaşık kullanıyorum.
- She licked the spoon.
- Kaşığı yaladı.
- There is a spoon missing.
- Kayıp bir kaşık var.
- This is a spoon.
- Bu bir kaşık.
- He dipped his spoon into the soup.
- Kaşığını çorbaya daldırdı.
- There is no spoon.
- Kaşık yok.
- Do you need a spoon?
- Kaşık lazım mı?
- Could somebody get me a spoon?
- Biri bana kaşık getirebilir mi?
- Tom put down his spoon and picked up his cup.
- Tom kaşığını bıraktı ve fincanını aldı.
- Tom set down his spoon.
- Tom kaşığını yere koydu.
- My spoon is bigger!
- Benim kaşığım daha büyük!
- Dan dug a tunnel in his cell with a spoon.
- Dan hücresinde kaşıkla bir tünel kazdı.
- My spoon is very large.
- Benim kaşığım çok büyük.
- He admits being able to bend a metal spoon.
- Metal bir kaşığı bükebildiğini kabul ediyor.
- Do you need a spoon?
- Bir kaşığa ihtiyacın var mı?
- Tom put down his spoon.
- Tom kaşığını bıraktı.
- Give me a spoon.
- Bana bir kaşık verin.
- Tom dipped his spoon into the soup.
- Tom kaşığını çorbaya daldırdı.
- Do you ever eat rice with a spoon?
- Hiç bir kaşıkla pirinç pilavı yer misin?
- I need a clean spoon.
- Temiz bir kaşığa ihtiyacım var.
- Please bring your own fork and spoon.
- Lütfen kendi çatal ve kaşığınızı getirin.
- There is a spoon missing.
- Bir kaşık eksik.
- The spoon is dirty.
- Kaşık kirli.
- She was licking the spoon.
- O, kaşığı yalıyordu.
- He admits being able to bend a metal spoon.
- Metal bir kaşığı bükebildiğini itiraf ediyor.
- This spoon is for soup.
- Bu kaşık çorba için.
- She licked the spoon.
- O, kaşığı yaladı.
- Please bring your own fork and spoon.
- Lütfen kendi çatal ve kaşığını getir.
- Tom likes to eat ice cream with a small spoon.
- Tom küçük bir kaşıkla dondurma yemekten hoşlanıyor.
- Give me a spoon.
- Bana bir kaşık ver.
- There is a spoon.
- Bir kaşık var.
- Italians don't eat spaghetti with a spoon.
- İtalyanlar spagettiyi kaşıkla yemezler.
- This spoon is for soup.
- Bu kaşık çorba içindir.
- Would you like a spoon?
- Bir kaşık ister misin?
- She stirred her coffee with a spoon.
- Bir kaşıkla kahvesini karıştırdı.
- Italians don't eat spaghetti with a spoon.
- İtalyanlar kaşıkla makarna yemezler.
- Which side of the plate is the spoon supposed to be on?
- Kaşığın tabağın hangi tarafında olması gerekir?
- Tom licked the spoon clean.
- Tom kaşığı yalayıp temizledi.
- Tom uses a spoon to eat rice, but Mary prefers to use chopsticks.
- Tom pilav yemek için kaşık kullanır ama Mary çubuk kullanmayı tercih eder.
- She was born with a silver spoon in her mouth.
- O, ağzında gümüş bir kaşıkla doğmuş.
- She stirred her tea with a little gold spoon.
- Küçük altın bir kaşıkla çayını karıştırdı.
- How do I eat without a spoon?
- Kaşıksız nasıl yemek yiyeceğim?
- You licked the spoon.
- Sen kaşığı yaladın.
- Tom likes to eat ice cream with a small spoon.
- Tom dondurmayı küçük bir kaşıkla yemeyi seviyor.
- Tom put down his spoon and picked up a fork.
- Tom kaşığını bıraktı ve eline bir çatal aldı.
- Could somebody get me a spoon?
- Birisi bana kaşık verebilir mi?
- Tom set down his spoon.
- Tom kaşığını yere bıraktı.
- I licked the spoon.
- Kaşığı yaladım.
- Tom put down his spoon and picked up his cup.
- Tom kaşığını bıraktı ve kupasını eline aldı.
- Soup is eaten with a spoon.
- Çorba bir kaşıkla yenir.
Show More (81)
|