figure - Turkish English Dictionary

figure

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "figure" in Turkish English Dictionary : 66 result(s)

English Turkish
Common Usage
figure n. rakam
If you add those five figures up, you’ll get the total.
Bu beş rakamı üst üste eklerseniz toplama ulaşırsınız.

More Sentences
figure n. şekil
A cube is a three-dimensional figure.
Küp, üç boyutlu bir şekildir.

More Sentences
General
figure n. endam
She has no figure.
Hiç endamı yok.

More Sentences
figure n. suret
I saw a figure approaching in the distance.
Ben uzaktan yaklaşan bir suret gördüm.

More Sentences
figure n. şahsiyet
Mr Mugabe is a figure who has survived the loss of two elections , the moral victor being the opposition.
Bay Mugabe, ahlaki galibi muhalefet olan iki seçim kaybından sonra hayatta kalmayı başarmış bir şahsiyettir.

More Sentences
figure n. resim
I can't figure out how to upload an image.
Bir resmin nasıl yükleneceğini bilmiyorum.

More Sentences
figure n. figür
Her aunt was a central figure in her life.
Teyzesi onun hayatında kilit bir figürdü.

More Sentences
figure n. vücut yapısı
Because she has a good figure, whatever she wears suits her.
Onun iyi bir vücut yapısı olduğu için ne giyse ona uyar.

More Sentences
figure n. değer
Add up these figures.
Bu değerleri toplayınız.

More Sentences
figure n. sayı
In practice, this meant that there were too few figures available to merit their inclusion in the website.
Pratikte bu, web sitesine dahil edilmelerini hak etmeyecek kadar az sayıda rakamın mevcut olduğu anlamına geliyordu.

More Sentences
figure n. kişi
It seeks to institutionalise the provision of protection for public figures.
Kamuya mal olmuş kişiler için koruma sağlanmasını kurumsallaştırmayı amaçlamaktadır.

More Sentences
figure n. meblağ
He quoted a figure of $220 thousand for the house.
Ev için 220 bin dolar gibi bir meblağ söyledi.

More Sentences
figure n. form
She keeps her figure with a rigorous Pilates routine.
Sıkı bir pilates rutini ile formunu koruyor.

More Sentences
figure n. silüet
She noticed a tiny figure in the distance.
Uzaklarda ufak bir siluet olduğunu fark etti.

More Sentences
figure n. artistik (patinaj)
Nancy is a former figure skater and actress.
Nancy eski bir artistik patinajcı ve aktris.

More Sentences
figure v. yer almak
Her concerns didn’t figure among the company’s agenda.
Onun kaygıları şirketin gündeminde yer almıyordu.

More Sentences
figure v. düşünmek
Why not give it a try, I figured.
Neden bir denemeyeyim ki, diye düşündüm.

More Sentences
figure v. hesaplamak
He needed help figuring his taxes.
Vergilerini hesaplamak konusunda yardıma ihtiyacı vardı.

More Sentences
figure v. anlamı olmak
I figure that there is no point in trying to persuade him.
Onu ikna etmeye çalışmanın bir anlamı olmadığını düşünüyorum.

More Sentences
figure v. rol oynamak
These modalities will figure prominently between now and the end of March.
Bu modaliteler şu andan Mart sonuna kadar önemli bir rol oynayacaktır.

More Sentences
Technical
figure n. sayı
Add up these figures.
Bu sayıları toplayın.

More Sentences
Linguistics
figure n. figür
When the search party reached the ravine, it looked down and saw these two figures.
Arama ekibi vadiye ulaştığında aşağı baktı ve bu iki figürü gördü.

More Sentences
Painting
figure n. figür
He is a sad figure who tries to have complete control over the law.
Yasalar üzerinde tam kontrol sahibi olmaya çalışan üzücü bir figür.

More Sentences
General
figure n. tavır
figure n. boy bos
figure n. şahıs
figure n. çehre
figure n. beti
figure n. görünüş
figure n. numara
figure n. insan tasviri
figure n. fiyat
figure n. adet
figure n. gösteriş
figure n. istiare
figure n. hal
figure n. sima
figure n. yüz
figure n. biçim
figure n. boy pos
figure n. desen
figure n. kişilik
figure n. iyi tanınan kimse
figure n. diyagram
figure v. süslemek
figure v. resmetmek
figure v. şekillendirmek
figure v. desenlemek
figure v. ifade etmek
figure v. tasvir etmek
figure v. görünmek
Technical
figure n. biçim
figure n. desen
Textile
figure n. broşe
figure v. fasonlamak
Math
figure n. geometrik şekil
Logic
figure n. ortadaki terimin bulunabileceği dört konuma göre kıyasın alabileceği form
Biochemistry
figure n. çizit
Linguistics
figure n. beti
figure n. değişmece
Music
figure n. müzikteki nota ve sus biçimleri
figure n. (dansta) belirgin adım grubu
figure n. (buz pateni) bir dizi hareketle yapılan motif
figure n. daha büyük bir parça veya yapının temelini oluşturan kısa bir melodik veya armonik birim
figure v. armoniyi belirtmek için pes bölümün alt veya üst kısmına belirli sayılar yazmak
figure v. süslemek

Meanings of "figure" in English Turkish Dictionary : 1 result(s)

Turkish English
Traffic
figüre windrow

Meanings of "figure" with other terms in English Turkish Dictionary : 390 result(s)

English Turkish
General
figure skating n. artistik patinaj
Tom is studying figure skating with a world famous figure skater.
Tom dünyaca ünlü bir artistik patinajcı ile artistik patinaj çalışıyor.

More Sentences
figure skater n. artistik patinajcı
Who's your favorite figure skater?
En sevdiğiniz artistik patinajcı kim?

More Sentences
human figure n. insan figürü
Seen at a distance, the rock looks like a squatting human figure.
Uzaktan bakıldığında kaya çömelmiş bir insan figürüne benziyor.

More Sentences
action figure n. aksiyon figürü
My cousin has a large collection of action figures.
Kuzenimin geniş bir aksiyon figürü koleksiyonu var.

More Sentences
authority figure n. otorite figürü
Tom has always had a problem with authority figures.
Tom'un otorite figürleriyle her zaman bir sorunu olmuştur.

More Sentences
figure out v. halletmek
I'm sure we can figure out a way to get this done.
Eminim bunu halletmenin bir yolunu bulabiliriz.

More Sentences
figure out v. çözmek
I can't figure out the passcode to this flash drive.
Bu flaş belleğin şifresini çözemiyorum.

More Sentences
figure out v. hesaplamak
Let's figure out the cost of the trip.
Yolculuğun maliyetini hesaplayalım.

More Sentences
figure out v. anlamak
I think the doctor's just trying to figure out cause and effect.
Bence doktor sadece neden ve sonucu anlamaya çalışıyor.

More Sentences
figure up v. hesaplamak
Figure up how much it amounts to.
Bunun kaça mal olacağını hesapla.

More Sentences
figure out v. düşünerek bulmak
One way or another, we'll figure out how to fix this.
Öyle ya da böyle, bunu nasıl onaracağımızı düşünerek bulacağız.

More Sentences
figure out v. çözmek
Tom watched very closely, but couldn't figure out the magician's trick.
Tom çok yakından izledi ama sihirbazın numarasını çözemedi.

More Sentences
Colloquial
figure of speech n. lafın gelişi
That was a just figure of speech.
Öyle lafın gelişi söylüyorum.

More Sentences
Idioms
figure something out v. hal çaresine bakmak
I need to figure something out.
Hal çaresine bakmam gerekiyor.

More Sentences
Speaking
figure it out expr. bir yolunu bul
You figure it out.
Bir yolunu bul.

More Sentences
Psychology
father figure n. baba figürü
That led Fadil to look for another father figure.
O, Fadıl'ın başka bir baba figürü aramasına yol açtı.

More Sentences
General
round figure n. yuvarlanmış rakam
round figure n. büyük bir miktar
figure skating n. figür pateni
ambiguous figure n. belirsiz figür
lay figure n. model
noise figure n. gürültü faktörü
figure of speech n. kinaye
figure drawing n. figür çizimi
lay figure n. önemsiz kimse
figure skating n. artistik buz pateni
shadowy figure n. kim olduğu belli olmayan
plane figure n. düzlem şekil
round figure n. yuvarlak hesap
cult figure n. idol
shadowy figure n. hayatı hakkında az şey bilinen kimse
figure of speech n. mecaz
round figure n. çok miktar
key figure n. en önemli figür
key figure n. anahtar figür
official figure n. resmi rakam
public figure n. halk figürü
sales figure n. satış rakamı
import figure n. ithalat rakamı
ash retention figure n. kül içindeki yanmamış madde
figure of merit n. başarım ölçüsü
figure of linearity n. doğrusallık ölçüsü
figure caption n. şekil altı
figure of speech n. eğretileme
figure of speech n. istiare
figure of merit n. kar haddi
lay figure n. mağaza mankeni
lay figure n. giysi mankeni
ballpark figure n. tahmini sayı
ballpark figure n. tahmini hesap
ballpark figure n. kaba hesap
ballpark figure n. takribi hesap
ballpark figure n. takribi sayı
ballpark figure n. takribi rakam
ballpark figure n. tahmini rakam
cult figure n. put
well-known figure n. meşhur kişi
geometrical figure n. geometrik şekil
public figure n. kamuya mal olmuş kişi
hate figure n. nefret edilen kişi
hate figure n. nefret edilen şey
hate figure n. nefret objesi
hate figure n. nefret nesnesi
missing figure n. eksik rakam
wax figure n. balmumu heykeli
historical figure n. tarihsel kişilik
historical figure n. tarihi kişilik
historical figure n. tarihsel şahsiyet
historical figure n. tarihi şahsiyet
action figure n. koleksiyon figürü
stick figure n. çöp adam
three-dimensional figure n. üç boyutlu şekil
solid figure n. üç boyutlu şekil
mother figure n. anne figürü
mother figure n. anaç ve otoriter yaşlı kadın
father figure n. duygusal olarak baba yerine geçen kimse
father-figure n. duygusal olarak baba yerine geçen kimse
fig. (figure) n. resim
fig. (figure) n. figür
figure caster n. astrolog
figure caster n. yıldız falcısı
figure eight n. şekil olarak sekiz rakamına benzeyen motif veya temsil
figure of eight n. ipin makaradan çıkmasını engellemek için sekiz rakamı şeklinde atılan düğüm
figure of eight n. güvenliği sağlamak amacıyla çift halatla sekiz rakamı şeklinde atılan dağcılık düğümü
figure of eight n. olta ipine sinek takmak için kullanılan bir balıkçı düğümü
figure of merit n. belirli bir sistem, malzeme veya prosedürün verimliliğini temsil eden sayısal ifade
figure of speech n. sahip olduğu kelimelerin her zamanki veya gerçek anlamlarının kullanılmayıp benzetme, metafor veya kişileştirme içeren ifade
public figure n. ünlü kimse
public figure n. şöhretli kimse
public figure n. toplumun ilgisinin üzerinde olduğu kimse
public figure n. kötü şöhretli kimse
public figure n. kamusal bir olaya karışan kimse
central figure n. merkezi figür
central figure n. ana figür
central figure n. ana kişi
central figure n. durumun merkezindeki kişi veya nesne
stick figure n. tip
stick figure n. tek boyutlu karakter
figure out at v. ulaşmak
figure on v. ummak
figure up v. bir hesabı toplamak
keep one's figure v. vücut hatlarını korumak
cut a poor figure v. beklenen ilgiyi çekememek
figure on v. güvenmek
figure out at v. tutmak
figure on v. hesaba katmak
figure on v. kestirmek
figure on v. planlamak
figure out v. -i çözmek
figure in v. bir toplama ilave etmek
figure in v. hesaba dahil etmek
figure in v. ilave etmek
figure out v. bir şeyin nedenini kestirmek
become a celebrity figure v. tanınan/tanınmış/ünlü biri olmak
figure out v. çaresine bakmak
put a figure on v. rakamlara dökmek
figure out v. halletmek
double figure [uk] adj. çift rakamlı
double figure [uk] adj. çift haneli
figure-conscious adj. bedenini ince ve çekici tutmakla ilgilenen
single-figure adj. tek basamaklı
single-figure adj. tek basamaklı sayılar ile ilgili
Phrasals
figure (someone) as (something) v. olarak görmek/düşünmek
figure someone as something v. olarak görmek/düşünmek
figure someone out v. birini çözmek/anlamak
figure someone as something v. birini bir şey olarak değerlendirmek
figure someone as something v. birini bir şey olarak tanımlamak
figure as v. olarak görmek/düşünmek
figure as v. olarak değerlendirmek
figure as v. olarak tanımlamak
figure someone or something in v. birini/bir şeyi eklemek/dahil etmek
figure someone or something in v. birini/bir şeyi ilave etmek
figure someone or something in v. birini/bir şeyi hesaba/toplama dahil etmek
figure someone or something in v. birini/bir şeyi hesaba/toplama eklemek
figure someone or something into (something) v. birini/bir şeyi (bir şeye) eklemek/dahil etmek
figure someone or something into (something) v. birini/bir şeyi (bir şeye) ilave etmek
figure someone or something into (something) v. birini/bir şeyi (hesaba/toplama) dahil etmek
figure someone or something into (something) v. birini/bir şeyi (hesaba/toplama) eklemek
figure someone or something in (something) v. birini/bir şeyi (bir şeye) eklemek/dahil etmek
figure someone or something in (something) v. birini/bir şeyi (bir şeye) ilave etmek
figure someone or something in (something) v. birini/bir şeyi (hesaba/toplama) dahil etmek
figure someone or something in (something) v. birini/bir şeyi (hesaba/toplama) eklemek
figure someone or something in v. birini/bir şeyi (bir şeye) eklemek/dahil etmek
figure someone or something in v. birini/bir şeyi (bir şeye) ilave etmek
figure someone or something in v. birini/bir şeyi (hesaba/toplama) dahil etmek
figure someone or something in v. birini/bir şeyi (hesaba/toplama) eklemek
figure in something v. bir şeyde rol oynamak
figure in something v. bir şeyde yer almak
figure into (something) v. (bir şeyi) hesaba katmak
figure into (something) v. (hesaba/toplama) dahil etmek
figure into (something) v. (hesaba/toplama) eklemek
figure into (something) v. (bir şeye) ilave etmek
figure into (something) v. (bir şeyde) önemli rol oynamak
figure into (something) v. (bir şeyde) önemli bir etken olmak
figure in (something) v. (bir şeyi) hesaba katmak
figure in (something) v. (hesaba/toplama) dahil etmek
figure in (something) v. (hesaba/toplama) eklemek
figure in (something) v. (bir şeye) ilave etmek
figure in (something) v. (bir şeyde) önemli rol oynamak
figure in (something) v. (bir şeyde) önemli bir etken olmak
figure into v. -i hesaba katmak
figure into v. -e eklemek/dahil etmek
figure into v. -e ilave etmek
figure into v. (hesaba/toplama) dahil etmek
figure into v. (hesaba/toplama) eklemek
figure on (someone or something) v. (birine/bir şeye) güvenmek
figure on (someone or something) v. (birine/bir şeye) bel bağlamak
figure on (something) v. (bir şeyi) ummak
figure on (something) v. (bir şeyi) tahmin etmek
figure someone or something out v. birini/bir şeyi anlamaya başlamak
figure someone or something out v. birini/bir şeyi çözmek
figure someone or something out v. birini/bir şeyi anlamak
figure something up v. bir şeyi hesaplamak
figure something up v. bir şeyin toplamını hesaplamak
figure on v. (desteğe veya yardıma) bel bağlamak
figure on v. göz önünde bulundurmak
figure on v. (bir şeyi) beklemek
figure out v. sonucuna varmak
figure out v. çıkarım yapmak
Phrases
as in the figure expr. şekilde olduğu gibi
as shown in figure expr. şekilde gösterildiği üzere
as it is shown in the figure expr. şekilde gösterildiği üzere
as it is seen in the figure expr. şekilde görüldüğü üzere
as can be seen in the figure below/above expr. (aşağıdaki/yukarıdaki) şekilde görüldüğü gibi/görüleceği üzere
Colloquial
hourglass figure n. doksan altmış doksan
hourglass figure n. 90 60 90
figure flinging n. astrologluk
figure flinging n. yıldız falcılığı
cannot figure out v. anlayamamak
figure out v. sökmek/anlamak
couldn't figure out why v. sebebini bulamamak
go figure expr. anla anlayabilirsen
go figure! expr. buyur, buradan yak!
go figure expr. bak şu işe
go figure expr. çık çıkabilirsen
go figure expr. çık bakalım işin içinden
go figure expr. gel de anla
figure of speech expr. mecazen
go figure expr. şu işe bak
go figure exclam. [buyur/hadi/al] buradan yak
Idioms
a figure of fun n. alay konusu
ballpark figure n. kaba tahmin
ballpark figure n. kaba hesap
a ballpark estimate/figure n. kaba tahmin/hesap
a ballpark figure n. takribi sayı
a ballpark figure n. takribi rakam
a ballpark figure n. tahmini rakam
a ballpark figure n. tahmini sayı
a ballpark figure n. yaklaşık sayı
a ballpark figure n. yaklaşık rakam
ballpark figure n. yuvarlak hesap
a figure of fun n. dalga geçilen tip
a ballpark figure n. kaba (bir) tahmin/hesap
a ballpark figure n. takribi (bir) sayı
a ballpark figure n. tahmini (bir) sayı
a ballpark figure n. tahmini (bir) rakam
a ballpark figure n. takribi (bir) rakam
a ballpark figure n. yaklaşık (bir) sayı
a ballpark figure n. yaklaşık (bir) rakam
figure of fun n. alay konusu
figure of fun n. dalga geçilen tip
be a fine figure of a woman v. boylu poslu olmak
be a fine figure of a man v. boylu poslu olmak
cut a figure v. boy göstermek
be a fine figure of a man v. endamlı olmak
figure out v. hal çaresine bakmak
cut a fine figure v. harika görünmek
be a fine figure of a woman v. endamlı olmak
cut a ridiculous figure v. komik bir tablo çizmek
figure out the root of the problem v. sorunun problemin kökünü/temelini anlamak
cut a fine figure v. (genelde erkek için) çok güzel görünmek
flatter one's figure v. (bir giysi için) hatlarının güzelliğini ortaya çıkarmak
flatter one's figure v. (bir giysi için) birini ince göstermek
cut a fine figure v. (genelde erkek için) çok hoş görünmek
cut a sorry figure v. kötü bir izlenim bırakmak
cut a sorry figure v. olumsuz bir izlenim bırakmak
be a fine figure of a (man or woman) v. boylu poslu bir (kadın/adam) olmak
be a fine figure of a (man or woman) v. endamlı bir (kadın/adam) olmak
be a fine figure of a (man or woman) v. çekici bir (kadın/adam) olmak
cut a fine, poor, sorry figure v. iyi, zayıf, kötü görünmek
cut a fine, poor, sorry figure v. iyi, zayıf, kötü bir görüntü çizmek
cut a fine, poor, sorry figure v. iyi, zayıf, olumsuz bir izlenim bırakmak
figure on doing v. yapmayı planlamak
figure on doing something v. bir şey yapmayı planlamak
flatter figure v. (bir giysi için) ince göstermek
flatter figure v. (bir giysi için) hatlarının güzelliğini ortaya çıkarmak
put a figure on (something) v. (bir şeye) bir fiyat koymak/biçmek
put a figure on (something) v. (bir şeyin) fiyatını belirlemek
put a figure on (something) v. (bir şeyi) fiyatlandırmak
cut a good figure v. iyi izlenim yaratmak
cut a good figure v. iyi davranış sergilemek
give me a ballpark figure expr. üç aşağı beş yukarı bir fiyat ver
Speaking
I'll figure it out expr. bir çaresine bakacağım
you've got to figure something out expr. bir yolunu bulmalısın
that's something you got to figure out expr. bu senin çözmen gereken bir şey
let me figure it out expr. bunun çaresine bakacağım
we'll figure that out expr. bir çaresine bakarız
let me figure it out expr. bunu halledeceğim
I'll figure it out expr. bunu halledeceğim
we'll figure that out expr. bir yolunu buluruz
I'll figure it out expr. bunun çaresine bakacağım
I'll figure something out expr. bir şeyler ayarlamaya çalışacağım
let me figure it out expr. bunun icabına bakacağım
that's something you got to figure out expr. bunu senin çözmen lazım
don't try to figure out who i am expr. benim kim olduğumu bulmaya çalışma
I will let you know as soon as I figure out expr. öğrenir öğrenmez sizi bilgilendireceğim
but it took me a while to figure out what happened expr. ne olduğunu anlamam biraz zaman aldı
it was just a figure of speech expr. lafın gelişi
I will let you know as soon as I figure out expr. öğrenir öğrenmez seni bilgilendireceğim
don't worry I'll figure something out expr. merak etme bir şeyler düşünürüm
trying to figure out who you look like expr. kime benzediğini düşünüp duruyordum
you should figure out a way to pay him his money expr. ona, parasını ödemenin bir yolunu bulmalısın
it took me a while to figure out that I was in somewhere else expr. orasının başka bir yer olduğunu anlamak bir hayli zamanımı almıştı
it was just a figure of speech expr. sözün gelişi
I will figure that out expr. (bunu) ben hallederim
I'll figure that out expr. (bunu) ben hallederim
Trade/Economic
six-figure income n. altı haneli kazanç
check figure n. çekteki rakam
financial figure n. finansal figür
export figure n. ihracat rakamı
exact figure n. kesin rakam
financial figure n. mali veriler
seven-figure income n. milyonu ifade eden kazanç
point-and-figure chart n. nokta ve şekil grafiği
net figure n. net rakam
debtor's figure n. pasif
figure code n. rakam şifresi
stated figure for the sum n. toplam için belirtilen rakam
Law
public figure n. kamuya mal oluşu nedeniyle yalnızca aleyhine kanıt sunulması halinde dava açılabilen kimse
Technical
receiver noise figure n. alıcı gürültü sayısı
asymmetric figure n. asimetrik şekil
brinell hardness figure n. brinell sertlik sayısı
plane figure n. düzlem şekiller
noise figure parameters n. gürültü işaret parametreleri
noise figure n. gürültü kazancı
broadband noise figure n. geniş bant gürültü sayısı
proof figure n. kanıt rakamı
proof figure n. kanıtlama sayısı
ash retention figure n. kül içindeki yanmamış madde
figure stamp n. sayı basmak için kullanılan zımba
figure stamp n. sayı zımbası
figure stamp n. rakam basmak için kullanılan zımba
Computer
figure of merit n. başarım ölçüsü
figure of linearity n. doğrusallık ölçüsü
noise figure n. gürültü kazancı
proof figure n. kanıt rakamı
proof figure n. kanıtlama sayısı
figure caption n. şekil açıklaması
figure caption n. şekil altı
figure caption n. şeklin altındaki açıklama yazısı
Informatics
noise figure n. gürültü niteliği
Telecom
noise figure n. gürültü kat sayısı
broadband noise figure n. genişbantlı gürültünün niceliği
figure of merit n. performans katsayısı
figure of merit n. yararlılık katsayısı
Electric
broadband noise figure n. geniş bant gürültü sayısı
figure of merit n. bileşenin verimliliği
Television
noise figure n. gürültü sayısı
Radio
figure-of-merit of receiving system n. alma sisteminin güvenilirlik değeri
Textile
basic figure n. temel model
figure loom n. desenli kumaş dokumasında kullanılan tezgah
figure weaving n. desenli kumaş dokuma
figure weaving n. desenli kumaş dokuma sanatı
figure-hugging adj. vücut hatlarını gösteren
figure-hugging adj. vücuda oturan
Architecture
terminal figure n. kolonların üzerine yerleştirilen süs
terminal figure n. daha büyük bir yapının ucuna yerleştirilen süs veya nesne
terminal figure n. üzerinde kolsuz bir büst veya bir hayvan olan heykelli sütun
Aeronautic
figure of merit n. verim ölçüsü
figure of eight n. uçağın havada sekiz rakamı şeklinde yaptığı manevra
Marine
figure eight n. kropi bağı
figure-of-eight knot n. kropi bağı
figure-of-eight knot n. sekiz rakamı şeklinde bir düğüm
Mining
figure stone n. agalmatolit
Medical
figure of four position n. dört pozisyonu
embedded figure n. gömülü figür
rey-osterrieth complex figure test n. rey karmaşık figür testi
rey-osterrieth complex figure test n. rey-osterrieth karmaşık şekil testi
rey complex figure test n. rey karmaşık figür testi
figure of eight n. sekiz rakamı
Psychology
attachment figure n. bağlanma figürü
figure-ground discrimination n. figür-zemin ayırt etme
figure-ground n. figür-zemin
figure-background perception n. figür-zemin algısı
figure-ground distortion n. figür-zemin çarpıtması
power figure n. güç figürü
embedded figure test n. gömülü figür testi
impossible figure n. imkansız figür
auditory figure-ground n. işitsel figür-zemin
ambiguous figure n. muğlak figür
rubin's figure n. rubin figürü
reversible figure n. tersinden görülebilen figür
helpful figure n. yardımcı figür
escher figure n. escher figürü
figure-ground phenomenon n. şekil-zemin ilişkisi
figure-ground phenomenon n. algısal alanda arka plan ile bu arka planda öne çıkan nesneler şeklinde görülen ayrım
Printing
superior figure n. üst simge
superior figure n. üst simge olarak yazılmış karakter
Math
triple figure n. 99'dan büyük ve 1000'den küçük sayı
plane figure n. düzlem şekil
geometric figure n. geometrik şekil
digit cipher figure n. rakam
ordinate figure n. kenarları ve açıları eşit olan şekil
ordinate figure n. eşkenar şekil
significant figure n. bir sayının ölçüm cihazının hassasiyeti ölçüsünde önemli olan basamaklarından her biri
three-figure adj. üç haneli
Geometry
two-dimensional figure n. düzlemsel şekil
two-dimensional figure n. iki boyutlu şekil
concurring figure n. üzerine konulduğu şeklin her bir noktasıyla birebir temas eden şekil
prime figure n. asal geometrik şekil
Statistics
comparative mortality figure n. karşılaştırmalı ölümlülük grafiği
crime figure n. suç istatistiği
Physics
lissajous figure n. lissajous eğrisi
chladni figure n. chladni deseni
Chemistry
double-figure n. çift rakam
corrosion figure n. korozyon şekli
Linguistics
figure of speech n. söz sanatı
Military
maximum elevation figure n. azami yükseklik göstergesi
two figure differential n. iki rakamı farklı kod
Sport
figure of eight n. (bireysel kategoride) buz patencisinin buzda çizdiği sekiz rakamı
figure skate n. artistik buz pateninde kullanılan paten
figure-skate n. artistik buz pateninde kullanılan paten
school figure n. buz pateninde önceden belirlenmiş bir düzende yürütülen ve şampiyona yarışmasına ait aşamalı bir dizi temel artistik patinaj hareketlerinden her biri
Art
embossed figure n. kabartma figür/şekil
figure painting n. insan figürü içeren tablo
figure painting n. insan figürü resmetme
Painting
naked figure n. çıplak figür
dressed figure n. giyimli figür
academy figure n. nü modelin pastel veya kurşun kalemle yarı boyutlu çizimi
Bookbindery
decorative figure of the sun n. şemse