| 1 |
switch |
değiştirmek |
v. |
|
- I switched dairy milk for plant-based alternatives.
- Süt ürünlerini bitki bazlı alternatiflerle değiştirdim.
- She offered to switch shifts to help me out.
- Bana yardım etmek için vardiya değiştirmeyi teklif etti.
- It may also cost less than switching fuels for ships which frequently travel on EU seas.
- Ayrıca AB denizlerinde sıklıkla seyahat eden gemiler için yakıt değiştirmekten daha az maliyetli olabilir.
- Therefore, I would urge the House to support the switching of EUR 30 million.
- Bu nedenle Meclis'i 30 milyon Avro'nun değiştirilmesini desteklemeye çağırıyorum.
- Don't waste time switching devices or transferring files when you can print directly from the source.
- Doğrudan kaynaktan çıktı alabilecekken cihaz değiştirmekle veya dosya aktarmakla vakit kaybetmeyin.
- We're looking for two khaki army bags, unless they switched them.
- İki tane haki asker çantası arıyoruz tabii eğer değiştirmedilerse.
- I was surprised you decided to switch plans to tonight.
- Planlarını bu geceye değiştirmeye karar vermene şaşırdım.
- We're looking for two khaki army bags, unless they switched them.
- İki haki rengi asker çantası arıyoruz, tabii değiştirmedilerse.
- We're looking for two khaki army bags, unless they switched them.
- Eğer değiştirmedilerse, iki tane haki askeri çanta arıyoruz.
- It felt like a better trade for me, so I switched.
- Benim için daha iyi bir alışverişmiş gibi geldi, bu yüzden değiştirdim.
- Maybe we should switch jobs.
- Belki de iş değiştirmeliyiz.
- Let's switch sides.
- Taraf değiştirelim.
- Let's switch.
- Değiştirelim.
- Tom switched the wine glasses without my knowing.
- Tom benden habersiz şarap bardaklarını değiştirdi.
- Tom switched the wine glasses without my knowing.
- Tom benim bilgim olmadan şarap bardaklarını değiştirdi.
- Sami quickly switched the subject.
- Sami hemen konuyu değiştirdi.
- Let's switch seats.
- Koltukları değiştirelim.
- Tom and I switched seats.
- Tom ve ben koltukları değiştirdik.
- Do you want to switch seats?
- Koltukları değiştirmek ister misiniz?
- Next time I switch jobs, I need work that will let me make use of the experience I've gained up to now.
- Bir dahaki sefere iş değiştirdiğimde, bugüne kadar edindiğim deneyimlerden faydalanabileceğim bir işe ihtiyacım var.
- Can we switch seats?
- Koltukları değiştirebilir miyiz?
- Why do you want to switch jobs?
- Neden iş değiştirmek istiyorsun?
- Sami quickly switched the subject.
- Sami konuyu hızla değiştirdi.
Show More (20)
|
| 2 |
switch |
yer değiştirmek |
v. |
|
- Would you like to switch seats?
- Yer değiştirmek ister misin?
- You don't want to switch places with me?
- Benimle yer değiştirmek istemiyor musun?
- Switch places with me.
- Benimle yer değiştir.
- Tom and Mary switched places on the bench.
- Tom ve Mary bankta yer değiştirdi.
- Tom and I switched places.
- Tom ve ben yer değiştirdik.
- Let's switch places.
- Yerleri değiştirelim.
- Do you want to switch seats?
- Yer değiştirmek ister misiniz?
- Tom and Mary switched places.
- Tom ve Mary yer değiştirdi.
- Tom and Mary switched places on the bench.
- Tom ve Mary bankta yer değiştirdiler.
- They switched places with each other.
- Birbirleriyle yer değiştirdiler.
- They switched places with each other.
- Onlar birbirleriyle yer değiştirdi.
- Why don't we switch places?
- Neden yer değiştirmiyoruz?
- Let's switch places.
- Yer değiştirelim.
- Tom and I switched places.
- Tom ve ben yerleri değiştirdik.
- Let's switch seats.
- Hadi yer değiştirelim.
- I switched places with Tom.
- Tom ile yer değiştirdim.
- Tom and I switched seats.
- Tom ve ben yer değiştirdik.
- Tom and Mary switched places.
- Tom ve Mary yer değiştirdiler.
- Will you switch seats with me?
- Benimle yer değiştirir misin?
- I switched places with Tom.
- Tom'la yerleri değiştirdim.
Show More (17)
|
| 3 |
switch |
geçmek |
v. |
|
- I started majoring in sociology but then switched to psychology.
- Sosyoloji okumaya başladım ama sonra psikolojiye geçtim.
- We have to switch to these practices swiftly and without making any exceptions.
- Hızlı bir şekilde ve hiçbir istisna yapmadan bu uygulamalara geçmeliyiz.
- The reform of the agricultural sector aims at switching to a system of direct income support for farmers.
- Tarım sektörü reformu, çiftçiler için doğrudan gelir desteği sistemine geçmeyi amaçlamaktadır.
- Tom and Mary were speaking in French, but switched to English when John entered the room.
- Tom ve Mary Fransızca konuşuyorlardı ama John odaya girince İngilizceye geçtiler.
- Why don't we switch to French?
- Neden Fransızcaya geçmiyoruz?
- Let's switch to French.
- Fransızcaya geçelim.
- I switched to Google Chrome and it worked.
- Google Chrome'a geçtim ve işe yaradı.
- Tom switched to French.
- Tom Fransızcaya geçti.
- Wolfgang switched to German.
- Wolfgang Almancaya geçti.
- After talking to Tom for a few minutes, it became obvious that his French wasn't very good, so Mary switched to English.
- Tom'la birkaç dakika konuştuktan sonra Fransızcasının çok iyi olmadığı anlaşıldı, bu yüzden Mary İngilizceye geçti.
- Factories have been urged to switch from coal to a cleaner fuel.
- Fabrikalar kömürden daha temiz bir yakıta geçmeye teşvik edildi.
- Alexandra switched to Russian.
- Alexandra Rusçaya geçti.
- Tom switched to English.
- Tom İngilizceye geçti.
Show More (10)
|
| 4 |
switch |
anahtar |
n. |
|
- If you touch this switch, it will open the curtains automatically.
- Bu anahtara dokunursanız, perdeler otomatik olarak açılacak.
- Where is the light switch?
- Işık anahtarı nerede?
- Let me fix the switch.
- Anahtarı onarayım.
- He was feeling for the light switch in the dark.
- Karanlıkta el yordamıyla ışık anahtarını arıyordu.
- She groped for the light switch in the dark.
- Karanlıkta el yordamıyla ışık anahtarını aradı.
- Lucy turned on the light switch.
- Lucy, ışık anahtarını açtı.
- It is forbidden for you to touch that switch.
- O anahtara dokunmak senin için yasaktır.
- Tom flipped the switch.
- Tom anahtarı çevirdi.
- You have to wait for the right time to pull the switch.
- Anahtarı çekmek için doğru zamanı beklemek zorundasın.
- Tom turned on the light switch.
- Tom ışık anahtarını açtı.
- The switch is on.
- Anahtar açık.
- The switch is off.
- Anahtar kapalı.
Show More (9)
|
| 5 |
switch |
düğme |
n. |
|
- You have to wait for the right time to pull the switch.
- Düğmeyi çekmek için doğru zamanı beklemelisin.
- I can't turn it on, because the switch is broken.
- Düğmesi bozuk olduğu için açamıyorum.
- The switch is off.
- Düğme kapalı.
- It is forbidden for you to touch that switch.
- O düğmeye dokunmanız yasak.
- She pressed the switch.
- Düğmeye bastı.
- If you touch this switch, it will open the curtains automatically.
- Bu düğmeye dokunursanız, perdeler otomatik açılacaktır.
- Tom flipped the switch.
- Tom düğmeyi çevirdi.
- The switch is on.
- Düğme açık.
- Is there an off-on switch on the device?
- Cihazda bir kapatma-açma düğmesi var mı?
- Tom flicked the switch.
- Tom düğmeye bastı.
Show More (7)
|
| 6 |
switch |
elektrik düğmesi |
n. |
|
- We couldn't find the switch; it was pitch black.
- Elektrik düğmesini bulamadık; zifiri karanlıktı.
- He was feeling for the light switch in the dark.
- Karanlıkta elektrik düğmesini arıyordu.
- Where's the light switch?
- Elektrik düğmesi nerede?
Show More (0)
|
| 7 |
switch |
makas (demiryolu) |
n. |
|
- The train is past the switch.
- Tren makası geçti.
- The train is past the switch.
- Tren, makası geçti.
- The train is passed the switch.
- Tren makası geçti.
Show More (0)
|
| 8 |
switch |
değişmek |
v. |
|
- Will you switch seats with me?
- Benimle yer değişir misin?
- Will you switch seats with me?
- Benimle yer değişir misiniz?
Show More (-1)
|
| 9 |
switch |
açmak |
v. |
|
- The video isn't working because you haven't switched it on.
- Video çalışmıyor, çünkü onu açmadın ki.
- The video isn't working because you haven't switched it on.
- Video onu açmadığın için çalışmıyor.
Show More (-1)
|
| 10 |
switch |
(demiryolu) makas |
n. |
|
- All trains are delayed due to a failure in the railroad switches.
- Demiryolu makaslarındaki bir arıza nedeniyle tüm trenler gecikti.
Show More (-2)
|
| 11 |
switch |
geçirmek |
v. |
|
- He switched the car to eco mode.
- Arabayı ekonomik moda geçirdi.
Show More (-2)
|
| 12 |
switch |
geçiş |
n. |
|
- All of a sudden, he made a switch from a full-time job to gardening plants!
- Birdenbire, tam zamanlı bir işten bahçe bitkileri yetiştirmeye geçiş yaptı!
Show More (-2)
|
| 13 |
switch |
sopa |
n. |
|
- This riding switch is from the early Victorian period.
- Bu binicilik sopası erken Viktorya döneminden kalma.
Show More (-2)
|
| 14 |
switch |
şalter |
n. |
|
- Let me fix the switch.
- Şalteri tamir edeyim.
Show More (-2)
|
