1 |
unclean |
kirli |
adj. |
|
- The unclean restroom had not been properly maintained.
- Kirli tuvaletin bakımı doğru düzgün yapılmamıştı.
- The roads are unclean.
- Yollar kirli.
- Jesus by allowing demons to enter a herd of pigs demonstrated the immutability of God's law on unclean animals.
- İsa cinlerin bir domuz sürüsüne girmesine izin vererek, Tanrı'nın kirli kabul edilen hayvanlarla ilgili yasasının değişmezliğini göstermiştir.
- Whenever you have been unclean you have to perform a full ablution and be cleaned.
- Ne zaman kirli olursanız olun, tam bir abdest almalı ve temizlenmelisiniz.
Show More (1)
|
2 |
unclean |
cünüp |
adj. |
|
- Today I have been unclean.
- Bugün cünüp oldum.
- Whenever you have been unclean you have to perform a full ablution and be cleaned.
- Cünüp olduğun zaman gusül abdesti alıp temizlenmelisin.
Show More (-1)
|
3 |
unclean |
günahkar |
adj. |
|
- The prophet warned his people against unclean practices.
- Peygamber halkını günahkar uygulamalar hususunda ikaz etti.
Show More (-2)
|
4 |
unclean |
murdar |
adj. |
|
- Pork is considered unclean by some religious communities.
- Bazı dini topluluklar, domuz etini murdar bir yiyecek olarak görüyor.
Show More (-2)
|