Turkish - English
Turkish - English
German - English
French - English
Spanish - English
English Synonyms
Turkish - English Sentences
Synonyms
Sentences
Tools
Resources
About Us
Contact
Login / Register
Turn off the lights
Türkçe
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyms
Tools
Resources
About Us
Contact
Login / Register
EN-TR
Turkish - English
German - English
Spanish - English
French - English
English Synonyms
Turkish - English Sentences
Turkish - English
History
biri için
Meanings of
"biri için"
in English Turkish Dictionary : 4 result(s)
Category
Turkish
English
Phrases
1
Phrases
biri için
on behalf of somebody
expr.
2
Phrases
biri için
on somebody's behalf
expr.
Idioms
3
Idioms
biri için
for someone sake
expr.
4
Idioms
biri için
for somebody's benefit
expr.
Meanings of
"biri için"
with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)
Category
Turkish
English
General
1
General
istilacı nassella tussock bitkisini yok etmek için yeni zelanda'nın farklı bölgelerinde kurulan çeşitli yerel yasal kuruluşlardan her biri
nassella tussock board
n.
2
General
araba çeken atı tutmak için dizginlere bağlanan iki halkadan her biri
holder
n.
3
General
biri için ortaya konan çaba
favors
n.
4
General
biri için ortaya konan çaba
favours
n.
5
General
biri için yolu açan kimse
outrider
n.
6
General
biri için olumlu bir puan olmak
speak well for
v.
7
General
yapmak (bir şeyi biri için)
mean for
v.
8
General
biri için otelde rezervasyon yapmak
book someone into a hotel
v.
9
General
hazırlamak (bir şeyi biri için)
mean for
v.
10
General
biri için iyi şeyler söylemek
put in a good word for someone
v.
11
General
biri için olumsuz bir puan olmak
speak ill for
v.
12
General
bir şeyi biri için imkansız hale getirmek
place something out of someone 's reach
v.
13
General
satılık bir şey biri için ayrılmak
be spoken for
v.
14
General
biri için yer açmak
make room for someone
v.
15
General
biri için kötü konuşmak
badmouth
v.
16
General
biri için muhbirlik yapmak
snitch for someone
v.
17
General
biri için özel bir şeyler hissetmek
feel something special for someone
v.
18
General
biri için şahitlik yapmak
testify for someone
v.
19
General
biri için mutlu olmak
be pleased for someone
v.
20
General
biri için durmak
stop for someone
v.
21
General
(biri/bir şey için) mezar olmak
entomb
v.
22
General
biri için saklamak
hold on
v.
23
General
yerine daha yüksek rütbeden biri oturacağı için (birini) oturduğu koltuktan kaldırmak
bump
v.
24
General
(biri için) pezevenklik yapmak
pimp
v.
25
General
biri ya da bir şey için kullanışlı
useful for
adj.
26
General
her biri için
for each
adv.
27
General
her biri için
cum
prep.
28
General
her biri için
per
prep.
Phrasals
29
Phrasals
(biri/bir şey) için üzülüp durmak/içine dert olmak
brood about (someone or something)
v.
30
Phrasals
(biri/bir şey) için üzülüp durmak/içine dert olmak
brood about someone or something
v.
31
Phrasals
(biri/bir şey) için üzülüp durmak/içine dert olmak
brood on someone or something
v.
32
Phrasals
(biri/bir şey) için üzülüp durmak/içine dert olmak
brood over someone or something
v.
33
Phrasals
(biri) için (bir şey yapma) iyiliğini göstermek
oblige (one) by (doing something)
v.
34
Phrasals
(biri) için (bir şey yapma) iyiliğini göstermek
oblige someone by something
v.
35
Phrasals
(biri ya da bir şey) için (bir şeyi) taramak
comb (something) for (someone or something)
v.
36
Phrasals
biri ya da bir şey için bir şeyi taramak
comb something for someone or something
v.
37
Phrasals
(biri ya da bir şey için birine) bir şey vermek
contribute something (to someone) (for someone or something)
v.
38
Phrasals
(biri için) gidilecek yolu planlamak
chart something out (for someone or something)
v.
39
Phrasals
(biri için) güzergahı belirlemek
chart something out (for someone or something)
v.
40
Phrasals
biri için bir şey satın almak
buy something for someone
v.
41
Phrasals
biri için/arkasından matem tutmak
lament over someone
v.
42
Phrasals
biri için bir şey satın almak
purchase something for someone
v.
43
Phrasals
biri için yas tutmak
mourn for someone
v.
44
Phrasals
biri için/arkasından matem tutmak
lament for someone
v.
45
Phrasals
biri için hazırlık yapmak
plan on someone
v.
46
Phrasals
biri için hazırlık yapmak
plan on something
v.
47
Phrasals
biri için tanıklık etmek
witness for someone
v.
48
Phrasals
biri için çalışmak
work for someone
v.
49
Phrasals
biri için yas tutmak
mourn over someone
v.
50
Phrasals
biri için şahitlik etmek
witness for someone
v.
51
Phrasals
(şarkıyı) birine/biri için söylemek
sing to someone
v.
52
Phrasals
(ölüm vb yüzünden) biri için gözyaşı dökmek
cry about someone
v.
53
Phrasals
(ölüm vb yüzünden) biri için gözyaşı dökmek
weep over someone
v.
54
Phrasals
(ölüm vb yüzünden) biri için gözyaşı dökmek
weep about someone
v.
55
Phrasals
(biri için/uğruna) hararetli tartışmak
rage over someone
v.
56
Phrasals
(birini ya da bir şeyi biri ya da bir şey) için terk etmek
desert (someone or something) for (someone or something)
v.
57
Phrasals
(birini ya da bir şeyi biri ya da bir şey) için terk etmek
desert (someone or something) to (someone or something)
v.
58
Phrasals
(biri/bir şey) için göz yaşı dökmek
weep for (someone or something)
v.
59
Phrasals
(biri/bir şey) için ağlamak
weep for (someone or something)
v.
60
Phrasals
(biri/bir şey) için yanıp tutuşmak
weep for (someone or something)
v.
61
Phrasals
bir şeyi biri/bir şey için ulaşılmaz/erişilmez kılmak
seal something off from someone or something
v.
62
Phrasals
bir şeyi biri/bir şey için ulaşılmaz/erişilmez kılmak
seal something off
v.
63
Phrasals
(biri/bir şey) için tasarlamak
gear to (someone or something)
v.
64
Phrasals
(biri/bir şey) için tasarlamak
gear toward (someone or something)
v.
65
Phrasals
(bir şeyi biri/bir şey) için geri almak
get (something) for (someone or something)
v.
66
Phrasals
(bir şeyi biri/bir şey) için telafi etmek
get (something) for (someone or something)
v.
67
Phrasals
(bir şeyi biri/bir şey) için bulup getirmek
get (something) for (someone or something)
v.
68
Phrasals
(bir şeyi biri/bir şey) için geri ele geçirmek
get (something) for (someone or something)
v.
69
Phrasals
(bir şeyi biri/bir şey) için almak
get (something) for (someone or something)
v.
70
Phrasals
(bir şeyi biri/bir şey) için ele geçirmek
get (something) for (someone or something)
v.
71
Phrasals
(bir şeyi biri/bir şey) için elde etmek
get (something) for (someone or something)
v.
72
Phrasals
biri için değerli olmak
go for
v.
73
Phrasals
(biri/bir şey) için daha belirgin bir hal almak
grow upon (someone or something)
v.
74
Phrasals
(biri/bir şey) için daha aşikar hale gelmek
grow upon (someone or something)
v.
75
Phrasals
(biri/bir şey) için bariz bir hale gelmek
grow upon (someone or something)
v.
76
Phrasals
(biri/bir şey) için daha belirgin bir hal almak
grow on (someone or something)
v.
77
Phrasals
(biri/bir şey) için daha aşikar hale gelmek
grow on (someone or something)
v.
78
Phrasals
(biri/bir şey) için bariz bir hale gelmek
grow on (someone or something)
v.
79
Phrasals
(biri/bir şey) için pazarlık etmek
bargain for (someone or something)
v.
80
Phrasals
(biri/bir şey) için mücadele etmek
campaign for (someone or something)
v.
81
Phrasals
(biri/bir şey) için seferber olmak
campaign for (someone or something)
v.
82
Phrasals
(biri için) yaygara koparmak
fawn upon (one)
v.
83
Phrasals
(biri için) ortalığı velveleye vermek
fawn upon (one)
v.
84
Phrasals
(biri için) tantana yapmak
fawn upon (one)
v.
85
Phrasals
(biri için) yaygara koparmak
fawn on (one)
v.
86
Phrasals
(biri için) ortalığı velveleye vermek
fawn on (one)
v.
87
Phrasals
(biri için) tantana yapmak
fawn on (one)
v.
88
Phrasals
biri için methiyeler düzmek
fawn upon someone
v.
89
Phrasals
biri için tantana yapmak
fawn upon someone
v.
90
Phrasals
biri için methiyeler düzmek
fawn on someone
v.
91
Phrasals
biri için tantana yapmak
fawn on someone
v.
92
Phrasals
(biri/bir şey) için bir şeyin göstergesi olmak
represent to (someone or something)
v.
93
Phrasals
(biri/bir şey) için bir şeyin sembolü olmak
represent to (someone or something)
v.
94
Phrasals
(biri/bir şey) için bir şey anlamına gelmek
represent to (someone or something)
v.
95
Phrasals
(biri/bir şey) için bir şeyin temsili olmak
represent to (someone or something)
v.
96
Phrasals
biri için bir şeyi temsil etmek
represent something to someone
v.
97
Phrasals
(biri için birini/bir şey) seçmek
select (someone or something) for (someone)
v.
98
Phrasals
biri/bir şey için birini/bir şey seçmek
select someone or something for someone or something
v.
99
Phrasals
biri/bir şey için boşa harcamak
waste something on someone or something
v.
100
Phrasals
biri/bir şey için boşa sarf etmek
waste something on someone or something
v.
101
Phrasals
biri/bir şey için israf etmek
waste something on someone or something
v.
102
Phrasals
biri/bir şey için heba etmek
waste something on someone or something
v.
103
Phrasals
biri/bir şey için boşa tüketmek
waste something on someone or something
v.
104
Phrasals
biri/bir şey için çarçur etmek
waste something on someone or something
v.
105
Phrasals
(birini/bir şeyi/kendini biri/bir şey) yapmak için gerekli ayarlamaları yapmak
set (someone, something, or oneself) up as (someone or something)
v.
106
Phrasals
(birini/bir şeyi/kendini biri/bir şey) konumuna getirmek için gereken düzenlemeleri yapmak
set (someone, something, or oneself) up as (someone or something)
v.
107
Phrasals
(biri/bir şey) için aracılık etmek
intercede for (someone or something)
v.
108
Phrasals
(biri için biriyle/bir şeyle) görüşmek
intercede (for someone) (with someone or something)
v.
109
Phrasals
(biri için birinden/bir şeyden) ricada bulunmak
intercede (for someone) (with someone or something)
v.
110
Phrasals
bir şeyi biri/bir şey için israf etmek
squander something on someone or something
v.
111
Phrasals
bir şeyi biri/bir şey için boşa harcamak
squander something on someone or something
v.
112
Phrasals
bir şeyi biri/bir şey için çarçur etmek
squander something on someone or something
v.
113
Phrasals
(biri/bir şey) için bir şey önermek
suggest for (someone or something)
v.
114
Phrasals
(biri/bir şey) için bir şey tavsiye etmek
suggest for (someone or something)
v.
115
Phrasals
(biri) için birini önermek
suggest for (someone)
v.
116
Phrasals
(biri) için birini uygun bulmak
suggest for (someone)
v.
117
Phrasals
(birine/bir şeye biri/bir şey) için bakmak
keep (someone or something) for (someone or something)
v.
118
Phrasals
(birine/bir şeye biri/bir şey) için göz kulak olmak
keep (someone or something) for (someone or something)
v.
119
Phrasals
(birine/bir şeye biri/bir şey) için sahip çıkmak
keep (someone or something) for (someone or something)
v.
120
Phrasals
(birini/bir şeyi biri/bir şey) için korumak
keep (someone or something) for (someone or something)
v.
121
Phrasals
(birini/bir şeyi biri/bir şey) için tutmak
keep (someone or something) for (someone or something)
v.
122
Phrasals
(birini/bir şeyi biri/bir şey) için saklamak
keep (someone or something) for (someone or something)
v.
123
Phrasals
(biri/bir şey için bir şey) ayırmak
keep (something) for (someone or something)
v.
124
Phrasals
(biri/bir şey için bir şeyi) elinde tutmak
keep (something) for (someone or something)
v.
125
Phrasals
biri için birine/bir şeye bakmak
keep someone or something for someone
v.
126
Phrasals
biri için birini/bir şeyi korumak
keep someone or something for someone
v.
127
Phrasals
biri için birini/bir şeyi muhafaza etmek
keep someone or something for someone
v.
128
Phrasals
biri için birini/bir şeyi tutmak
keep someone or something for someone
v.
129
Phrasals
biri için birine/bir şeye göz kulak olmak
keep someone or something for someone
v.
130
Phrasals
biri için birinin/bir şeyin bakımını üstlenmek
keep someone or something for someone
v.
131
Phrasals
birini/bir şeyi biri için elinde tutmak
keep someone or something for someone
v.
132
Phrasals
birini/bir şeyi biri için saklamak
keep someone or something for someone
v.
133
Phrasals
programında biri/bir şey için programında yer açmak
pen in
v.
134
Phrasals
biri/bir şey için programında zaman yaratmak
pen in
v.
135
Phrasals
biri için/birine bir şey almak
get something for someone
v.
136
Phrasals
biri için bir şeyi elde etmek
get something for someone
v.
137
Phrasals
biri için bir şey edinmek
get something for someone
v.
138
Phrasals
biri için bir kenara bir şey ayırmak
set something aside for someone
v.
139
Phrasals
(biri/bir şey) için (biriyle/bir hayvanla) mücadele etmek
fight with (someone or an animal) over (someone or something)
v.
140
Phrasals
(biri/bir şey) için (biriyle/bir hayvanla) kavga etmek
fight with (someone or an animal) over (someone or something)
v.
141
Phrasals
(biri/bir şey) için (biriyle/bir hayvanla) dövüşmek
fight with (someone or an animal) over (someone or something)
v.
142
Phrasals
(biri/bir şey) için (biriyle/bir hayvanla) kapışmak
fight with (someone or an animal) over (someone or something)
v.
143
Phrasals
biri/bir şey için değerli olmak
credit to someone or something
v.
144
Phrasals
biri/bir şey için onur kaynağı olmak
credit to someone or something
v.
145
Phrasals
(biri/bir şey) için ilan vermek
advertise for (someone or something)
v.
146
Phrasals
(biri/bir şey) aranıyor ilanı vermek (bir iş, hizmet için)
advertise for (someone or something)
v.
147
Phrasals
(biri/bir şey) için ilan vermek
advertise for (someone or something)
v.
148
Phrasals
(biri/bir şey) aranıyor ilanı vermek (bir iş, hizmet için)
advertise for (someone or something)
v.
149
Phrasals
biri için geçerli olmak
appertain to something
v.
150
Phrasals
biri/bir şey için olmak
apply to someone or something
v.
151
Phrasals
biri/bir şey için uygun olmak
apply to someone or something
v.
152
Phrasals
biri/bir şey için bir şey ayarlamak
arrange something for someone or something
v.
153
Phrasals
biri/bir şey için bir şey planlamak
arrange something for someone or something
v.
154
Phrasals
biri/bir şey için bir şey düzenlemek
arrange something for someone or something
v.
155
Phrasals
(biri) için çocuğuna/çocuklarına bakmak
babysit for (someone)
v.
156
Phrasals
(biri) için çocuğuna/çocuklarına göz kulak olmak
babysit for (someone)
v.
157
Phrasals
(biri/bir şey) için yalvarmak
beg for (someone or something)
v.
158
Phrasals
(biri/bir şey) için kaygılanmak
bother about (someone or something)
v.
159
Phrasals
(biri/bir şey) için üzülmek
bother about (someone or something)
v.
160
Phrasals
(biri/bir şey) için sıkıntıya girmek
bother about (someone or something)
v.
161
Phrasals
biri/bir şey için para ayırmak
budget something for someone or something
v.
162
Phrasals
biri/bir şey için kenara para koymak
budget something for someone or something
v.
163
Phrasals
biri/bir şey için bir bütçe oluşturmak
budget something for someone or something
v.
164
Phrasals
(biri/bir şey) için yanıp tutuşmak
burn for (someone or something)
v.
165
Phrasals
(biri için) kötülük dilemek
call something down
v.
166
Phrasals
(biri için) hoş olmayan sonuçlar yaratmak
catch up with (someone)
v.
167
Phrasals
(biri) için (bir şey) seçmek
choose (something) for (someone)
v.
168
Phrasals
(biri) için (bir şey) almak
choose (something) for (someone)
v.
169
Phrasals
(kendi/biri) için hak iddia etmek
claim (something) for (oneself or something)
v.
170
Phrasals
(kendisi/biri) için (bir şey) istemek/talep etmek
claim (something) for (oneself or something)
v.
171
Phrasals
(kendisi/biri) için geri ödeme talep etmek
claim (something) for (oneself or something)
v.
172
Phrasals
(biri/bir şey) için hak iddia etmek
claim something for someone or something
v.
173
Phrasals
(biri) için anlamlı olmak
click with (one)
v.
174
Phrasals
biri/bir şey için (para) toplamak
collect (money) for someone or something
v.
175
Phrasals
(biri/bir şey) için yarışmak
compete for (someone or something)
v.
176
Phrasals
(biri/bir şey) için rekabet etmek
compete for (someone or something)
v.
177
Phrasals
(biri/bir şey) için mücadele etmek
compete for (someone or something)
v.
178
Phrasals
bir şeyi biri için olumsuz olarak kabul etmek
count something against someone
v.
179
Phrasals
biri için olumsuz olarak kabul edilmek
count against someone
v.
180
Phrasals
(biri) için anlamlı olmak
count with (one)
v.
181
Phrasals
(biri) için önemli olmak
count with (one)
v.
182
Phrasals
(biri/bir şey) için ağlamak
cry for (someone or something)
v.
183
Phrasals
(biri/bir şey) için ağlamak
cry out for (someone or something)
v.
184
Phrasals
(biri/bir şey) için ağlamak
cry over (someone or something)
v.
185
Phrasals
(biri/bir şey) için gösteri düzenlemek
demonstrate for (someone or something)
v.
186
Phrasals
(biri/bir şey) için gösteri yapmak
demonstrate for (someone or something)
v.
187
Phrasals
biri için bir şey tasarlamak
design something for someone
v.
188
Phrasals
biri için bir şey dizayn etmek
design something for someone
v.
189
Phrasals
(biri/bir şey) için (bir şey) tasarlamak
design (something) for (someone or something)
v.
190
Phrasals
(biri/bir şey) için (bir şey) dizayn etmek
design (something) for (someone or something)
v.
191
Phrasals
(bir şeyi biri için) kaçınılmaz kılmak
destine (someone) for (something)
v.
192
Phrasals
(biri/bir şey) için yapmak
devote to (someone or something)
v.
193
Phrasals
(biri/bir şey) için ölmek
die for (someone or something)
v.
194
Phrasals
(biri/bir şey) için canını vermek
die for (someone or something)
v.
195
Phrasals
(biri/bir şey) için ölüp bitmek
die for (someone or something)
v.
196
Phrasals
(biri/bir şey) için yanıp tutuşmak
die for (someone or something)
v.
197
Phrasals
(biri/bir şey) için ayırmak
earmark for (someone or something)
v.
198
Phrasals
(biri/bir şey) için tahsis etmek
earmark for (someone or something)
v.
199
Phrasals
biri/bir şey için bir şey ayırmak
earmark something for someone or something
v.
200
Phrasals
biri/bir şey için bir şey tahsis etmek
earmark something for someone or something
v.
201
Phrasals
birini başka biri için görevlendirmek
farm someone out
v.
202
Phrasals
(biri/bir şey) için endişe etmek
fear for (someone or something)
v.
203
Phrasals
(biri/bir şey) için korkmak
fear for (someone or something)
v.
204
Phrasals
(biri/bir şey) için savaşmak
fight for (someone or something)
v.
205
Phrasals
(biri/bir şey) için mücadele etmek
fight for (someone or something)
v.
206
Phrasals
(biri/bir şey) için tartışmak/kavga etmek
fight over (someone or something)
v.
207
Phrasals
(biri/bir şey) için aptalca para harcamak/dökmek
fritter something away (on someone or something)
v.
208
Phrasals
parasını (biri/bir şey) üzerinde/için çarçur etmek
fritter something away (on someone or something)
v.
209
Phrasals
(biri/bir şey) için (bir şey) sağlamak
furnish (something) for (someone or something)
v.
210
Phrasals
(biri/bir şey) için (bir şey) temin etmek
furnish (something) for (someone or something)
v.
211
Phrasals
(biri/bir şey) için (bir şey) tedarik etmek
furnish (something) for (someone or something)
v.
212
Phrasals
birini/bir şeyi (biri/bir şey için) hazırlamak
gear someone or something up (for someone or something)
v.
213
Phrasals
(biri/bir şey) için hazırlanmak
gear up for (someone or something)
v.
214
Phrasals
biri için bir şey almak
get something for someone
v.
215
Phrasals
birini biri/bir şey için görevlendirmek
get someone on someone or something
v.
216
Phrasals
birini biri/bir şey için görevlendirmek
get someone onto someone or something
v.
217
Phrasals
(biri/bir şey) için dezavantajlı/istenmeyen bir durum olmak
go against (someone or something)
v.
218
Phrasals
biri/bir şey için işler ters gitmek
go badly with
v.
219
Phrasals
(biri) için de geçerli olmak
go for (someone)
v.
220
Phrasals
biri/bir şey için dışarı çıkmak
go for someone or something
v.
221
Phrasals
(biri/bir şey) için yas tutmak
grieve for (someone or something)
v.
222
Phrasals
(biri/bir şey) için üzülmek
grieve for (someone or something)
v.
223
Phrasals
(biri) için daha belirgin bir hal almak
grow upon (one)
v.
224
Phrasals
(biri) için daha aşikar hale gelmek
grow upon (one)
v.
225
Phrasals
(biri) için bariz bir hale gelmek
grow upon (one)
v.
226
Phrasals
(biri) için daha belirgin bir hal almak
grow on (one)
v.
227
Phrasals
(biri) için daha aşikar hale gelmek
grow on (one)
v.
228
Phrasals
(biri) için bariz bir hale gelmek
grow on (one)
v.
229
Phrasals
(biriyle) biri/bir şey için/üzerine tartışmak
haggle (with someone) over someone or something
v.
230
Phrasals
(biriyle) biri/bir şey için/üzerine pazarlık yapmak
haggle (with someone) over someone or something
v.
231
Phrasals
(biri/bir şey) için (bir şeyi) olmak
have (something) for (someone or something)
v.
232
Phrasals
(biri/bir şey) için (bir çözümü) olmak
have (something) for (someone or something)
v.
233
Phrasals
biri için bir şeyi olmak
have something for someone
v.
234
Phrasals
(biri) için göz kulak olmak
hold for (someone)
v.
235
Phrasals
(biri) için korumak
hold for (someone)
v.
236
Phrasals
(biri) için tutmak/saklamak
hold for (someone)
v.
237
Phrasals
(daha iyi biri/bir şey) için bir teklifi reddetmek
hold out for (someone or something)
v.
238
Phrasals
(bir şeyi biri/bir şey) için ayırmak/planlamak
intend (something) for (someone or something)
v.
239
Phrasals
(bir şeyi biri/bir şey) için düşünmek
intend (something) for (someone or something)
v.
240
Phrasals
(biri) için çeviri/tercüme yapmak
interpret for (someone)
v.
241
Phrasals
(biri için) çok dikkat çekici olmak
jump out at (one)
v.
242
Phrasals
(biri/bir şey) için özenle/sıkı bir şekilde çalışmak
labor for (someone or something)
v.
243
Phrasals
(biri/bir şey) için yas tutmak
lament (for) (someone or something)
v.
244
Phrasals
(biri/bir şey) için üzülmek
lament (for) (someone or something)
v.
245
Phrasals
(biri/bir şey) için ağlayıp sızlamak
lament (for) (someone or something)
v.
246
Phrasals
(biri/bir şey) için matem tutmak
lament (for) (someone or something)
v.
247
Phrasals
(biri/bir şey) için ağlamak
lament (for) (someone or something)
v.
248
Phrasals
(biri/bir şey) için hayıflanmak
lament (for) (someone or something)
v.
249
Phrasals
(biri/bir şey) için yas tutmak
lament over (someone or something)
v.
250
Phrasals
(biri/bir şey) için üzülmek
lament over (someone or something)
v.
251
Phrasals
(biri/bir şey) için ağlayıp sızlamak
lament over (someone or something)
v.
252
Phrasals
(biri/bir şey) için matem tutmak
lament over (someone or something)
v.
253
Phrasals
(biri/bir şey) için ağlamak
lament over (someone or something)
v.
254
Phrasals
(biri/bir şey) için hayıflanmak
lament over (someone or something)
v.
255
Phrasals
(biri için bir şeye) kadar kullanılabilir durumda olmak/kalmak
last (one) (up) until (something)
v.
256
Phrasals
(biri için bir şeye) kadar bozulmadan dayanmak
last (one) (up) until (something)
v.
257
Phrasals
(biri/bir şey) için (bir şey/bir tuzak) hazırlamak
lay (something) for (someone or something)
v.
258
Phrasals
(biri/bir şey) için (bir şey) ayırmak
lay aside (something) for (someone or something)
v.
259
Phrasals
(bir şeyi biri/bir şey) için kenara koymak/ayırmak
lay aside (something) for (someone or something)
v.
260
Phrasals
(bir şeyi biri/bir şey) için tutmak
lay aside (something) for (someone or something)
v.
261
Phrasals
(biri/bir şey için) (belli bir miktar) para harcamak
lay out (an amount of money) on (someone or something)
v.
262
Phrasals
(biri/bir şey için) büyük miktarda para harcamak
lay out for (someone or something)
v.
263
Phrasals
(biri/bir şey) için yaşamak
live for (someone or something)
v.
264
Phrasals
(biri/bir şey) için lobi yapmak
lobby for (someone or something)
v.
265
Phrasals
(biri/bir şey) için yas tutmak
moon over (someone or something)
v.
266
Phrasals
(biri/bir şey) için yanıp tutuşmak
moon over (someone or something)
v.
267
Phrasals
(biri) için yas tutmak
mourn for (one)
v.
268
Phrasals
(biri) için matem tutmak
mourn for (one)
v.
269
Phrasals
(biri/bir şey) için yas tutmak
mourn over (someone or something)
v.
270
Phrasals
(biri/bir şey) için matem tutmak
mourn over (someone or something)
v.
271
Phrasals
(biri/bir şey) için (bir şey) elde etmek
obtain (something) for (someone or something)
v.
272
Phrasals
(biri/bir şey) için (bir şeyi) almak
obtain (something) for (someone or something)
v.
273
Phrasals
(biri/bir şey) için (bir şeyi) ele geçirmek
obtain (something) for (someone or something)
v.
274
Phrasals
(biri/bir şey) için (bir şeyi) temin etmek
obtain (something) for (someone or something)
v.
275
Phrasals
(biri/bir şey) için can atmak
pant for (someone or something)
v.
276
Phrasals
(biri/bir şey) için yanıp tutuşmak
pant for (someone or something)
v.
277
Phrasals
(biri) için bir şey çalmak/araklamak
pinch for
v.
278
Phrasals
(biri) için bir şey yürütmek/aşırmak
pinch for
v.
279
Phrasals
(biri) için yalvarmak
plead for
v.
280
Phrasals
(biri) için merhamet dilemek
plead for
v.
281
Phrasals
(biri/bir şey) için poz vermek
pose for (someone or something)
v.
282
Phrasals
(biri/bir şey) için poz verdirmek/yerleştirmek
pose for (someone or something)
v.
283
Phrasals
(bir şeyi biri/bir şey) için korumak
preserve (something) for (someone or something)
v.
284
Phrasals
(bir şeyi biri/bir şey) için tutmak
preserve (something) for (someone or something)
v.
285
Phrasals
(bir şeyi biri/bir şey) için muhafaza etmek
preserve (something) for (someone or something)
v.
286
Phrasals
(bir şeyi biri/bir şey) için saklamak
preserve (something) for (someone or something)
v.
287
Phrasals
(biri/bir şey için bir şey) sağlamak
provide (something) for (someone or something)
v.
288
Phrasals
(biri/bir şey) için (bir şey) satın almak
purchase (something) for (someone or something)
v.
289
Phrasals
biri için zor olmak
put one out
v.
290
Phrasals
biri için sıkıntı olmak
put one out
v.
291
Phrasals
biri için uygunsuz olmak
put one out
v.
292
Phrasals
(bir şeyi biri) için yeniden basmak/çıkarmak
reissue (something) to (one)
v.
293
Phrasals
(bir şeyi biri/bir şey) için ayırmak
reserve (something) for (someone or something)
v.
294
Phrasals
(bir şeyi biri/bir şey) için bir kenara koymak
reserve (something) for (someone or something)
v.
295
Phrasals
(bir şeyi biri/bir şey) için tutmak/saklamak
reserve (something) for (someone or something)
v.
296
Phrasals
(bir şeyi biri/bir şey) için rezerve etmek
reserve (something) for (someone or something)
v.
297
Phrasals
(bir şeyi biri/bir şey) için ayırtmak
reserve (something) for (someone or something)
v.
298
Phrasals
(bir şeyi biri/bir şey) için rezerve ettirmek
reserve (something) for (someone or something)
v.
299
Phrasals
(biri/bir şey) için en iyisini dilemek
root for (someone or something)
v.
300
Phrasals
(biri/bir şey) için koşuşturmak
run around after (someone or something)
v.
301
Phrasals
(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) için feda etmek
sacrifice (someone or something) for (someone or something else)
v.
302
Phrasals
(birinden/bir şeyden başka biri/bir şey) için vazgeçmek
sacrifice (someone or something) for (someone or something else)
v.
303
Phrasals
(birinden/bir şeyden başka biri/bir şey) için feragat etmek
sacrifice (someone or something) for (someone or something else)
v.
304
Phrasals
(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) için gözden çıkarmak
sacrifice (someone or something) for (someone or something else)
v.
305
Phrasals
(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) için kurban etmek
sacrifice (someone or something) for (someone or something else)
v.
306
Phrasals
(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) için feda etmek
sacrifice (someone or something) to (someone or something else)
v.
307
Phrasals
(birinden/bir şeyden başka biri/bir şey) için vazgeçmek
sacrifice (someone or something) to (someone or something else)
v.
308
Phrasals
(birinden/bir şeyden başka biri/bir şey) için feragat etmek
sacrifice (someone or something) to (someone or something else)
v.
309
Phrasals
(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) için gözden çıkarmak
sacrifice (someone or something) to (someone or something else)
v.
310
Phrasals
(biri/bir şey) için ayırmak
save for (someone or something)
v.
311
Phrasals
(biri/bir şey) için tutmak
save for (someone or something)
v.
312
Phrasals
(biri/bir şey) için sayı yapmak
score for (someone or something)
v.
313
Phrasals
(biri/bir şey) için puan kazanmak
score for (someone or something)
v.
314
Phrasals
(müzik parçasını) (biri/bir şey) için düzenlemek/yazmak
score for (someone or something)
v.
315
Phrasals
(bir şeyi/bir yeri biri/bir şey) için araştırmak
scour (something or some place) for (someone or something)
v.
316
Phrasals
(bir şeyi/bir yeri biri/bir şey) için taramak
scour (something or some place) for (someone or something)
v.
317
Phrasals
(bir şeyi/bir yeri biri/bir şey) için didik didik aramak
scour (something or some place) for (someone or something)
v.
318
Phrasals
(bir şeyi/bir yeri biri/bir şey) için dikkatlice aramak
scour (something or some place) for (someone or something)
v.
319
Phrasals
(biri/bir şey için) çevreyi araştırmak
scout about (for someone or something)
v.
320
Phrasals
(biri/bir şey için) çevreyi araştırmak
scout around (for someone or something)
v.
321
Phrasals
(biri/bir şey) için yollamak
send around for (someone or something)
v.
322
Phrasals
(biri/bir şey) için üzülmek
sorrow over (someone or something)
v.
323
Phrasals
(biri/bir şey) için yas tutmak
sorrow over (someone or something)
v.
324
Phrasals
(biri/bir şey) için (bir şeyin) işareti olmak
spell (something) for (someone or something)
v.
325
Phrasals
(biri/bir şey) için (bir şeyin) göstergesi olmak
spell (something) for (someone or something)
v.
326
Phrasals
(bir kelimeyi biri) için hecelemek
spell (something) for (someone)
v.
327
Phrasals
(biri için belli bir miktar para) harcamak
spend (something) on (someone)
v.
328
Phrasals
(biri) için aniden/hissettirmeden olmak/gelişmek
steal up on (someone)
v.
329
Phrasals
(biri) için dikkat çekici olmak
stick out to (someone)
v.
330
Phrasals
(biri) için uygunsuz olmak
stick out to (someone)
v.
331
Phrasals
(birine/biri için) striptiz yapmak
strip for (someone)
v.
332
Phrasals
(biri) için yeterli olmak
suffice for (someone)
v.
333
Phrasals
(biri/bir şey) için ayılıp bayılmak
swoon over (someone or something)
v.
334
Phrasals
(biri/bir şey) için kendinden geçmek
swoon over (someone or something)
v.
335
Phrasals
(biri/bir şey) için şahitlik yapmak
testify for (someone or something)
v.
336
Phrasals
çanlar (biri/bir şey) için çalmak
toll for (someone or something)
v.
337
Phrasals
(biri/bir şey) için birleşmek
unite for (someone or something)
v.
338
Phrasals
(biri/bir şey) için gözyaşı dökmek
weep about (someone or something)
v.
339
Phrasals
(ölüm, kayıp yüzünden) biri için gözyaşı dökmek
weep over
v.
340
Phrasals
(biri/bir şey) için gözyaşı dökmek
weep over (someone or something)
v.
341
Phrasals
(biri) için kötü bir dilekte bulunmak
wish (someone or something) off on (someone)
v.
342
Phrasals
(biri) için kötü bir şey dilemek
wish (someone or something) off on (someone)
v.
343
Phrasals
(biri) için kötü bir dilekte bulunmak
wish on (someone)
v.
344
Phrasals
(biri) için kötü bir şey dilemek
wish on (someone)
v.
345
Phrasals
(biri/bir grup) için mahkemede tanıklık/şahitlik etmek
witness for (someone or something)
v.
346
Phrasals
(biri/bir kurum) için çalışmak
work for (someone or something)
v.
347
Phrasals
(biri/bir şey) için uygun olmak
work for (someone or something)
v.
348
Phrasals
(biri/bir şey) için kaygılanmak
worry about (someone or something)
v.
349
Phrasals
(biri/bir şey) için kaygılandırmak
worry about (someone or something)
v.
350
Phrasals
(biri/bir şey) için endişelenmek/kaygılanmak
worry over (someone or something)
v.
351
Phrasals
(biri/bir şey) için endişelendirmek/kaygılandırmak
worry over (someone or something)
v.
352
Phrasals
(biri/bir kitle) için yazmak
write for (someone or something)
v.
353
Phrasals
(biri/bir şey) için yanıp tutuşmak
yearn for (someone or something)
v.
354
Phrasals
biri için endişe duymak
go out
v.
355
Phrasals
(biri) önerdiği için
on (one's) suggestion
expr.
356
Phrasals
(biri) tavsiye ettiği için
on (one's) suggestion
expr.
Phrases
357
Phrases
(biri) önerdiği için
at (one's) suggestion
expr.
358
Phrases
(biri) tavsiye ettiği için
at (one's) suggestion
expr.
359
Phrases
(biri) önerdiği için
at/on somebody’s suggestion
expr.
360
Phrases
(biri) tavsiye ettiği için
at/on somebody’s suggestion
expr.
361
Phrases
(biri) için önemli
matter to (one)
expr.
362
Phrases
(biri) için değerli
matter to (one)
expr.
363
Phrases
(biri) için kıymetli
matter to (one)
expr.
364
Phrases
biri için önemli
matter to someone
expr.
365
Phrases
biri için değerli
matter to someone
expr.
366
Phrases
biri için kıymetli
matter to someone
expr.
367
Phrases
(biri/bir şey) hakkı için
in the name of (someone or something)
expr.
368
Phrases
(biri/bir şey) için
on account of (someone or something)
expr.
Proverb
369
Proverb
sadece kendini düşünen biri kimse için cazip değildir
a man wrapped up in himself makes a very small bundle
Colloquial
370
Colloquial
(biri) için stresli olan şey/kimse
drag on (someone)
n.
371
Colloquial
(biri) için külfetli olan şey/kimse
drag on (someone)
n.
372
Colloquial
(biri/bir şey) için stres/sıkıntı
drag on (someone or something)
n.
373
Colloquial
(biri) için pek etkileyici olmamak
not do a lot for (someone)
v.
374
Colloquial
(biri) için pek çekici olmamak
not do a lot for (someone)
v.
375
Colloquial
(biri) için pek cazip olmamak
not do a lot for (someone)
v.
376
Colloquial
(biri) için pek etkileyici olmamak
not do anything for (someone)
v.
377
Colloquial
(biri) için pek çekici olmamak
not do anything for (someone)
v.
378
Colloquial
(biri) için pek cazip olmamak
not do anything for (someone)
v.
379
Colloquial
(biri) için pek etkileyici olmamak
not do much for (someone)
v.
380
Colloquial
(biri) için pek çekici olmamak
not do much for (someone)
v.
381
Colloquial
(biri) için pek cazip olmamak
not do much for (someone)
v.
382
Colloquial
(biri veya bir şey için) çıldırmak
be nutty about (someone or something)
v.
383
Colloquial
(biri veya bir şey için) delirmek
be nutty about (someone or something)
v.
384
Colloquial
(biri veya kendi) için kötü olmak
do (oneself) no favors
v.
385
Colloquial
(bir şeyi yapmak biri) için daha iyi olmak
do better to (do something)
v.
386
Colloquial
(biri) için iyi/kötü olmak
do somehow for (someone)
v.
387
Colloquial
(biri) için uygun olmak/olmamak
do somehow for (someone)
v.
388
Colloquial
(biri) için bir şey yapmak
do for (someone)
v.
389
Colloquial
(biri) için yeterli olmak
do for (someone)
v.
390
Colloquial
(biri) için iyi olmak
do for (someone)
v.
391
Colloquial
(biri) için uygun olmak
do for (someone)
v.
392
Colloquial
beyazlarla çıkmak (siyahi biri için)
grayhound
v.
393
Colloquial
beyazlarla flört etmek (siyahi biri için)
grayhound
v.
394
Colloquial
bir şey özellikle biri için olmak
with your name on it
v.
395
Colloquial
(birinin/bir şeyin, biri/bir şey için) yeterince fit/zinde olduğunu düşünmek
think (someone or something) is fit for (someone or something)
v.
396
Colloquial
(biri/bir şey) için sabit durmak
hold still for (someone or something)
v.
397
Colloquial
(biri) için sabit kal
hold still for (someone)
v.
398
Colloquial
(biri) için hareketsiz kalmak
hold still for (someone)
v.
399
Colloquial
(biri) için üzücü olmak
hell on (someone)
v.
400
Colloquial
(biri) için acı verici olmak
hell on (someone)
v.
401
Colloquial
(biri) için üzüntü verici olmak
hell on (someone)
v.
402
Colloquial
(biri) için hoş olmamak
hell on (someone)
v.
403
Colloquial
(biri) için tatsız olmak
hell on (someone)
v.
404
Colloquial
(biri/bir şey) için yanıp tutuşmak
be hurting for (someone or something)
v.
405
Colloquial
biri için önemli olmamak
be all one to
v.
406
Colloquial
biri için hepsi bir olmak
be all one to
v.
407
Colloquial
biri için hiçbir şey ifade etmemek
be nothing to somebody
v.
408
Colloquial
biri için önemli olmamak
be nothing to somebody
v.
409
Colloquial
biri için önemsiz olmak
be nothing to somebody
v.
410
Colloquial
biri için bir önemi olmamak
be nothing to somebody
v.
411
Colloquial
biri için hiçbir şey ifade etmemek
mean nothing to somebody
v.
412
Colloquial
biri için önemli olmamak
mean nothing to somebody
v.
413
Colloquial
biri için önemsiz olmak
mean nothing to somebody
v.
414
Colloquial
biri için bir önemi olmamak
mean nothing to somebody
v.
415
Colloquial
(biri için) uygun olmak
be all right (by/with somebody)
v.
416
Colloquial
(biri) için fark etmemek
be all the same to (one)
v.
417
Colloquial
(biri) için hepsi bir/aynı olmak
be all the same to (one)
v.
418
Colloquial
biri için fark etmemek
be all the same to somebody
v.
419
Colloquial
biri için hepsi bir/aynı olmak
be all the same to somebody
v.
420
Colloquial
(biri/bir şey) için deli olmak
be crazy about (someone or something)
v.
421
Colloquial
(biri/bir şey) için divane olmak
be crazy about (someone or something)
v.
422
Colloquial
(biri) için yeterli olmak
be good enough for (one)
v.
423
Colloquial
(biri) için yeterince iyi olmak
be good enough for (one)
v.
424
Colloquial
(biri/bir şey) için iyi olmak
be good for (someone or something)
v.
425
Colloquial
(biri için/birine) fark etmemek
be just the same (to someone)
v.
426
Colloquial
(biri için/birine) hava hoş olmak
be just the same (to someone)
v.
427
Colloquial
(biri için/birine) hepsi aynı olmak
be just the same (to someone)
v.
428
Colloquial
(biri/bir şey) için yaratılmış olmak
be made for (someone or something)
v.
429
Colloquial
(biri/bir şey) için biçilmiş kaftan olmak
be made for (someone or something)
v.
430
Colloquial
(biri) için dikilmiş olmak
be made for (someone)
v.
431
Colloquial
(biri) için özel olarak yapılmış/dikilmiş olmak
be made for (someone)
v.
432
Colloquial
(biri için) anlamsız olmak
be no use (to somebody)
v.
433
Colloquial
(biri için) lüzumsuz olmak
be no use (to somebody)
v.
434
Colloquial
(biri için) gereksiz olmak
be no use (to somebody)
v.
435
Colloquial
(biri için) fuzuli olmak
be no use (to somebody)
v.
436
Colloquial
(biri) için üzülmek
be sorry for (someone)
v.
437
Colloquial
(biri) için çok fazla olmak
be too many for (someone)
v.
438
Colloquial
(biri için) fazla olmak
be too much (for somebody)
v.
439
Colloquial
(biri için) sinir bozucu olmak
be too much (for somebody)
v.
440
Colloquial
(biri için) zor olmak
be too much (for somebody)
v.
441
Colloquial
(biri için) dayanılmaz/katlanılmaz olmak
be too much (for somebody)
v.
442
Colloquial
(biri için) kabul/tahammül edilemez olmak
be too much (for somebody)
v.
443
Colloquial
(biri için) hayatı zorlaştırmak
make life difficult (for somebody)
v.
444
Colloquial
(biri/bir şey) için yeterli olmak
do for (someone or something)
v.
445
Colloquial
(biri/bir şey) için makul olmak
do for (someone or something)
v.
446
Colloquial
(biri/bir şey) için uygun olmak
do for (someone or something)
v.
447
Colloquial
(biri) için (bir şey) yapmak
do for (someone)
v.
448
Colloquial
(biri) için önemli/değerli olmak
mean to (one)
v.
449
Colloquial
(biri) için bir anlam ifade etmek
mean to (one)
v.
450
Colloquial
(biri) için bir anlamı olmak
mean to (one)
v.
451
Colloquial
(şirket, ünlü biri için) imaj yaratmak
image
v.
452
Colloquial
biri için dikilmiş
tailor-made
adj.
453
Colloquial
biri için özel olarak dikilmiş
tailor-made
adj.
454
Colloquial
(biri/bir şey) için deli divane
crazy about (someone or something)
adj.
455
Colloquial
(biri/bir şey) için deli olan
crazy about (someone or something)
adj.
456
Colloquial
(biri/bir şey) için deli divane
crazy for (someone or something)
adj.
457
Colloquial
(biri/bir şey) için deli olan
crazy for (someone or something)
adj.
458
Colloquial
(biri) için yeterli
good enough for (one)
adj.
459
Colloquial
(biri) için yeterince iyi
good enough for (one)
adj.
460
Colloquial
biri için iyi
good for
adj.
461
Colloquial
(biri/bir şey) için iyi
good for (someone or something)
adj.
462
Colloquial
(biri/bir şey için) yararlı
good for (someone or something)
adj.
463
Colloquial
(biri) için iyi
good for (someone)
adj.
464
Colloquial
(biri) için deli olan
nuts about (someone)
adj.
465
Colloquial
(biri) için yanıp tutuşan
nuts about (someone)
adj.
466
Colloquial
(biri) için mutlu
pleased for (one)
adj.
467
Colloquial
(biri) için mutlu olmuş
pleased for (one)
adj.
468
Colloquial
(biri) için kaçınılmaz olmuş
upon (one)
adj.
469
Colloquial
(biri için/birine) hala bir muamma
still a mystery to someone
expr.
470
Colloquial
(biri) için uygun değil
out of (one's) way
expr.
471
Colloquial
(biri) için erişilebilir değil
out of (one's) way
expr.
472
Colloquial
(biri) yaptığı şey için özür dileyecek
(someone) will be sorry
expr.
473
Colloquial
(biri bir şey) için teşekkür etmeyecek
(someone) is not going to thank you for (something)
expr.
474
Colloquial
(biri için) bir zevk
(it is) (one's) pleasure
expr.
475
Colloquial
(biri) için yeni bir haber
(it's) news to (one)
expr.
476
Colloquial
(biri) için fark etmez
(one) ain't particular
expr.
477
Colloquial
(biri) için sorun/problem değil
(one) has no problem with that
expr.
478
Colloquial
(biri) için sıkıntı değil
(one) has no problem with that
expr.
479
Colloquial
(biri) için bir sakıncası yok
(one) has no problem with that
expr.
480
Colloquial
(biri) için hava hoş
(one) has no problem with that
expr.
481
Colloquial
(biri) için hiç problem değil
(one) has no problem with that
expr.
482
Colloquial
(biri) için söylemesi kolay
(that's) easy for (one) to say
expr.
483
Colloquial
(biri) için demesi kolay
(that's) easy for (one) to say
expr.
484
Colloquial
(biri/bir şey için) hazırlıklı
on the alert (for someone or something)
expr.
485
Colloquial
(biri) için hava hoş
all right with (one)
expr.
486
Colloquial
(biri) için bir mahsuru yok
all right with (one)
expr.
487
Colloquial
(biri) için sorun/sıkıntı değil
all right with (one)
expr.
488
Colloquial
(biri için) fark etmez
all the same (to someone)
expr.
489
Colloquial
(biri için) hepsi bir/aynı
all the same (to someone)
expr.
490
Colloquial
(biri için) bir şey fark etmiyor
all the same (to someone)
expr.
491
Colloquial
(biri için) hava hoş
all the same (to someone)
expr.
492
Colloquial
(biri için) fark etmez
just the same (to someone)
expr.
493
Colloquial
(biri için) hepsi bir/aynı
just the same (to someone)
expr.
494
Colloquial
(biri için) bir şey fark etmiyor
just the same (to someone)
expr.
495
Colloquial
(biri için) hava hoş
just the same (to someone)
expr.
496
Colloquial
(biri için) fark etmez
all's one to (one) [obsolete]
expr.
497
Colloquial
(biri için) hepsi bir/aynı
all's one to (one) [obsolete]
expr.
498
Colloquial
(biri için) bir şey fark etmiyor
all's one to (one) [obsolete]
expr.
499
Colloquial
(biri için) hava hoş
all's one to (one) [obsolete]
expr.
500
Colloquial
(biri/bir şey için) hazırlıklı
on the alert (for someone or something)
expr.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of biri için
×
Term Options
Correct / Suggest
French English Dictionary
Spanish English Dictionary
German English Dictionary
English Synonyms Dictionary
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy