|
- Do it now.
- Onu şimdi yap.
- If that's what you want to do, do it.
- Yapmak istediğin buysa, onu yap.
- Now just do it.
- Şimdi yap şunu.
- Do it with me.
- Benimle yap.
- If you understand, then do it properly.
- Eğer anlıyorsan, düzgün yap.
- Do it for yourself; not for someone else.
- Kendin için yap; başkası için değil.
- Do it by yourselves.
- Kendin yap.
- Don't ask questions, just do it.
- Soru sorma, sadece yap.
- Now you do it.
- Şimdi sen yap.
- Please do it over.
- Lütfen onu tekrar yap.
- Do it for Tom.
- Tom için yap.
- Please do it quickly.
- Lütfen onu hızlı bir şekilde yap.
- Do it at once.
- Onu derhal yap.
- The next time I tell you to do something, do it.
- Gelecek sefer sana bir şey yapmanı söylediğimde onu yap.
- Do it while you can.
- Yapabiliyorken bunu yap.
- The next time I tell you to do something, do it.
- Bir dahaki sefere sana bir şey yapmanı söylediğimde, yap.
- Do it this way.
- Onu bu şekilde yap.
- Do it well or don't do it.
- Şunu ya doğru düzgün yap ya da hiç yapma.
- Do it again.
- Bir daha yap.
- If you want to do that, do it.
- Onu yapmak istersen, yap.
- If not for me, do it for him.
- Benim için değilse, bunu onun için yap.
- Just do it, Tom.
- Sadece yap, Tom.
- All right, do it your own way, but don't blame me if you fail.
- Pekala, kendi bildiğin gibi yap, ama başarısız olursan beni suçlama.
- Do it your own way if you don't like my way.
- Benim yöntemimi beğenmiyorsan kendi yönteminle yap.
- Please do it for me, sweetheart.
- Lütfen onu benim için yap, tatlım.
- Do it once again.
- Bir kez daha yap.
- Do it now, so you don't forget it.
- Şimdi yap, böylece unutmazsın.
- No matter how you do it, the results will be the same.
- Nasıl yaparsan yap, sonuç aynı olacak.
- If not for me, do it for him.
- Benim için değilse, onun için yap.
- If you don't want to do it for Tom, then do it for me.
- Bunu Tom için yapmak istemiyorsan, benim için yap.
- Don't ask questions, just do it.
- Sorular sorma, sadece onu yap.
- Take heart and do it again.
- Cesaretini topla ve tekrar yap.
- Do it gently.
- Nazikçe yap.
- Do it the way I told you to.
- Sana söylediğim gibi yap.
- Do it your own way if you don't like my way.
- Sen benim tarzımı sevmiyorsan onu kendi tarzınla yap.
- Don't ask why; just do it.
- Sebebini sorma; sadece yap.
- Do it by all means.
- Her ne şekilde olursa olsun onu yap.
- Do it right.
- Onu doğru yap.
- Do it again, Tom.
- Onu tekrar yap, Tom.
- Do it the way I told you to.
- Onu sana söylediğim şekilde yap.
- Do it the way he tells you to.
- İşi onun dediği yoldan yap.
- Focus on one thing and do it well.
- Bir şeye odaklan ve onu iyi yap.
- Do it by all means.
- Muhakkak yap.
- Do it quietly.
- Sessizce yap.
- If you understand, then do it properly.
- Eğer anlıyorsan, öyleyse onu doğru dürüst yap.
- If you want to do that, do it.
- Eğer bunu yapmak istiyorsan, yap.
- Do it right away.
- Hemen yap.
- Do it while you still can.
- Hâlâ yapabiliyorken bunu yap.
- Just do it, Tom.
- Sadece bunu yap, Tom.
- If not for me, do it for Tom.
- Benim için değilse, Tom için yap.
- Do it tomorrow.
- Yarın yap.
- If you want to do that, do it.
- Bunu yapmak istiyorsan, yap.
- Do it for Tom.
- Onu Tom için yap.
- Do it the way he tells you to.
- Sana söylediği gibi yap.
- Do it your own way.
- Kendi yönteminle yap.
- I beg you to do it carefully.
- Yalvarırım bunu dikkatli yap.
- Focus on one thing and do it well.
- Tek bir şeye odaklan ve onu iyi yap.
- Go ahead and do it.
- Gel yap şunu.
- Do it somewhere else.
- Başka bir yerde yap.
- Do it this way.
- Bu şekilde yap.
- Do it as you are told.
- Sana söyleneni yap.
- Do it the way I'm doing it.
- Benim yaptığım gibi yap.
- Do it or die!
- Yap ya da öl!
- Follow me and do exactly the way I do it.
- Beni takip et ve tam olarak benim yaptığım gibi yap.
- Do it somewhere else.
- Onu başka bir yerde yap.
- Do it right now, before you forget.
- Hemen şimdi yap, unutmadan.
- Do it yourself.
- Kendi başına yap.
- Do it again, the same as last time.
- Geçen sefer olduğu gibi onu tekrar yap.
- Please do it quickly.
- Lütfen çabuk yap.
- Do it right or don't do it at all.
- Ya doğru yap ya da hiç yapma.
- Do it again, the same as last time.
- Tekrar yap, geçen seferki gibi.
- Do it by yourselves.
- Kendi kendine yap.
- Please do it over.
- Lütfen tekrar yap.
- Do it, Fadil.
- Yap şunu, Fadıl.
- Do it whenever you want.
- Ne zaman istersen yap.
- Do it later.
- Onu daha sonra yap.
- Do it or die!
- Bunu yap ya da öl!
- Do it right now.
- Hemen şimdi yap.
- Come on, do it.
- Hadi, yap onu.
- Do it well or don't do it.
- Ya iyi yap ya da hiç yapma.
- Do it again!
- Bir daha yap!
- Do it for yourself; not for someone else.
- Bunu başka biri için değil, kendin için yap!
- If not for me, do it for Tom.
- Bunu benim için değilse, Tom için yap.
- Try and do it.
- Dene ve yap.
- Do it Monday.
- Onu pazartesi yap.
- Please do it.
- Lütfen onu yap.
- Do it a second time.
- İkinci kez yap.
- You do it next time.
- Sen bunu gelecek sefer yap.
- Do it a second time.
- Onu ikinci bir kez yap.
- Just please do it.
- Lütfen yap.
- Shut up and do it.
- Kapa çeneni ve yap şunu.
- You do it next time.
- Bir dahaki sefere sen yap.
- If not for me, do it for her.
- Benim için değilse, onun için yap.
- Do it while you can.
- Yapabiliyorken yap.
- Do it anyway.
- Yine de yap.
- Do it while you still can.
- Hala yapabiliyorken yap.
- Do it delicately.
- Onu kibar bir şekilde yap.
- If not for me, do it for them.
- Benim için değilse, bunu onlar için yap.
- Do it delicately.
- Nazikçe yap.
- If not for me, do it for them.
- Benim için değilse, onlar için yap.
- Do it according to this.
- Şuna göre yap.
- Please do it as quickly as you can.
- Lütfen onu elinden geldiği kadar çabuk yap.
- Do it now, Tom.
- Şimdi onu yap, Tom.
- Do it now, Tom.
- Şimdi yap, Tom.
- Do it when you have time.
- Zamanın olduğunda yap.
- Do it at once.
- Hemen yap.
- Do it gently.
- Onu nazik bir şekilde yap.
- If not for me, do it for her.
- Benim için değilse, bunu onun için yap.
- Do it again.
- Onu tekrar yap.
- Do it as soon as possible.
- Onu mümkün olduğunca kısa sürede yap.
- Do it again, just like before.
- Tekrar yap, tıpkı önceki gibi.
- Do it by yourselves.
- Tek başına yap.
- Do it for me.
- Bunu benim için yap.
- Please do it for me.
- Lütfen bunu benim için yap.
- Do it again, Tom.
- Tekrar yap, Tom.
- Do it whenever you want.
- İstediğin zaman onu yap.
- Do it quietly.
- Onu sessizce yap.
- Do it Monday.
- Pazartesi yap.
- If that's what you want to do, do it.
- Eğer yapmak istediğin buysa, yap.
- Just do it fast.
- Çabuk yap.
- Take your chance, and do it.
- Şansını dene ve yap.
- Do it the way he tells you to.
- Onun senin yapmanı istediği şekilde yap.
- Take heart and do it again.
- Cesaretini topla ve yine yap.
- Do it right now.
- Onu şimdi yap.
- Do it for me.
- Benim için yap.
- Don't ask why; just do it.
- Neden diye sorma, yap işte.
- Come on, do it.
- Hadi, yap şunu.
- Do it just like this.
- Aynen böyle yap.
- Please do it for me, sweetheart.
- Lütfen bunu benim için yap, tatlım.
Show More (136)
|
