1 |
unattended |
gözetimsiz |
adj. |
|
- Don't leave your belongings unattended.
- Kişisel eşyalarını gözetimsiz bırakma.
- Please do not leave your luggage unattended.
- Lütfen bagajınızı gözetimsiz bırakmayın.
- Don't leave the fire unattended.
- Ateşi gözetimsiz bırakma.
- Tom was angry at Mary for leaving their children unattended.
- Tom, çocuklarını gözetimsiz bıraktığı için Mary'ye kızgındı.
- Don't leave your belongings unattended.
- Eşyalarınızı gözetimsiz bırakmayın.
- Mary blamed Jack for leaving their children unattended.
- Mary, Jack'i çocuklarını gözetimsiz bıraktığı için suçladı.
- Please do not leave your luggage unattended.
- Lütfen bavullarınızı gözetimsiz bırakmayın.
- Don't leave your belongings unattended at the beach.
- Plajda eşyalarınızı gözetimsiz bırakmayın.
- Don't leave your belongings unattended at the beach.
- Eşyalarınızı plajda gözetimsiz bırakmayın.
- Never leave your drink unattended.
- İçeceğinizi asla gözetimsiz bırakmayın.
Show More (7)
|
2 |
unattended |
başıboş |
adj. |
|
- Dan didn't want to leave his business unattended.
- Dan işini başıboş bırakmak istemedi.
- The pump was left unattended.
- Pompa başıboş bırakılmıştı.
- Mary blamed Jack for leaving their children unattended.
- Mary, çocuklarını başıboş bıraktığı için John'u suçladı.
Show More (0)
|
3 |
unattended |
sahipsiz |
adj. |
|
- Dan didn't want to leave his business unattended.
- Dan işini sahipsiz bırakmak istemedi.
- Leaving unattended packages in front of the door is relatively safe in Japan.
- Japonya'da kapı önlerine sahipsiz kargo bırakmak nispeten güvenlidir.
Show More (-1)
|