twist - English Turkish Sentences
English Turkish
twist burkmak adj.
  • He twisted his ankle.
  • Bileğini burktu.
  • Tom has twisted his ankle.
  • Tom ayak bileğini burktu.
  • I slipped and twisted my ankle.
  • Kaydım ve bileğimi burktum.
Show More (13)
twist çarpıtmak v.
  • Unfortunately the results of this participation are still often twisted to mean the opposite.
  • Ne yazık ki bu katılımın sonuçları hala sıklıkla tam tersi anlamlara gelecek şekilde çarpıtılmaktadır.
  • Don't twist my words around.
  • Benim sözlerimi çarpıtmayın.
  • You always twist what I say.
  • Söylediklerimi hep çarpıtıyorsun.
Show More (8)
twist bükmek adj.
  • Tom twisted my arm.
  • Tom kolumu büktü.
  • The sculptor said the work represented a window to the sky, but to me it looked like a senseless twisted piece of metal.
  • Heykeltıraş, eserin gökyüzüne açılan bir pencereyi temsil ettiğini söylemişti ama bana anlamsızca bükülmüş bir metal parçası gibi göründü.
  • He twisted my arm.
  • Kolumu büktü.
Show More (4)
twist bükmek v.
  • It is not an attempt to twist colleagues' arms at the eleventh hour.
  • Bu, on birinci saatte meslektaşlarımızın kolunu bükme girişimi değildir.
  • Stop twisting my arm!
  • Kolumu bükmeyi bırak!
  • Don't twist my elbow.
  • Dirseğimi bükmeyin.
Show More (1)
twist çevirme n.
  • Twist that knob to the right and the box will open.
  • Düğmeyi sağa çevirin, kutu açılır.
  • Twist that knob to the right and the box will open.
  • O düğmeyi sağa çevirin ve kutu açılacaktır.
Show More (-1)
twist dönemeç n.
  • Since then our relation with the Chinese government has taken many twists and turns.
  • O zamandan bu yana Çin hükûmeti ile ilişkilerimiz birçok dönemeçten geçmiştir.
Show More (-2)
twist çevirmek v.
  • Tom twisted the knob and opened the door.
  • Tom kapı kolunu çevirdi ve kapıyı açtı.
Show More (-2)