1 |
wild |
vahşi |
adj. |
|
- Wild tigers do not have the qualities of a good president.
- Vahşi kaplanlar iyi bir başkanın niteliklerine sahip değildir.
- Landing on the choppy waters is like riding a wild horse.
- Dalgalı sulara inmek vahşi bir ata binmek gibidir.
- Landing on the choppy waters is like riding a wild horse.
- Dalgalı sulara iniş yapmak vahşi bir ata binmeye benzer.
- Wild tigers do not have the qualities of a good president.
- Vahşi kaplanlarda iyi bir başkanın vasıfları yoktur.
- The cat is a wild animal that inhabits the homes of humans.
- Kedi, insanların evlerinde yaşayan vahşi bir hayvandır.
- These boys are wild.
- Bu çocuklar vahşi.
- Layla heard the wild dogs howling.
- Layla vahşi köpeklerin ulumalarını duydu.
- He was very wild in his youth.
- Gençliğinde çok vahşiydi.
- Isn't that wild?
- Vahşi değil mi?
- He raged like a wild beast.
- O, vahşi bir hayvan gibi kudurdu.
- I'm champing at the bit like a wild horse.
- Vahşi bir at gibi yerimde duramıyorum.
- I'm champing at the bit like a wild horse.
- Vahşi bir at gibi sabırsızlanıyorum.
- It's pretty wild.
- Oldukça vahşi.
- Most of the Amazon jungle is still wild.
- Amazon ormanlarının çoğu hala vahşi.
- Tom was attacked by a wild turkey.
- Tom'a vahşi bir hindi tarafından saldırıldı.
- Tom is a wild man.
- Tom vahşi bir adamdır.
- She dreamt about wild jaguars.
- Rüyasında vahşi jaguarları gördü.
- Tom is a wild man.
- Tom vahşi bir adam.
- He is often wild.
- Genellikle vahşidir.
- Mary is acting wild.
- Mary vahşi davranıyor.
- Don't be so wild, Jack.
- Çok vahşi olma, Jack.
- Isn't it wild?
- Vahşi değil mi?
- Neither wild nor domestic animals appear to have any premonition of death.
- Ne vahşi ne de evcil hayvanların ölümle ilgili bir önsezisi yok gibi görünüyor.
- They felt disgraced by their son's wild behavior.
- Onlar, oğullarının vahşi davranışlarıyla kendilerini rezil hissettiler.
- Layla was attacked and eaten by wild dogs.
- Layla vahşi köpekler tarafından saldırıya uğradı ve yenildi.
- Layla heard the wild dogs howling.
- Leyla vahşi köpeklerin ulumasını duydu.
- Are there still wild bears in Germany?
- Almanya'da hala vahşi ayılar var mı?
- The sun goes down in a wild blaze of color.
- Güneş vahşi bir renk cümbüşü içinde batıyor.
- He wants to go back to the wild.
- O, vahşi hayata geri dönmek istiyor.
- Don't be so wild, Jack.
- Bu kadar vahşi olma, Jack.
- These girls are wild.
- Bu kızlar vahşi.
- A fox is a wild animal.
- Tilki vahşi bir hayvandır.
- Isn't that wild?
- O vahşi değil mi?
- She was bitten by a wild animal.
- Vahşi bir hayvan tarafından ısırıldı.
- Most of the Amazon jungle is still wild.
- Amazon ormanının çoğu hâlâ vahşi.
- She's wild in bed.
- O, yatakta vahşidir.
- Tom was attacked by a wild turkey.
- Tom vahşi bir hindi tarafından saldırıya uğradı.
- John's food was grasshoppers and wild honey.
- Yahya'nın yiyecekleri çekirge ve vahşi baldı.
- Look out for the wild dog!
- Vahşi köpeğe dikkat edin!
- I'm champing at the bit like a wild horse.
- Vahşi bir at gibi azimle koşturuyorum.
- I'm champing at the bit like a wild horse.
- Vahşi bir at gibi can atıyorum.
- The singer was killed by wild coyotes.
- Şarkıcı vahşi çakallar tarafından öldürüldü.
- That's pretty wild.
- Bu oldukça vahşi.
- I'm not that wild.
- O kadar da vahşi değilim.
- He is often wild.
- O, çoğunlukla vahşidir.
- Some farmers are using donkeys to protect their sheep from wild dogs.
- Bazı çiftçiler koyunlarını vahşi köpeklerden korumak için eşekleri kullanıyor.
- That's pretty wild.
- O oldukça vahşi.
- She's wild in bed.
- Yatakta çok vahşi.
- They felt disgraced by their son's wild behavior.
- Oğullarının vahşi davranışlarından utanç duydular.
- According to Tom, Mary is wild in bed.
- Tom'a göre Mary yatakta vahşiymiş.
- The sun goes down in a wild blaze of color.
- Güneş vahşi bir renk aleviyle batıyor.
- Tom was trampled by a wild hippopotamus.
- Tom vahşi bir hipopotam tarafından ezildi.
- Layla heard the wild dogs howling.
- Leyla vahşi köpeklerin uluduğunu duydu.
- The cat is a wild animal that inhabits the homes of humans.
- Kedi insanların evlerinde yaşayan vahşi bir hayvandır.
- I'm not that wild.
- O kadar vahşi değilim.
- Children are sometimes wild.
- Çocuklar bazen vahşidir.
Show More (55)
|
2 |
wild |
yabani |
adj. |
|
- What is the breakdown of these alerts between farmed fish and wild fish?
- Bu uyarıların çiftlik balıkları ve yabani balıklar arasındaki dağılımı nedir?
- That these rules also apply to wild game on sale to consumers in large quantities is only logical.
- Bu kuralların tüketicilere büyük miktarlarda satılan yabani av hayvanları için de geçerli olması mantıklıdır.
- Nothing grew there besides wild lavender.
- Orada yabani lavantadan başka bir şey yetişmiyordu.
- Wild beavers are returning to England after a five hundred year absence.
- Yabani kunduzlar beş yüz yıllık bir aradan sonra İngiltere'ye geri dönüyor.
- I'm observing wild birds.
- Yabani kuşları gözlemliyorum.
- Watching wild birds is great fun.
- Yabani kuşları izlemek çok eğlenceli.
- The property was almost completely overgrown with wild blackberry bushes.
- Arazi neredeyse tamamen yabani böğürtlen çalılarla kaplanmıştı.
- John's food was grasshoppers and wild honey.
- Yahya'nın yiyeceği çekirge ve yabani baldı.
- I am watching wild birds.
- Yabani kuşları izliyorum.
- This kind of rose grows wild.
- Bu tür güller yabani olarak yetişir.
- This kind of rose grows wild.
- Bu gül çeşidi, yabani olarak yetişir.
- I'm champing at the bit like a wild horse.
- Yabani bir at gibi içim içime sığmıyor.
- Watching wild birds is a lot of fun.
- Yabani kuşları izlemek çok eğlencelidir.
- Tom told Mary he'd never eat any wild mushroom.
- Tom, Mary'ye asla yabani bir mantar yemeyeceğini söyledi.
- I'm observing wild birds.
- Ben yabani kuşları gözlemliyorum.
- Are there still wild bears in Germany?
- Almanya'da hâlâ yabani ayılar var mı?
Show More (13)
|
3 |
wild |
çılgın |
adj. |
|
- The audience went wild.
- Seyirciler çılgına döndü.
- According to Tom, Mary is wild in bed.
- Tom'a göre, Mary yatağında çılgın.
- Her anxiety almost drove her wild.
- Endişesi onu neredeyse çılgına çeviriyordu.
- The job was beyond Sami's wildest dreams.
- İş, Sami'nin en çılgın hayallerinin de ötesindeydi.
- Never in my wildest dreams did I ever think you'd go out with me.
- En çılgın hayallerimde bile benimle çıkacağını asla düşünmedim.
- Never in my wildest dreams did I ever think you'd go out with me.
- En çılgın rüyalarımda bile benimle çıkacağını düşünmemiştim.
- The class went wild.
- Sınıf çılgına döndü.
- The party was pretty wild.
- Parti oldukça çılgındı.
- It was a wild night.
- Çılgın bir geceydi.
- The crowd went wild.
- Kalabalık çılgına döndü.
- He has too many wild ideas.
- Çok fazla çılgın fikri var.
- That girl just drives me wild.
- Bu kız beni çılgına çeviriyor.
- I'm not as wild as I used to be.
- Ben eskisi kadar çılgın değilim.
Show More (10)
|
4 |
wild |
çılgınca |
adj. |
|
- We ran wild, played games, enjoyed one another.
- Çılgınca koştuk, oyunlar oynadık, birbirimizden keyif aldık.
- Tom took a wild guess.
- Tom çılgınca bir tahminde bulundu.
- The wild wind was blowing.
- Çılgınca rüzgar esiyordu.
- He's running wild.
- Çılgınca koşuyor.
- The kids are running wild.
- Çocuklar çılgınca koşuyorlar.
- It's wild guess.
- Bu çılgınca bir tahmin.
- Take a wild guess.
- Çılgınca bir tahminde bulun.
- Let me take a wild guess.
- Çılgınca bir tahminde bulunayım.
Show More (5)
|
5 |
wild |
yaban |
n., adj. |
|
- Watching wild birds is a lot of fun.
- Yaban kuşlarını izlemek çok eğlenceli.
- This species of deer is so elusive that only two have ever been photographed in the wild.
- Bu geyik türlerinin yakalanması o kadar zor ki yabanda şu ana kadar sadece iki tanesinin resmi çekildi.
Show More (-1)
|
6 |
wild |
rastgele |
adv. |
|
- That was just a wild guess.
- Bu sadece rastgele bir tahmindi.
Show More (-2)
|
7 |
wild |
fırtınalı |
adj. |
|
- Wild weather is forecast for our region today.
- Bugün bölgemiz için fırtınalı hava tahmini yapılıyor.
Show More (-2)
|
8 |
wild |
boş |
adj. |
|
- He often goes off on wild goose chases.
- Sık sık boş işlerle uğraşır.
Show More (-2)
|