|
- Employee participation must not be just a theory.
- Çalışanların katılımı sadece bir teori olmamalıdır.
- Today, it is a fact that each theory which supports the existence of different human races is scientifically flawed.
- Bugün farklı insan ırklarının varlığını destekleyen her teorinin bilimsel olarak kusurlu olduğu bir gerçektir.
- Realistic in the sense that practice and theory are two different things.
- Pratik ve teorinin iki farklı şey olduğu anlamında gerçekçi.
- The theory is now belied by the facts.
- Teori artık gerçekler tarafından yalanlanıyor.
- One theory is that vitamin B-12 helps break down a brain chemical called homocysteine.
- Bir teoriye göre B-12 vitamini homosistein adı verilen bir beyin kimyasalının parçalanmasına yardımcı olur.
- The aim of the course is to teach techniques on pattern recognition and analysis with an insight on the underlying theory.
- Dersin amacı, temel teoriye ilişkin bir anlayışla örüntü tanıma ve analiz tekniklerini öğretmektir.
- Cordelia, the truth is I haven't yet formulated a theory.
- Cordelia, gerçek şu ki henüz bir teori üretmedim.
- Only then does this theory have an effect.
- Bu teori ancak o zaman bir etkiye sahip olur.
- However, people have treated these things as ordinary human theory.
- Fakat insanlar bunları sıradan insan teorisi olarak görmektedir.
- Cordelia, the truth is I haven't yet formulated a theory.
- Cordelia, gerçek şu ki henüz bir teori oluşturmadım.
- The aim of the course is to teach techniques on pattern recognition and analysis with an insight on the underlying theory.
- Bu eğitimin amacı, örüntü tanıma ve çözümleme tekniklerini, altta yatan teoriye ilişkin bir bakış açısıyla öğretmektir.
- Doc, I got a new theory about all these suicides.
- Doktor, tüm bu intiharlarla ilgili yeni bir teorim var.
- Doc, I got a new theory about all these suicides.
- Doktor, tüm bu intiharlar hakkında yeni bir teorim var.
- The aim of the course is to teach techniques on pattern recognition and analysis with an insight on the underlying theory.
- Bu derste, örüntü tanıma ve çözümleme tekniklerinin, dayandıkları teorilerle birlikte öğretilmesi amaçlanmıştır.
- Only then does this theory have an effect.
- Ancak o zaman bu teorinin bir etkisi olur.
- That's a very interesting theory.
- Bu çok ilginç bir teori.
- Would you like to hear my theory?
- Benim teorimi dinlemek ister misin?
- It's only a theory at the moment.
- Bu şu anda sadece bir teori.
- This theory consists of three parts.
- Bu teori üç kısımdan oluşur.
- It is impossible to make her understand the theory.
- Teoriyi anlamasını sağlamak imkansız.
- You don't buy that theory, do you?
- Bu teoriyi yutmadın, değil mi?
- To explain this phenomenon, each scientist devised his own theory.
- Bu fenomeni açıklamak için her bilim adamı kendi teorisini geliştirdi.
- I think it's a dumb theory.
- Bence bu aptalca bir teori.
- I think your theory is incorrect.
- Bence senin teorin yanlış.
- That theory is generally accepted.
- Bu teori genel kabul görüyor.
- The impact of Emmet's theory on physics has been widely discussed, but this is not my concern in this paper.
- Emmet'in teorisinin fizik üzerindeki etkisi geniş çapta tartışılmıştır, ancak bu makale bu konu hakkında değil.
- I have a theory about her.
- Onun hakkında bir teorim var.
- He illustrated his theory with diagrams.
- O, teorisini diyagramlarla açıkladı.
- The experiment confirmed his theory.
- Deney, teorisini doğruladı.
- In the light of these facts, it may be necessary to revise our theory.
- Bu gerçekler ışığında, teorimizi gözden geçirmemiz gerekebilir.
- Strictly speaking, the theory is not correct.
- Doğrusunu istersen, teori doğru değil.
- He's not talking theory.
- Teoriden bahsetmiyor.
- His theory is based on careful research.
- Teorisi dikkatli bir araştırmaya dayanmaktadır.
- He developed his own theory.
- O, kendi teorisini geliştirdi.
- The experiment confirmed his theory.
- Deney onun teorisini doğruladı.
- It's not just a theory.
- Bu sadece bir teori değil.
- This is a great theory.
- Bu harika bir teori.
- Tom developed his own theory.
- Tom kendi teorisini geliştirdi.
- Could you enlarge on your new theory?
- Yeni teorinizi daha ayrıntılı anlatabilir misiniz?
- He developed his own theory.
- Kendi teorisini geliştirdi.
- What's your theory?
- Senin teorin nedir?
- I think your basic theory is wrong.
- Sanırım temel teorin yanlış.
- This theory consists of three parts.
- Bu teori üç bölümden oluşuyor.
- This theory holds in everything.
- Bu teori her şey için geçerlidir.
- A more plausible proposal is the one Leech presented in conjunction with Emmet's theory.
- Leech'in Emmet'in teorisiyle birlikte sunduğu öneri daha akla yatkın.
- Do you have a theory?
- Bir teoriniz var mı?
- His theory is based on elaborate investigation.
- Teorisi ayrıntılı bir araştırmaya dayanıyor.
- Even today, his theory remains practically irrefutable.
- Bugün bile teorisi pratikte reddedilemez.
- Are you suggesting another theory?
- Başka bir teori öneriyor musun?
- This theory holds in everything.
- Bu teori her şeyi kapsıyor.
- Are you suggesting another theory?
- Başka bir teori mi öneriyorsun?
- Zamenhof put his theory into practice.
- Zamenhof teorisini uygulamaya koydu.
- That theory is generally accepted.
- O teori genelde kabul edilmektedir.
- Do you want to hear my theory?
- Teorimi duymak ister misin?
- That's a very interesting theory.
- Bu çok ilginç bir teoridir.
- You don't buy that theory, do you?
- O teoriye inanmıyorsun, değil mi?
- Theory without practice will be no use.
- Pratiği olmayan teori işe yaramaz.
- It's only a theory.
- O sadece bir teori.
- Each scientist came up with his own theory to explain this phenomenon.
- Her bilim adamı, bu olguyu açıklamak için kendi teorisini ortaya attı.
- Tell them your theory.
- Teorini onlara söyle.
- It's just a theory.
- Bu sadece bir teori.
- His theory was absolutely unrealistic.
- Onun teorisi kesinlikle gerçek dışı.
- There's a big difference between theory and idea.
- Teori ve fikir arasında büyük bir fark vardır.
- Tom doesn't have a theory.
- Tom'un bir teorisi yok.
- I revised my theory.
- Teorimi yeniden inceledim.
- This theory is very controversial.
- Bu teori çok tartışmalı.
- What's Tom's theory?
- Tom'un teorisi nedir?
- Tell Tom your theory.
- Tom'a teorini anlat.
- Practice is better than theory.
- Pratik teoriden daha iyidir.
- I put your theory into practice.
- Teorini uygulamaya koydum.
- There was just one problem with that theory.
- Bu teoriyle ilgili tek bir sorun vardı.
- I can't accept this theory.
- Ben bu teoriyi kabul edemem.
- It is not my purpose to investigate the impact of Emmet's theory on biology.
- Amacım, Emmet'in teorisinin biyoloji üzerindeki etkisini araştırmak değil.
- I revised my theory.
- Teorimi gözden geçirdim.
- Each scientist came up with his own theory to explain this phenomenon.
- Her bilim adamı bu fenomeni açıklamak için kendi teorisini geliştirdi.
- We'll leave theory to the mathematicians.
- Teoriyi matematikçilere bırakalım.
- I have my own theory.
- Benim kendi teorim var.
- Recent investigations have demonstrated that the application of Emmet's theory is not always without defects.
- Son araştırmaların gösterdiğine göre, Emmet'in teorisinin uygulaması her zaman kusursuz değildir.
- A more plausible proposal is the one Leech presented in conjunction with Emmet's theory.
- Daha makul bir öneri, Emmet'in teorisi ile bağlantılı olarak, Leech'in sunduğudur.
- Practice is better than theory.
- Uygulama, teoriden daha iyidir.
- We have a theory.
- Bir teorimiz var.
- Theory without practice will be no use.
- Pratik olmadan teori hiçbir işe yaramaz.
- Tom has a theory.
- Tom'un bir teorisi var.
- What's your theory on what happened?
- Olanlar hakkında teorin nedir?
- I have a theory about Tom.
- Tom hakkında bir teorim var.
- It's not just a theory.
- Sadece bir teori değil.
- That's quite a theory.
- Bu oldukça iyi bir teori.
- That theory isn't generally accepted.
- O teori genelde kabul edilmez.
- I do have a theory.
- Bir teorim var.
- Are you buying that theory?
- Bu teoriye inanıyor musun?
- I really cannot find any error in his theory.
- Teorisinde gerçekten bir hata bulamıyorum.
- This theory is true of Japan.
- Bu teori Japonya için geçerli.
- As far as I know, there are no good books on the theory.
- Bildiğim kadarıyla, teori üzerine iyi bir kitap yok.
- Tell her your theory.
- Teorini ona söyle.
- His theory is based on elaborate investigation.
- Onun teorisi ayrıntılı soruşturmaya dayanmaktadır.
- That's the theory.
- Teori bu.
- There's a great difference between a theory and an idea.
- Bir teori ve bir düşünce arasında büyük bir farklılık vardır.
- I am going to substantiate this theory.
- Bu teoriyi kanıtlayacağım.
- It's only a theory.
- Sadece bir teori.
- That theory isn't generally accepted.
- Bu teori genel kabul görmüyor.
- Other scientists are debating his theory about the disappearance of dinosaurs.
- Diğer bilim adamları onun dinozorların yok oluşuyla ilgili teorisini tartışıyor.
- I can't find a single flaw in her theory.
- Onun teorisinde tek bir kusur bile bulamıyorum.
- He stuck with his own theory.
- Kendi teorisine bağlı kaldı.
- Ten years ago his theory would not have been generally accepted.
- On yıl önce teorisi genel kabul görmezdi.
- What's your theory?
- Teoriniz nedir?
- He's not talking theory.
- O, teori konuşmuyor.
- There's a big difference between theory and idea.
- Teori ve fikir arasında büyük fark vardır.
- That's a controversial theory.
- O tartışmalı bir teori.
- I have my own theory.
- Kendi teorim var.
- They are crying down Tom's new theory.
- Onlar Tom'un yeni teorisini küçümsüyorlar.
- I think your theory is incorrect.
- Ben senin teorinin yanlış olduğunu düşünüyorum.
- Tell her your theory.
- Ona teorini söyle.
- I have a working theory.
- İşe yarar bir teorim var.
- That would be one theory.
- Bu bir teori olurdu.
- Even having understood, it is a difficult theory to explain.
- Anlamış olsanız bile, açıklaması zor bir teoridir.
- The information presented in Kelly's paper on color coordination is seen to be of use in building up an alternative theory.
- Kelly'nin renk koordinasyonuyla ilgili makalesinde sunulan bilgilerin alternatif bir teori oluşturmada faydalı olduğu görülüyor.
- I think your theory is incorrect.
- Bence teorin yanlış.
- Sami's theory was questioned.
- Sami'nin teorisi sorgulandı.
- Most experts think a lot of his theory.
- Çoğu uzman onun teorisi hakkında olumlu düşünüyor.
- I can't find anything wrong with his theory.
- Teorisinde yanlış bir şey bulamıyorum.
- You said you had a theory.
- Bir teorin olduğunu söyledin.
- Would you like to hear my theory?
- Teorimi duymak ister misin?
- What's your theory on what happened?
- Ne olduğuna dair teoriniz nedir?
- Tell him your theory.
- Teorini ona söyle.
- Strictly speaking, the theory is not correct.
- Açık konuşmak gerekirse, teori doğru değil.
- Could you enlarge on your new theory?
- Yeni teorinizi biraz daha açabilir misiniz?
- The data supports the theory.
- Veriler teoriyi destekliyor.
- When it comes to science, practice is more important than theory.
- Bilim söz konusu olduğunda, pratik teoriden daha önemlidir.
- I can't find anything wrong with his theory.
- Bu teoride yanlış bir şey bulamıyorum.
- He illustrated his theory with diagrams.
- Teorisini diyagramlarla gösterdi.
- The theory is too abstract for me.
- Teori, benim için çok soyut.
- That would be one theory.
- Bu bir teori olur.
- That's an interesting theory.
- Bu ilginç bir teori.
- Do you have a theory?
- Bir teorin var mı?
- This theory was first proposed by this 28 years old physicist.
- Bu teori ilk olarak 28 yaşındaki bu fizikçi tarafından ortaya atıldı.
- To explain this phenomenon, each scientist devised his own theory.
- Bu fenomeni açıklamak için, her bilim adamı kendi teorisini tasarladı.
- The information presented in Kelly's paper on color coordination is seen to be of use in building up an alternative theory.
- Renk koordinasyonu ile ilgili Kelly'nin raporunda sunulan bilginin alternatif bir teori oluşturmada faydalı olacağı anlaşilmaktadır.
- He has his own theory.
- Kendi teorisi var.
- Tom has a theory about why this happens.
- Tom'un bunun neden olduğu hakkında bir teorisi var.
- I can't accept this theory.
- Bu teoriyi kabul edemem.
- Tell him your theory.
- Ona teorini anlat.
- The teacher explained his theory using pictures.
- Öğretmen teorisini resimler kullanarak açıkladı.
- I can't find a single flaw in his theory.
- Ben onun teorisinde tek bir kusur bulamıyorum.
- You said you had a theory.
- Bir teorin olduğunu söylemiştin.
- Could you elaborate on your new theory?
- Yeni teorinizi detaylandırabilir misiniz?
- It's only a theory at the moment.
- Şu anda yalnızca bir teori.
- Mr Johnson insists on his theory.
- Bay Johnson teorisinde ısrar ediyor.
- What an interesting theory!
- Ne ilginç bir teori!
- In the light of these facts, it may be necessary to revise our theory.
- Bu gerçeklerin ışığında, teorimizi gözden geçirmemiz gerekli olabilir.
- I can't find a single flaw in his theory.
- Onun teorisinde tek bir kusur bulamıyorum.
- It's difficult to understand his theory.
- Onun teorisini anlamak zordur.
- I am going to substantiate this theory.
- Ben bu teoriyi kanıtlayacağım.
- This theory is too difficult for me to comprehend.
- Bu teoriyi anlamak benim için çok zor.
- I have a theory.
- Benim bir teorim var.
- Tell them your theory.
- Onlara teorini anlat.
- Let me tell you my theory.
- Sana teorimi anlatayım.
- That's a controversial theory.
- Bu tartışmalı bir teori.
- This theory is too difficult for me to comprehend.
- Bu teoriyi kavramak benim için çok zordur.
- I can't find a single flaw in her theory.
- Onun teorisinde bir tek kusur bulamıyorum.
- His theory is based on careful research.
- Onun teorisi dikkatli araştırmaya dayalıdır.
- Her theory is based on facts.
- Onun teorisi gerçeklere dayanır.
- I have a theory about them.
- Onlar hakkında bir teorim var.
- I have a theory about him.
- Onun hakkında bir teorim var.
- Even having understood, it is a difficult theory to explain.
- Anlamış olsan bile, bu açıklaması zor bir teori.
- When it comes to science, practice is more important than theory.
- Bilime gelince, uygulama teoriden daha önemlidir.
- I think that's a stupid theory.
- Bence bu aptalca bir teori.
- He has his own theory.
- Onun kendi teorisi var.
- The theory is not accepted yet.
- Teori, henüz kabul edilmedi.
- It's difficult to understand his theory.
- Onun teorisini anlamak zor.
- His theory was absolutely unrealistic.
- Teorisi kesinlikle gerçekçi değildi.
- It is impossible to get him to understand the new theory.
- Yeni teoriyi anlamasını sağlamak imkansız.
- I have a theory.
- Bir teorim var.
- It is impossible to get him to understand the new theory.
- Onun yeni teoriyi anlamasını sağlamak imkansız.
- Her theory is based on facts.
- Teorisi gerçeklere dayanıyor.
- There's a great difference between a theory and an idea.
- Teori ile fikir arasında büyük bir fark vardır.
- It is not my purpose to investigate the impact of Emmet's theory on biology.
- Amacım, Emmet'in teorisinin biyolojiye olan etkisini araştırmak değildir.
- The teacher explained his theory using pictures.
- Öğretmen resimleri kullanarak teorisini açıkladı.
- Tom has a theory about why this happens.
- Tom'un bunun neden olduğuna dair bir teorisi var.
- Your theory is wrong.
- Teorin yanlış.
- Recent investigations have demonstrated that the application of Emmet's theory is not always without defects.
- Son araştırmalar Emmet'in teorisinin uygulamasının her zaman hatasız olmadığını gösterdi.
- I can't find any flaw in his theory at all.
- Teorisinde hiçbir kusur bulamıyorum.
- Tell Tom your theory.
- Tom'a teorini söyle.
- The theory is not accepted.
- Teori kabul edilmedi.
- That's my theory.
- Bu benim teorim.
Show More (181)
|
