|
- I should like to join in congratulating the Commission on its negotiating tactics and success.
- Komisyonu müzakere taktikleri ve başarısından dolayı kutlamak isterim.
- It persists in its Malthusianism tactics by scrapping boats and even by refusing to fund modernisation.
- Tekneleri hurdaya çıkararak ve hatta modernizasyonu finanse etmeyi reddederek Malthusçuluk taktiklerinde ısrar ediyor.
- There have been delaying tactics, misinformation and, very often, misleading statements.
- Geciktirme taktikleri, yanlış bilgilendirme ve çoğu zaman yanıltıcı açıklamalar olmuştur.
- It is deploying the most outrageous bullying tactics to get small countries to sign bilateral immunity agreements.
- Küçük ülkelere ikili dokunulmazlık anlaşmaları imzalatmak için en çirkin zorbalık taktiklerini uyguluyor.
- The fundamental and primary question is what tactics we should adopt in order to make the best progress.
- Temel ve öncelikli soru, en iyi ilerlemeyi sağlamak için hangi taktikleri benimsememiz gerektiğidir.
- The Commission must stop devising a wealth of new strategies and delaying tactics to withhold documents from us.
- Komisyon, belgeleri bizden saklamak için bir dizi yeni strateji ve geciktirme taktiği geliştirmekten vazgeçmelidir.
- It disrupts Israel's political and military tactics entirely, and places Tel Aviv wholly on the defensive.
- İsrail'in siyasi ve askeri taktiklerini tamamen bozuyor ve Tel Aviv'i tamamen savunma durumuna sokuyor.
- It disrupts Israel's political and military tactics entirely, and places Tel Aviv wholly on the defensive.
- Bu durum İsraillilerin siyasi ve askeri taktiklerini tamamen bozar ve Tel Aviv'i tamamen savunmaya geçirir.
- The previous seven tactics are necessary for a complete analysis.
- Tam bir analiz için önceki yedi taktiğe ihtiyaç vardır.
- The previous seven tactics are necessary for a complete analysis.
- Tam bir analiz yapmak için önceki yedi taktik gereklidir.
- Sami knows all the sales tactics.
- Sami bütün satış taktiklerini bilir.
- Fadil always used his heartless scare tactics to control Dania.
- Fadıl, Dania'yı kontrol etmek için her zaman kalpsiz korkutma taktiklerini kullandı.
- Sami knows all the sales tactics.
- Sami tüm satış taktiklerini biliyor.
- Tom changed his tactics.
- Tom taktiğini değiştirdi.
- Tom changed his tactics.
- Tom taktiklerini değiştirdi.
- She did not believe that I understood her tactics.
- Onun taktiklerini anladığıma inanmadı.
- We were forced to change our tactics.
- Taktiklerimizi değiştirmek zorunda kaldık.
- He did not believe that I understood his tactics.
- Taktiklerini anladığıma inanmadı.
- We were forced to change our tactics.
- Taktiklerimizi değiştirmeye zorlandık.
Show More (16)
|