wild - English Turkish Sentences
English Turkish
wild vahşi adj.
  • Wild tigers do not have the qualities of a good president.
  • Vahşi kaplanlar iyi bir başkanın niteliklerine sahip değildir.
  • Landing on the choppy waters is like riding a wild horse.
  • Dalgalı sulara inmek vahşi bir ata binmek gibidir.
  • Landing on the choppy waters is like riding a wild horse.
  • Dalgalı sulara iniş yapmak vahşi bir ata binmeye benzer.
Show More (55)
wild yabani adj.
  • What is the breakdown of these alerts between farmed fish and wild fish?
  • Bu uyarıların çiftlik balıkları ve yabani balıklar arasındaki dağılımı nedir?
  • That these rules also apply to wild game on sale to consumers in large quantities is only logical.
  • Bu kuralların tüketicilere büyük miktarlarda satılan yabani av hayvanları için de geçerli olması mantıklıdır.
  • Nothing grew there besides wild lavender.
  • Orada yabani lavantadan başka bir şey yetişmiyordu.
Show More (13)
wild çılgın adj.
  • The audience went wild.
  • Seyirciler çılgına döndü.
  • According to Tom, Mary is wild in bed.
  • Tom'a göre, Mary yatağında çılgın.
  • Her anxiety almost drove her wild.
  • Endişesi onu neredeyse çılgına çeviriyordu.
Show More (10)
wild çılgınca adj.
  • We ran wild, played games, enjoyed one another.
  • Çılgınca koştuk, oyunlar oynadık, birbirimizden keyif aldık.
  • Tom took a wild guess.
  • Tom çılgınca bir tahminde bulundu.
  • The wild wind was blowing.
  • Çılgınca rüzgar esiyordu.
Show More (5)
wild yaban n., adj.
  • Watching wild birds is a lot of fun.
  • Yaban kuşlarını izlemek çok eğlenceli.
  • This species of deer is so elusive that only two have ever been photographed in the wild.
  • Bu geyik türlerinin yakalanması o kadar zor ki yabanda şu ana kadar sadece iki tanesinin resmi çekildi.
Show More (-1)
wild rastgele adv.
  • That was just a wild guess.
  • Bu sadece rastgele bir tahmindi.
Show More (-2)
wild fırtınalı adj.
  • Wild weather is forecast for our region today.
  • Bugün bölgemiz için fırtınalı hava tahmini yapılıyor.
Show More (-2)
wild boş adj.
  • He often goes off on wild goose chases.
  • Sık sık boş işlerle uğraşır.
Show More (-2)