|
Category |
Turkish |
English |
|
Phrases |
|
1 |
Phrases |
bütüne bakıldığında |
on the whole expr.
|
|
On the whole, however, our partnership is strong.
Ancak bütüne bakarsak ortaklığımız güçlü.
More Sentences
|
General |
|
2 |
General |
değişik yönlerden bakıldığında farklı renkler gösterme |
pleochroism n.
|
|
3 |
General |
değişik yönlerden bakıldığında farklı renklere bürünen bir zeosit türü |
tanzanite n.
|
|
4 |
General |
değişik yönlerden bakıldığında farklı renkler gösterme |
pleochromatism n.
|
|
5 |
General |
değişik yönlerden bakıldığında farklı renkler gösteren |
pleochroic adj.
|
|
6 |
General |
dikkatli bakıldığında fark edilen |
underlying adj.
|
|
7 |
General |
değişik yönlerden bakıldığında farklı renkler gösteren |
pleochromatic adj.
|
|
8 |
General |
değişik yönlerden bakıldığında farklı renkler gösteren |
pleochroous adj.
|
|
9 |
General |
geçmişe bakıldığında |
in retrospect adv.
|
|
10 |
General |
aslına bakıldığında |
as a matter of fact adv.
|
|
11 |
General |
vergi açısından (bakıldığında) |
from a tax point of view adv.
|
|
12 |
General |
dikkatli bakıldığında fark edilerek |
underlyingly adv.
|
|
Phrasals |
|
13 |
Phrasals |
hepsine bakıldığında |
put together adj.
|
|
Phrases |
|
14 |
Phrases |
daha derinden bakıldığında |
on a deeper level adv.
|
|
15 |
Phrases |
büyük resme bakıldığında |
in the (grand) scheme of things expr.
|
|
16 |
Phrases |
bu açıdan bakıldığında |
when considered from this point of view expr.
|
|
17 |
Phrases |
bu açıdan bakıldığında |
when viewed from this aspect expr.
|
|
|
18 |
Phrases |
....bakıldığında |
having looked at expr.
|
|
19 |
Phrases |
yasal açıdan bakıldığında |
as a matter of legal doctrine expr.
|
|
20 |
Phrases |
bir şeye bakıldığında |
judging by something expr.
|
|
21 |
Phrases |
bir şeye bakıldığında |
judging from something expr.
|
|
22 |
Phrases |
(bir şeye) bakıldığında |
judging from (something) expr.
|
|
Colloquial |
|
23 |
Colloquial |
aslına bakıldığında |
in fact expr.
|
|
24 |
Colloquial |
aslına bakıldığında |
in point of fact expr.
|
|
25 |
Colloquial |
geriye baktığımda/bakıldığında |
in hindsight expr.
|
|
26 |
Colloquial |
geriye baktığımda/bakıldığında |
in retrospect expr.
|
|
Idioms |
|
27 |
Idioms |
dışarıdan bakıldığında iyi görünen şey |
a potemkin village n.
|
|
28 |
Idioms |
bir olaya uzaktan/belirli bir mesafeden bakıldığında her şey daha net görünür |
hindsight is (always) 20/20 expr.
|
|
29 |
Idioms |
uzaktan bakıldığında büyük resmi görmek daha kolaydır |
hindsight is (always) 20/20 expr.
|
|
30 |
Idioms |
bütününe/bütün olarak bakıldığında |
by and large expr.
|
|
31 |
Idioms |
'-e bakıldığında |
judging by expr.
|
|
32 |
Idioms |
iyi tarafından bakıldığında |
on the upside expr.
|
|
33 |
Idioms |
olumlu yönden bakıldığında |
on the upside expr.
|
|
34 |
Idioms |
salim kafayla düşünüldüğünde/bakıldığında |
seen in the cold light of day expr.
|
|
35 |
Idioms |
sakince düşünüldüğünde/bakıldığında |
seen in the cold light of day expr.
|
|
36 |
Idioms |
sakin kafayla düşünüldüğünde/bakıldığında |
seen in the cold light of day expr.
|
|
Advertising |
|
37 |
Advertising |
satılık bir evin yoldan bakıldığında alıcıya cazip gelmesi |
kerb appeal [uk] n.
|
|
|
Technical |
|
38 |
Technical |
vida veya dişlinin bir uçtan diğer uca bakıldığında eksenel yönünden sapması |
hand n.
|
|
39 |
Technical |
iki eksenli kristale mikroskopla bakıldığında görülen koyu renkli fırça şeklinde alan |
brush n.
|
|
Mining |
|
40 |
Mining |
kuvvetli ışık altında bakıldığında kızıl yansımalar görülen, yarı saydam ve mavimsi beyaz (taş) |
girasol adj.
|
|
41 |
Mining |
kuvvetli ışık altında bakıldığında kızıl yansımalar görülen, yarı saydam ve mavimsi beyaz (taş) |
girasole adj.
|
|
42 |
Mining |
kuvvetli ışık altında bakıldığında kızıl yansımalar görülen, yarı saydam ve mavimsi beyaz (taş) |
girosol adj.
|
|
Anatomy |
|
43 |
Anatomy |
(insan iskeleti) yukarıdan bakıldığında kama şeklinde |
cuneiform adj.
|
|
Pharmaceutics |
|
44 |
Pharmaceutics |
farmakolojik olarak bakıldığında |
pharmacologically adv.
|
|
Optics |
|
45 |
Optics |
ilk bakıldığında yeşil, daha sonra mavi olan (nesne) |
grue adj.
|
|
Astronomy |
|
46 |
Astronomy |
gün batımında batı'ya doğru ufka bakıldığında gökyüzünde görülen aydınlık gezegen |
the evening star n.
|
|
47 |
Astronomy |
gün batımında batı'ya doğru ufka bakıldığında gökyüzünde görülen aydınlık gezegen |
hesperus n.
|
|
48 |
Astronomy |
merkezden bakıldığında yörünge etrafındaki dairenin belirli bir noktasının enberi noktası ile arasındaki açı |
anomaly n.
|
|
49 |
Astronomy |
merkezden bakıldığında yörünge etrafındaki dairenin belirli bir noktasının enberi noktası ile arasındaki açı |
eccentric anomaly n.
|
|
50 |
Astronomy |
güneş'ten bakıldığında bir dış gezegenin veya ay'ın dünya ile aynı hizada olup dünya'ya neredeyse en yakın konumunda bulunması |
opposition n.
|
|
51 |
Astronomy |
kuzey yarım küreden bakıldığında avcı'nın kuşağında en sağda kalan yıldız |
mintaka n.
|
|
52 |
Astronomy |
kuzey yarım küreden bakıldığında avcı'nın kuşağında ortada kalan yıldız |
alnilam n.
|
|
53 |
Astronomy |
kuzey yarım küreden bakıldığında avcı'nın kuşağında en solda kalan yıldız |
alnitak n.
|
|
Botanic |
|
54 |
Botanic |
küçük, beyaz-mor lekeleri olan, bir bütün halde bakıldığında, dikene benzer halka halka çiçekleri ve tüylü ve aromatik yaprakları olan çok yıllık bir bitki |
catmint (nepeta cataria) n.
|
|
Religious |
|
55 |
Religious |
kilisede cemaat tarafından bakıldığında mihrabın sağında kalan, mektupların okunduğu kısım |
epistle side n.
|
|
56 |
Religious |
neften bakıldığında kilise mihrabının sağ tarafı |
epistle side n.
|
|
Geography |
|
57 |
Geography |
karla kaplı arktik bölgelere denizden bakıldığında atmosferde görülen özel bir parlaklık |
land blink n.
|
|
58 |
Geography |
roma'dan bakıldığında po nehri'nin güney tarafında olan |
cispadane adj.
|
|
Military |
|
59 |
Military |
önden arkaya bakıldığında |
forward looking aft expr.
|
|
Baseball |
|
60 |
Baseball |
dış sahanın ana kaleden bakıldığında sağda kalan kısmı |
right n.
|
|
61 |
Baseball |
dış sahanın ana kaleden bakıldığında sağda kalan kısmı |
rf (right field) abrev.
|
|
62 |
Baseball |
dış sahanın ana kaleden bakıldığında sağda kalan kısmını savunan oyuncu pozisyonu |
rf (right field) abrev.
|
|
63 |
Baseball |
dış sahanın ana kaleden bakıldığında sağda kalan kısmını savunan oyuncu |
rf (right fielder) abrev.
|
|
Archaic |
|
64 |
Archaic |
kendisine bakıldığında çalışıyormuş gibi yapan kimse |
eyeservant n.
|
|