|
- I worked as a waiter to put myself though college.
- Üniversite masraflarımı karşılamak için garsonluk yaptım.
- Waiter, I need a napkin.
- Garson, bir peçeteye ihtiyacım var.
- The waiter brought me my drink.
- Garson bana içkimi getirdi.
- Tom got a job as a waiter.
- Tom garson olarak işe girdi.
- Tom is working as a waiter, but he's looking for a better job.
- Tom garson olarak çalışıyor ama daha iyi bir iş arıyor.
- I'm a waiter.
- Ben garsonum.
- Tom asked the waiter for a menu.
- Tom garsondan bir menü istedi.
- You're still a waiter, aren't you?
- Hâlâ garsonluk yapıyorsun, değil mi?
- Tom is working as a waiter.
- Tom bir garson olarak çalışıyor.
- I worked as a waiter for three years.
- Ben üç yıl boyunca bir garson olarak çalıştım.
- Waiter, give us separate checks please.
- Garson, hesabımızı ayrı getir, lütfen.
- You're still a waiter, aren't you?
- Sen hâlâ bir garsonsun, değil mi?
- Waiter needed.
- Garsona ihtiyaç var.
- Did you ask the waiter for the bill?
- Garsondan hesabı istedin mi?
- The waiter came up to his table.
- Garson onun masasına geldi.
- I'm waiting for the waiter.
- Garsonu bekliyorum.
- Waiter, please bring me some water.
- Garson, bana biraz su getir lütfen.
- Waiter, the rice is undercooked and has no salt.
- Garson, pirinç az pişmiş ve tuzu yok.
- This dish was recommended by the waiter.
- Bu yemek garson tarafından tavsiye edildi.
- The waiter did his best to please the customers.
- Garson müşterileri memnun etmek için elinden geleni yaptı.
- Your waiter will be right with you.
- Garsonunuz birazdan sizinle ilgilenecek.
- Waiter needed.
- Garson lazım.
- Tom is working as a waiter.
- Tom garson olarak çalışıyor.
- I've been working part-time as a waiter since October.
- Ekim ayından beri yarı zamanlı bir garson olarak çalışıyorum.
- Tom polished off his martini and put the glass on the waiter's tray.
- Tom martinisini bitirdi ve bardağı garsonun tepsisine koydu.
- Tom used to work as a waiter.
- Tom bir garson olarak çalışırdı.
- Waiter, the check, please.
- Garson, hesap lütfen.
- Generally speaking, a waiter in Japan gives good service.
- Genel olarak, Japonya'da bir garson iyi hizmet verir.
- The waiter was downstairs.
- Garson alt kattaydı.
- The waiter brought a new plate.
- Garson yeni bir tabak getirdi.
- The waiters bumped into each other.
- Garsonlar birbirlerine çarptılar.
- John called for the waiter in a loud voice.
- John yüksek sesle garsonu çağırdı.
- Tom got a job as a waiter.
- Tom bir garson olarak bir iş buldu.
- Waiter, three coffees, please.
- Garson, üç tane kahve lütfen.
- I'm a waiter.
- Ben bir garsonum.
- The waiter filled our glasses to the brim.
- Garson bardaklarımızı ağzına kadar doldurdu.
- I was ignored by the waiter.
- Garson beni görmezden geldi.
- It is rude not to tip a waiter.
- Bir garsona bahşiş vermemek kabalıktır.
- Waiter, I need a napkin.
- Garson, bana bir peçete lazım.
- Tom asked the waiter for a menu.
- Tom garsondan menüyü istedi.
- Either as a waiter at a restaurant or a bartender, both are OK.
- Bir restoranda garson ya da barmen olarak, ikisi de olur.
- The waiters bumped into each other.
- Garsonlar birbirine çarptı.
- I don't know if you know or not, but here in America you're expected to tip the waiter.
- Bilip bilmediğini bilmiyorum fakat burada Amerika'da garsona bahşiş vermen bekleniyor.
- Are you still working as a waiter?
- Hala garson olarak mı çalışıyorsun?
- The waiter recommended this dish.
- Garson bu yemeği önerdi.
- Waiter, three coffees, please.
- Garson, üç kahve lütfen.
- Tom told the waiter that he wanted sit by the window.
- Tom garsona pencere kenarında oturmak istediğini söyledi.
- Waiter, please bring me another glass of beer.
- Garson, lütfen bana bir bardak daha bira getir.
- Don't forget to tip the waiter.
- Garsona bahşiş vermeyi unutmayın.
- The waiter was insolent.
- Garson küstahtı.
- I'm your waiter.
- Ben senin garsonunum.
- Mary insulted the waiter.
- Mary garsona hakaret etti.
- Tom tried to gain the attention of one of the waiters.
- Tom garsonlardan birinin dikkatini çekmeye çalıştı.
- The waiter asked me to change tables because that one was reserved.
- Garson masayı değiştirmemi istedi çünkü o masa rezerve edilmişti.
- We told the waiter that everything was delicious.
- Garsona her şeyin lezzetli olduğunu söyledik.
- Waiter, give us separate checks please.
- Garson, bize ayrı hesap verin lütfen.
- Waiter, may I have the bill please?
- Garson, hesabı alabilir miyim lütfen?
- Tom worked as a waiter.
- Tom garsonluk yaptı.
- The waiter was downstairs.
- Garson aşağıdaydı.
- They saw the waiter coming in a hurry.
- Garsonun aceleyle geldiğini gördüler.
- Tom gave the waiter a very good tip.
- Tom garsona çok iyi bir bahşiş verdi.
- Waiter, bring me a double.
- Garson, bana bir duble getir.
- I forgot to tip the waiter.
- Garsona bahşiş vermeyi unuttum.
- Tom used to work as a waiter.
- Tom eskiden garson olarak çalışırdı.
- Tom asked the waiter for another cup of coffee.
- Tom garsondan bir fincan kahve daha istedi.
- Waiter, the bill please.
- Garson, hesap lütfen.
- We saw the waiter coming through the door.
- Garsonun kapıdan girdiğini gördük.
- Tom tipped the waiter.
- Tom garsona bahşiş verdi.
- We might have to hire some new waiters.
- Bazı yeni garsonlar kiralamak zorunda kalabiliriz.
- Tom is working as a waiter, but he's looking for a better job.
- Tom bir garson olarak çalışıyor ama daha iyi bir iş arıyor.
- Tom left a big tip for the waiter.
- Tom garson için büyük bir bahşiş bıraktı.
- I've worked as a waiter for three years.
- Üç yıl boyunca garson olarak çalıştım.
- I've been working part-time as a waiter since October.
- Ekimden beri yarı zamanlı garson olarak çalışıyorum.
- They saw the waiter coming in a hurry.
- Onlar garsonun aceleyle geldiğini gördüler.
- Tom worked as a waiter.
- Tom garson olarak çalıştı.
- Generally speaking, a waiter in Japan gives good service.
- Genellikle, Japonya'da bir garson iyi hizmet verir.
- Tom found a hair in his soup and complained to the waiter.
- Tom çorbasında bir kıl buldu ve garsona şikayet etti.
- I don't want to work as a waiter.
- Garson olarak çalışmak istemiyorum.
- Waiter, I need a spoon.
- Garson, bir kaşığa ihtiyacım var.
- Don't forget to tip the waiter.
- Garsona bahşiş vermeyi unutma.
- I talked to the waiter in French.
- Garsonla Fransızca konuştum.
- The waiter spit in the soup.
- Garson çorbaya tükürdü.
- Waiter, give us separate checks, please.
- Garson, bizim hesapları ayrı getir lütfen.
- Waiter, I need a spoon.
- Garson, bana bir kaşık lazım.
- I've been working part-time as a waiter since October.
- Ekim ayından bu yana yarı zamanlı garson olarak çalışıyorum.
- Waiter, give us separate checks, please.
- Garson, bize ayrı hesap çekleri ver lütfen.
- We saw the waiter coming through the door.
- Garsonun kapıdan geldiğini gördük.
- Hello, I'm Tom and I'll be your waiter.
- Merhaba, ben Tom ve garsonunuz olacağım.
- The new waiter should be much more competent.
- Yeni garson çok daha yetkin olmalı.
- Tom got a job as a waiter.
- Tom bir garson olarak iş buldu.
- Tom refused to tip the waiter.
- Tom garsona bahşiş vermeyi reddetti.
- Waiter, the bill please.
- Garson, fatura lütfen.
- Hi, my name is Tom and I'm your waiter.
- Merhaba, benim adım Tom ve sizin garsonunuzum.
- Waiter, please give me a cup of tea.
- Garson lütfen bana bir bardak çay ver.
- I gave the waiter a good tip.
- Garsona iyi bir bahşiş verdim.
- The waiter will serve a soup.
- Garson çorba servis edecek.
- The waiter will serve a soup.
- Garson çorba getirecek.
- This dish was recommended by the waiter.
- Bu yemeği garson tavsiye etti.
- We might have to hire some new waiters.
- Yeni garsonlar tutmamız gerekebilir.
- Jim got a job as a waiter.
- Jim garson olarak işe girdi.
- I've been working part-time as a waiter since October.
- Ekim ayından beri yarı zamanlı garson olarak çalışıyorum.
- I'm your waiter.
- Senin garsonunum.
- I had the waiter bring us some coffee.
- Garsona bize kahve getirmesini söyledim.
- The chicken the waiter brought to the table was still raw.
- Garsonun masaya getirdiği tavuk hâlâ çiğdi.
- Waiter, the rice is undercooked and has no salt.
- Garson, pilav az pişmiş ve tuzu yok.
- The waiter recommended this dish.
- Garson bu yemeği tavsiye etti.
- The waiter looked at the camera on the table.
- Garson masadaki kameraya baktı.
- It's customary for waiters and waitresses to introduce themselves using only their first names.
- Garsonların ve garson kızların kendilerini sadece ilk isimleriyle tanıtmaları gelenekseldir.
- I've worked as a waiter for three years.
- Üç yıldır bir garson olarak çalışıyorum.
- Hi, my name is Tom and I'm your waiter.
- Merhaba, benim adım Tom ve ben sizin garsonunuzum.
- Aren't you still working as a waiter?
- Hala garson olarak çalışmıyor musun?
- The waiters bumped into each other and dropped their trays.
- Garsonlar birbirlerine çarptılar ve tepsilerini düşürdüler.
- After the waiter left, Tom and Mary continued their conversation.
- Garson gittikten sonra Tom ve Mary sohbetlerine devam ettiler.
- The waiter set a coffee cup in front of Tom.
- Garson Tom'un önüne bir kahve fincanı koydu.
- The waiter was insolent.
- Garson terbiyesizdi.
- I don't know if you know or not, but here in America you're expected to tip the waiter.
- Bilip bilmediğini bilmiyorum ama Amerika'da garsona bahşiş vermen beklenir.
- The waiter looked at the camera on the table.
- Garson masanın üzerindeki fotoğraf makinesine baktı.
- You aren't a waiter, are you?
- Sen bir garson değilsin, değil mi?
- Tom told the waiter that he wanted sit by the window.
- Tom garsona pencerenin yanında oturmak istediğini söyledi.
- Zailaiba Bar is hiring waiters; are you interested?
- Zailaiba Bar garson arıyor; ilgileniyor musunuz?
- Waiter, I'd like to order.
- Garson, sipariş vermek istiyorum.
- I was ignored by the waiter.
- Garson tarafından göz ardı edildim.
- Waiter, please give me a cup of tea.
- Garson, lütfen bana bir fincan çay ver.
- I worked as a waiter for three years.
- Üç yıl garson olarak çalıştım.
- Tom left a big tip for the waiter.
- Tom garsona büyük bir bahşiş bıraktı.
- You aren't a waiter, are you?
- Sen garson değilsin, değil mi?
- Here comes the waiter.
- İşte garson geliyor.
Show More (124)
|
