English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | betrayed adj. | ihanete uğramış | ||
Sami felt betrayed. Sami kendini ihanete uğramış hissetti. More Sentences |
||||
General | betrayed adj. | ihanet edilmiş | ||
The Kurds have been betrayed so often, but this time we must guarantee their freedom and identity. Kürtlere çok sık ihanet edildi ancak bu kez onların özgürlük ve kimliklerini garanti altına almalıyız. More Sentences |
English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | be betrayed v. | ihanete uğramak | ||
Fadil felt like he was betrayed. Fadıl ihanete uğramış gibi hissediyordu. More Sentences |
||||
Speaking | ||||
Speaking | he thinks i feel betrayed by him expr. | bana ihanet ettiğini düşündüğümü sanıyor |