timely - English Turkish Sentences
English Turkish
timely zamanında adj.
  • This requires forward planning, timely preparation and effective management of these processes.
  • Bu da ileriye dönük planlama, zamanında hazırlık ve bu süreçlerin etkin yönetimini gerektirir.
  • Thank you, Ms Kauppi, for this extremely interesting and timely question.
  • Bu son derece ilginç ve tam zamanında sorduğunuz soru için teşekkür ederiz, Bayan Kauppi.
  • The Commission wants to thank the European Parliament for this timely reminder of the risks of foot-and-mouth disease.
  • Komisyon, şap hastalığının risklerine ilişkin bu zamanında hatırlatma için Avrupa Parlamentosu'na teşekkür eder.
Show More (16)
timely güncel adj.
  • These statements are very important and very timely.
  • Bu açıklamalar çok önemli ve çok günceldir.
  • This is also a very timely report in the context of asylum-seekers.
  • Bu rapor, sığınmacılar bağlamında da son derece güncel bir rapordur.
  • This is also a very timely debate.
  • Bu aynı zamanda çok güncel bir tartışmadır.
Show More (5)
timely zamanında yapılan adj.
  • I hope that the investigation requested by Parliament will be undertaken in a thorough and timely manner.
  • Parlamento tarafından talep edilen soruşturmanın kapsamlı bir şekilde ve zamanında yapılacağını umuyorum.
  • This will be very useful when discussing a hopefully timely constitution.
  • Bu, umarım zamanında yapılacak bir anayasayı tartışırken çok faydalı olacaktır.
  • It is a timely debate with the rapidly changing transatlantic relationship today.
  • Günümüzde hızla değişen transatlantik ilişkiler göz önüne alındığında tam zamanında yapılmış bir tartışmadır.
Show More (2)
timely yerinde adj.
  • It is very timely legislation.
  • Çok yerinde bir mevzuat.
  • The Busk and Attwooll reports and the Commission documents they deal with are most timely and extremely useful.
  • Busk ve Attwooll'un raporları ve ele aldıkları Komisyon belgeleri çok yerinde ve son derece faydalı.
  • Thank you, Ms Kauppi, for this extremely interesting and timely question.
  • Bu son derece ilginç ve yerinde soru için teşekkür ederim, Bayan Kauppi.
Show More (0)
timely zamanlı adj.
  • It is very timely legislation.
  • Bu çok zamanlı bir mevzuattır.
Show More (-2)
timely zamanında olan adj.
  • In an increasingly globalised business environment, the arrival of the SE is timely.
  • Giderek küreselleşen bir iş ortamında Avrupa Şirketi'nin gelişi tam zamanında olmuştur.
Show More (-2)